Selim zor bir bebeklik geçirdi. Zorluğu da ilk doğduğu geceden itibaren gösterdi kendini. Nitekim onunla aynı gün doğan tüm bebeklerin odalarından çıt çıkmıyorken, bizimkinden çığlıklar yükseliyordu devamlı. Hemşireler "Hayrola, bir şey mi?" diyerek heyecanla odaya dalıyor, Selim'i kaptıkları gibi götürüyor ve nasıl olduğunu bilemediğim bir biçimde susturup getiriyorlardı. Bu ritüel 2 gece boyunca devam etti. Eve geldiğimizde ilk 10 gün nispeten iyiydi ancak 10.günden sonra kızılca kıyametler koptu.
Gece başlayan ağlama krizleri gece 02.00 zirve yapıyor ve ancak sabaha doğru azalıyordu. Üstelik hiçbir şey ama hiçbirşey bu ağlamaları azaltmaya yetmiyordu. Bebeği sakinleştirmek için devamlı emzirmek ise işi daha da güçleştiriyordu. Anne çaresizliği ve kul acziyeti ile birebir tanıştığım bu gecelerde tek yapabildiğim Selim'e eşlik ederek ağlamak olmuştu. Kolik denen şeyle tanışmamız işte böyle oldu.
Gece başlayan ağlama krizleri gece 02.00 zirve yapıyor ve ancak sabaha doğru azalıyordu. Üstelik hiçbir şey ama hiçbirşey bu ağlamaları azaltmaya yetmiyordu. Bebeği sakinleştirmek için devamlı emzirmek ise işi daha da güçleştiriyordu. Anne çaresizliği ve kul acziyeti ile birebir tanıştığım bu gecelerde tek yapabildiğim Selim'e eşlik ederek ağlamak olmuştu. Kolik denen şeyle tanışmamız işte böyle oldu.
Kimilerine göre kolik şiddetli gaz sancısından ibaretti yani fizyolojikti. Kimilerine göre ise dünyaya intiba gösteremeyen hassas ve duyarlılığı yüksek bebeklerin kendini dışa vurumuydu, yani psikolojikti. Benim inancıma göre ise, dünyaya alışmakta zorlanan bebeklerin sıkıntıdan başlarına gelen bir meretti. İşin içinde gaz sancısı olduğu kesindi, ancak o sancıyı doğuran; bebeklerin anne karnından koparılmaya verdiği trajik tepkiydi bence. Acıklı bir durumdu vesselam. Beni ağlamaya sevk eden de bu duygusal durumdu daha çok. Hz. Mevlana, dünya ile cenneti karşılaştırabilmek için anne karnı-dünya örneklemesine başvurur. Nasıl ki bebek için anne karnı en güzel yerdir, ordan başka yerde yaşamak istemez, bilmez ki dünyaya göre ne denli can sıkıcıdır anne karnı, cennette işte tam öyledir dünyadaki insanlar için der. Kelimesi kelimesine değilse de aklımda kalan böyle. Yani zavallı bebek orda güvenli, sıcak ortamında iken üstelik buranın süreli olduğundan bihaber, mutlu mesut kıvrılmış yatıyorken birden bir el uzanıyor ve hooop! çıkarıveriyor onu oradan ansızın. Bebeğin anne karnından zorla koparılması hele ki sezaryanla birdenbire alıştığı sımsıcak ortamdan, -löp-diye buz gibi ameliyat odasına alınması travmatiktir, trajiktir, dramatiktir. İşte loğusalık duygusallığı ile varolan duygusallığım ve hayal gücümün de üstün çabası ile zıvanadan çıkmıştım o günlerde. Selim'in yaşadığı şoku, travmayı düşündükçe daha çok ağlamak istiyordum.
Şimdilerde ailemizin danışmanı olan doktorumuzun o günlerde bize söylediği acı gerçek şu oldu; ne yaparsak yapalım bu sancılar 90 gün şiddetlenerek devam edecek. Bunun yanısıra bebeği rahatlatmaktan çok sanırım annenin birşeyler yapmalıyım, hissiyatına uygun düşen onlarca şey önerdi. Sabah Nurse Harvey's, öğlen Zinco Damla, türlü yağlarla masajlar, sıcak su torbaları, Muscat rendesi, Metsil ve daha hatırlayamadıklarımla adeta bir seremoni hazırlığı yapıyordum gündüz. Gece de göz gözü görmüyordu. Ha başladı, ha başlayacak diye dizlerimin titremesine, kalbimin yerinden çıkacakmışcasına atmasına sebep olan an geldiğinde koşturmaca da başlıyordu. Havlu ısıt, karnına koy, kucağına al, sımsıkı sarıl, gezdir, hoplat, zıplat, şarkı söyle, hamileylen dinlediğin müzikleri dinlet, Yansımalar'ı dinlet, ney sesini dinlet, dinlet ki bak her şey yolunda diyebilsin, olmadı mı, o halde kurutma makinasını aç, hah 5 saniye durdu iyi, aman gene başladı, koş, dans et, olmadı, bildiğin bütün duaları et, hah biraz durdu, aman gene başladı, sarıl, hopla,zıpla, Bir de "Yapacak bir şey yok nasılsa yatağına ağlamaya bırak!" zırvası var, pek sevmedim ama onu da uygula napalım, aman olmaz, çocuk zaten travmadan ağlıyor bir de iyice terkedildim hissine kapılmasın. Git al! Havlu ısıt, hopla, zıpla! Olmadı mı ayağında salla! Olmadı mı e otur ağla anasını satayım! Hatta İlter'i ara bir de ona ağla.
Üstelik bu zamanlarda İlter gece çalışıyor ve benim yanımda başka kimse yok. Yalnızım!
Kendime bir geri sayım tablosu hazırlamıştım, şafak sayar gibi, her geçen güne şükredip çentik atıyordum. Geçti gitti çok şükür. O yüzden Selim'in bebekliğini doya doya yaşayamadım hiç. Hem ilk bebeğin getirdiği tedirginlik nedeniyle hem de bu kolik dramı nedeniyle. Hep günler bir an önce geçsin istedim. Oysa bilmem gereken bir şey daha varmış; bir sıkıntıyı atlatınca, saf mutluluk kapısı açılmıyor aksine başka başka sıkıntılar baş gösteriyormuş. O yüzden de 2.bebeği istiyordum bir yandan. İçimden aşkla inandığım bir şey vardı, Allah bu kez bana sakin bir bebek verecek ve ben böyle bir bebeğin de keyfine varacaktım. Oldu da çok şükür. Ancak nerden bilebilirdim ki Kerim'de hayati dramların ortaya çıkacağını ve koliğin bunların yanında çok basit kalacağını.
Demem o ki, kolik yaşarken zor, çok zor hem de. O çaresizlik hissinin verdiği acı ve belki de benim uydurduğum dram kısmı çok acıklı. Ancak sonuçta geçiyor. Ve ölümcük değil çok şükür. Hem kolik bebeklerin zeki olduklarına dair bir inanış da mevcut. Benim anladığım ise şu; o bebeklerin duyuları fazlasıyla açık oluyor, diğer bebeklere göre farkındalıkları da yüksek olduğundan bir travma yaşıyorlar dünyaya gelince. Bir deha belirtisi de olabilir bu, aşırı duygusallık belirtisi de. Ama dehaya daha yakın görünüyor.
11 yorum:
dogru söylüyorsun canım.benim2.öyle aglardıkı bazen onu başka odada yatırırdık,tabi benim eşde yoktu,her dr götürdügümde birşey yok gececek dendi ama bu aglama hiç bitmiyordu.4ogün filan sonra kaka tahlili yaptılar megerse anne sütündeki şekeri bebegin bagırsakları tolere etmiyormuş.bebegi sütten kestiler14 gün sonra tekrar emzirdim.hala o aglamalar bazen oluyor.bebek kimse söylememişti bu kadar zor oldugunu birde dogum deprasyonuyla birlikte atlattım.düşman başına.bitmez bu hikayaeler.ana hakkı işte sevgiyle mutlu kal.
Bir bebeğin kolik nöbetlerinde annenin çaresizliğini ve başvurduğu çarelerin ne denli geçersiz olduğunu bu kadar güzel bir dille anlatır insan.Ellerine sağlık dilerim o günler geçmiştir.İlk çocuğum asla ağlamayı bilmeyen bir çocuktu kısa sürede ikinciyi yaptım ve dünyanın kaç bucak olduğunu o zaman anladım.Zeka dersen 1. oğlum 2. den biraz daha zeki galiba.Susmadan ağlayan borazancıbaşımsa inanılmaz duygusal bir baba oldu. O da 2 çocuğundan kolik nöbetlerinin kat be katını çekti, benim onu büyütürken ne hallere düştüğümü bizzat yaşayarak birlikte ve yeniden fehmettik.
Kolay gelsin sana canım Anne'lik gerçekten kutsal bir görev. sevgilerimle.
Simdi kolikli bebege sahip anne babalar internetteki arama motorlarina hep suna benzer bir cümle yazarlar "kolikli bebegin bakimi"....
ama ben buna cok karsiyim..
bence cevabinin aranmasi gereken soru "kolikli bebegin annesinin bakimi" cünkü kolikli bebege hicbisey olmuyor ...agliyor ,agliyor ve geciyor o bes harfli durum....ama anne öyle mi...annede acayip bir travma kolikli bebek...kolikli bebege -biliyorum cok agir olacak ama-hicbisey iyi gelmiyor...o 3saat aglayip ,görevini ifa edip ,sonrasinda misil misil uyurken anne evle ,gündelik islerle,belki büyük cocuguyla ilgilenmek zorunda...o yüzden kolikli bebege iyi gelen tek sey anneyi dinlendirebilecek ,destekleyecek bir yardimci ..ister anneanne olsun ,ya da bir bakici...ha bir de fön sesi bizde biraz yardimci olmustu...
Allahim su anda kimbilir kac saskin anne baba internette koligi arastiriyor...gececek -sabredin-geciyor...
Selinka; bazen süt alerjisi felan da koliğe yakın gaz sancısı yapabiliyormuş. Geçmiş gitmiş senin sıkıntıların da çok şükür... sevgiler..
Sufi: sanırım tespitiniz doğru, kolikli bebeğin zekasından çok duygusallığı ön planda olabilir. Sevgiler size de.
Karmaşıksarmaşığım: kolik bebekli annenin yanında kimsesi olmayan hatta kocası bile, numune anneler olabiliyor.. Farz-ı misal ben :) Allah bir şekilde güç veriyor demek ki. Dediğin de doğru ben bu azıya başka bir şeye niyetlenerek başmaıştım bir de baktım kolikte kalakalmışım.. unuttum sanıyordum, yazdıkça çıktılar ortaya..Sevgiler.
:D Öncelikle eklediğiniz resme bayıldım. Koliği bu kadar güzel özetleyen bir görsel görmemiştim hiç :))
Kolikte şu Harvey Karp'ın 5s meodu da işe yarıyor. Kulağına şşlemekten başım dönerdi artık az nefes alayım diye dursam, iki kelam konuşmaya kaksam, bi öksürsem kaldığı yerden başlardı kızım. Çok şiddetli değildi çok şükür ara sıra tutardı. Gene de kurutma makinesini bozup elektirik süpürgesine geçtik biz de :)) Büyük geçmiş olsun size. Yalnızlık ve bu tip sıkıntılar doğum sonrası depresyonununun en büyük sebebi. Aşmışsınız siz maşallah diyorum :)))
Neko; resmi ben derleyip topladım, unutmayayım diye heralde ne evrelerden geçtiğimizi oğlumla:) Geçti gitti çok şükür ve çok şükür ki küçük oğlumda çıkmadı. Sevgiler.
Webmaster cok tesekkurler...
Selamlar SevalHatice
Ay deli annem ben bu yaziya bayildim. Harika hatta, oyle ki Cihan iyki kolik olmus dedim. Secilmis bir cocuk sahibi mi ne oldum :) Canim deli annem cok zor gunler atlatmissin, yanlizlik boyle anlarda insana cok koyar.
Geçti gitti ya Gülom, bu dram çocuklarımızı çok kuvvetli yapar inşallah.. ve ben yüksek algı sahibi olduklarına inanıyorum. Benim bir yeğenim de kolikti ve aynı selim gibiydi mesela.. Sen de gözlemelrsin nasılsa büyüdükçe Cihan'ı:)
Her sıkıntının ardından gelen ferahlık gibi.İnşallah kolikli günler evlatlarımıza kuvvet verir inşallah!
Biz de kızım dogduktan sonra kolik ile tanıştık.Kendi blogumda da paylaştım ben de.Çok zor bir durum.Bebekler her halükarda bu sancıyı çekiyor asıl anneye destek gerekiyor bu zor süreçte...Sevgiler
Yorum Gönder