Bugün bayram. İçimde önce hissizlik, sonra keyifsizlik ve ardından gelen yoğun coşkunluk emareleri var. Sabah, bayramı hissetmek için epeyce zorladım kendimi, ancak nafile; tek hissettiğim boğazımdaki yanma ve halsizlikti. Bir de, yüreğimi kaplayan bir derin hissizlik. Hissettirdikçe kendisini, daha da hissizleştiğim hissizliğim. Ve giderek keyifsizleştim. Çocuklar İlter’le şehir dışına gitti. Başka zaman olsa özgürlüğüm aşkına sevinçten delirirdim ama hayır, değil, düpedüz keyifsizdim. Sanırım üzerimdeki kırgınlık ve hastalıktan böyleydim. Bir de bilmediğim, ortaya çıkaramadığım sebepler vardır tahminim.
Sonra internette tevafuklar silsilesine
kapıldım. İçiçe saklı kutular gibi, açıldıkça daha derine indim.
Bilmediğim, dikkat etmediğim bir takım yazılara, kaynaklara ve bilgilere
geçtim. İçtim, içtim bilgileri, içtikçe mest oldum. Gittikçe hem
coştum, hem de keyiflendim. Bir başka haller geldi üstüme. İçimde -ehi
ehi!- diyen sevinç ünlemleri ile evde bir müddet boş boş gezdim.
Kendimi takip edemedim. Bazen oluyor
böyle; ölçüsüz bir heyecanın ve coşkunun içinde buluyorum kendimi sanki
sebepsizce. Aslında gizli sebepler var da zihin ruhu yakalamıyor bence.
Hasılı o coşkuyla coştukça coştum. Çoktandır bekleyen mailleri yazdım.
Yarım kalmış yazılara döndüm. Hatta yetmedi bir de Blog Ödülleri‘ne
başvurdum. Başta epey tereddüt ettim. Ne işin var senin orada dedim.
Diyelim ki ödülü aldın, n’apcaksın peki onunla, dedim! Sen daha
gündelik hayatı beceremezken yarışmaya katılmak senin neyine dedim. Olur
da o ödülü alırsan, kimbilir neler zırvalarsın dedim. Yapma dedim, etme
dedim lakin kendimi vazgeçiremedim. Hem ya kazanamazsan dedim, hiii,
epey ürküttü bu cümle beni. Zira insanlık hali, gururum incinir,
burkulurum, hem biraz bilirim kendimi. İnsan fıtratında beğenilmek
illeti vardır zira. Hem reddedilmek ağır gelebilir egoma. Kim aksini
derse de inanmam asla!
Ama sonra eğlenceli olabileceğine
inandırdım kendimi. Ya da kandırdım diyelim. Şimdi geri çekilirsen
-korkak!- olursun kendi gözünde dedim. Hem bak; Görkem, Peri, Aylin, Elif, İrem herkes
katılmış dedim. Rakibelerim de birbirinden dişli. Daha blogumun kabul
edildiğine dair onay da gelmedi, belki bir an korkuma yenilir geri de
çekilirim, kimbilir! Diyeceğim o ki, şartlarından birşey anlamadım bu
Blog Ödülleri’nin, ucunda ne var onu bile öğrenemedim ama bindik bir
alamete, dilerim gitmeyiz kıyamete!
Ve bir de şu çalışması ile Selim’in, huzurlu, mutlu bayramlar dilerim.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder