Buraya
geldiğimiz ilk zamanlardı. Ev eşyalarımızın el elzem olanlarını
almıştık. Hatta lüzumsuz alışverişler dahi yapmış ve belirlediğimiz
finansal limiti de aşmıştık. Bunu yaparken de bildiğimiz en kestirme
yoldan yani IKEA’dan yararlanmıştık. Derken TKMaxx
adlı mağazanın bizim evin yakınında devasa bir şubesini bulduk.
Sıradışı, az bulunur, detayı klasik kendisi modern türden çok fazla şey
var burada. En önemlisi eskiye dair çok şey var; misalen beni
çocukluğuma ve anneciğime götüren emaye tencereler, kaplar, kovalar,
ablalarıma götüren kutular, kolonyalar, aksesuarlar ve birbirinden
nadide parçalar. Giysiler, ayakkabılar vesaire de var ama benim pek
ilgimi çekmiyorlar.
Bir de
mobilyalar var bu mağazada. Daha önce çok da dikkat kesilmediğim. Ta ki
mobilyalardan biri tüm albenisiyle beni kendine çekene kadar. Ve ben
O’nu karşımda narin ve nazenin halde arzı endam ederken görene kadar.
.
O evet:
komodin mi, konsol mu ya da başka birşey mi tam emin olamıyorum ama
bende adı belli: Renkli. İki çekmeceli, bacakları çocukluğumdan kalma
türlerden, bombeli ve kıvrımlı, kulplar eskiye dair gene ve kendisi
çizgi çizgi renkli.
.
Renkli,
gözgöze geldiğimiz anda daha çekimine aldı beni. O nazenin duruş, klasik
ve çekici hava, ama aynı zamanda çizgilerle verilen modern ve
ayrıcalıklı eda derhal dikkatimi çekti. Etrafında şöyle bir döndüm, hoş
dönmesem de gördüğüm şeyden yeter derecede memnundum. İ. ye baktım;
alalım mı, dedim. Çekinceliydim zira İ. aldığım bunca ıvır zıvırdan
sonra muhtemeldir ki bu küçük ve pahalı parçaya meyletmeyecekti. Lakin
beklediğim gibi olmadı İ. de beğendi. İ. beğendi beğenmesine de
Renkli’yi hemen alıp eve getirmek de olası değildi, bagajımız tıka basa
doluydu, İ. bu yüzden çemkiriyordu ve ben de ısrarcı değildim, aslında
belki de elzem değil diye almaktan da emin değildim, o sırada çocuklarla
da karmaşa içindeydim.
Bıraktık
ve eve geldik. İçimden de dedim ki, ben sıradan bir konsol alırım, çizgi
çizgi boyarım, bir de işlemeli porselen kulplar almıştım, onları da
takarım, aman dert değil.
Ancak
mağazadan uzaklaşıp eve yaklaştıkça Renkli’ye olan çekimim ters oranda
arttı. Ondan uzaklaştıkça O’nu daha çok hatırlıyordum. Eve geldiğimde
hatırlamaktan öteye geçmiş, basbayağı özlemeye başlamıştım. Derken
hayallere kapıldım, alıp da sol karşıya koyacaktım, orada pek güzel
duracaktı, üstüne de bilmem neler koyacaktım hasılı neredeyse her detayı
hesapladım. Sonra İ. ye anlattım, İ. de sabah gidip alabileceğini
söyledi ve bir nebze ferahladı içim. Gene de sabahı zor ettim.
İ. söz verdiği gibi sabah mağazaya gitti. Ben de mutlu bir bekleyiş içindeydim. Bir süre sonra beni aradı:
- O şey satılmış ve bir tane daha yok! dedi.
İçime bir
fenalık hissi geldi ki sormayın. Birilerine söylenmeye ihtiyacım vardı
ve ben de hızlı davranmama destek değil köstek olduğu için, çemkirerek
bana engel olduğu için ve beni anlamadığı için İ. yi suçladım. Beri
yandan şunu da çok iyi hissediyordum; nasibim değildi besbelli.
Kabullenişe geçtikçe sakinleştim ve eğer nasibimse gene bulur beni,
dedim. Dedim demesine de gözümde canlandırdığım o yere bakakaldım
epeyce. Ama içimden bir ses de sürekli -Renkli sana gelecek, Renkli sana
gelecek- diyordu. Garip bir duyguydu.
O günden
sonra Cumartesi sabahları ilkin o mağazaya uğrar olduk, zira o sabah
yeni mallar geliyordu. Lakin aylar geçti Renkli’den eser yoktu. Bu
mağaza öyle birşey ki bir maldan bir tane geliyor ve bir daha aynısı
bulunmayabiliyordu.
Önce
Renkli’yle yeniden karşılacağımıza dair büyük ümidim vardı ancak giderek
ümidim azaldı. Bir gün başka güzel bir komodin aldık, eve de getirdik,
aslında pek de güzeldi ama ı-ıh olmuyordu, Renkli gibi durmuyordu.
Toplayıp geri götürdük. Ve ben o hayalimdeki yere hiçbirşey koymadım,
koyamadım.
Bu sırada Pinterest‘te bir şeye rastladım: renkli plastik bantlarla mobilya kaplama. Çok umutlandım. Ve ilk denemeyi beyaz yemek masamıza yaptım.
.
.
Bu
uyguladığım epeyce kolay ve temiz bir yöntemdi ama Renkli’yi bantlarla
oluşturmak olacak şey değildi. O kıvrımlar, detaylar kötü bir sonuç
verip iğrenmeme dahi sebep olabilirdi. Sonra IKEA katalogunda kumaşlarla
kaplamayı gördüm, kumaşları da aldım ama ı-ıh bu da uyduruk olacak diye
vazgeçtim.
.
Derken bir
haftasonu TKMaxx’te indirim başladığına dair mesaj aldık telefona. Hadi
gidip bakalım, dedik. Benim baktığım reyonlar belli; ışıklar, süsler,
kırılan müzik kutumun yerine koyabileceğim birşeyler, çocuk giysileri,
mutfak reyonu, tablolar, kalem kağıtlar, ıvır zıvırlar vesaire. Bir de
illa ki bir göz atarım mobilya bölümüne.
İlkin
mobilya bölümüne çıktım, komodin ve konsolları gördüm, içlerinden
bazılarına sıcaklık hissetmeye zorladım kendimi, sözümona Renkli gibi
yakınlık kuracaktım, ancak nafile içim hiçbirine ısınmıyordu. Sonlara
doğru ilerledim, çocuklar oyuncak reyonuna gidip geliyordu, bir an
Kerim’e bakayım deyip kafayı uzattım ki; ta-taaaaaam: Renkli tam
karşımda duruyordu. Doğrusu bunca sakinliğine içerlemedim değil
Renkli’nin ama çok uzatmadan yanına gittim. Malum öyle güzel ki birileri
kapıp götürebilirdi. Bu sırada Selim elinde bir oyuncak bana aldırmaya
çalışıyordu ama benim için o sesler vızıltı halini almıştı. Gittim,
Renkli’yi bir güzel okşadım, sevdim; bir yandan da içimden ihi, ihi
sesleri yükseliyordu, Selim vızıltıyı kesti ve bana dikkat kesildi. En
son Renkli’yi okşadığım ve pür ciddiyet -Seninle yeniden karşılacağımızı
biliyordum- dediğim anda Selim’in hayretten açılmış gözleri dikkatimi
çekti. Toparlandım. Sanırım bir an dünya üzerinden ayrılmışım. Etrafta
görevli yoktu, derhal İ. yi aradım. Aramız da epeyce gergindi ama buna
aldırmaya niyetim yoktu. Bu sırada Renkli’nin yanından bir milim dahi
ayrılmıyordum zira onu bir kez daha kaçırmak istemiyordum. İ. geldi,
görevliyi getirdi ve aldık çok şükür Renkli’yi.
Şimdi
hayalimde canlandırdığım o yerde duruyor öylece. O memnun yerinden, ben
zaten memnunum kendisinden. Sanki o gelince oda yerine oturdu, sıcaklığı
arttı. Evet delice birşey ama bazen oluyor böyle işte.
Şükürler olsun basit ve adi isteklerimi bile dikkate alıp değer verene ve isteğimi yerine getirene.
.
.
Bir de
hazır sırası gelmişken, eskimiş mobilyalar için, yahut renklendirmek
istedikleriniz için iyi bir yöntem olan, renkli plastik bantlarla
(Elektrik kablosu bantları olur ya hani ) kaplamanın diğer
fotoğraflarını koyayım.
.
Sehpalarda
iyi durabilir benim yemek masamın her detayında renk olduğu için biraz
abartılı oldu (hatta Reggae Masa oldu bence:)), sonradan Selim’e canımın
sıkıldığı bir gün hepsini söktüm, terapi gibiydi pek iyi geldi. Masamda
bant izleri kaldı ama denemeye değerdi.
.
.
Diyeceğim o ki; evine renk katmak isteyenler için son der
1 yorum:
Ahahaha, çok hoş yau! Canlandırma yaptım hemen.
Yorum Gönder