1 Şubat 2012 Çarşamba

Bugün Bunu Öğrendim



Bir nesnenin bir döneme ait olması, o dönemi çağrıştırması, özel bir değer yüklüyor o nesneye de, o döneme de. Hatta olması gereken fazlasını yüklüyor belki de. Bunda bir olağanüstülük yok. Eskiden yiyecekler için de sözkonusuydu bu durum. Mesela domates ve salatalık yazın çıkardı ve bu; hem domatesi ve salatalığı, hem de yazı özel ve değerli kılardı. Ya da baharın gelişi aynı zamanda çağla mevsimiydi benim için. Ne zaman Bahar deseler aklıma çağla gelirdi yahut çağlayı görsem -bahar gelmiş- derdim. Şimdilerde, her meyve ve sebze yılın her mevsiminde bulunabiliyor nerdeyse. Bu kimine göre rahatlık gibi görünse de bana kayıp gibi geliyor. (Hormon vs. gibi teknik işleri devre dışı bırakıyorum zaten) İçten içe üzüldüğümü farkettim bu güzelliği yitirdiğimize. Bir sebzeyi yahut meyveyi anımsadığımda onun içinden bol bol geçen mevsimi anımsamayı yani. Ve düne kadar sanmışım ki, bu güzellik tümden bitti.
Dün Kış Masalı 2‘de yorumlara yorum yazarken, gene güzel bir şeyin ayırdına vardım, gene aydınlandım. Meğerse az da olsa kalmış böylesi güzel anımsamalar, çağrışımlar. Mesela; Kestane! Kestane demek Kış demek hala. Kestane demek; soğuk Kış günlerinde, sokaklarda, nefesimiz duman olup karışırken buz gibi havaya, sokak tezgahından yayılan sıcaklık ve kokuyla ayaklarımızı sürüdüğümüz  ve bizi kendine çeken bir güzellik hala. Sahlep de öyle mesela. Ya da Güllaç ve Pide özdeşleşmiş Ramazan ayıyla. Ne ala! Bence mevsiminde kalması güzel böylesi şeylerin. Zira belli belirsiz, ince, incecik bir haz verir insana böylesi anlar. İncecik bir farkındalık katar hayata. -Kestane de çıkmış, kış gelmiş vay canına, demek bile bir farkındalıktır bence. Bu bile ‘sabah kalk-çalış-gece yat’ rutininden çıkıp insanımsı hissetmeye sebeptir.
Keşke mesela Kestane-Kış ikilisi gibi, nesne-dönem özdeşleşmesini korumaya alabilmek mümkün olsaydı. Mesela Kestane-Kış Ritüeli Koruma Derneği olsaydı.


Bunlar da ilginizi çekebilir:

Hiç yorum yok: