.
.Mutluluk; bir ağacın dört mevsim yaşadığı muazzam değişimi; eskimesini, yenilenmesini ama her halükarda, hep güzelleşmesini gözlemlemekte. Hele ki bu ağaç ; -anne, çok güzel bir ağaç gördüm, onu görünce bayılacaksın bence, diyerek bizi yolumuzdan geri döndüren canım oğulcuğumun bana armağanı ise.Bakalım görebilecek miyim, Sonbaharda doygun Retro sarısına boyanmış halini.
Mutluluk; batmaya yüz tutan güneşin, tupturuncu ışıklarının ötelerde vurduğu yerleri ne derece güzelleştirdiğini görmek ve bu ışığın içimi nasıl da ısıttığını hissetmekte. Hele ki penceremden görmek bu anı ve içime çekmek o muazzam havayı..
İddia ediyorum bir başka şey var günbatımlarında ve gündoğumlarında. İnsanın kalbini, aklını, idrakini yumuşatan, içini ılıklaştıran bambaşka bir efsun var o zamanlarda. Bir insanın kendine yapacağı en büyük iyiliklerden biri olmalı bu zamanları yakalamak!
.Mutluluk; komşularımın cennete dönen ve hatta öyle ki yerlerinden taşıp geçtiğim kaldırımları süsleyen birbirinden farklı, birbirinden güzel, birbirinden canlı ve çeşitli çiçeklerini görmekte. Hele bunlar az bulunur mavi çiçeklerse. Ve hele ki sevdalısı olduğum minik, kırmızı Akçaağacın yanından uzanıyorlarsa yerlere sere serpe, değmeyin keyfime!
.Mutluluk; alıp da en sevdiğim kitaplardan birini; -bu benim kitabım taam mı anne, bunu alma sakın, diyerek sık sık beni tembihleyen ve kah onunla uyuyan, kah onunla pencere kenarında hasbihal eden küçük oğlumu izlemekte.
.Mutluluk; bahçeden derlediğim çeşit çeşit çiçekle kendimce demetler yapmak, türlü kaplarla ve türlü şekillerde karşıma koymak ve kendime küçük mutluluklar yaratacak, basit şeylerle yaşama sevincimi ayaklandıracak seyirlikler hazırlamakta.
.
Mutluluk; her yanımda, her an gördüğüm böylesi sayısız manzarada yeşile ve yeşilin onlarca doğallıkla gark olmakta.
Şükürler olsun Allah’a.
Mutluluk; her dem, sık sık bahsettiğim gibi; bahçede, bahçe ve çamaşır seremonilerimin içinde olmakta.
..Mutluluk; evimden, penceremden, bahçemden dört mevsim değişimini yakinen izleyebildiğim Kiraz Çiçeği ağacı ile olabilmekte. Orta yaşımda şahidi olduğum bu şey; yani bir ağacın dört mevsiminde yanında bulunmak ve tüm değişime tanık olmak deneyimi ile kendimi harika hissetmek ve coşmak mutluluk.Aslında şimdi çiçekleri yok bu ağacın, yaprakları tatlı bir pastelliğe bürünüyor ama gene güzel, gene özel. Ki ben geçen sene tanımadan daha gövdesinin ve ana dallarının karakteristik yapısından ve yapraklarının renginin ve biçimin narinliğinden etkilenip de çok sevmiştim bu ağacı.
Mutluluk; bahçemde bitiveren arsız naneleri, saksıya doldurup odaya aldığımda, oluşturdukları güzellik ve evin içine estirdikleri koku ile basit ama tatlı bir hazla dolmakta..
.Mutluluk; yan komşumun bahçesine vuran ikindi güneşi, ikindi güneşinin tatlı ışığı, o ışığın güzel Üvez Ağacı’na (Rowan) vuruşu, o vuruşun bahçede ve kapıda oluşturduğu yaprak ve dal gölgeleri ile mest olmakta.Tek sorun gözümü dikip de bakamıyorum buraya, fotoğrafını da birgün dayanamayıp çekiverdim arada. Bir bıraksalar beni doya doya çeksem burayı, ahh ne sevinirdim.
.Mutluluk gene sayısız bahçe ve sayısız çiçek arasından bana göz kırpan bu minicik, tatlı çiçeklerin yoldan geçerken öylesine, bana uzanmış olduklarının farkına varmakta.Oldum olası severim bu türden mini minnacık çiçekleri, mineleri, unutma beni çiçeğini vesaireleri…
.Mutluluk; alıştığı sokakta ve kaldırımlarda scooterını keyifle ve büyük profesyonellikle kullanan minicik oğlumun; melodiğimin yanında olmakta. Ve yanyana yol alıp, büyük oğlumu spor dersinden alıp da eve yollanmakta.Şükürler olsun Allah’a!
.Mutluluk; geçen sene de hakkında yazdığım, hala bütünüyle fotoğraflayamadığım ve yanından her geçişte çok heyecanlandığım, ah bir çeksem boy boy güzelliğini diyerek iç geçirdiğim komşumun güzelim Kızıl Akçaağacının az da olsa fotoğrafını yakalamakta. (Yukarıda mavi çiçeklerin yanında döküldüğü ağaç da bu)
.Mutluluk, günbatımlarını kahve ile selamlamakta. Hele ki yüksekçe bir yerdeysem ve tüm şehir göz hizamdan bile aşağıdaysa ve bu bütünlükte manzara harikaysa.
.Mutluluk, gene ev yolunda yanından geçtiğim bu beyaz duvarlı ev; evin koca bahçesi, içinde türlü ağaçlar, çatıkatı, çatıkatındaki minik cam, o camdan içeriye düşen gündoğumunun taze ışıkları, evin yanına düşen ağaç gölgesi ve yanında her daim gezinen mağrur ve emin kedileri ile mest olmakta. Ve baktıkça bu eve türlü hayallare dalmakta.
.Mutluluk; canımın içi Melodiğimin sokaklarda serbestçe ve keyifle dolaşmasına tanık olmakta.Anlıyorum ki; bir çocuk için ne oyun alanları, hele ki ne oyuncaklar, ne arka bahçe herşey hikaye; onların mutluluğu için ille de sokak, ille de sokak! Tabii çocuklarla.
Mutluluk; gene orta yaşımda ilk kez şahidi olduğum birçok yeniliğin lezzetine varmakta. Basit ama bence dünyalara bedel yeni deneyimler, öğrenmeye meftun bünyemi doyuran güzellikler; bir elma ağacını tanımak, artık biliyorum nasıl birşey elma ağacı, yabancı değilim ona; narin gövdesi, zayıf dalları, yaprakları, İlkbaharda bembeyaz sıkışık tepişik çiçeklenmesi, İskoç elmalarının kendi gibi pembemsi olması çiçeklerin, diğerlerinin beyaz olması, ardından meyve vermesi, an be an büyümesi meyvelerin, önce yeşil mi yeşil, giderek pembe ve kırmızı ardından…Harika! Harika!Sonsuz, çok sonsuz şükürler olsun Allah’a.
Bazen
diyorlar ki, ne gerek vardı da oraya gittin. Benim ve çocuklarımın
buraya gelmesi, tek Elma ağacını öğrenmemize bile vesileyse hiçbirşey
boşa değil, hiçbirşey boşa gitmedi. Sadece Elma Ağacını tanımak
basitliğinde ve saflığında olmadığımız için kıymeti olmuyor
dediklerimin.
Gene sonsuz şükür, hep şükür, ille de şükür!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder