Günlerdir süren yağmur ve karanlık göğün ardından, güneşin gri bulutlar arasından sıyrılıp kendini gösterdiği ilk gündü. İkindi vaktiydi. Akşama doğru camdan giren güneş ışıkları kışın yaklaşmasıyla keskinliğini kaybetmiş halde odada gezinmeye başlamıştı. Sevdiğim anlardandır böylesi, içimi kıpır kıpır eden. Aynı şekilde Selim'in de içi kıpır kıpır oldu besbelli. İşini gücünü bırakıp, derhal cama fırladı. Pencereleri ardına kadar açtı, taze bahar ve deniz kokulu mis gibi aydınlık havayı içine çekti. Cılızlaşmış güneş ışıkları yüzüne vuruyor, ama yaz aylarındaki gibi yakmadığı için buna seviniyordu. Bir süre pencere kenarına oturdu. Derin derin içine çekti o duru havayı. Dışarı çıkalım mı, diye sordu ardından. Böylesi havalarda içerde tıkalı kalmaktan nerdeyse nöbet geçirecek kadar daralan ben -hayır-demek zorunda kaldım. Ben yetişkin halimle iç geçirirken bu havaya, o bir çocuk olarak nasıl iç geçirmesindi? Çocuk olmak da ne zor işti.
Bir süre daha durdu pencere önünde. Sonra aniden bana döndü ;
-Neden biz sadece babamla dışarı çıkabiliyoruz? Hem ben akşam değil, havada bu koku varken dışarı çıkmak istiyorum, dedi yüzü büzülmüş halde koltuğa oturarak.
-Merdivenler, bebek arabası, puset, çanta, senin çarçabuk yorulman beni yıldırıyor, dedim canım sıkılarak. Anladı ve anlayış gösterdi her zamanki gibi. Çocuk gibi diretmeyip makul davranmakla gene acıttı içimi her zamanki gibi.
-Keşke, keşke babam hiç çalışmasa! dedi.
-Evet ama baban çalışmasa ilki; mutsuz olurdu, ikincisi de geçinemezdik, dedim. Para konusunda konuşmayı sevmediğimden geçinemezdik kısmını yuvarladım, önce ikincisinde ne dediğimi sordu, sonra herhalde benim kıvranmamdan anlamış olsa gerek üstüme gelmedi ve;
-Keşke doğamızda çalışmak diye birşey olmasaydı! dedi.
Bu aralar sıklıkla kullandığı kelimelerin başında -keşke- geliyor. Bee Movie diye sevdiği bir film var. Arıları, çiçekleri, doğayı, çiçeklerle bezeli Central Park'ı vs anlatan. Benim dahi içinde olmak istediğim enfes görüntüler hakim filme. Üstelik film bitmeye yakınken pırıl pırıl bir günde, arılar çiçek özlerini serpiştiriyorlar diğer çiçeklere, ışıl ışıl bir görüntü oluşuyor o çiçekler ve yeşillikler içinde. O sırada bana döndü ve 'Keşke bu filmi bana izlettirmeseydin' dedi, şaşkınlıkla neden diye sorduğumda ise; 'Çünkü ben de böyle güzel yerlerde yaşamak istiyorum hatta arı olup böyle çiçek özleri toplamak ve serpmek istiyorum ortalığa. Ama böyle bir yer yok!" dedi suratını büzüştürerek. Ben de "Sen de hayal et o zaman, hem hayalinde herşeyi gerçekleştirebilirsin." dedim, "Ama onun hayal olduğunu biliceğim, gerçek olmayacak ki!" diyerek gayet manidar bir cevap verdi bana. Avatar'daki müthiş görselliği görüp de, gerçek hayattaki kirli dünyayı bünyesi reddeden ve yüksek düzeyde bunalıma giren ve intihara kadar giden gençleri düşündürttü bana bu hal. Maazallah!
Dün de havanın erken kararması sebebiyle sanırım,
-Yaa, gene mi akşam oldu? Keşke doğamızda uyku diye bir şey olmasaydı' dedi sızlanarak. Ben de ukala anne pozlarında her daim
-Ama uyumazsak dinlenemeyiz ki? dedim, sözümona iyi tarafından bakmasını sağlıyorum. Hiç düşünmeden
-E koltuklarla yetinseydik, dedi.
-Nasıl yani?
-Yaa, gene mi akşam oldu? Keşke doğamızda uyku diye bir şey olmasaydı' dedi sızlanarak. Ben de ukala anne pozlarında her daim
-Ama uyumazsak dinlenemeyiz ki? dedim, sözümona iyi tarafından bakmasını sağlıyorum. Hiç düşünmeden
-E koltuklarla yetinseydik, dedi.
-Nasıl yani?
-E hani dinleniyoruz ya koltuklarda, yetseydi bize o, balıklar gibi uyumayıp, dinlenseydik sadece.
(Bu arada Kuzu Bebeğin Sevgili Annesi -fazladan 10.000 TL'niz olsa ne yapardınız?-ile mimlemiş beni. Temiz para ise bir kenara atardım, kirli para ise öte gitsin benden derdim, demek isterdim herhalde:))
Dün gece uyku hazırlığında gene keşkelerle boğuştuk durduk. Tuvalete otururken "Keşke kaka ve çiş diye bir şey olmasaydı!", dişleri fırçalamaya başlarken "Keşke abur cubur da faydalı olsaydı; mesela lolipop, çikolata, gofretttt.." dedi iştahla. Anlattıkça belli ki iştahı kabarıyordu. " Ayg, gözlerim abur cuburla doldu, başka bir şey görmüyorum!" diyerek gözleri dolar sembolü ile dolan paragözler misali abur cuburla dolmuştu demek ki.
(Bu arada Kuzu Bebeğin Sevgili Annesi -fazladan 10.000 TL'niz olsa ne yapardınız?-ile mimlemiş beni. Temiz para ise bir kenara atardım, kirli para ise öte gitsin benden derdim, demek isterdim herhalde:))
26 yorum:
Selim istediklerine katılıyorum canım :)
bu çalışma mevzusu hayatın boyunca olacak...
Canim benim ya kiyamam ona cocuklarda hakli biz bile bayilacak hale geliyoruz evde oturmaktan ama zor iste be kardesim yaninda kimse yoksa iki cocukla hazirlan merdiven in araba vs derken bende evden inmeden yoruluyom walla ya:(
zavallı çocuk başına geleceği biliyor şimdiden imtina ediyor çalışmaktan ama üzülmek için ne kadar erken
Bahar; ne acıdır ki hem de :)
Pınar'ım; beni üsküdar'ın, beşiktaş'ın kokuşmuş, medeniyetsiz evleri ve yürümekten bile korktuğumuz kaldırımlar küfürbaz etti ne diim. Doğru diyorsun çıkmadan daha peltem çıkıyor benim de, bir gayret dışarı atmam lazım kendimi.. de eve geri gelince de enerji gerek işte..
benim acilen site bir yere taşınmam lazım ama çok zor be ya taşınmak.. oofff.. off.. moskova'dan petersburga taşınmak bile ne yormuştu bu evi taşımayı düşünemiyorum bile.
Neval, düşünüyorum da ben çocukken eblehmişim epey şimdiki çocuklara göre.. yani nerdeee ilersini düşüneyim de dertleneyim.. Şimdiki çocuklarda "çocuk gibi anı yaşamak" diye bir şey kalmadı. Ne çok dertleniyorlar, ilersini düşünüp karalar bağlıyorlar.. Algıları açık, farkındalık yüksek bir de tatminsizlik var galiba.. neyse ben yatiim iyisi mi, çiftgörmeye başladım harfleri..
sevgiler herkese
Hakli selim, masallah akillida :)
Ben evde duramayanlardanim iki gun ust uste evde oturamam cikarim mutlaka disari yazain sorun olmuyora kis aylari bunaltiyor cok soguklarda disarida gezemiyorsun cocuklar hasta olmasin diye. alisveris merkezleride sIkIyor, arada gidip geliyoruz :)
Selim hayatın gerçeğini,"keşke"yi yakalamış ama biraz erken yakalamış.Bu arada Selim'in algılarına,zekasına,dilinin kıvraklığına hayranım.Benim gibi başkaları da vardır eminim.Bir yerlere nazar boncuğu mu taksan annesi?
özlem
selimcim canım benim, küçücük yaşında insanların ''doğasında''neler olduğunu çözmüş.bu günlerde selime bir güzellik yapında mutlu olsun çocuk.kıyamam ben ona.
Gerçekten şimdiki çocuklar bizden çok farklılar ama dünyada artık biz çocukken olduğu gibi değil. Onların yaşadığı bu bize farklı gelen çocuklukda onları yetişkin olacakları geleceğe hazırlıyor herhalde. Keşke herşey daha basit olabilseydi...
be bee dedim kendi kendime nedense : )
canım ne tatlı bir çocukmuş maşallah herşey gönlünce olsun, hep böyle güzel sorular sorsun ama cevapları için anneyi sıkmadan : )
Okuduklarımdan hissettiklerime göre ; Selim duygusal bir çocuk. Tüm çocuk çatışmalarına rağmen sanki biraz daha anlayışlı. Bu arada seni nerden vuracağını çok iyi biliyor. Keşkeler hiç olmasa ama olacak malesef. Keşkeleriyle yaşamayı öğrenecekler. Benim için öp bu akıllı Selim'i. Merak ettim kendisini :)
doğasını yesinler onun, sorular da cevaplar da süper. işiniz zor gibi görünüyor :)
Müptela oldum, ne yazarsan yaz mutlaka okumalıyım ama seni her okuduğumda ikinci çocuk akıl karı değil fikrim perçinleşiyor...
Duygusal bir oğlun var deli anne, sanki çözmüş bazı şeyleri, üstelikte çok iyi anlamış.Canım benim...
New York'tan; ah ah ben oturabilir miyim sanıyorsun, delirmemin yarısı da bu sebepten.. eskiden her gün dışarı çıkmazsam bayılacak gibi olurdum.. neyse güzel düşünelim, geçici diyelim.
Özlem'im :)
Öz'üm: yapalım inşallah:)
Meldi: Bu çocukların durumu da zor, ben acıyorum valla..
Mine:)
İlknur; çok duygusal hem de ve evet akıl yürütüyor, çocuk ısrarı diye bir şey yok, haddiden fazla sorumluluk alıyor, bunu da yazcam bir gün- en ufak bir şey olsa, tamam siz endişelenmeyin ben hallederim, bana tarif edin, diyor, yardım istemiyor çoğnlukla, bazen diyprum ki sen çocuksun, ısrar et, hatta içimden ağla, zırla demek istiyorum.. Hemen her şeyi olgunlukla karşılıyor.. Bendeki delilik buna da üzülüyorum bu sefer..
Lupinin annesi: zor valla haklısınız
annelilim, canım benim.. benim balıklama atlama huyum yüzünden bence bu kadarı.. biraz akıl yürütseydim mresela 2.çocuk olmadan şu evden taşınmış olsaydım daha rahat ve konforlu bir yere, Selim'i de okula yerlleştirmiş olurdum o zaman işler bu kadar zor olmazdı. Yoksa kardeşi olsun olmasın gezerdik gene.. büyütme gözünde sen ve benim ahmaklığıma bakıp da yılma 2.çocuk sevdasından..
Sevgiler.
Duygusal, mantıklı, sağduyulu, eve benim de zaaflarımı çok iyi çözmüş.. mesela çığrından çıktığımda tamam deyip kaçışıyor, 2dk. sonra biliyor ki bu deli kadın yumuşayacak hatta pişman olacak, o zaman görünüyor.
Merhaba Deli Anne,
Deli Anne demek çok garip geldi :) zira ben aksini düşünüyorum. yazılarınızı beğenerek okuyorum, gülüyorum, keyif alıyorum...maşallah Selim'e akıllı çocuk sizi çok iyi tanıyor onun isteklerine katılıyorum bende.
Kırmızı WosWos; deyiniz efenim rahat rahat deli diye.. ben bu ismi verdikten sonra kendime.. ehehe ben de isminzi ve profil fotonuzu çok beğeniyorum.. sıcak bir his bırakıyor bende.. Sevgiler.
ne kadar özel bir çocuk selim!!
o'nun keşkeleri benim için de keşkeler olabilir...
fakat bu hayatta, bu fiziksellikte keşkelerin olmaması en büyük erdemdir bana göre...
diğer yandan da keşkelerini tek tek gerçekleştirebileceği bir hayatı olur umarım :))
Paulino Simons`un Moskova`da baslayan üc kitaplik roman dizisini okumustum. kislari o kadar soguk mu gercekten?
kiziniza katilmamak mümkün degil. Böyle söyledigimi cocuklarim duymasin. Berlinden sevgiler...
Amin NzN amin.. cümlemiz için ve de hayırlısı ile elbette. sevgiler.
Nesrin; Moskova eski Moskova değil artık.. iklim değişikliği oraları da çok etkilemiş.. eskiden -35 dereceleri görürlermiş geçen sene aralıkta kar yağmamış mesela. biz en fazla -18'i gördük. bizim gördüğümüz haliyle iyiydi, güzeldi ve bzim için kabul edilebilirdi.
Selim kızım değil bu arada oğlum.
Sevgiler.
selim oğlum:))
ay koptum burda kuzu yaaa
çocuklar bizi şaşırtmaya devam ediyor.böyle acıklı konuştuklarında vicdan yapıyorum sonra çokmu şimartıyorum diyorum.anne olmak zor zanaat.bu arada ne ilginç mimler gelir oldu yahu.şu para meselesi:)
Selimin tüm keşkelerine katılıyorum :)) Maşallah çok akıllı bir çocuk bayıldım düşüncelerine, cevaplarına...
senın olan bı alem
Serpil; zamane çocukları pek de uyanıklar, anneleri canevinden vurmayı çok iyi biliyorlar.. kıymetli eğitim kitaplarında geçen tutarlı olun, bende hak getire. Bir ceza veriyorum sözümona onu bile sonuçlandıramıyorum. Neyse merhamet göstermek katılıktan daha iyidir diyelim, güzel düşünelim.
Liya Azelya; şiir gibi bu ad yahu.. insan söylemeye doyamıyor. Böyle Lavinya gibi hoş geliyor kulağa.. yazacağımı bile unutturdu bana, romantik şeyller söylemek istedim :)
Işıl:)
Yorum Gönder