Selim ilk çocuğum olduğu için haliyle bir çok şeyi deneme yanılma yoluyla öğrendim, öğreniyorum da. Sayısız kaynaktan akan sayısız bilgiyi, elbise gibi her çocuğa giydirmek mümkün değilken en anlamlısı doğaçlama ilerlemekti zaten. 1 yaş giysileri bile her 1 yaş çocuğuna olmuyorken, her bilgi her çocuğa nasıl -cuk- diye oturabilir. Kerim 5 aylık olmasına rağmen Selim'den epeyce farklılık gösteriyorsa aynı bilgileri nasıl olur da tüm dünya çocuklarına uyarlamak mümkün olabilir?
Sayısız akan kaynağın en rahat ulaşılanı internet. Ve maalesef bu müthiş kaynak korkunç bir dezenformasyon kaynağı gibi çalışabiliyor. Selim'in ilk yıllarında körü körüne bağlıydım kitaplara, uzmanlara ve internette bulduklarıma. 2.yılımda ise kısmen dikkate alıyordum bazı bilgileri. 3.yaştan sonra hepten terk ettim. Güvendiğim bir kaç kaynaktan başkasına inanmadım. Şimdi anımsıyorum da bu yüzden ne denli saçma işler içine girmişim ve bunca yormuşum kendimi de, Selim'i de.

Şimdi düşünüyorum da; biz yetişkinler bile bir gecede tümden bir alışkanlığımızdan kurtulamazken zavallı bir bebecikten bunu nasıl bekleyebilmişiz. Keşke diyorum o gece -alışır- diyen İlter'e "hadi, sen bir gecede sigarayı bırak o halde." diyebilseydim. Ertesi gün bir arkadaşımla konuştuk konuyu. Benden tecrübeli olan arkadaşım, kreş zamanında bu sorunun nasılsa ortadan kalkacağını ve çocuğu da, kendimi de yormamın anlamsız olduğunu söyleyince ikna oldum. Ve İlter'in bir gece daha deneyelim, giderek alışır, telkinlerini bir kenara attım. Konu böylece kapandı. Konu kapandı kapanmasına da hala berbat bir hatıra olarak asılı durur zihnimde, dev bir sarkaç misali.
Derken Selim 3 yaş civarında iken hal yoluna girdi uyku problemi. Nasıl mı, nerdeyse sadece konuşarak. Üstelik bırakın okul dönemini, kreş dönemi dahi gelmeden Selim yatağında uyumaya başladı. Yatakta uyutmayı deneyeceğimiz zaman ilkin Selim'in enerjisini iyice boşaltacak, yorgunluktan baygın düşürecek eylemler içine sokmak gerekti. Parka götürdük, koşturduk, evde dans ettik vs. Ardından "artık yatağında uyumayı denemelisin, hem bak her gece sana hikaye de okuruz, duamızı da ederiz." diye konuştuk biraz. Hemen ikna olmadı tabi, sallanmak istediğini söyledi. Konuşmakta bile güçlük çekiyorduk yorgunluktan, bu iyiye işaretti işte. Biz de bir anlaşma yaptık. Yatağına yatırdık, hikayesini okuduk ve biraz dinlenmesini söyledik yatağında. Özellikle sessiz olmasını istedik bir de. Çünkü Selim konuşmadan duramaz ve konuşurken de uyuyamaz. Aradan 5 dakika kadar bir süre geçince de uykuya daldı. İlter'le sessiz çığlıklar attık sevinçten. İşte olmuştu. Sabah uyandığında Selim'e gece nasıl hemencecik uykuya daldığını anlatıp, tebrik ettik. Kendi kendine uyumaktan bile aciz olmaktan kurtulup aslanlar gibi yatağında kendince uyumuş olmaktan ve böylesine takdir edilmekten çok hoşnut kaldı Selim. Özgüvenini de perçinledi bu olay.

Diyeceğim o ki; öncelikle bazı şeyler abartıldığı gibi değildir. Uyku, tuvalet, memeden kesme vs. Ve tek bir doğru yoktur alıp birebir çocuklarımıza uyduracağımız. Her çocuk bambaşka bir hayat demekse herşey her birinde farklılık gösterir. Şimdi epeyce hayırlanıyorum kendimi ve özellikle de Selim'i bu kalıplara sığdırmaya zorladığım için.
5 yorum:
__zaman zaman ben de düşünüyorum şu bebekleri kalıplara sokmaya çalışan kitaplara bakıp.... mesela Tracy Hogg bu konuda nası başarılı .)___
Tracy Hogg'u da bir çok yazarı da bilmiyorum. Ama dün NTV de gördüğüm bir araştırma çok ilgimi çekti; mağara adamlarının çocukları çok daha mutluymuş vs. (Gerçi bu araştırmaya da temkinli yaklaşmak ve körü körüne inanmamak lazım) iyiden iyiye soğudum kitaplardan.
şu tuvalet eğitimi konusunda ben de kendime çok hayıflanıyorum.üstelik bilen,okuyan,araştıran bir anne oldugumu sanırdım...
neyseki çok baskı yapmadım,ama hem kendimi hem kızımı o dönemde boşu boşuna yıprattığımı düşünüyorum...
ellerine sağlık,güzel yazı olmuş...
Deren: :)
2 yaşına kadar aynı hatayı bende yaptım cnm ikinci çocuklar o yüzden çok şanslı, düşünmüyordum ama birazda oğluma yaptığım yanlışları düzeltmek adına istiyorum artık..
Yorum Gönder