Okumayı bıraktım, düşünmeyi bırakamadım.
İnsanları genel anlamda seviyorum ama kimseye tahammülüm yok.
-Biliyor musun Olric, benim bir çok dostum var. -Görüyorum efendimiz. Hepsinin sırtınızda izleri var.
Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum.
İçimin sesi de olmasa ölürüm yalnızlıktan!
Hep yapması gereken çok şey olduğunu hissedip, hiçbir şey yapmak istemeyen biriydim.
Bütün hayatım boyunca normal bir adam olmaya çalıştım.
Bat dünya bat!
İnsanlık öldü albayım, bu sabah kollarımda can verdi.
Beni yanına çağırdı, hemen unuttum onu sevmediğimi. Ben ilgi görünce, hemen unuturum her şeyi albayım, biliyorsunuz.
-Ne çok şey biliyor bu insanlar Olric? -Herkes işine geleni biliyor efendimiz..
Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım..Anlamıyorum. Oyun nerede bitiyor, hayat nerede başlıyor? Hiç anlamıyorum
.
Beni, yalnız kalmayı tercih ettiğimi söyleyerek yalnız bıraktınız..
Düşünmüyorum, sıkılıyorum sadece.
Yeni bir dünya var, anlıyor musun? Her şeyi geride bırakmak gerekiyor. Bir sabah kalkacaksın, arkana bakmadan.
Gidenler sevinçliydi. Geride bıraktıklarına karşı ayıp olmasın diye üzgün görünüyorlardı.
Beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerlerde oluyor.
Kitaplar yüzünden çok acı çekiyorum Esat abi. Sanki hepsi benim için yazılmış.
Ne dediniz? Gene de seviyorlar mıymış beni? İşte beni bu incelikler öldürüyor.
Ne kadar çok insana içerliyorum bir bilseniz.
Bana çay pişir. Bırakalım her şey kendi kendine düzene girsin.
Güzel bir gün ve ben yaşıyorum.
Bir şey kaybetmek korkusuyla yaşamayalım. Ne olacak endişesine kapılmayalım. Bırakalım zaman her şeyi halletsin
Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin! Yarı içtenliğe dayanmam zor benim
İnsanları sevemeyeceğimi anlayınca uzaklara gittim, kimse beni bulmasın diye. Onlar da beni ciddiye aldılar, gelmediler.
Ne zoruma gidiyor biliyormusun Olric? O’na yazdıklarımı O’ndan başka herkes okuyor.
Cennet, insanların birbirlerini dinlemeleri demektir, birbirlerine aldırmaları, birbirlerinin farkında olmaları demektir.
Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor anlıyor musun?
İnsanın geliştiği falan yok. Yalnız kusurlarına alışıyor o kadar.
Ne yazık onlara ki kendilerine açılan saf bir kalbi zaaflarından istifade edilecek, istismar edilecek bir akılsız sayarlar.
Bizi kimse anlamadı, biz de kimseyi anlamıyoruz.
Neymiş efendim? Hiçbir işin sonunu getirmemişim. Siz başlamayı bile göze almadınız.
Arada boşluk bırakma sakın.. Tehlikeli oluyor benim için.
Yalnızlığına iyi bak, sahip çık. Kaç kişinin emeği var onda kim bilir…
-Keşke nedir Olric? -Hatalarımız efendimiz. -Çok mu hata yaptık? -Keşke diyecek kadar efendimiz…
Yapabileceklerimi de ben istemiyordum. İstediklerimi yapamayacak olduktan sonra.
“Söyle evladım” diye teselli ederdi annem beni. “Söyle de içine hicran olmasın.” “-Hicran oldu anne…”
Kitaplar da büsbütün bozdu ahlakımı…
Çok fazla kitap okudum. Ancak okuduğum kitaplar hala sokaktaki manavın beni kazıklamasına engel olamıyor!
Samimiyetsizlik beni tüketti…
-Elimde olmayan şeyler var Olric… -Nedir efendimiz? -Elleri Olric elleri…
Ben anlatmak, filan falan demek istemiyorum. Sonum geldi Olric.. Kendime yeni bir önsöz yazmak istiyorum. Yeni bir dil yaratmak istiyorum. Beni kendime anlatacak bir dil. Çok denediler, efendimiz. Allah’tan ne denediklerini bilmiyorum, Olric.
Hiçbir geleneğin mirasçısı değilim. Olmaz diyorlar. İsyan ediyorum. Az gelişmiş bir ülkenin fakir bir kültür mirası olurmuş. Bu mirası reddediyorum Olric. Ben Karagöz filan değilim. Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz. Kapı kapı dolaşıp dileniyoruz. Son kapıya geldik. (..) Dilenciler krallığının en küstah soylusu olarak kişiliğimizi burnunuza dayıyoruz. Dinden imandan çıktık. Deli dervişler gibi saldırıyoruz. Açın kapıyı! Biz geldik! Korkudan dudağınız uçuklamasın.
Fakat, Allah kahretsin, İnsan anlatmak istiyor albayım. Böyle budalaca bir özleme kapılıyor.
Her anı, ne yapmam gerektiğini düşünerek geçirdiğim için çabuk yoruldum. Bana müsaade!
Sevinmeyin, daha ölmedim.
Kelimelerinde hem kaybolup hem de kendimi bulduğum adam Canım -Oğuz Atay-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder