Tolstoy’un; ‘insan ne ile yaşar’ adındaki kitabını okuyamadım, bu yüzden kitaba değil ama kitabın ismine müptelayım. Aklıma geldikçe düşünürüm; insan ne ile yaşar üzerine. Kendimce cevaplar bulurum, kendime göre. Bence; insan insana temas eden, haliyle hayata değen ve içinde hayatı barındıran herşeyle yaşar. Kimi hayatın özüyle yaşar, kimi ön yüzüyle. Kimi deruni yerde yaşar, kimi kabukta. Kimi basit sıfatlarda yaşar, kimi karmaşada, görkemde ve şaşaada.
Ben
yaradılış olarak basit sıfatlarda, basit olanda yaşamayı arzularım.
Karmaşa, görkem ve şaşaadan genellikle kaçarım. Bazen içine girmek
istesem de bu sıfatların, çoğunlukla -azıcık aşım, kaygısız başım-
tarafındayım. Küçük, basit, dile getirilmeye bile layık olmayana
sevdalıdır hep asıl yanım. Hayattaki herşeyde buna dönüktür yüzüm.
Misalen, saf insana düşkünlüğümden çocuklara daha yakınımdır. Resimde,
müzikte, sanatın her dalında basite daha bağlıyımdır. Evet, karmaşayı
sevdiğim de olmuştur ama bunlar genelde dönemsel olarak kalmıştır.
Mutluluğum
da buna bağlıdır, küçük ve basit mutluluklardır bana yaşama sevinci
veren, içimi coşturup beni tatmin eden, hayatımı sevdiren ve beni küçük
şeylerle şükre götüren. Küçük
dediysem sadece genel olarak küçük diye kabul gördüklerinden, yoksa
benim için bir an içeri süzülen bir damla ışık devasa bir şükür sebebi.
.
.Mutluluk; benim için küçük, basit bir yaşamda… Mutluluk, küçük mutluluklarda… Misalen; bir süredir favorim olan retro sarısı saksıyı bulmamda, ardından bu saksıya bahçede yetişen ve sanki bana özel ikram edilen lavantaları bulup içine koymakta ve sırf renk uyumlarının verdiği coşkudan bile delice mutlu olmakta.
.Mutluluk; elimde kahvemle bahçede hasbihal etmek bitkilerle, konuşmak elmayla ve ağacıyla, konuşmak böğürtlenle, yabanmersiniyle aldırmadan kimselere…Biliyor musunuz, öyle bir konuşmuşum ki elmalarla neredeyse kan kırmızısı renkleri fışkıracak içlerinden. Üstelik şu an burda, yan komşuda, etrafta gördüğüm hiçbir elma kızarmamışken daha.
.Mutluluk; her dem gündoğumu ve günbatımlarında.Hala ve ısrarla diyorum ki; bir insanın kendine yapacağı en büyük iyiliklerden biri: gündoğumunu ve günbatımı yakalamak. ama bilhassa gündoğumunu. Müthiş bir enerji, coşku ve yaşama sevinci kaynağı.
.Mutluluk; gene her dem, ışıkta, ışık hüzmelerinde, gölgelerde hasılı türlü ışık oyunlarında… Bir dalın bir duvara, bir kapıya düştüğünde oluşturduğu muazzam ve narin manzara harika, harika! Özenle işlenmiş dantel gibi gölgeler değil mi?
.Mutluluk; ağaçları tanımakta. Mutluluk; ağaçlarla yakın olmakta. Mutluluk; bir ağacın gövdesine, dalına, yaprağına, çiçeğine, dört mevsim değişimine hasılı her haline ve şekline aşina olmakta.Mutluluk ağaçlarla ahbap olmakta. Mutluluk; yanlarından geçişte onları kadim bir dost gibi selamlamakta. Bazen hüzünlenmek de var bu mutlulukta. Misalen; ayrılacağım bu yerden, kendileri burda kalacaklar, ev-okul yolunda bir ağacım var, onunla vedalaşmam var, bahçemdeki elma ağaçları var ile… Ve helallik istemek kendilerinden, görüşmeyi dilemek cennetten geldiği söylenen ağaçlarla, inşallah anayurtta yeniden, selamlaşmak orada gene kadim bir dost gibi ve bu kez gerçekten:)
.Mutluluk; parklarda, bahçelerde, engin yeşilliklerde olmakta. Ve karşılaşmak birbirinden güzel manzaralarla.. Misalen; insan, hayat, doğa üçlüsünün içiçe girdiği bu harika manzaraya şahit olmakta: Bir minik abla eğliyor küçük kardeşini epeyce ciddi.
.Mutluluk; önüm, arkam, sağım, solumda bulduğum enfes renk harmanlarını yakalamakta.
.Mutluluk; yeşilin türlü tonuna şahit olmakta.
.Mutluluk; ‘Fenomonel derece’de iyi geçtiği söylenen İskoçya ve İngiltere yazının içinde olmakta. Bahçe, su, çim, toprak, çıplak ayak ve açılan duyular ile coşan çocuklarıma şahit olmakta.Çokça şükürler olsun bunları bizlere sunana.
.Mutluluk; büyük bir hayalim olan dev Red Wood ağacının küçük de olsa bir numunesinin karşıma çıkartılmasında.Dev Sekoya ağaçlarını da göreceğim inşaallah!
.Mutluluk; komşu bahçelerden taşan sayısız güzelliklere şahit olmakta. Beyaz, uçuk pembe, ışık, aydınlık…
.Mutluluk; tarihi güzel ve temiz şehirlerin içinde olmakta, eşsiz manzaralara şahit olmakta.
.Mutluluk; ahbabım ağaçların altına oturmakta. Mutluluk; kaldırıp başını baktığında, o mübarek ağacın seni nasıl da kucakladığına ve selamladığına şahit olmakta. Enfes bu duygu, harika!
.Mutluluk; havaların soğumasıyla birlikte ortalıkta yeniden cirit atmaya başlayan sicap dostlarımla karşılaşmakta.
Bitmez bende bu sevda değil mi? Mutluluk, küçük, basit, küçücük yaşamlarda…Çok, pek çok, sayısız şükürler olsun Allah’a…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder