Evet, gerçek gün ışığına çıktı! Yaşasın Sosyal Medya’nın gücü! Tıpkı bir önceki yazıda dediğim gibi; Hiçbirşeyin zaten gizli kalmayacağı gerçeği, günümüzde çok daha süratli gerçekleşiyor! Buna şahit oldum dün! Gene bir anne vesilesiyle.
Diyorum
ya; işkillenmiştik. İ. de, ben de. Devamlı sağlamasını yapmıştık
smzümona bir de. Ama olacağı varmış da, basiretimiz mi bağlanmış ne!
Üstelik internetten yaptığımız her aramada bu firma çıktı karşımıza.
Avrupa yakasında bildiğimiz Bergen’e ulaşmaya çalışırken de bu firma
çıktı karşımıza. Kendilerine sorduğumuzda oradaki şube tadilatta
cevabını aldık. Birgün İ., Bergen’e ait bir kamyon gördüğünü, kamyonun,
içindeki görevlilerin son derece profesyonel göründüğünü vesaire
anlatmış ve bizim gördüklerimizin pek de öyle olmadıklarını konuşmuştuk
hatta. Ancak gene de ne yana dönsek bizim uyduruk Bergen’e ulaşıyorduk
hala. Diyorum ya, olacağı varmış. Yoksa ben neyse de, İ. nin aldatılması
olacak şey değildir. Pimpiriklidir, sağlamcıdır vesaire. Üstelik
hissediyorduk bir terslik olduğunu, ona rağmen bunca aldanmak ve üstüne
parayı da, eşyayı da gözü kapalı teslim etmek olacak şey değildi!
Dün diyordum ya, BU BERGEN NAKLİYAT BİLDİĞİNİZ BERGEN NAKLİYAT DEĞİL! diye. Evet, değilmiş sahiden de. Bir başka ve asıl Bergen varmış: Bergen International Movers
diye geçen. Üstelik sitelerine girdiğinizde bir uyarı karşılıyor
geleni: bergenevdeneve.com (yani BERGEN NAKLİYAT) ile bağlantımız yoktur
diye. Sahte firmaymış Bergen Nakliyat! Başından beri Bergen
International Movers adını kullanan, utanmadan bunu sitelerinde kimi
yerlere de koyan, Avrupa yakasındaki şubemiz tadilatta diye uydurmalar
yapan sahte bir firma!
Şimdi daha iyi anlıyorum: bu adamlara
söylenen sözlerin neden onları hiç mi hiç etkilemediğini. İşin başında
sahtecilik yapan insana doğruculuk anlatsan birşey ifade eder mi? Bu
firmanın neresi doğru ki, düzeltsin bir yerdeki eğrisini? (Misalen bunca
gümbürtüye rağmen; arayan kişilere rağmen, avukata bu hafta
halledeceğim sözü verilmesine rağmen, önümüzdeki perşembe belki
gelebilirmiş eşyalar)Benim anlamadığım; neden Bergen International Movers bu sahtekarları dava edip de silemiyor piyasadan? Neden Ticaret Odası, Nakliyeciler Derneği birşey yapmıyor, hukuk işlemiyor da bizler deneye yanıla öğreniyoruz bu kepazeliği?
—————————————————————————————————————————————————————————–
Dün bu
yazıyı gönderdiğimden beri hiç beklemediğim şeyler oldu. Twitter’da
onlarca kişi tepki verdi, retweet etti linki, Facebook’ta,
ulaşabildikleri her yerde dağıtanlar oldu linki, teselli verenler, öneri
getirenler, aklıma fikir düşürenler, düşündürenler, dua eden ve iyi
dileklerini iletenler oldu. Çok etkilendim, öyle ki sanki içimde biriken
sıkıntıları her bir kelamda birer birer üzerimden attım. Yanısıra
öyleleri vardı ki; neredeyse ağlatacaklardı beni. Bunlardan biri Marka Anne, biri Özge, biri Beyhan, biri Esma, bir başka Özge (ve sanırım unuttuklarım var:() Çok teşekkür ederim herkese.
Alice : Yorumun hakkında düşünüyorum/z hala! Teşekkürler!
——————————————————————————————————————————————————————————
Geçen gün
içim çok sıkılırken bir rüya gördüm. Rüyamda büyük bir taşıma şirketi
olan (sanırım gerçeğini görmüşüm) Bergen’e gidiyorum. Deliriyorum.
Üstleri görüşüyor benimle. Eşyalarınız kayıp diyorlar ve tazminat
öneriyorlar. Tümden deliriyorum. 500.000 TL de verseniz yetmez, çünkü
kolilerimin içinde çocuklarımın fotoğraflarının olduğu hard disk var ve
ona bedel biçemezsiniz diyorum. İçim yanıyor! Anlaşamıyoruz. İçimin
yandığı ile kalıyorum. (Ki hala o yanığı ve kokusunu hissediyorum)
Derken yöneticilerden biri aniden ölüyor. Ardından onun bir altındaki
ölüyor. Sabah uyanıyorum. O harddiskin kaybolduğu hissi ile içim buruk,
hem de bumburuşuk halde çok fena hissediyorum. Çünkü gerçekten hepsi bir
yana, yedeği olmayan o hard disk bir yana benim nazarımda. Üstelik
çıktısı bile yok o fotoğrafların. İ. ye dediğim gibi öylesi bir kayıp
sözkonusu olursa, direkt İstanbul’a uçup bizzat Bergen Nakliyat’ı
dağıtırım.
Önceki gün
de İ. uykusunda sayıklıyordu. Bir an uyandı. Ne oldu dedim, Hay Allah
Bergen’le görüşüyordum az önce dedi. Hasılı ailecek manyak ettiler bizi.
Zavallı Selim’in defalarca kırılan ümidini ve ikide bir; Ah uleyn
yalancı adam, deyip içlenmesini ise hiç demeyeyim. Ama Yeliz’in şu
dediği gibi: bu çocuklar yeni bir ülkeye taşındı. Herşeyleri değişti. O
oyuncaklar onlara ev sıcaklığı ve güven hissi verecekti. Olmadı! Ve
sahiden de Selim ürkek ceylanlar gibi şimdi. Evde yapışık yaşıyoruz
adeta.
Bu akşam
birden bilgisayara yüklediğimiz eski müzikleri açtım. Teoman’a gitti
elim. Dinlediğim an; ah uleyn Teoman, neden böyle yaptın dedim. Sonra İ.
ye döndüm: İyisi mi İstanbul’a gideyim, önce Bergen’e uğrayıp Öztürk
beyefendisini, ardından Teoman’ı vurup geleyim, dedim. Hah, tam Deli
Anne ol, dedi İ. Ama filmlere konu olurum değil mi, Cani filmindeki
gibi. Şükür ki İlahi Adalet var! Yoksa gidip ellerimle boğmam gerekirdi
Bergen’deki ve Bergen’in yönlendirdiği firmadaki kendi gibi sahtekarları
değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder