Selim olumsuz bir durumda ruhen çarçabuk düşme huyu edindi. Son bir yılda oluşmaya başlayan ve giderek artan bir ivmeyle çoğalan, süresi de uzayan bir hal bu. En küçük bir negatiflikte dakikalarca olayın etkisinden çıkmıyor ve devamlı değişik cümlelerle aynı olayı tekrar edip duruyor. Algıları ziyadesiyle açık olduğundan, ufacık bir uyaran onda büyük bir etkiye dönüşebiliyor, ardından da duygusal yanı bu olayı büyüttükçe büyütüyor. Benimse pek hazzetmediğim bir halettir bu. Buradaki bunalımsal yazılarıma aldanmasın kimse, olumsuz düşünce, olumsuz insanlar devamlı kaçtığım ve kaçmak istediklerimdir aslında. Bence bir tür veba gibi sarmalar insanı olumsuz düşünce, olduğu yerden mutlaka kaçmak gerek. Haliyle Selim'i erken yaşta bu halden çıkarmak, çıkarmaya çalışmak en büyük çabam oldu.
Selim'e sık sık tekrarladığım şeyler oldu yaşadıklarını olumlamak konusunda. Mesela iyi düşündükçe başına daha iyi şeylerin geleceğini, şikayetlenmek yerine şükrettikçe ona verilenlerin daha da artacağını, paylaştıkça elindekilerin çoğalacağını, birine iyi bir şeyler yapınca onun başına da iyi şeyler gelebileceğini, hediyeleşmenin ilişkileri güzelleştirdiğini, birine bir şey vereceksek sevdiğimiz bir şeyi vermenin daha makbul olduğunu ve bu sebeple ondan çok daha iyisinin karşısına çıkabileceğini, üstelik çok daha iyi hissedeceğini, hafifleyeceğini (eşyaya bağlılığın azalacağını, eşyanın bize sahiplik yapmasından kurtulması için ilk fişeği yakmış olmak umuduyla) anlatmaya uğratşım hep örneklerle. Her an bu yönde telkinlerde bulundum, dikkatini hep olumluya çekmeye çalıştım. İlk bilgiyi alırken sesi çıkmadı her zamanki gibi, ancak yaşadıkça ve teori pratikle desteklendikçe, söylediklerimden ayrılmadığını farkettim. Oysa bu söylediklerimin yarısını bile uygulayamıyordum ben, bu da Deli bir Annenin tezatıydı boğuştuğu gene. Bende mantık ön plana çıkıp kalbimi ezmeye çalışırken, O çocuk saflığıyla hemen kabule geçti söylediklerimi. Ve şaşırtıcı derecede uyguladı bu kuralları. Mesela, oyuncaklarını paylaşmayan çocuk, verdikçe sana daha iyisi verilir, üzerine hediye etmeye başladı birilerine. Bir yerde güzel bir şeyler görünce bunu kuzenlerine hediye etmek için faaliyete geçti hemen. Hatta bunu huy edindi. Oyuncağı kaybolduğunda üzülmek ve surat asmak yerine "Neyse ya, ben güzel düşüneyim, bulurum diyeyim, Allah bana buldurur." dedi ve her seferinde buldu. Başına iyi bir şey geldikçe, kendi başına bir köşeye çekilip şükretmeye başladı, sessizce ve yalnız. "Allah'ım teşekkür ederim, meleklerine de teşekkür ederim, bugün bana kuzenlerimi yolladığın için." yahut "Bana oyuncağı gönderdiğin için." yahut "Bana böyle güzel bir gün geçirttiğin için." hatta bir keresinde, "Allah'ım çok teşekkür ederim, bana bu güzel anneyi verdiğin için" gibi cümlelerle.
Geçenlerde TRTÇocuk'ta Küçük Hezarfen adlı çizgi filmi izliyordu. Hezarfen sabah olduğunda gözlerini açar açmaz "Bakalım bugün başıma neler gelecek?" dediğinde bana geldi ve "Ne kadar kötü dedi değil mi Anne?" dedi. Ben de neden böyle düşündüğünü sordum ve o çocuğun o cümle yerine başka ne diyebileceğini. Hiç duraksamadan; "Çünkü böyle derse kötü şeyler gelebilir başına gerçekten. En azından bugün başıma kötü şeyler gelmez deseydi." diyerek şaşırttı beni. Selim'in akıl yürütmesi pek iyidir. Bana çekmemiştir o konuda, babasına benzer. Kuru bilgiyi alıp direkt kabullenmez, sorar, sorgular, irdeler, illa ki örneklendirir, örnekleri gün be gün arttırarak somutlaştırır iyice ve kafasına yatarsa kabullenir. Pozitif düşünme ve dua gücünde de şükürler olsun ki hiç ezilmedim. Bazen ya olmazsa, ya kaybettiğini bulamazsa, ya sevdiği şey karşısına çıkmazsa, ya beklediği şey gerçekleşmezse diye içten içe endişelensem de Allah hep yardım etti bize sahiden de. Selim'in saf inancı hatrına eminim. Benimki hep çelişki, hep gel-git yoksa. Ben çoğunlukla inanmak istiyorum, O ise safiyane bir kalple inanıyor anlattığıma, işin sırrı burda.
32 yorum:
Onlar o kadar masum ve saflar ki bazen bizim söylerken bile aslında tam inanç sağlamadığımız şeyler (hayatın çirkin yüzünü fazlasıyla gördüğümüzden sanırım)onlar tarafından o kadar masumane algılanıyor ve kabul görüyor ki insanın şaşası geliyor.Selim'e iki kere maşallah büyüyünce zehir gibi bir çocuk olacak belli inşallah her zaman düşündüğü ve istediği gibi olur hayatı.
çocuklar öyle temiz öyle saflar ki...onları iyi ve de doğru eğitebilirsek hayatta yaptığımız tüm yanlışları telafi edebilirmişiz gibi geliyor bazen...onların her verileni alabilecek kapasitelerini öyle güzel doldurmalıyız ki hayatta tökezledikleri anlarda bugünlerde öğrendikleri şeyler rehberlik etsin onlara...sen bu işi çok iyi başarıyorsun deli dolu anne...devam...
Benim tam anlatamadıklarımı çok güzel ifade etmişsin. Amin, amin güzel dileklern için de.. Cümlemize diyelim.. sevgiler.
Bugün yazını okudum, şaşırmadım desem yalan olur. 23,30 da eşimin arkadaşından dönerken(kısa mesafe olduğu için yürüyorduk)eşime acaba yanlış mı yapıyoruz dedim tam da bu konuyla ilgili olarak. Bizde hep oyuncaklarını paylaşması konusunda öğütler verdik, yada kimseye vurmaması,incetmemesi vs.
Eray'ın yaş grubunda(çünkü daha küçükler) henüz paylaşmayı bilmedikleri halde eray bu konuda çok anlayışlı oldu (tabii bazi istisnai durumlar hariç,hastalık, uykusuz oldugu zaman gibi)Dün akşam kendi yaşıtında çocuk vardı hiçbir oyuncağını paylaşmak istemedi, neyi alıyorsa elinde aldı bir süre böyle devam etti, yanıma geldi bana öyle bir anne dedi ki ve öyle bir el işareti yapıp başını salladı ki benden hesap sorar bir hali vardı. Vucut dili hani paylaşmak lazımdı der gibiydi.Öylece kaldım. Sonra çocuk eraya vurdu, bir adım geri attı ve bana baktı ,annee(çok şaşırmış halde) dedii çocuğa karşılık vermedi dudakları büzdü durdu durdu sonrada ağladı.
Demem o ki oyuncakları paylaşmamasına gece boyu anlam veremedi, kendisine vurulmasına çok içerledi bir zamandan sonra geldi kucağıma oturdu hiç kalkmadı(çok hareketlidir kucakta oturmaz aslında )kendince küstü, hayal kırıklığı yaşadı.İşte ben bu nokta da tıkanıp kalıyorum hangisi daha doğru diye. Tamam ben böyle yetiştireyimde kreş de binbir çocukla karşılaşacak ve hepside çok farklı yetiştirilmiş çocuklar .Kimseye vurma canı acır, ağlar dedik ama dün akşam gördük ki çocuğa iyilik güzellik öğretirken kendini savunmayı öğretememişiz
Neşeli haller: ah, ahhh.. benimki de dilde keşke yüreğine kadar inebilsem en evvela kendimin, sonra çocuklarımın.. annelik hep eksik hissetmek gibi ya da ben nerdeyse hep öyle hisediyorum..
Ayla'm: benim de çözemediğim konu bu, içinden çıkamadığım bir muama vesselam. Gene de soğukkanlı düşününce ben doğrusunu vermeye yükümlüyüm diyorum. Evet ben de böyle söylüuorum ama dediğin gibi karşısına paylaşmayan, vuran, kıran, saldıran bir çocuk çıktı mı içim derinden sızlıyor. Bizimki de tutuyor kendini, o dediğin bakışlarla da çok karşılaştım, seni okurken de gözlerim doldu, ama git sen de vur diyemiyorsun ki ya da sen de verme. (şimdi yazarken kafamdan 40 şey alıp veriyorum) belki biz görevimizi yapmalıyız, doğrsunu söylemeliyiz o zamanla ve yaşadıkça bir davranış biçimi oluşturur kendine. bilmiyorum ya..
Bazen diyorum öğreteyim ki: bir avgada ilk sen vur ve yumruğun sıkı olsun:) İltter'e kızıyorum bazen, çocukla boğuş dur bu vesileyle savunmayı öğrensin. o da diyor ki biz savunmayı öğretiriz yarın bir başkası çocuğuna bıçak çekmey öğretir o zaman ne yapacaksın.. ay burda nutkum tutuldu.. doğru da.. en iyisi kavgadan uzak dursun diyr
Evet evet kavgadan uzak dursun keşke hiç olmasa.Kafam o kadar karışık ,acabalar öyle bir savaş halindeki dün akşamdan beri.Sadece şunu dedim dün akşam erola, hatırla bir ay önce erayı bir çocuk itmişti erayda karşılık verip o çocuğu itmişti karşı tarafın ailesi kılını kımıldatmamıştı (ki ilk itmeyi o başlattı) sen yerinden fırlayıp eraya sakın bir daha arkadaşını itme canı acır,düşer, ağlar vs laflar etmiştin. Gitsin çocuklara vursun demiyorum ama dün sen öyle tembihlediğin için önceden çocuğa vurmadı ama bizden de yardım bekledi, biz hep yanında olamayacağımıza göre bir daha Eraya karışma valla fena olur:) dedim kızgınlıkla.Eşinin de söylediği açıdan hiç bakmadım olaya.Ne diyelim çocuklarımızı Allah güzel yollardan ,iyi düşüncelerden ayırmasın biz iyiliği,güzelliği verelimde su yolunu bulur
Deli anne sen ne kadar verirsen ver Selim alabileceği kadar alır. demek ki selim in maşallahı var. bu konuda çok şanslısın. benim cadı henüz 2 yaşında . eşyalarını paylaşmaya hiç yanaşmıyor. her ne kadar anlatsak da. ama anneleri anlattığı halde bildiğini okuyan çocuklar da var. hamuru yoğur şekil ver at fırına. ya kabarır harika bir şey olur ya da yerinden kımıldamaz. buna o karar verecek bence
ay çok mu saçmaladım ne??
Sende kendine deli diyorsun ya :)
bak bu yaşta olumlu düşünmeyi öğretmişsin ne güzel.
ben daha yeni yeni öğreniyorum
hatta bunu bir kitap'tan şu sıralar
"evrenden torpilim var"
bu hafta sonu Yağmur'a da öğretmeye başlıycam
sen ne akıllı kadınsın canım :D
Aferin Selim'e. Güzel düşün, güzel bul...Dua ve şükrü ne güzel öğretmişsin...
Süpersin! Budur
ne güzel telkinlerde bulunmuşsun ve işe yaramış. Gerçekten olumlu düşünen insanın başına olumlu olaylar gelirken olumsuzluklarda olumsuzlukları çoğaltıyor hayatta. Şükretmek hayatı güzelleştiriyor.
Ayla'm: evet belki de müdahale etmeyip (tabi ciddi bir kavga değilse) kendi hallerina bırakmak.. aman dayanıyor insanın yüreciği de pır pır atıyor öyleyken değil mi:)
Küçük Mucizem: bilmiyorum ne kadar doğru ama 3 yaşına dek dünyayı kendileri çin yaratılmış zannedermiş ya çocuklar, 3 yaşından önce anlatsak da anlaıyorlar sanki.. biz gene anlatalım da yaşı gelince hatırlar belki. hiç de saçmalaamışsın gayet de güzel benzetmeymiş:)
Bahar'ım.. secret'ım, evrenden torpilim varım:) o kitapla ve o tip düşünceyle ilgili yazmak istiyorum ne zamandır ama iyi konsantrayon ve birikim lazım..
ben de üniversite bittiğinde dank! ettim bu konuda.. keşke daha önce silkinseymişim diyorum hep.. onun için çok istiyorum olumlu düşün Selim.. öperim canımm
Annelilim: onlar çabuk kapıyorlar da bir de biz sindirebilsek:)
çocuğuna öğretmeyi başarabildiğine göre sende de ciddi potansiyel mevcut. tek eksiğin kendine inancın???! bu yazdığından sonra Tibet Selim'i kesinlikle tanımalı diyorum, önünde güzel bir örnek olsun çocuğumun :)
Canım,
yazını soluksuz okudum. Bu konuya sürekli kafa yoran, sürekli bu kitapları okuyan biri olarak konu çok hoşuma gitti. Selim'in şimdiden hayatının felsefesi yapması harika bir şey olmuş. Ben ve kızlarım da bu konu da inanılmaz olaylar yaşıyoruz. Hayata olumlu bakmanın, başa gelen olayda soruna takılmadan çözüme odaklanmanın, iyiliklerin ,güzelliklerin paylaşılmasının insan da ne gibi değişimler yarattığını görmek harika bir duygu. Şükretmenin hazzına varmak yaşanabilecek en güzel mutluluk.
Ben inanıyorum ki, oğluna böylesine güzel gelişim sağlayan anne kendinde de bunu başaracaktır. Selim'in dediği gibi sözcükleri değiştirmek gerekli. Ben yapamıyorum yerine yaparım demek gibi.
Sevgiyle kal.
Cok begendim, Ahrar'a da soyleyecegim senin Selim'e anlattiklarini ozellikle oyuncak paylasimi konusunda :)
Sibel'im Selime senden ve Tibet'ten bahsettim bu akşam.. zaten ona dair şeyler yazdığımı biliyordu. Bu akşam yazdıklarımı internete koyuyorum başkaları da okuyor ve ben de bu şekilde başka annelerle tanıştım dyerek konuya girdim. İşte dedim Sibel teyze var onun da oğlu Tibet, tanışalım ister misin? Tibet senden küçük derken biraz endişelendim, kendinden küçüklerle kötü tecrübelerden sonra kesinlikle reddediyor çünkü.. Dinledi epeyce beni, ne yani bilmem kim kadar küçük mü, yok o kadar değil falan.. -yani 4-5 arası bir kız mı?, ama ben kızlarla anlaşamam dedi- yo Tibet kız değil deyince -aa ama ismi kız ismine yakışıyor dedi, şaşkın!.. sonra senin gibi hamurlarla, puzzlelarla oynamayı çok seviyormuş falan filan derken isterim tabi dedi :)
Atlamışım;
Deniz:)
Bir annenin paylaşımalrı: güzel ve olumlu düşünmek ve şükretmek.. iyiliğin ve güzelliğin sırrı bu aslında..
Bülbülün Yeri: Sen de çok güzel anlatmışsın koca yazıda demek istediklerimi, birkaç satırda hem de.. dilerim sindiririm, sindiririz düşündüklerimizi, dilerim mantık kalbe baskın gelmez de iyiye ve güzele ve şaşırtıcı gelişmelere tanık oluruz.. sevgiler sizlere de
Şeyma'm:) Ahrar kadarken Selim de bilmiyordu paylaşmayı :)
okudum:)
selam veriyim dedim
dua ile kalın
kuzu selime bence bu kadar taklılma kendi çocukluğumu düşünüyorum beni bişeye takan yoktu:)oralıkta büyüyüverdim.el ayak altında resmen.şimdi her şeyi irdeler olduk.belkide onlar yanlış yaptı bilemem ama işte öle.anlıyacağın mazi kalbimde yara:)
Onlaruyurken: sizler de dua ile kalın.. sevgiler:)
Serpil: ama bak mazi kalbimde yaradır diyorsun:) olmuyor ayrıca ya bu saatten sonra, doldurmuşuz zihni bir yığın bilmişin olur olmaz bilgsiyle, stesek de annelerimiz gibi annelik yapamıyoruz.. bir taraf bilmiş anneliğe kayıyr direkt.
KESINLIKLE iyi dusunmek iyi getiriyor ve ne cagirirsan o geliyor !
Zenci hirsiz korkusu bende takinti haline gelmisti,bak zenci herif kapimi kirip daliyordu ki komsun korkuttu adami gorup.Komsumun o saatte tam orda olmasi da tesaduf ,o da okudugum dualarin hatirina heralde.
Bu iyi dusun iyi gelsini cocuga empoze etmek ne kadar guzel bir dusunce
Bir sey yaz da senle hemfikir olmiyim be kadin ! :))
-Hırsız- Yazını okudum az önce hem irkildim hem gülümsedim.. Allah bir daha göstermesin, hiç birimize..
Hemfikir olmak beni de memnun ediyor Yelizim, nitekim sevdiklerimdensin:)
Bence olumlu dusunmesini saglaman cok guzel. Benim annem hep olumsuzdur, hem bi depresyon halindedir. Ben annemin o huyunu hic sevmem, bize hic olumlu dusunme huyunu asilayamadi, ben kendimi kurtardim ama ikizler (kardeslerim) hala o psikolojideler.
:)Alem çocuk
Taze Annecim: sen de maşallah pek olumlusun, Allah arttırsın diyeyim.. Kardeşlerin de dilerim senin gibi pozitif olurlar.
Red Riding hood:)
Deli annecim; Sen gazete de, dergide yazsan ya, ne çok kimseye faydalı olurdun... :) Ciddiyim bu arada...Selim'e debir köşe iste şimdiden...
Kirazım Çekirdeğim, yazsam canıma minnet olur.. ben yazamam derken blogla bi açıldım, pis açıldım.. gece gündüz yazsam doymuyorum nerdeyse..
Selim'e bir köşe şart elbette :)
sevgiler.
Kendimi buldum adeta bloğunuzda.Ne güzel konulara değinmişsiniz.Çocuklarımızı, paylaşımcı,iyi düşünen, pozitif bireyler yetiştirmek en büyük görevimiz.Başka çocukları gördüğümüzde kendi çocuklarımızın ezileceğini, hayattan darbe alacağını düşünürsek bu dünya da iyi insan kalmaz.Elimizden geleni yapalım ve Allah iyiliklerle, güzelliklerle karşılaştırsın canımız yavrularımızı.
Harika bir ev çalışması bu, tebrikler süper anne :D Gerçekten de bizden daha ileride, daha bilgeler. Bana da ilham verdin şimdi...
Mehtap: hoşgeldiniz. Ne güzel demişsiniz: kendi çocuklarımızın ezilmemesi uğruna negatif yetiştirirsek dünyada iyi insan kalmaz diye.. Doğru biz en iyisini vermeliyiz, zaten hayat da iyi karşılar onu eminim.. Aslolan Allah'ın razı olması değil midir, o olduktan sonra her zaman iyilik ve güzellik olur inşallah. Amin, amin diyorum dediklerinize canı gönülden.. Sevgiler.
Özgee: Bizden çok daha bilgeler sahiden de.. sevgiler.
Maşallah Selime!
Yorum Gönder