8 Aralık 2011 Perşembe

Mutluluk Dersleri 10


Çok sıkınca bünye kendini, ardından ister istemez bir gevşeme, çözülme oluyor ya hani, işte onu yaşıyorum. Adı, tanımı önemli değil de, önemli olan; iyi hissediyorum. Sanki henüz gelen Aralık ayı ve gelecek olan yeni Miladi yıl, gelmiş olan Muharrem ayı ve yeni Hicri yıl, içimde adlandıramadığım bir genişlemeye, ferahlığa ve  ümide neden oldu bende. Farkına varmakla mı oldu bunların hepsi, tam bilmiyorum. Ama birşeylerin farkına varmanın, yani farkındalığın; duyularımı açtığını, göğsümü genişlettiğini, zihnimde berraklığa, kalbimde şeffaflığa ve yumuşamaya, tümden değişime giden sonsuz ümitli yolda, iyi bir sıçrama yapmama vesile oldu, hissediyorum. Şimdi, yılgınlığa düştüğüm zamanlar, bunu unutmamayı diliyorum. Çünkü şu sıralar çok sık düşüyor ve şükürler olsun ki çabuk da kalkıyorum. Bulduğum bu kendimce fermanın, düştüğümde beni kaldıracak itici güç olmasını diliyorum. O yüzden, yeni yazmaya başlayan çocuk alıştırması gibi, bir sayfa dolusu bu fermanı yazmak istiyorum:
“Farkına varmak; duyularımı açıyor, zihnimi berraklaştırıyor. Göğsümde genişlemeye, kalbimde yumuşamaya ve büyük değişime giden yolda, büyük adımlarla ilerlememe vesile oluyor!”
İçim coşkun ve taşkın bu sebepten. Zaten ne zaman kendim hakkında kesinliğe ulaşsam, böyle hissediyorum. Sanki bir maddeye daha çentik atmış gibi hissediyorum. Sanki topak olmuş bir karmaşa vardı ve ben onu ayıkladım, derledim bir kenara koydum. Hayattaki düzen takıntım, düşüncelerimde de mevcutmuş demek ki. Nasıl ki, evdeki çer çöpü klasörleştirip diziyorum kitaplığa yahut kutulara, düşüncelerimi de klasörleyip diziyorum düzenlediklerimin yanına. Benim de uğraşım kendim işte. Neyse ne, Mutluluk Dersleri havasındayım işte! Hem de ihtiyaca binaen değil, basbayağı iyi hissediyorum diye!

Mutluluk; gördüğüm bu renkli, özenli, harikulade manzara karşısında, neredeyse ağlayacak kadar mest olmaktır. Unutup etrafımdakileri, tek yaprakla başlayan, ardından dünyayı kaplayan büyük bütünleşmeye dahil olmak ve neticede ÖZ’e varmaktır.

Mutluluk; bence, dünyanın en muazzam, en muntazam ve en özel meyvesi olan Nar’ın mevsimine bir kez daha varmış olmaktır. İçi güzel, dışı güzel bu meyveyi seyretmeye doyamamaktır mutluluk. Ve buradan çıkıp da yola, en büyük sanatkarın, sanatındaki inceliğinin, eşsizliğinin ve çeşitliliğinin farkına varmaktır. En basit meyvede bile, tek, düz bir rengin olmadığının, hepsinde gölgeli, parlak, koyu yahut derin renk karışımları olduğununun ayırdına varmaktır.

Mutluluk; çocukları emanet edip emin ellere, sevdiceğime giden yolda neşe içinde, hoplaya zıplaya, bir de üstüne bu enfes manzara ile ödüllendirilmiş olduğunu hissetmek ve kendini özel saymaktır. Ve her istasyon gördüğümde, çıkacağım uzun seferlerin hayaline kendimi kaptırmaktır mutluluk.

Osmanlı Kahve Kültürü
Mutluluk; Kakuleli Dibek Kahvesi ve bilhassa güllü lokumdan oluşan lokum kasesi ile yad etmektir eskileri. Düşünüp de ecdadı ve asil hatıraları, bir an için orada olmayı hayal etmektir.


Mutluluk; bazı insanların özel olduğuna inanmak ve o insanlarla tanıştığında kendini şanslı saymaktır. Mutluluk; iyi ki blog yazmaya başlamışım, başlamışım da, nice özel insanla bu vesileyle tanıştırılmışım deyip havalanmaktır. İşte böylesi bir insanla; Beyhan İslam‘la tanışıklığın yadigarı; harika bir kitap (Selim çok sevdi) ve bu özel dinozora bakıp çok mutlu olmaktır.

Mutluluk; güneşli Salacak yürüyüşlerimde, dinlenmek için oturup da Kız Kulesi önüne, içtiğim çay eşlik ederken bu keyfe, bu asil ve biricik şehirde yaşamakla kendimi şanslı saymaktır. Ve bir adım ötemde bu harika manzaranın olduğunu bilmenin verdiği keyfi yaşamaktır.

Ferrero Rocher Bitter
Mutluluk; sık sık evden uzaklaşan sevgilinin, her geldiğinde, boy boy, çeşit çeşit çikolatayla beni mutlu etmeye çalışmasıdır. Ve çikolatayla geri gelmesi muhtemel kiloları düşünmeden, gerekirse başka şey yemeden çikolataya gark olmaktır mutluluk! (Bence!)

Mutluluk; küçük oğlumun banyodan sonra fırçalanan saçları ile Bob Dylanvari saçlara kavuşmasıdır. Ve Dylansever annenin bu hali zevkle izlemesidir mutluluk.

Salinger Okumak
Mutluluk; uzun zaman sonra, uzun zamandır arzulanan kitapları okumaktır. Hele ki bu okumalar, gene yürüyüşler sonunda, denize karşı yapılıyorsa. Hele ki bu güzel hale, bir de ev yapımı kahve eşlik ediyorsa.

Mutluluk; minik oğlan uykuya çekildiğinde, geride bıraktıklarına, mütebessim bir şekilde bakmaktır. (Sol üst: piller arasına park ettirmiş olduğu araba, sol alt: büyük ağbinin okulda olmasını fırsat bilerek, kaçırılmış ve yeterince tatmin olduktan sonra televizyonla bütünleştirilmiş ve terkedilmiş dinozor, sağ: diyet kıvranmaları yaşayan annenin özel ekmeğinin, araba şeklinde parkelerde gezdirilmesi suretiyle mundar edilmesi, üstelik de efektli: a-a-ba (araba) di-di-o (gidiyor) ığnn-ığnn dü-düt)

Mutluluk; onca çikolata yüklemesinden sonra, nefse çeki düzen vermeye niyetlenmek ve böylesi bir kahvaltıya gocunmamaktır. Ve gocunmamanın verdiği iyi histedir mutluluk.
“Dışarısı yağmurlu, çocuklardan büyüğü okula gitti; her zamanki gibi keyifli, üstelik de emin ellerde ve  tam dediğim gibi; seviyor ve seviliyor biliyorum ki, küçük çocuk atlattı şimdilik ağır hastalığı, bense gece nispeten uyumuşum, üstüne sabah kalkıp bir de yürümüşüm, hem evin öteberi ihtiyaçlarını da görmüşüm, bebeğim hava almış, hava karanlık, ev karanlık lakin yıldızlarımı yakmışım ve usul usul çalıyor müziğim, o zaman az yemişim, çok yemişim dert mi, hem bu huzurda yemek dediğin nedir ki?”
demektedir mutluluk!

Mutluluk; “mutlu anne –> mutlu çocuk” tezimin, “mutlu çocuk–>mutlu anne” şeklinde de doğrulanmasına şahit olmaktır. Bir çocuğu en çok mutlu edenin de, onu sevdikleriyle ve hele ki doğal ortamlarda buluşturmak olduğunu görmektir mutluluk. Ve en özeli; sevecen, şefkatli, müşfik bir dayının yanında çocukların keyifli, rahat olmasıdır. Öyle ki, çocukların, anne ve babayı bırakıp dayılarına koşması, arzuhallerini dayılarına bildirmesidir. Misalen; çimlerde koşturup, durak olarak dayının kucağını belleyen minik çocuğa ve ihtiyacı olduğunda, reddedilmediğinden emin olduğu dayısından isteyen büyük çocuğa bakıp içindeki mutluluk dalgasının yayılmasına tanık olmaktır mutluluk.

Mutluluk; kışın geldiği bu ayda, tüm yapraklarını ve meyvesini döken bu ağaçta, dalında kalan yekpare parçayla karşılaşmaktır. Ha düştü, ha düşecek derken bu özel meyveyi selamlamaktır mutluluk. Ve sanki Yaradan’ın bana özel sakladığı bu gösteri ile coşmaktır.

Mutluluk; çekirdekten yetişen bir fotoğrafçıya şahit olmaktır (!) Annenin zırvalarını pek ciddiye alan çocuğu izlemektedir mutluluk. Yahut; (hep dediğim gibi) kendi halinde iken çocukları seyretmektedir mutluluk. En bayağı işi, en mühim işmişçesine ciddiyetle yapmalarını seyretmektir mutluluk. (Misal 2: çatalı dünyanın en harika elması gibi evirip çevirmesi ve kah ısırıp, kah koklaması, Misal 3-4: Laura’nın Yıldızı adlı çizgi filmi, başından sonuna dek, pür dikkat izleyen çocuğun, yıldızlı çoraplarını aynı keyifle izlemesi ve birleştirmesi filmle. “An-nem, lo-la (Laura) , yı-dız” bütünlemesine geçebilmesine hem şaşırmak, hem sevinmektir mutluluk. Çoktur, çocuklarımızdan gelen mutluluk!

Amerikan Bataklık Servisi
Mutluluk; önce toprak örtüsü sandığım bu yere yaklaştığımda, toprak sandığım şeyin, su yüzeyini dolduran yapraklar olduğunu farketmek ve bu estetik manzara karşısında kalakalmaktır.  Şair olsam, şiir yazacak kadar dolmak, kendimi Avatar filminde gibi sanmaktır. (Berceste‘mden öğrendiğim kadarıyla Amerikan Bataklık Servisiymiş bu ağaçlar; O da sarılmak istemiş bu ağaçlara mesela:))
Mutluluk; görmek, farkına varmaktır. Daha, daha farkına varmayı arzulamaktır. Ve ümitli olmaktır. İlim, isteyene verilir sözüne binaen; farkına varmayı ilim saymak ve bunu istemektir mutluluk. Ve şayet istemek düşmüşse gönle, verileceğinden yana emin olmaktır neredeyse.
Şükürler olsun; kör gözle dünyayı görmekten, bir anlık da olsa uyanışa geçirene! Şükürler olsun; sayısız şükür kaynağı ile bizi çevreleyene!

Hiç yorum yok: