.
Selim’i zapt-u rapt altına alabilmek adına, Davranış Puanlama Sistemi uyguluyorum yaklaşık 2 senedir. Daha önce de bahsetmiştim.
Yaşayarak öğrendiklerimden yola çıkarak, bir gün ansızın uydurduğum ve
performansı karşısında hayretler içinde kaldığım bu yöntemi düzgün
uyguladığımda büyük oranda çok rahat ettim. Üstelik Selim’in kronikleşen
sapkınlıklarının bu yolla kolaylıkla hal yoluna girmesi ile sırf ben
değil, Selim de dahil tüm ev ahalisi rahat etti, nitekim evdeki
gerginlik ve karmaşa bertaraf edildi. Yani çoğunlukla ve hastalık vs.
gibi olağanüstü durumlar yoksa.
.
Başlarda
ödülle kendini tutmaya çalışması makul mu diye soruyordum kendime ve
çok da düşündüm bunun üzerine. Zira bir eylemi çocuk saflığıyla yapmak
isterken; mesela suyla sapıtmak ve bu şekilde kendince eğlenmek
isterken, adı ne olursa olsun; ödül kazanmak yahut anne ve babanın
beğenisini kazanmak, bu isteğini bastırması fikri işime gelse de içime
mümkün değil iyi gelmiyordu. Rahatsızdım bundan. Üstelik bir nevi
yaranma güdüsüyle hareket etmesi ve buna teşvik etmek fikri itici
geliyordu bana. Ama sonradan disiplinin düşündüğüm gibi kötü olmadığına
hatta disiplinin öğrenilmesi gereken birşey olduğuna kanaat getirdim.
Neticede biz başıboş hayvanlar değiliz ki her istediğimizi koşulsuzca ve
şuursuzca ve illa ki yerine getirelim, tam aksine yaşamayı sahiden
başarmak için öz disiplin gereklidir ve erken yaşta bunun kazanılması
iyidir. Belki biraz zorla olsa da bu yöntem bu bakımdan fayda
getirebilir, diye düşünerek belki de kendimi rahatlatarak yöntemi
denemeye devam ettim. Bazen çok düzenli uygulamak gerekti, bazen es
geçtim ama genelde kullandım ve işe yaradı dediğim gibi. Hasılı,
Selim’in azgın zamanlarının dizgini oldu Davranış Puanlama Sistemi.
.
Uygulamaya
Gelince: Dişleri sorunsuz fırçalamak, yatağında ve zamanında uyumak,
oyuncaklarını toplamak, odasında vakit geçirmek, kendi başına birşeyler
yapmak, kitap okumak, yeni birşey öğrenmek, dönemsel gereksinimler;
misal burnunu koluna değil de mendile silmek gibi olumlu her bir
hareketine karşılık 10 puan alıyor Selim. Bunlar rutin puanlar. Bir de
rutin dışında olan özel puanlar var, şöyle ki; son bir senedir vermeye
başladığımız haftalık 6 Lira olan harçlığını ihtiyacı olanla paylaşmak,
anne-babaya yardım etmek, olumlu bir durumda şükretmek, güzel ve ümitli
düşünmek, dua etmek, dürüst davranmak, korkmasına rağmen yalandan
kaçınmak, kardeşine karşı, hayvanlara ve bitkilere karşı merhametli
olmak gibi rutin dışı hareketlere karşılık ise ekstra 100 puan alıyor.
Yanısıra, olumsuz durumda dahi kendiliğinden şükretmek, olumsuz durumda
dahi güzel ve ümitli düşünmek, alışılmadık ve beklenmedik iyilik
hareketlerinde bulunmak; mesela tüm harçlığını depremzedelere göndermek
istemesi, kitaplığından kitap bağışlaması, ihtiyacı olana kendiliğinden
dua etmesine ise bir anda 500 puan dahi verebiliyoruz. Puanlarının
toplamı 1000 yapınca, gidip oyuncakçıya bir oyuncak alma hakkı doğuyor
Selim’e. Nasılsa her an yeni bir oyuncak alma yolundayız, hiç olmazsa
bu şekilde bir amaca hizmet etmiş oluyor oyuncaklar da. Ama bildiğim
kesin birşey var; bu sistemin en etkin olduğu an; istediği birşeyi hedef
olarak koyduğumuz an oluyor. Bu yüzden bazen oyuncakçıya gidip gezmek
gerekiyor, böylece bir hedef belirlemiş ve tüm gücüyle ona asılmış
oluyor. Bunun bir güzel tarafı da, oyuncakçıya her gidişi ALMAYA DEĞİL,
BAKMAYA dönüştürmek oluyor.
.
Hep
diyorum ya, bir çocuğu en iyi annesi tanıyabilir bu nedenle her anne
kendi çocuğuna göre özel bir yöntem geliştirebilir. Mesela Selim
üzerinde etkin olan bu yöntem benim çok işime geldi, beklemediğim kadar
kolay ve sıkıntısız bir biçimde işler yoluna giriverdi. Hele ki Selim’in
kabus olan 5 yaş dönemi için bulunmaz bir nimet oldu benim için. Hani
‘Ceza değil, ödül verin’, derler ya, işte o öneri bu yöntemle mana
kazandı bende. Yoksa gayet afaki idi o telkinler benim için.
.
Daha
önce, verdiğimiz hiçbir ceza Selim’in adeta kemikleşmiş sapkınlıklarını
hal yoluna sokmada başarılı olamamıştı. Üstelik ceza hem çocukta, hem
anne ve babada, hem evde hasılı etraftaki herkeste ve herşeyde olumsuz
bir hava oluşturuyor, bu olumsuz havadan da olumlu bir şey çıkması bence
imkansızlaşıyordu. Bir yerden sonra verdiğimiz cezalar çocuğu terbiye
etmekten ziyade, anne ve babanın kendini tatminine dönüşüyordu. Bu da
bende tiksinti uyandırıyordu. Zaten ismi ceza olan bir yöntemden hayır
geleceğine bir türlü ikna etmeyi başaramadım kendimi.
.
Çoktandır
bu güzide konuyu detaylarıyla, hatta çizelgeleriyle paylaşmak ve benim
durumumda olup da bu işi zahmetsizce hal yoluna koymak isteyenler için
amme hizmeti yapmak istiyordum fakat bir türlü icraata geçemiyordum.
Şimdilerde yavaştan işe girişmek niyetindeyim. Dilerim ihtiyacı olana
fikir verir ve dahası faydası dokunur.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
(Yukarıdaki linklere tıklayıp .pdf
formatındaki tablolara ulaşabilirsiniz. Maddeler bizim evin haline göre
yazılmıştır, siz kendinize göre maddeler ekleyebilirsiniz. Yahut Boş
diye belirtilen tabloları alıp tümden kendiniz madde yazabilirsiniz)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder