14 Nisan 2012 Cumartesi

Etkiliblog Röportajı



Etkiliblog‘dan Nilay Hanım’la samimi ve bence çok keyifli bir röportajım olmuştu. Tek sıkıntım çocukların yoğun hastalıkları döneminde yazmak zorunda kalmam (hastalıklar 1 ay sürdüğünden ve ben de bekletmeyi hiç hazzetmediğimden) ve üzerinde yoğunlaşamaktı. Detaylar için etkiliblog’a tıklayabilirsiniz.
1. Blog yazmak konusunda sizi en çok heyecanlandıran nedir?
Blog yazmak konusunda beni en çok heyecanlandıran şey; dinamik bir yer olması buranın. Etkileşimin getirdiği dinamizm beni bağlıyor buraya en çok. Normalde de yazardım ben, ancak bunca istikrarlı yazmamıştım blog tutmadan önce. Oysa burada bakıyorum; bazen daha az da olsa, yazıyorum sıklıkla. Zira etkileşimin getirdiği doğallık, doğal gidişat, bunun getirdiği keşifler çok cezbediyor beni. Yanısıra yorumlar, yorumlara cevaplar, başka blogları okumalar derken bambaşka yerlere çıkıyor ve aydınlanmış hissine kapılıyorum.
Hasılı, hem yazma isteğimi diri tutmama vesile oluyor blog. Hem yazma eylemime süreklilik katıyor. Hem bireysel ve hem de kitlesel keşfe neden oluyor. Oturduğum yerden hayata dokunuyor gibi hissediyorum. Çünkü blog yazarken çok da blog okuyorum. Hele anneyken ve bebek varken ve evden çıkamazken harika bir fırsat oluyor blog yazmak ve blog okumak.
Bir güzel yanı da, belki vazgeçmemin en büyük nedeni, bloglar vesilesiyle normalde tanışamayacağım kadar çeşitlilikte insanla tanışmam ve bu insanların çeşitliliği ile benim de çeşitlenmem, farklı ufuklara yelken açmam.
2. Takipçilerinizle en çok neleri paylaşmayı seviyorsunuz?
Geçenlerde bir yazımda yazmıştım, ben birşey öğrendim mi , aklıma bir fikir geldi mi, birşeye heyecanlandım mı, paylaşmadan duramam. Bu yüzden benim blogumda statik bir durum yok. Hayatımda yeni birşeyler oldukça, birşeyler değiştikçe otomatikman blogun içeriği de değişiyor. Dolayısıyla tek bir şey sayamam paylaşmak konusunda.
3. Bloggerlarla ilişkileriniz nasıl?
Hayat gibi burası sahiden. O yüzden ne tümden iyi ve ne de tümden kötü diyebilirim. Herkesle iyi olmak mümkün olmadığı gibi herkesin iyi olması da mümkün değil. Dolayısıyla çoğunlukla iyi diyebilirim. Ama bazen de beklenmedik şekilde kötü olabiliyorsunuz biriyle.
4. Bloğunuz için sosyal ağları kullanıyor musunuz?
Evet Twitter ve Facebook kullanıyorum.
5. Diğer sosyal ağlar ve blogları karşılaştırdığınızda blogların artıları nelerdir?
Blog kendine ait bir dünya demek bence. Bağlılık yok, kısıtlama yok, kendine ait bir düzen ya da düzensizlik neyse o işte. Diğer sosyal ağlarda varolan kavramın içine sığışmaya çalışıyorsunuz. Benim gibi özgürlük sevdalıları için vazgeçilmez oluyor blog bu sebepten.
6. 2180 takipçi ve her yazınıza gelen yorumlar… Bu etkiyi neye borçlusunuz?
Benim hissettiğimi bana gelenler de hissediyor bence. Sanki bana misafirliğe geliyorlar ve bir nevi sohbete giriyoruz karşılıklı. Sebep buymuş gibi geliyor bana. Bazen iç döküyoruz, bazen gülüyoruz, bazen zırvalıyoruz ama her ne yapıyorsak rahatlıyoruz. Yorumlar geliyor, ben onları cevaplamaktan büyük keyif alıyorum, zira yukarıda dedim ya bazen o yorumlardan nice bilmediğim yerlere çıkıyorum sonra konu konuyu açıyor, bazen yorumlardan uzun uzun yazılar ortaya çıkıyor hasılı iyi hissediyoruz.
7. Etkili bir blogda tasarımın yeri sizce nedir?
Etkili bir blogda tasarımın yeri bence çok, çok büyük. En azından benim için öyle. İçerik elbette önemli ama ilk intiba için tasarımın estetiği çok önemli bence. Ardından, tasarımın yormaması ve bir bilgiye ulaşımın kolay olması çok önemli. Yoksa bazen bakıyorum, içerik, yazı harika ama estetik yok, düzen yok, hele karmaşa varsa mümkün değil duramıyorum orada.
8. İyi ki başlamışım blog yazmaya dediğiniz birkaç andan bahseder misiniz?
Oğlumun sıkıntıyla noktalanan iki kreş macerası oldu. Ve ben büyük endişeyle okul arıyordum. O sırada Amerika’dan, hiç bilmediğim ehil bir öğretmen uzun uzun yazdı bana. Pedagog ablasına başvurmak için telefonlar verdi. Öğretmen arkadaşlarını devreye soktu ta oralardan ve bu vesileyle hep dilediğim: severek sevilerek gideceği bir okul bulduk oğluma. İçimin tastamam rahat ettiği.
Bir de çok bunaldığım, anneliğimden utandığım zamanlardı. Çocuklarımla değil layıkıyla ilgilenmek, olmasını gereken sıradan işleri bile yapamadığım zamanlardı. O sırada bir başka annenin sesime ses vermesi, yetmedi yaşadığımın normal ve her anne için olağan olduğunu söyleyip beni teskin etmesi, yetmedi bir de kitap hediye etmesi harika hissettirmişti. Ve iyi ki yazmışım blog dedirtti.
Bir de yukarıda dediğim gibi, yazarken keşfeder ya insan kendini hani, bilmedik ve bilinmedik yerlere çıkar. Ben bunu karşılıklı yazışırken de yaşıyorum çok sık. O yüzden de yorumlara cevapsız kalamıyorum. Zira yorumları okurken de, cevaplarken de çok büyük ve manidar keşiflere çıkıyorum ki bu benim için çok önemli.

Hiç yorum yok: