Dün, epeyce uzun
süredir gitmek istediğim bir yere gittim. Daha önce de gitmeye
meyletmiş, ancak bir türlü gerçekleştiremiştim. Dün, içimden bir ses; ‘Bugün 1 Aralık, güneşli bir Kış sabahı artık; kaçırma bu fırsatı, hem nasıl başlarsan, öyle gider ya hani’,
dedi ve hazır İlter de evdeyken, bırakıp Kerim’i attım dışarıya
kendimi. Güzeldi, ama hem buruk, hem ferah, hem güzeldi. An, zaman ve
mekan güzeldi. Hissiyatlar, buruk, hüzünlü ve özeldi.
Yaşadıklarımı Mutluluk Dersleri’ne konu edecektim, sonra vazgeçtim. Biraz sırlı
olsun istedim. Belki sizin için küçük, ama benim için pek büyük bu
adımı, gittiğim bu sırlı dünyayı bakalım kimseler bilecek mi? Hem sadece
bu değil, içimden başka birşey de geldi.
Bu Sırlı ve aynı zamanda Hüzünlü Aynaya
bir zamanlar çok sevdiğim, çok özlediğim biri de bakmıştı. Belki de
defalarca. Bu aynada, şimdi benim aksim varken, bir zamanlar o harika
insanın aksi vardı. Yaşarken yanyana gelemedik, ama aksimizi gördüğümüz
bu aynada sanki birleştik. Ayna, şahidi olsun tanışıklığımızın şimdi.
Soru; bu aynada bir zamanlar kimin aksi vardı? İpucu: Bir büyük sanatçı.
Fikri olanlar lütfen yazsın. Heyecanlı olacağa benziyor.
Sorunun
cevabını bilen yahut bilmeyen, ama bir şekilde cevabı bulmak için uğraş
verenler, hasılı eğlence ve heyecana dahil olanlar için, 3 hediye
hazırladım;
Biri; Efsane yönetmen Bernardo Bertolucci’den gene efsane oyuncuların; Gerard Depardiu ve Robert De Niro’nun, yer aldığı harikulade bir film. 1900
(Novecento): Dostluk ve İhanet üzerine destansı bir başyapıt. 2 Diskli
özel koleksiyon. Ben uzun zamandır izlemek istiyordum bu filmi, derken Melange‘dan
övgüsünü duyunca isteğim kamçılandı ve 300 dakikalık bu filmi, 3 güne
bölerek ama heyecanımdan hiçbirşey kaybetmeyerek, büyük keyifle izledim.
Kesinlikle çok çarpıcı ve çok etkileyici. Geçen zamanla ve değişen
koşullarla, değişen dostluğun hikayesi. Hayatla birlikte gelen karşı
konulmaz değişim belki. Böylesi hikayeler oldum olası çok etkiler ve
hüzünlendirir zaten beni.
Bir diğeri; bir kitap: Kayıp Gül.
Kolay okunan, yormayan, ama heyecanlandıran bir kitap. Kitap için Küçük
Prens tadında ve masalsı tanımlamalarını okuyunca kayıtsız
kalamamıştım. Ve bir de, Bir Türk yazarın (Serdar Özkan) kitabının, 31
dilde, 40′ı aşkın ülkede yayımlanması bana çok çekici geldiğinden
almıştım bu kitabı. Şimdi size hediye etmek istiyorum.
Bir diğeri de; Twitter ve Facebook’ta
birarada olduklarımız bilir. Diyeti delik deşik etmeme sebep olan meşhur
Naneli Çikolatalarım. Nestle’den After Eight.
Ben bu
yazdıklarımın üçünü birden, bir kişiye hediye etmek istiyorum. Yani
filmi izlerken ağza atılan bir naneli çikolata (maalesef 1 ile
durmuyorsunuz) yahut kitabı okurken çıt çıt ağıza atılan çikolatalar
eşliğinde bir güzel an oluşturulsun istiyorum.
—————————————————————————————————————————————————————————–
Not: Yeni yazı gelene dek yorum bırakabilirsiniz. İyi eğlenceler:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder