2 Ağustos. Kerim 4 aylık daha. Evdeki yat-kalk-emzir-uyut-alt değiştir vs. döngüsünden ve sıkıldığım ev işleri rutininden iyice bezdiğim, kendimi yetersiz, özgüvensiz ve alabildiğine verimsiz hissettiğim, çoğunlukla yalnız geçirdiğim bir dönem. Uzun uzadıya süren emzirme seansları sırasında boş oturamama saplantıma iyi gelecek bir eyleme ihtiyacım var tam da. Geçip bilgisayarın başına, gezindim etraflıca, derken -gel sen de katıl bu dünyaya- diyen sesin peşine takılıp katıldım blog dünyasına.
Başlarda kendi kendime konuşuyor olmak garip geldi epeyce, madem kendime konuşuyordum neden 4 tarafı açık bir yere yazıyordum. Derken ilk konuğum; Mekila belirdi listemde gezegeniyle. Demek görünüyorum dedim. Ve yalnız değilim.
Ardından Öznur ve Nihan ses verince sesime anladım ki sadece görünmüyor, duyuluyordum da. Ardından da güzel gözlü Tibet'imin güzel sözlü Sibel'i ve elma yarım, bilge yanım KarmaşığımSarmaşığım can oldu bu yerde. Onun için bu insanların yeri ayrıdır bende. Derken giderek alışveriş başladı, canlar arttı hepten bağımlı oldum bu aleme. Geçirmek isterim herkesin adını lakin çoktur çok şükür dostum, yazmaya yetmez gücüm.
Ancak bu işin de suyunu çıkarma korkum var gene. Çoğu işimde öyle bir enerji harcıyorum ki o ilk heyecanla, uzun süre yetmesi gereken yakıtı çarçabuk tüketiyorum vesselam. Dilerim burda da aynı sona ulaşmam.
Gelelim blog yazmanın benden götürdüklerine ve bana getirdiklerine;
* İlkin blog yazmak tembellikle yürütülecek iş değil. Misal ben blog yazmaya başlayalı 5 ay oluyor, bu sürede uyku sürem çok kısaldı. Yıllardır hayalini kurduğum 5 saat uyku yeterliliğine kavuştum.
*Blog yazarken ve diğer blogları kurcalarken sözümona çocuklarımız için başlattığımız eylem bir yerden sonra çocukları ihmale dönüşüyor. Bende böyle nitekim. Yani hem boyuna veryansın ediyorum çocuklara ilgisizliğimden, hem dem vuruyorum Selim'e vakit ayıramadığımdan, hem de tam bunları dile getirdiğim sırada daha çocukları uzaklaştırıyorum yanımdan. Zira çocuklar etraftan çekilse de işime bakayım, istiyorum. Oyun ve ilgi isteyen Selim'e adres olarak oyuncaklarını gösteriyorum örneğin. Kendi kendine oyalanma araç ve gereçlerini sunuyorum.
*Evet, daha ihmalkar bir anne olduğum doğru. Ancak şu da var ki; kendime zaman ayırınca, burayı kendime ait bir sığınak yapınca daha ılımlı, daha az deliren, daha kendimle barışık bir anne oldum. Ve haliyle ben ılımlı olunca, çocuklara davranışlarıma da fazlasıyla yansıyor bu.
*Anne olunca plan yapmak boşuna. Ama gene de yazmak için planlar yapmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Misal: akşam bir önce uyusunlar da ben de kaynaşayım istiyorum buralarda. Ola ki yatmamışlarsa, sekteye uğramışsa planlar, asabiyetim varıyor had safhaya.
*Blog yazınca ihmal ettiklerimin başında ev işleri geliyor. Yıllardır içten içe hayalini kurduğum pisliğe ve düzensizliğe kavuştum. Bir zamanlar yastıkları ve örtülerini bozmamak için koltuklara oturmaktan imtina ederken şimdi ev sersefilken aldırmıyorum. Bu halin tadına varmak istiyorum üstüne üstlük. Yerde toz kütlesi uçuşuyor ve ben onunla yaşarken mutlu oluyorum. Öyle çok çekmişim ki titizlik takıntımdan şimdi tam tersi bu hal hoşuma gidiyor. Sanki terbiye ediyormuşum gibi hatta iyileştiriyormuşum gibi geliyor bu sapkınlığımı ve hastalığımı. Üstelik o tetrip ve düzen bozulmasın diye askere dönüştürdüğüm çocuklar şimdi çok rahat... Diledikleri gibi deviriyorlar yastıkları ve ortalığı. Belki de daha mutlular.
*1,5 yıl kadar önce aldığımız ama beyaz olduğu için canımdan bezdiğim koltukları ve mobilyaları değiştiresim var lakin keyfine bunu yapmaya içim elvermez. İçim elvermez elvermesine de zihnim anlamaz bu halden. Devamlı bu konuya takılıdır. Ne rahat ederim ne de memnun olurum evimden. Beri yandan bilirim ki koltuklar değişse, dolaba takarım, dolap değişse duvara takarım, her şey değişse yeni şeyler almaya takılırım. -Temizlik, titizlik ve ev dekorasyonu ile bozmaktan, eşyaya, mala sahip olma arzusuyla kıvranmaktan sonra da o değerli eşyayı korumaya tüm enerjimi akıtmaktan, onlara bir zeval gelecek korkusuyla huzurumuzu kaçırmaktan, olur da bir şey olmuşsa derbeder olmaktan- korksam da evde oturan ve boşluktan sapıtan her kadın gibi bu yola girmekten alıkoyamıyorum kendimi Ve kurtulmak istiyorum bu pis duygudan. Blog burda da imdadıma yetişiyor. Ve ilgimi eşyadan kendine, kendime çekiyor. Şimdi ne dökülen duvar sıvasından, ne görünen kablolardan, ne yarım yamalak mutfak ve banyodan vs. daha bir çok rahatsız edici ayrıntıdan deliye dönmüyorum, kusursuzluk takıntımdan uzaklaşıyorum. Üstelik bir de 2 yılda bir gitme fikri çıkartıp kendime iyice soğutuyorum kendimi yerleşik ev olgusundan ve eve tapınmaktan.
*En önemlisi; YALNIZ DEĞİLSİN! dedi bana burası. Tek deliren annenin ben olmadığımı ve tek delirten çocuğun bende olmadığını, vicdan azaplarıyla boğuşmanın anneliğin fıtratında olduğunu farkettirdi bana blog dünyası ve annelik görevini yerine getirmede yetinmenin mümkün olmadığını.
Bu vesileyle uzun zamandır ihmal ettiğim ama içime de dert olan ilk konuğum Mekila'dan gelen bu ödüle teşekkür ederim. Mim-i cevaplamayı çok istiyorum ama sırada bekleyen en az 5 mim var, dağ gibi sırtımda.. Öyle beklerken baskıdan yazamyorum da. yazacağım inşallah..
Ben de bu ödülü başta Öznur, Nihan, Sibel, Karmaşık ve diğer tüm ahbaplarıma aktarıyorum.
Ardından Öznur ve Nihan ses verince sesime anladım ki sadece görünmüyor, duyuluyordum da. Ardından da güzel gözlü Tibet'imin güzel sözlü Sibel'i ve elma yarım, bilge yanım KarmaşığımSarmaşığım can oldu bu yerde. Onun için bu insanların yeri ayrıdır bende. Derken giderek alışveriş başladı, canlar arttı hepten bağımlı oldum bu aleme. Geçirmek isterim herkesin adını lakin çoktur çok şükür dostum, yazmaya yetmez gücüm.
Ancak bu işin de suyunu çıkarma korkum var gene. Çoğu işimde öyle bir enerji harcıyorum ki o ilk heyecanla, uzun süre yetmesi gereken yakıtı çarçabuk tüketiyorum vesselam. Dilerim burda da aynı sona ulaşmam.
Gelelim blog yazmanın benden götürdüklerine ve bana getirdiklerine;
* İlkin blog yazmak tembellikle yürütülecek iş değil. Misal ben blog yazmaya başlayalı 5 ay oluyor, bu sürede uyku sürem çok kısaldı. Yıllardır hayalini kurduğum 5 saat uyku yeterliliğine kavuştum.
*Blog yazarken ve diğer blogları kurcalarken sözümona çocuklarımız için başlattığımız eylem bir yerden sonra çocukları ihmale dönüşüyor. Bende böyle nitekim. Yani hem boyuna veryansın ediyorum çocuklara ilgisizliğimden, hem dem vuruyorum Selim'e vakit ayıramadığımdan, hem de tam bunları dile getirdiğim sırada daha çocukları uzaklaştırıyorum yanımdan. Zira çocuklar etraftan çekilse de işime bakayım, istiyorum. Oyun ve ilgi isteyen Selim'e adres olarak oyuncaklarını gösteriyorum örneğin. Kendi kendine oyalanma araç ve gereçlerini sunuyorum.
*Evet, daha ihmalkar bir anne olduğum doğru. Ancak şu da var ki; kendime zaman ayırınca, burayı kendime ait bir sığınak yapınca daha ılımlı, daha az deliren, daha kendimle barışık bir anne oldum. Ve haliyle ben ılımlı olunca, çocuklara davranışlarıma da fazlasıyla yansıyor bu.
*Anne olunca plan yapmak boşuna. Ama gene de yazmak için planlar yapmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Misal: akşam bir önce uyusunlar da ben de kaynaşayım istiyorum buralarda. Ola ki yatmamışlarsa, sekteye uğramışsa planlar, asabiyetim varıyor had safhaya.
*Blog yazınca ihmal ettiklerimin başında ev işleri geliyor. Yıllardır içten içe hayalini kurduğum pisliğe ve düzensizliğe kavuştum. Bir zamanlar yastıkları ve örtülerini bozmamak için koltuklara oturmaktan imtina ederken şimdi ev sersefilken aldırmıyorum. Bu halin tadına varmak istiyorum üstüne üstlük. Yerde toz kütlesi uçuşuyor ve ben onunla yaşarken mutlu oluyorum. Öyle çok çekmişim ki titizlik takıntımdan şimdi tam tersi bu hal hoşuma gidiyor. Sanki terbiye ediyormuşum gibi hatta iyileştiriyormuşum gibi geliyor bu sapkınlığımı ve hastalığımı. Üstelik o tetrip ve düzen bozulmasın diye askere dönüştürdüğüm çocuklar şimdi çok rahat... Diledikleri gibi deviriyorlar yastıkları ve ortalığı. Belki de daha mutlular.
*1,5 yıl kadar önce aldığımız ama beyaz olduğu için canımdan bezdiğim koltukları ve mobilyaları değiştiresim var lakin keyfine bunu yapmaya içim elvermez. İçim elvermez elvermesine de zihnim anlamaz bu halden. Devamlı bu konuya takılıdır. Ne rahat ederim ne de memnun olurum evimden. Beri yandan bilirim ki koltuklar değişse, dolaba takarım, dolap değişse duvara takarım, her şey değişse yeni şeyler almaya takılırım. -Temizlik, titizlik ve ev dekorasyonu ile bozmaktan, eşyaya, mala sahip olma arzusuyla kıvranmaktan sonra da o değerli eşyayı korumaya tüm enerjimi akıtmaktan, onlara bir zeval gelecek korkusuyla huzurumuzu kaçırmaktan, olur da bir şey olmuşsa derbeder olmaktan- korksam da evde oturan ve boşluktan sapıtan her kadın gibi bu yola girmekten alıkoyamıyorum kendimi Ve kurtulmak istiyorum bu pis duygudan. Blog burda da imdadıma yetişiyor. Ve ilgimi eşyadan kendine, kendime çekiyor. Şimdi ne dökülen duvar sıvasından, ne görünen kablolardan, ne yarım yamalak mutfak ve banyodan vs. daha bir çok rahatsız edici ayrıntıdan deliye dönmüyorum, kusursuzluk takıntımdan uzaklaşıyorum. Üstelik bir de 2 yılda bir gitme fikri çıkartıp kendime iyice soğutuyorum kendimi yerleşik ev olgusundan ve eve tapınmaktan.
*En önemlisi; YALNIZ DEĞİLSİN! dedi bana burası. Tek deliren annenin ben olmadığımı ve tek delirten çocuğun bende olmadığını, vicdan azaplarıyla boğuşmanın anneliğin fıtratında olduğunu farkettirdi bana blog dünyası ve annelik görevini yerine getirmede yetinmenin mümkün olmadığını.
Bu vesileyle uzun zamandır ihmal ettiğim ama içime de dert olan ilk konuğum Mekila'dan gelen bu ödüle teşekkür ederim. Mim-i cevaplamayı çok istiyorum ama sırada bekleyen en az 5 mim var, dağ gibi sırtımda.. Öyle beklerken baskıdan yazamyorum da. yazacağım inşallah..
Ben de bu ödülü başta Öznur, Nihan, Sibel, Karmaşık ve diğer tüm ahbaplarıma aktarıyorum.
72 yorum:
İlk zamanlarda bende blogla yatıp blogla kalkıyordum sanki.Herşeyi ama herşeyi yazmak,paylaşmak istiyordum.baktım bunun sonu yok sadece fırsat buldukça çok beğendiğim blogları okumaya çalışıyorum ve istersem yazıyorum ama eski şevk yok yazmak için.Şimdi keşke o eski heyecan şevk olsa gerçekten güzel bir hatıra aslında.Ben iyi ki sizi tanımışım geç de olsa.Yazılarınız çok keyifli.yazmaktan çok sizleri okumak keyif veriyor şimdi.sevgilerimle.
SENİ OKURKEN SANKİ KIZIM KONUŞUYOR GİBİ OLDUM BİR AN
BU BLOG İŞİ HARİKA GERÇEKTEN AMA BENİM GİBİ ELEĞİNİ ELEMİŞ DUVARA ASMIŞ ABLALR İÇİN İYİ OLUYOR AMA SİZİN BEBİŞLER İLGİ İSTER ALAKA İSTER EV İŞİNİ BOŞ VER 40 SENEDİR YAP YAP AYNI CANIM EV İŞİ NANKÖR YA TAKMA KAVANA GÜZEL BİR HAFTA SONU DİLİYORUM SEVGİYLE KAL
henüz 2.5 aylık bi blog yazarı olarak aynı şeyleri hissedip aynı şeyleri düşünüyorum
sevgilerimle
Deli Anne sana getirdiği şöhreti unutmuşsun:))))
ya kuzu bizim evide pok götürüyo:)
blog blog olalı hiç görmedi böyle pasaklı kadın.çocuklarla bile doğru dürüst ilgilenmediğim oluyo yok şuna yorum atiim yok bu küsmesin yok bilemm ne.buarada 5 saat uykuyla nasıl ayakta kalıyon.ben uyumaya doyamıyorum.bugün 11 buçukta kalktım.kafam kazan.afyonum patlamadı.çok sağlıksız bişi yapıyorum diimi.
deli kadın'ım,
senin yazıları okudukça anneliğin gerçek yüzünü görüyor ve henüz anne olmamış bizlere sunulan gerçeklikten keyif alıyorum.
zira ben de senin temponda ve 2 çocuklu olsam hissettiklerinin bir çoğunu hissederim gibi geliyor.
annelik eminim ki muhteşem bir duygu ama bir de işin "gerçek" yüzü var. bunları görüyorum, mutlu oluyorum.
bir çok anne-çocuk blogu var etrafta ve kendilerini biyonik anne olarak lanse ediyorlar ya o kadar yalan geliyor ki!
ay neyse yazasım gelmiş sanırım :)
öperim işte....
Hepimiz aynıyız be deli annecim. Bu işte kaybettiklerimizde var kazandıklarımızda...
Şu blog işinin en çok sevdiğim yanı yeni arkadaşlıklar, yeni dostluklar kazanmak :)) Mesela aaa diyorum Selim le Oytun un beğenileri ne kadar benziyor birbirine diyorum. Bazen öğreniyorum Selim den bak buda harika diyip :)
Kimisine diyorumki eller nasılda maharetli bende yapabilirim belki diyip güç alıyorum..
Derken derken herkesi ziyaret etmeden duramıyorum gidiyor 3-5 saat :))
Ama olsun diyorum sonrada ben yeni şeyler öğreniyorum ;)
Deli anne inşallah çok çok uzun süreler devam ettirirsin blogunu. Bu kadar kısa sürede çok kişi tarafından beğenilmek ve takip edilmek herkesin yapabileceği bir iş değil, çok takdir ediyorum seni
Beni tutsak eden titizlik belasından senin gibi inşallah bende kurtulurum ,zira fiziksel yorgunluğu geçtim ruhsal olarak da çok yoruyor beni.
Ah be Deli Annem hepimiz aynıyız desene:) Dün gece yine yattığımda saat üçü gösteriyordu kalktığımda sekiz:) Ben daha çok yeniyim blogta ama kendimce bir sistem oturtmaya çalışıyorum kendime mesela yazılarımı genelde gece kızlar uyuduktan sonra hazırlıyorum taslak olarak bırakıp sonra geçiyorum üzerinden sizleri gece takip etmek daha iyi oluyor kafam sakin oluyor en azından ya da şirineler öğlen uykusundayken:)Bu arada ben biraz takıntılıyım galiba ev her daim temiz olacak gibi bir takıntım var mümkünse sabahtan bütün işimi bitirmeye alışıyorum:(
Yine de uykusuz kalmaya değer diyorum iyi ki sizleri tanımaya başlamışım her birinizden yeni bir şey öğreniyorum sağolun:)
aynı sendrom bende de var. Bloğumu açalı sadece 3 hafta oldu ama sürekli yazmak, içimi dökmek istiyorum. İşe gelirken yolda kelimelerimi toparlayıp akşam çocuklar yattıktan sonra bloğuma atıyorum. Sonra okuyucu bekliyorum, yorum az gelirse çok üzülüyorum. Bu da iyi değil aslında ama şu aralar kendimi kaptırmaya ihtiyacım var sanırım
Bu bloğun en kötü yanı çocukları ihmal etmek. Onlara ayrılması gereken zamanları çalmak...Ama yüzyüze olmasada yeni insanlar tanımak, yeni fikirler görmek yokmu. Tiryakilik yapıyor insanda. Tatilde nete girmediğim zamanlar yoksunluğun çekiyorum resmen.
2 ağustoss :)) oğlumun doğum tarihi..
delii annecimm sakın kaybolma burlardan daha yeni bulmuşken seni kaybetmeyeyim amannn..bende bloğumu sık güncelleyemiyorum diye hayıflanıyorum ama dostları dolaşmaktan fırsat kalmıyor :))yine de buralardan kopmyı düşünememmmm..
Bende bu blog alemine yeni girenlerdenim. Bir can sıkıntısı arkadaşımın ısrarları sonunda kendimi burada buldun. Pişmanmıyım tabiki hayır blog olayı beni acayip keyiflendiriyor. Ama sende yarattığı olumsuzlukları biraz düşünsem iyi olacak :) bendede olurmu acaba bilmiyorum :)
düşündükleriniz ve yazdıklarınızın tümüne katılıyorum yalnız değilmişim çok mutluyum....yaşasın blog kardeşliği
biraz sabırla herşey düzelir deli annem.istersen ara ver bazen iyi geliyor herşeyin cogu zarar istersen agırdan almayı ögret kendine,ögrenecegini biliyorum cok akıllısın ve kendini durdurmayı beceremiyor olmalısın ama inan istedikten sonra herşey olur rumim ne demiş<< agzımızdan cıkan kaderimiz olmasın >>sen en iyiyi düşün canım sabırlıyım de kendine gitme bir yerlere sevgilerle ..
dur<< aklıma ne geldi sen cocuklara hep puan verip haftayı nasıl davrandıklarına bakıp ona göre ödüllendirme yapıyorsun ya bence kendinde denemelisin yapmam dediklerinde eksi bekleyip sabrettiklerinde artı koymalısın.başarcagına eminim hadi kolay gelsin sen cocuklardan dahamı başarılı olacaksın görelim... sevgilerle
Ah şu blog yazma işine bende girişebilsem keşke.Ben daha çok yorumculardanım.Blog yazmak için hiç vakit bulamaz mı insan ? Bulamıyorum.Sabah 7 akşam 4 okuldayım.Gelince bulaşık dağlarını yıkıyorum,çamaşır atıyorum,ütü yapıyorum,evi pırıldatıyorum.Sonra tam oturucam bulaşıklıktaki bulaşıkları yerleştir,kuruyan çamaşırları topla yemek ye derken saat oluyor akşamın 10u.Gelde sıfır enerji ile blog yaz.Sen yaz Deli anne okuruzda yorumlarızda ;)
bende blogumu ilk açtığım zamanlar başından hiç kalkmıyordum doğru düzgün uyumuyordum senin dediğin gibi ev pasak içinde oluyordu şimdi fırsat buldukça giriyorum ama canım sıkılınca güzel oluyor uğraşması blogumla
Canım benim,
Şu yazını öyle bir zamanda okudum ki hani derler ya ilaç gibi geldi. Bugün bir sıkıntı bir bitkinlik vardı üzerimde mutsuzdum ama şimdi mutluluktan gözlerim dolu dolu. Çok sevindirdin beni, teşekkür ederim; arkadaşlığın vefan ve dostluğun için =)
Seçtim bir cümleyi kocaman yazının içinden, "onlar yatsın da işime gücüme bakayım" işte ne çok diyorum ben de bunu, çünkü kendimize ayırdığımız sadece kendimiz için yaptığımız o kadar az şey var ki maalesef, onlar yatıncayı beklemek özgürlük oluyor işte, blog işine gelince benim de mazim bir yıllık işte, emek isteyen bir yer burası, okuyacaksın, yorum yazacaksın, gelen yoruma cevap yetiştireceksin ama arka bahçem benim, seviyorum yazmayı içimi dökmeyi, ben gibi birilerinin farklı yerlerde olduğunu bilmek, aaaa aynı bende böyle düşünüyorum diyebilmek hoşuma gidiyor benimde.
aaah ah ben de kızımı oyuncaklarına yönlendirip azıcık kendimle ilgilenebileceğim zamanları iple çekiyorum ne yalan söyleyeyim, senin dediğin emzir - uyut - alt değiştir döngüsünden kafamı kaldıramıyorum pek. bence iyi yapıyorsun kendine ve dolayısıyla buraya zaman ayırmakla, bu da bir ihtiyaç. yoksa insanın içinden ejderha çıkıyor gerçekten de, ateş saçıyor bezginleşince ister istemez bazen :)
Ben iş yerinde zamandan çalıyorum:) Sonra fena halde sıkışıyorum. İda uyuyunca açmaya çalışıyorum bilgisayarı ama bu kez de uykudan çalıyorum. Mini notbook aldım bir tane hem yatıp hem yazıyorum:)
Kimi zaman bu blog tutma işi strese dönüşüveriyor. Çünkü insan bir noktada iş gibi düşünüyor bunu. İllaki zaman bulup bir şeyler yazmalıyım noktasına geliveriyoruz. Halbuki bu blog işine sadece bizi rahatlatsın diye başlamadık mı çoğumuz. Ben bazen sırf kendimdeki bu eğilimi kırmak için yazmıyorum, hani senin temizlenebilecek yerler olduğunu düşünüpte kendini tutman gibi.
Ayrıca şu cümlen var ya tamamen beni anlatıyor: Ola ki yatmamışlarsa, sekteye uğramışsa planlar, asabiyetim varıyor had safhaya.
Bunun da üzerinde çalışıyorum itinayla. Ama yıllarca Planlama Departmanında çalışmış biri olarak planlarımın bozulmasından nefret ediyorummmmmm.
Küçük bir teşekkür:
http://mekilaningezegeni.blogspot.com/2010/12/yogun-duygular.html
=)
Sen aslında yapman gerekenleri öyle bi yapıyorsundur ki, farkında değilsindir.. Annelik, kendin için bir şey yaptığında kendini suçlu hissetmektir aynı zamanda..
Aynen devam tatlı deli annem benim xoxo
Mehtap: ben her işim de böyleyim.. internet ilk keşfimde de, facebookta da vs günlük hayatta da tezcanlı, girişirim.. çokça enerji harcarım.. sonra yıılgınlık gelir.. aslında o da sebepsiz değil ama o da. sevgiler size de:)
Mevdoş: evet eleğini elemiş ununu asmış olmak çok daha keyifli olabilir bu işte.. gerçi benim de kaçacak yerim burası, yoksa kendine ait hiçbir şey yok, odun gibi hissediyorsum öbür türlü
yalnızyakamoz: ikimiz de tüketmemişiz burayı hrnüz ya ondandır:)
Ballı lokmam:1 kıytırık haber korkarım hasedi de beraber getirdi.. soğudum buradan desem yeridir
Serpil: sen de çok kaynaşıyorsun benim gibi sahiden de.. bi türk kahvesi iç, çifte kavrulmuş iyi gelir:)
herseyin tiryakiligi zarar, bu olguya en cok sigaradan sonra vardim..
ne temizlik ne duzen nede cocuklara verilen asiri ilgi hediye..hepsinin sonunda illaki biseyler eksik ve mutsuz oluyor.. asiri temiz olup cocuklari ihmal etmek yanlis oldugu gibi, tam tersi bir bicimde evide ihmal bana yanlis geliyor, nede olsa o bizim ve cocuklarimiz icin nefes aldigimiz ortam, huzur buldugumuz en cok rahat ettigimiz yer..
Ben son zamanlarda gunluk liste yapmaya basladim , alisveris listesi gibi :)evde, cocuklarla ve disarda yapilacak seylerin listesini cikardim, saat cizelgesi ile yatmadan once her aksam.. bolece yapmassam olmazlarin altini cizdim kirmizi ile.. bolece saat 11 de makinada tuttum, saat 4 te yemegide yaptim.. ha birde 1 saat ozel pinara verdim bazen 10'ar dakika halinde ...bunlar nacizane oneriler size... ha birde disari cikmaya ozen gosterdim.. gunde en az 1 saat .. disardaki hava iyi geliyor insana.. gun oldu kitapcilari muzik dukkanlarini dolastim, gun oldu supermarkete gittim , gun oldu pinarla kutuphaneye gittik, gun oldu bos bos dolandim kahve icip dondum ama iyi geldi evden cikmak her zaman.. mutlaka cikin disari, bugun olmassa yarin...
mazallah tum enerjiyi yitirip teke tuke dusururseniz burayi, biz sonra kimle gonul alisverisi yapicaz :)
PS. yorum birakiniz kismini gordumde, demek cekemeyenlerimizde var :) vardir eminim...
NzN: :) biyonik anne, süper anne neyse işte.. ben olamadım öyle.. ama şimdi bunun zararını da görüyorum.. biraz ironi, biraz öz alaycılık ile söylediklerimi fazlasıyla ciddiye alanlar, kendime verip veriştirmelerimden cesaret alıp konuşmaya başladılar densizce.. benim de dertleşesim varmış:)
oytunla hayat: a evet eklemeyi unutmuşum yalnız olmadığımızı, tek delirenin biz olmadığımızı, tek deliren çocuğun bizde olmadığını farkettirmesi açısından da önemli.
Ayla'm: amin diyelim ama ben bugün bir kaç şeyle karşılaşınca yılgınlık da hissettim..
titizlik çok fena, üstüne gitmek lazım, biliyor da insan olmuyor da olmuyor değil mi? başka meşgaleler işe yarayabiliyor Ayla'm..
İkiz annesi: sanırım çok boğulduğumuzdan heyecan arıyor bünye biraz da.. ama ah o takıntılar yok mu, perişan ediyor insanı huzursuzluktan.
diyorum ki biz blog anneleri olarak imece usulü bişey başlatsak şu temizlik konusunda :)
burada olmandan çok mutluyuz ama haklısın blog çok vakit alıyor ve aynı ev işleri gibi sık sık güncellenmesi gerekiyor... ayrıca ödül için teşekkürler :))))
Neselihaller, arkadaşım ihtiyacımız varmış diyorum ben de.. hem dediğin gibi kaptırmaya, hem de çocuklardan evden ayrı başka bir dünyaya.. ben de bakmayı ihmal ettim bu aralar senin blogu...görüyor musun? gidiyorum birazdan inşallah:)
Ada ve deniz: ben de çocukları ihmal derken düşündüm, aslında buraya geldiğimden beri daha sakinmişim.. daha az bağırıp çağırıyormuşum.. tamam saatlerce oyun oynamak için oturmuyorum (ki eskiden de yapamazdım, dinozor ve araba oyunları hiç açmıyor beni)ama belki de tüm çocukların aynı olduğunu gördüğüm için daha anlayışlıyım ve daha az panik.
Efulemm: hayırlı br tarih o halde:) vala ben de bazen sadece geziyorum bazen de kendi yazılarıma gömülüyorum, bir de evde karmaşa olunca kapanıyorum evime:)
αѕαннαяα: ben bir kaç önemli ayrıntıyı atlamışım onları da ekleyeyim iyisi mi:)
mutluluğunresmibedis: :)
tam senin çok güzel yazılar yazdığını, bu kadar kısa sürede 400 küsür kayıtlı izleyicin olduğunu ve senin de onları okuduğunu yorum bıraktığını ve bunlara nasıl zaman ayırabildiğini geçiriyordum aklımdan ki bugünkü yazını okudum :)
yorulduğun belli ama inşallah yazmayı bırakmazsın.
ayın ürünü olan pojector desk ve dinazorları getirttim. Erk bayıldı. çok teşekkürler.
sevgiler.
Selinkam: Selim senin önerini çoktaan yaptı bana... aynı şekilde puan verecekmiş bana ve sonunda da öpücük verecekmiş:) fena fikir değil doğrusu..
RHH: o işler hiç bitmiyor, bazen cidd olarak bunalıma giriyorum, depişiyorum son gücüme kadar ev işlerine girişiyorum, bitti, sevinmeliyim değil mi,, ama hayır bitti de ne oldu diyorum, yarın ya da en fazla ertesi gün aynı maraton başlamıyor mu, sonu yok düşüncesi çok sıkıyor beni..
Ahsen58: beim de hızım giderek azalır bu gidişle.. zaten can sıkanlar da peydahlanmaya başladı.. tümden gitmem bile yakındır.
Mekila: Canım, ne güzel ne mutlu öyle hissetmene vesile olmuşsam.. ama aynı pozitif enerjiye benim de çok gereksimim var bugün..
Bende blogla yatıp blogla kalkanlardanım,tamda beni yazmışsın sanki,aynı hislerle boğuşuyorum bende uzun zamandır...Bakalım ne zaman geçecek
Sevgiler
Kaymaklı kadayıf: ben eşime hala derim, 2 çocuk sahibi anne baba olduk ancak hala onlarla aktif olmayı beceremedik. Dışarı çıkarız arabada uyusunlar da işimize bakalım deriz, eve geliriz uyusalar da film izlesek deriz deriz de deriz..
ve bana da kesinlikle iyi geliyor, sadece bana ait olduğunu sandığım arızaların başkasında da olduğunu bilmem dahası bunun arıza değil olağan olduğunu bilmek.
Fragola: o ejderha ki, içimden çıkınca etrafımda derin bir sessizlik oluyor korkudan.. ben bile tiksiniyorum sesimden.. bir de iki kez kızıyorum niye bu tiksinç sesimi duymak zorunda kalıyorum diye.. Emzirirken bilg. başında bayağı bir kaynaşıyordum ben hala da öyleyim.. blogları o ara gezerim mesela.. hata tek elimle yorum yazarım, mail atarım vs.
Ebru: hem yatıp hem yazmak da keyifliymiş yahu:)
Buse:evet evet kendi kendini tedavi etme :)
o cümle sadece yazmak ile ilgi de değil, mesela film seyredeceğim, ya da banyoya gireceğim vs. bir çok şey olabiliyor sekteye uğrayan.
Mekila: sen de beni duygulandırdın ve sıkıntı basan içimi aydınlattın.. ben de teşekkür ederim:)
Ah Mügem vah Mügem: Allah herkese senin gibi idrak versin, derinliklere inmeyi ve inerek düşünmeyi nasip etsin...
Özlem Annem: Ben hiç plan program tutturan bir insan olamadım, neden dersen bir kere -tamam-dediysem mutlaka yapmak zorunda hissediyorum ve olur da yapamamışsam kesnlikle derin bir bunalıma giriyorum.. zehir zıkkın ediyorum günü kendime ve aileme. Hiç opsiyonum yok yani.
Dışarı çıkma konusunda kesinlikle katılıyorum, ama offf bu kısım yazmaya bile üşendiğim kısım: yaşadığımız ev çok biçimsiz, üst kat, asansör yok, bebek, çanta, araba, selim cesaretimi çok kırıyor. Bir de Selim çıkarken türlü afra tafralar yapıyor, kerim sıkıntıya ve bekletilmeye gelmiyor.. kapıdan çıkarkan savaştan çıkmış gibi oluyorum.. düz ayak bir yere taşınana dek huzur yok bu konuda..
Özlemim: amannın yukarda dedim ya bir kıytırık yazı beni mi değiştirdi (şöhret budalası mı oldum:)) ay aman şimdi bunu da ciddiye alıp densiz konuşan çıkar)) yoksa gerçekten çekemeyenler mi var bilemedim..
öperim
Nihan'ım: ah ah daha ne imeceler lazım bize.. çocuk bakma konusunda vs.
Erkİpek: çok sevindim bulduğunuza, güle güle kullansın ERK.
Utku'nun annesi: çok sürmez bence:)
sevgiler herkese.
Deli anne temizlik takıntımız aynıymış canım :)
ben tam aksi evdeyken blog'lara hiç bakamıyordum. Niye ise vakit ayıramıyordum. Şimdi işteyim, çok özlemişim buraları :)
bütün yorumları okuyunca utandım valla. ben o kadar ara ara girip yazabiliyorum ki:( İş yoğun ev yoğun çocuk yoğun derken olmuyor. Hatta istediğim gibi takip bile edemiyorum insanları. Ama ara ara girip hem okumaktan keyif alıyorum hem de Derin'le ilgili olayları unutmamak adına çok iyi oluyor. başarılarınızın devamını diliyorum. sevgiler
ev isi ne ayol?
:P
Bahar'ım desene burda da benzeşiyoruz.. temizlik takıntısı da az delirtmiyor insanı değil mi? ben deliliğimin büyük bölümünü bu sapkınlığa borçluyum:P
Senin blogunun hafta sonları büyük bir sessizliğe bürünmesinin sebebi oymuş meğer::) öperim.
Mermaid: Herkes aynı şekilde olamıyor zaten.. ihtiyaçlarımız, önceliklerimiz farklı farklı.. muhtelemen siz de daha sosyalsiniz:) sevgiler.
aynen canım :)
pisleşme çabası içindeyim ben artık :D
Anne ve bebişi:)
Bahar'ım: pislik iyidir... çok abartılmadıkça dediliğimizi ehlileştirebilir :) yavrularımız da rahat eder belki.
Ay deli annecigim :) Sen bizim eve dinleme cihazi mi tatin ;) Gecenlerde ayni konu yuzunden Vahap bana kiziyordu, cocugunun fotograflarini koyuyorsun heryere ama cocugunla dogru durust ilgilenmiyorsun diyordu. Ama bizimde kendimize zaman ayirmaya ihtiyacimiz var. hERSEY BIRYERE KADAR. Benimde kanepeler acik renk cihan kusa kusa mahvetti :) Degistirmek istiyorum vahaptan korkuyorum ;) Cunku aldirana kadar cok diretistim.
sen ne olursa olsun kendine de zaman ayırdıgını düşündüğün blogunu ihmal etme canım hem de bizleri :) yeni blogcu olarak benimde çok vaktimi alıyor ama çok merak ediyorum çok şeyler ögrenıyorum ve de güzel dostlukların başlangıcı oluyor sevgiler guzel hafta sonları :))
hata veriyordu sürekli sayfamda kayıt esnasında getirdim deli ve güzel annem:) Annelerle ilgiliydi yazım.
aşk olsun
yahu ben tek çocuk haftada temizliğe kadın ve bakıcım olmasına rağmen haftada bir zor yetişiyorum seni hep merak ederdim...hangi arada hangi derede... hani ben yorumları iş sıkıntıları arasında yazıveriyorumda sen bide uzun uzadıya yorumlara cevap da yazıyorsun...
şimdi anladım...
aman olsun o kadarcıkta ...
külliyen çocuk istismarcısıyız işte hepimiz ...diğer türlüsü daha da zor ki hemde çocuklar için...zaten farkındalığın bunları düşündürtüp yazdırıyor sana...
bende yazcam neden blogcuyum diye :)))
Merhaba , yorumumu yazmadan önce diğer yorumlarıda okudum ve şunu anladım ki blog yazmaya hemen hemen aynı sebeplerle başlamışız.İçimizdeki susmayan çığlığı en sonunda bloglara boşaltmışız.Bir nevi terapi olmuş bizlere.Ben kendi kendime terapi yaptığımı düşünüyorum , yazdığım zaman.Hem anılar unutulmuyor hem de rahatlatıyor.Diğer blogları okudukça iyice içine girdim galiba.Eşim hatta nükte yapmaya başladı ufaktan ufaktan.Küçük çaplı uyarılarıda alıyorum desem doğru olur." blog okumaların bittiyse , bilgisayar faslını kapatalım istersen " diye...Allah sonumu hayır etsin.Keyifli bir dünyamış.Bir çok tecrübe saklı ve sizleri okumaktan çok keyif alıyorum.Sağlıklı ve mutlu günler sizinle olsun .İyi akşamlar
Taze Annem: ahaha.. öyle valla Gülom... evde dur yat kalk kısır döngüsü insan işi değil.. bir yerlere akıtmamız lazım enerjimizi.. benim beyaz koltuklar da öyle, bir şey alırken beğendim mi tamam- alalım diyorum.. ilter aman dur bak şöyle olur, böyle olur der, yok alalım da alalım.. alırız sonra anlatmaya korkarım derdimi tıpkı senin gibi:)
Burcu: bence her halükarda oturup tv seyretmekten, evle ve işle bozmaktan ve oynatmaktan, evi çocuklara zindan etmekten iyidir bu hal. Evet ihmal oluyor ama en azından bezmiyorlar hayattan.
Ebru: gördüm okudum da yazıyı, tam yorum yazacaktım ki uçtu ellerimin arasından yazı:)
Sefam olsun: E AMA SİZE DE KOCA BİR AŞK OLSUN! bir yandan da töreni izliyorum.. de içinde olmalıydık.
Aman ne güzel haberler verdin deli anne.Şu titizlik takıntının azalmasına çok sevindim.Temiz bir ev hepimizin hayali ama bunun için ödenen bedel çok ağır oluyor sanırım çoğu kadın için.Ben de evde uçuşan toz topakları ile pek mutluyum bu arada:)
Nihal'im: belki çalıştığın zaman olmuyordur ne bilim.. evde evin kralı sensin ne de olsa, aksak gedik de olsa.. yaz canım yaz..
İçimizdeki karnaval: merhaba, hoşgeldiniz. benim de eşim hem destek oluyor bana, nitekim boş kalınca ne denli sapıttığımı ve can sıkıcı olduğumu yakinen bildiğinden, hem de arada dokundurur hafiften.. sizinki gibi:) sevgiler ve iyi akşamlar.
Elif: ben de iç geçiriyorum onları gördükçe delirmediğime..yıllardır içimdeki kadın pasaklı olmaya özeniyormuş meğer..
AYYYYYYYYYYYYYYY ne güzel hayat tabi bu cümleyi yazıyı okuduktan ve de yorumları gördükten sonra benim gibi düşünenleri görünce kurdum .aslında yzını okuyup kaçıcam ama ne mümkün bir de ortak konuda buluşunca şu yorumları okumak pek bir keyifli fakat zaman bakımından kötü işte.kendimi suçlu hissetiğim konularda yanlız olmadığım içim biraz da olsa rahatladım bizlerin duygularının açığa çıkarmayı sağladığın için teşekkürler
sevgiyle kal
Dürüstlüğüne hayranım
Ben de şu ihmal meselesi yüzünden biraz daha azalttım muhabbetti blogumla
Ama minimumda devam etmeye çalışıyorum
Çünkü varlığı da çok değerli hem benim hem de kızım için
Bu acik yurekliligini ve anlatim tarzini seviyorum her zaman dedigim gibi ;)
Bence sen hala cok derli toplusun ama eskiye gore dagildigin icin pis oldugunu dusunuyorsun hihi:)
Cunku bi insanbirden 360 derece donmez donemez ;)
Ya masallah sana o zaman uykun 5 saate bu sebeple dustuyse blogunu hic kapama:)
Canim aslinda belki sadece yazsan boyle olmayacak ama yazdiginin belki kac kati baska bloglara gidiyorsun onlari okuyorsun yorum yapiyorsun ve sana gelen yorumlari tek tek okuyup tek tek cevapliyorsun haliyle kendini yasamini cocuklarini anlatigin bir blogun olmuyor.Bunlar tabiki cok tatli ve blogun surekliligi icin gerekli seyler.Ama bu blogu neden actim ama su an ne kadar vaktimi harciyorum diyorsun belki de kimi zaman.
SEn oldukca aktifsin blog hayatinda farkindayim ;)
Bir gun sikilirsan bu tempodan kaldiramazsan eger sakin kapama.Sadece aktifligini dusur tamam mi ;)
hayır söyliycem korkutma beni:)))
yaww aslında ben sana soracaktım nasıl yetişiyorsun be kadın bunca yazıya ,yoruma diye.ben dahi 2-3 günde bir yazıyor olsam da ev-çocuklar karmançorman oluyor diyecektim.sormadan dçöşemişsin yazıyı.iyi geldi bana.
bildiğin gibi yap arkadaşım,burada olmak bünyene bir nebze olsun mutluluk dalga boyu yayıyorsa dur durduğun yerde.hem sen dememiş miydin;pek konuşmam ben burada açıyorum içimi diye.dökül dökülebildiğin kadar.hem bak ünlü münlü bile olunuyor burada.bakarsın tv de program yaptırırlar sana.bak ciddiyim haaaaa...öpüyorum seni kocaman.
Sezobigom: içini ferah tut ve içimi ferah tutayım, hepimiz hemen hemen aynıyız:)
birdamlacikyagmur: dürüstlük iyi de ortaya dökülmesi bende de sorgu mevzusu oldu. açık ettiğini fırsat bilenler çıkabiliyormuş karşına.
ne güzel demişsin; ayarı koruyabilsek kıymetli burası değil mi:)
Nihalim aslım: e topta değişmem ne mümkün.. bir kaç gün pis olan evi bugün temizledim nitekim.. uyku artık mecburiyetten oldu.. sen de inşallah ve hayırlısı ile anne olunca anlarsın nasıl insanüstü meziyetler ve güçlere büründüğüne bedeninin:)
Sitare: bak emin misin, iyice düşün de öyle söyle.. severim seni aramız bozulsun istemem:)
benim lakabım nedir bilir misiniz? KOMANDO! daha ne diyeyim.. eşim taktı bu ismi. Genlerimizde var bizim ailenin.
sevgiler herkese.
çok tatlısın sen deli anne :) valla ölesin..
çok gülümseyerek okudum bunu ben.. ve inan bana yalnız değilsin:)))
Bloğa başlangıç tanıdık geldi sizi çok iyi anlıyorum:)Başarılar Deli anne ve annelik için kolaylıklar diliyorum...
Cesurca bir ozelestiri yapmissin seni tebrik ediyorum! Iki cocuk annesi olarak seni cok iyi anliyorum ve ayni yollardan geciyorum. Blog yazma isi guzel, bir nevi icini dokme v.s ama cocuklardan caldigin zamanmis gibi bir yandan icini kemiriyor anladigim kadari ile. Sen de bunu daha guzel bir anne olabilmek icin, moral depolamak icin yaptigin bir ugras olarak dusun. Kotu birsey yapmiyorsun. Sonuc itibari ile kendin icin hic mi birsey yapmayacaksin? Sevgilerimle
icimi okumussun
ve benim dusunduklerimi yazmissin
resmen telepati olmus aramizda
sok sok sok !
Ayca'm: şükürler olsun.. yani keşke hepimiz süper anne olsak ama madem olamıyoruz yalnız olmadığımızı bilmek teselli:)
Nazmiş Teyze: teşekkürler:)
Didem: Pozitif düşünce demişsin ya şimdi daha çok sindirdiğine inandım.. pozitif düşünen insan etrafına olumlu düşünce yayan insandır aynı zamanda.. biri olumsuz birşey dedi mi dikkatleri iyi taraflarına çekendir.. ve ne güzel kendinden eminsin. Emin olmayan insan olumlamaz bunları ve içlerinden en çok işine yarayanı alıp (kızdıklarımdan işte) koz olarak yöneltir sana.. eline geçen fırsatı hemen değerlendirmek adına.. iyi ki bulduk birbirimizi.. daha sevindim şimdi.
Yelizim: ilginç valla.. aslında ilginç de değil biliyor musun, devamlı kendimizi yediğimiz bir konu bu.. modern annelik ne zor iş ya.. mağara annesi olmak istiyoruuummmm, düşünmek istemiyorum, akışına bırakmak istiyorum hayatı, çocukları.. ayhhh..
Ben iyiki çalışıyorum, çünkü yazılarımı hep işyerinden yazıp gönderiyorum.Zaten mümkün değil evden yazamam, yazı yoksa anlaşılmalı ki ben evdeyim :)Çünkü vakit ayıramam :) yok blog yazmayı çok sevdim kısa bir süre olmasına karşın, hemde çok sevdim garip bir bağımlılık durumu bu :) hoş önceden de bir yemek blogum vardı 2 sene devam etmiş ve bayağı sevilmişti :) hey gidi günler .. yok yok ben evden zor yazarım.. Bak çalışmanın bir iyi tarafı daha...
Sen güzel yazıyorsun be Delianne. Yeteneklisin maşallah. İnsan başardığı zevk aldığı bir işle uğraşmak istemezde neyapar. Ev işlerini boşver zaten de (Ben öyle yapıyorum) ama çoçuklarla ilgili denge önemli ve de korunması zor bir denge. Bende çalışan bir anne olarak iş haricindeki tüm zamanımı kuzuya endeksli yaşıyorum. Dönüp bakıyorum kendim için yaptığım bişey varmı. O uyurken kaçamak izlediğim bir kaç film haricinde koca bir hiç. Bu aralar sıkkın canım off.
Bir annenin pylaşımları: ben anne olduktan sonra hiç çalışmadığım için fikir yürütemiyorum.. ama eskiden sadece geceleri yazıyordum şimdi karmaşa içinde de yazmaya çalışıyorum, iyi olmuyor, deliriyorum sonra..
Meldi: evet o denge korunursa ne ala.. Zaten elzem olan işleri yapmak artık aslolan benim için. Ara ara daha derinlere iniyor insan.. kendine vakit ayırma konusunda ara ara güdülmüş koyun gibi ses çıkarmadan kabulleniyor değil mi? böyle gelip gidiyoruz işte.. dilerim seninki de geçer.. Ama ben şunu farkettim: o çok sıkıldığın zamanda biraz ara öyle çok değil bazen bir yarım gün ya da benim için bir kaç saat olsa yenileniyor gibi hissediyor insan.
Hislerime tercüman olmuşsunuz. Güzel yazı için çok teşekkür ederim.Sevgiler
Sevgiler size de:)
walla bravo,
aynı duygularda buluşuyoruz!!!
hiç bir anne yaşadıklarında yalnız değil,sloganımız olsun:))
varsın olsun ama herkesi kapsamayalım nitekim kendilerini sütten çıkmış ak kaşık ve bizi de tu kaka görmek isteyenler olablir:)
Müthişsiniz ne diyeyim yazı bitti birde üstüne yorumları okudum.
Aynı duygular ve düşünceler.
Sağlıcakla kalın.
AAA benim iç sesim bu diyerek okudum bu yazısı ve diğer yazılarını:)
Herşeyden çabuk sıkılan bir karakterim ama 3.5 yıl önce başladım hala yazmaktan sıkılmadım.
Hatta yazdıkça yazası geliyor insanın:)
M.Ö yıllarım geldi aklıma. Üfff, ayyyy ne günlerdi yaaa. Bir de ben sene 1984 lohusalık humması geçirmişim. Siyah süt!ü okuyunca anladım. İş işten amma geçmiş yani.Şimdi ayı gibi kaymak oğluşum var. İyi ki varlarr. Yazılarınızın hepsini okuyamadım ama gerçekler çokk. Daha çoook yolun başındasınız. İnanın ki değiyorr. İki tane de kız kuzu getircekler ya size...Sevgiler.
Yorum Gönder