Kulak konusunda çok zayıfım, zira
iki kulağımın da ameliyat geçmişi var ve duymama halini iyi biliyorum. O
zamanlar gençtim panik halim yoktu şimdiyse kulak tıkanıklığı düşüncesi
bile nefessiz kalmama sebep oluyor. Doktora gidiyorum; bakın deli
olacağım, kulağımda 8 aydır korkunç bir uğultu var ve 2 aydır da o
kulağım duymuyor, çocukların biraz yükselen sesi bile beni çıldırtıyor
beni, tabak çanağı üstüste koyarken çıkardıkları ses tüylerimi diken
diken ediyor diyorum, bana 2 ay sonraya ancak işitme testi randevusu
veriyor. Bekleyene dek de hafif müzik açın, sesi dinlemeyin diyor.
Doktor uzman da değil üstelik, aile hekimi gibi birşey. Ve üstelik 6 ay
kadar önce gittiğimde anladığım kadarıyla herkese ilk önerdikleri, hani
vardır ya bilgisayardan anlamayana destek uzmanları önce bilgisayarınızı
kapatıp açın der, bunlarda hemen bir yağ tutuşturuyorlar, onu sabah
akşam damlat, kulak temizlensin diyorlar, işte o misal elimde o damlayla
eve gönderildim ancak geçmedi, bitmedi o uğultu, çoğalarak devam etti.
Benim de çilekeş yapım son ana kadar bekletir zaten beni. Sözkonusu
kendim ise konuyu erteler de ertelerim. Tıpkı şimdiki gibi. Ama
ertelemesem de nafile! Uzman doktora ulaşmak için önce aile hekimini
olayın ciddiyetine ikna etmeniz gerek, ki bu hiç kolay değil! Ben tam üç
kez gittim, gene de aile hekiminin ileri aşamasına geçemedim. Özel
sigortanız olsa bile hikaye! Gene aynı şartlar geçerli, öyle
Türkiye’deki gibi devlet hastanesi olmadı, dur bir de özel hastaneye
gideyim, diyemiyorsunuz. Ya, burası İngiltere canım Türkiyem!
Neyse öyle işte… Bunlardan yakınınca
çok kişi dua etti, iyi dileklerini gönderdi, ben de dua ettim,
şikayetten ürperip şükrettim.. Şükrederken evimin bir penceresi var hep
oraya giderim, gördüm baktım ağaçlar taptatlı bir renge boyanmış. Altın
Pencereli Evimin hemen yanı harika. Sonra birden içimde yaşama
sevincinin bir kıpırtısını hissettim.
Sonra fotoğraf makinasını aldım ve gördüklerimi çektim. Çektikçe daha iyi hissettim. Meğer Yaşama Sevinci ne büyük nimetmiş. Sanırım ilkin onun için şükretmeliymiş.
Bu
ağacı çok seviyorum. Rüzgar estikçe yaprakları ters yüz oluyor ve buz
yeşili gibi bir renk diğerlerinin arasına karışıyor. Sonra o halde zarif
bir balerin gibi dansediyor dallar.
Sonra
birden karşıda gökyüzü doldu. Bir sürü kaz bana doğru gelmeye başladı.
Hem görüntüleri hem sesleri gökyüzünü kapladı. İçim bir başka oldu.
Tepemde büyük bir gürültüyle uçmaya başladılar. Onlar gitti, ben içeri girdim. Kulağımdaki uğultu azalmıştı.
Sonra evdeki çiçeklerimi çektim. Sonra da
bana iyi dileklerini gönderen, fikir veren, dua eden tüm instagram
dostlarıma teşekkür ettim.
Bu arada Selim dışarda, Kerim hala uyuyor, bitkinliğine iyi gelir diye uyandırmıyorum ama bu halde gece ne olur bilmiyorum. Duanızı eksik etmeyin! İçinizden gelirse tabii:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder