20 Mart 2012 Salı

Şükür




“İnsanlar güllerin arasında dikenler bulunduğundan şikayet edeceğine, dikenler arasında güllerin yaratıldığına şükretmeli!” (Mevlana)

Şu sıra biraz daha ağır basıyor dikenlerim. Muhtemeldir ki ondan dilsizliğim. Ancak herşeye rağmen çok daha fazla ve belirgin şükredeceklerim. Tıpkı kadraja giren yatmış minik bacakları önce kareyi bozuyor diye kadrajdan çıkarmaya çalışmam, ardından fotoğrafı asıl güzelleştirenin o minik bacaklar olduğunu farketmem gibi. Hayatımı güzelleştirdikleri gibi. Hayatımı bazen güçleştirdiklerini hissetmem gibi. Gül gibi. Diken gibi. “Hem yarabandım, hem yaram” misali.
Lakin gene ve gene ve gene şükretmeli! Hep şükretmeli, her daim şükretmeli! Diyordum ya, en kötü bir anda dahi (ki şükür öyle bir durum sözkonusu değil, basit durumlar bizimkisi) en az bir mutluluk kapısı açık tutulur, yeter ki görelim, yeter ki görmeye meyledelim. Bu minval üzerine bir değil, açık tutulan binlerce mutluluk kapısı için şükretmeli!
—————————————————————————————————————————————————————————
Çocuklarım hastalandı yine, yeniden. Bilhassa Selim. İçinden gelen dua ederse çok sevinirim. Malum birine gıyabında yapılan dua çok makbul ve mühimdir. Yanısıra cevaplayamıyorum bu sebepten sizleri. Yorumlar, mailler, ne var ne yok öksüz kaldı. Affedin! Sadece Pinterest’e vurdum kendimi.

Hiç yorum yok: