2 Ocak 2011 Pazar

Bir Ütopyam Var!

Bir köy düşünün. Dağ eteklerinde en fazla iki katlı evlerin dizildiği. Her evin kendine ait minyatür bir bahçesinin olduğu. Evlerin hemen ilerisinde, özenle taranmışcasına geniş tarlaların uzandığı. Kışın bembeyaz karların, yazın yemyeşil çayırların örtü misali serildiği. Ve dağlar arasından nazlı bir gelin gibi süzülerek gelen, köyü  tam ortasından ikiye bölen mütevazi bir derenin olduğunu elbette. Şırıl şırıl sesi ile tüm köye huzur verdiği. Öyle temiz ki suyu, pırlanta misali ışıldayan çakıltaşlarının çıplak gözle bile seçilebildiği. Yazın en kavurucu günlerinde bile  içenlerin soğuğundan buz kestiği dağ suyuyla, köy ahalisinin kendine geldiği, güç, kuvvet edindiği.

Bir köy düşünün. Kimsenin kimseden çekinmeden kapısını çalabildiği.  Hatta kapıların kilitlenmediğini. Sabahları köy kadınlarının işe koyulmadan bir acı kahve içmek için toplaştığı, kimsenin kimseyle uğraşmadığı. Kimsenin dağınıklığa aldırmadığı, kimsenin kimseyle dedikodusunun yapılmadığı. Kimsenin kıymetli eşyalarının olmadığı, kimsenin kimseden pek de bir farkı olmadığı ve dolayısıyla kimsenin kimseye kem gözle bakmadığı.


Bir evde yeni bir bebek olduğunda tüm köy kadınlarının koşturduğunu ve anneye hiçbir iş düşmediğini düşünün. Ve anneye düşenin sadece çocuğunu sevmek ve emzirmek olduğunu. Yeni doğmuş bebeğin dopdolu ve canlı bir dünyaya uyandığını düşünün. Ve ister istemez güvenli, sosyal olduğunu. Annelerin ne temizlik, ne yalnızlık, ne tek başına her işe yetişme zorluğuyla uğraşmadığı için kaygısız olduğunu haliyle. Ve etrafındaki herkes de kendi gibi olduğu için hayatını olağanlıkla kabul ettiğini ve kendisinin de olağanlıkla kabul gördüğünü düşünün. Ve dertsiz, tasasız olduğunu. O dertsiz, tasasız ve kaygısız oldukça çocukların da dertsiz, tasasız ve kaygısız olduğunu düşünün.

Annelerin olağanlık ve doğallık ortamına paralel çocukların da olağanlık ve doğallık ortamında yetiştiğini düşünün. Ve dolayısıyla her türlü sistem, metot, yöntem zırvasından uzakta kendi hallerinde büyüdüklerini. Kirlendiklerini, toprağa bulandıklarını, çıplak ayakla toprağa değdiklerini, korkmadan koşabildiklerini, köyün hayvanlarıyla içiçe, ağaçlara tırmandıklarını, bazen tozu toprağı birbirine katarak adeta bir duman kütlesi gibi birbirlerine girdiklerini, bazen kavgayı kazandıklarını, bazen kaybettiklerini, böylece -Şunu yap, şöyle davran!-  komutlarına gerek kalmadan hayatı yaşayarak öğrendiklerini,  annelerin de bir kavgada ne yapılması gerektiğine dair kafa yormasına gerek kalmadığını,  bu sebeple babayla tartışmadıklarını düşünün.  Çocukların kendilerini bildi bileli küçükler ve büyüklerle birarada bulunduklarından, yaş farkı olanlarla biraraya geldiklerinde yaban öküzü gibi davranmadıklarını, dalından koparılan gıdalarla beslendiklerini ve dolayısıyla -bostanımızda yetiştirdiklerimizle hazırlıyoruz yemeklerimizi- diyen okullara gerek kalmadığını, ata da, eşeğe, katıra hatta öküze de bindiklerinden -ayda bir kez binicilik dersimiz var- deyip binlerce lira isteyen okullara hiç gerek kalmadığını ve çocukların servis problemi, servisci nazıyla uğraşmaya gerek kalmadan yürüme mesafesindeki sıradan bir okula gittiklerini, zaten köyde başka -özel(!)- bir okul olmadığını düşünün.

Bir köy düşünün. Çocukların erkenden kreşe başlamak zorunda olmadığı, erkenden ev dışına çıkmadıklarını, ne yatılı ne yatısız bakıcılara gerek kalmadığı, oyun ablası, etüt ağbisi gibi kavramların olmadığını düşünün.  Çocukların  güvenle sokakta oynadıklarını yahut yan komşuya yan odaya gitme rahatlığıyla konuk olduğunu. Sofralar -tek çocuk & tek anne- likten uzak,  belki tek anne ama çok çocuk şekilden olduğundan ve oyundan karınları zil çalarak ayrıldıklarından, önlerine konan bir çorba ve bir ekmeği dünyanın en iyi hamburgeri ve patatesiymişcesine hevesle yediklerini,  annelerin de -çocuğum yemiyor- derdiyle sapıtmadığını ve çocuğun yeme alışkanlığını da sapıttırmadığını düşünün. Ve en önemlisi çocuklar dağda, otlakta, bayırda, toprakta olduğundan Alerjik Astım mereti ile tanışmadıklarını düşünün.

Bir köy düşünün. Annelerin çocuğu oyalamayla, saatler süren ikna et-yedir faslı yaşamadığını, çocuk enerjisini ziyadesiyle harcamış olduğundan  uyumak için cebelleşilmediğini ve  haliyle annenin ne yorgunluktan ne de yalnızlıktan delirmediğini düşünün. Ve dolayısıyla tüm negatif enerjisini akşam eve gelen babaya püskürtmediğini düşünün. Kaldı ki baba da şehir keşmekeşinden çok uzakta, sadelik içindeki işine gittiğinden daha tahammüllüdür. Anne olsa olsa PMS krizine girer ancak ve baba ayda bir kez bu deliliğe anlayış gösterir ve çekilmez değildir. Üstelik çocuklar akşamdan  sabaha dek deliksiz uyuduklarından anneyle babaya akşam vakit geçirecek çok zaman kalır. Kaldı ki çoğunlukla konu komşuya ziyarete gidlir ve çocuklar dilleri bir karış dışarda, oynadıkları yere serilir. Ve muhabbete gece yarısına dek devam edilir. Kadınlar işe gitmediklerinden sabah erken kalkma derdinde değildir, erkekler de zaten ancak tarlaya gidicidir. Dolayısıyla kadınlar konuşma potansiyellerini hemcinsleri ile giderir ve olumlanır, böylece erkeğe -konuş, konuşmuyorsun, dinle, dinlemiyorsun, tv karşısında uyuyorsun-gibi dayatmalardan uzaktadır, herkes kendi çemberinde mutludur. Anne devasa ve karmaşık kadınlar çemberinde, baba kıt erkekler çemberinde, çocuklar olağanüstü geniş ve  sade çemberlerinde kalırlar ve mutludurlar. Zira anlaşılmaktadırlar. Kimse diğerinin çemberini matkapla deşmeye uğraşmamaktadır.

Bir köy düşünün. Alelade bir köy değil hani. Adı Anneler Köyü. Anne mutlu --> Çocuklar mutlu.

Bir köy düşünün. Çocuklar büyüdüklerinde beş-on dil bilmiyor, hepsi doktor yahut mühendis de olmuyor, çoğu sadece  insan  sıfatıyla kalıyor, ama sahiden insan oluyor. Merhametli, özverili, yardımsever ve güzel ahlaklı, insana, hayvana, doğaya saygılı. Ve tatminkar! Ve sağlıklı! 

Bir köy düşünün. Çocuklar yetişkin olmuş ve istisnasız demişler ki -Mutlu bir çocukluk geçirdim!-  Anne ve babaları için var mı daha ötesi? Yetmez mi onlar için çocukların bu cümlesi? Mutlu yaşlanmaz mı böylesi çocukların annesi?

Bir köy düşünün. Bir zamanlar çocuk olanlar şimdi ihtiyarlamış ve demişler ki -Sade ama mutlu bir ömür geçirdim!- Koca bir çınar gibi, geçirmişler koca bir ömrü.


* "Bir çocuk yetiştirmek için bir köye ihtiyaç vardır!" sözüne yazdıkça inandım, inandıkça yazdım. Teşekkürler Elif. Hayali bile güzeldi. Farkındalığımı arttırdı. Yazacak çok şey vardı aslında. Bu kısa kesilmiş hali. Nerdeyse ortaya bir Doktora Tezi çıkaracaktım.

83 yorum:

Hamarat Hatun dedi ki...

kısaca hadi gelin köyümüze geri dönelim diyorsan dönecek bir köyüm bile yok.

a.c dedi ki...

çoğu sadece insan...

Ebru dedi ki...

Öyle güzel anlatmışsın ki.Biraz bu anlattıklarını yaşayarak büyüdüm ve çokk şanlıyım bu açıdan ama oğlum için çok isterdim. Kendim için çok isterdim. Ruhmum bedenim için çokk .

EV GÜNLÜĞÜ dedi ki...

işte ben senin anlattığın gibi bir köyde büyüdüm herkesin birbirine akraba olduğu bayramlarda köyün bir ucundan girip öbür ucundan çıktığımız akaba ziyaretlerinin yapıldığı kimsenin kapısını kitlemeden uyuduğu düğünde cenazede köyün toplndığı bir köyde büyüdüm köyümü çok severim :)

Unknown dedi ki...

Ne guzel anlatmissin Deli anne'm. Cocuklarimiz erkenden krese gitmek zorunda olmasa, bizler, okul is para ev arasinda harap ve bitap dusmesek, dedikodu olmasa. Utopik dogru, ama keske dedirten cinsten.

yaruze... dedi ki...

Aynı ütopya benim tarafımdan da dilenmekte.Küçükken arada yaz tatillerinde giderdik babannemin yaşadığı köye ve dönmek istemezdik o kadar eğlenir o kadar severdik ki her yaz babamın başının etini yerdik kardeşimle.Şimdide çok isterdim çocuklarımda o keyfi yaşasın,ama yazık ki AVM lerin içinde sıkışıp kaldı evlatlarımız.
Ahhhh keşke...

OZLEM ANNE dedi ki...

sehre yakin bir koyde yasamak istiyorum ilerde bende , cam agaclari icinde..mevsimi daima ilik ve sicak .. denize yakin .. sokaklarinda portakal nar agaclarindan gecilmeyen.. umuyorum..

New York'tan dedi ki...

Harika olurdu oyle bir koyde yasasaydik salardik oglanlari cayira, istedikleri gibi tepinirlerdi :)

Unknown dedi ki...

okurken gözümde öyle bir köy canlandı ki anlatamam.Aradım zihnimde acaba Türkiye nin neresine konsam diye Ege li olduğum için yine Ege ye yanaştım.Hatta minik bir sahil kasabası olsa ve balıkçılıkla geçinseniz hayalin bozulur mu ? Keşke ahh keşke olsa , anneler az yorulsa ve daha çok mutlu olsa , ne güzel olurdu.Hayalinin ve umutlarının rengi çok güzel arkadaşım , allah gönlüne göre versin , hatta gökten 3 elma düşsün tüm çocuklar bundan nasibini alsın , tabiki iznin olursa ...Ellerine sağlık , iyi geceler arkadaşım..

Açalya dedi ki...

Ben seni daha bugün keşfettim. Blogların bazılarına bıraktığın yorumlarda görüyordum adını, bana son zamanlarda bıraktığın yorumlardan "kimmiş bu deli bakiim" dedim. Uzun uzun gezdim blogunda. Daha önce gelmişsem tabi, bunamış olmalıyım şimdi, yukarıda söylediklerimi yoksay. Şimdi söyleyeceğimi yoksayma ama, seni çok sevdim deli şey!

AYŞE dedi ki...

Deli Annecim Guzel yazmissin yine.hala böyle yerler var ama biz ne yazikki istanbuldayiz :(

Zeynep Özmen Ünlü dedi ki...

aslında olması gerekenden bahsetmişsin. Doğal olanından, bizler bu doğalı nasıl bozup bu hale getirmişiz toplumlar olarak asıl bunu düşünmek lazım.
Keyifle okudum yazını.

Ozguranne dedi ki...

Antonia'nın yazgısı diye bir film vardı aklıma o geldi... Gerçi bu dediğin ondan farklı...

tulay dedi ki...

:) sabah sabah ne kadar da iyi geldi hayallerine sağlık iki cadalozkısçocuundan hayal bile kurmaya vakti kalmıyormuş bazen insanın onu farkettim sen yaz hayellerini biz de altına imzamızı atalım
seviyorum seni deli anne

ikizlerimbenim dedi ki...

Günaydın,

yazınla yaşadığım yer gözümde küçüldü, pis oldu..ne çok isterdim böyle bir yeri.. ağaç yerine beton dikiyoruz. yukarıda arkadaşın da anlattığı gibi AVM aralarında sıkışarak yaşam sürüyoruz..nefes alamıyoruz; artık çok daha kilitli kapılar alıyoruz, asansöre tek başımıza binmeyi mutluluk sayıyoruz, güvenmiyoruz karşımıza,komşumuza..çocuklarımıza önce sonu -me/-ma ile biten komutlar öğretiyoruz, kendimiz de bunu uyguluyoruz..Neyse, Deli Anne ola ki böyle bir yer duydun ben varım! sevgiyle..

neselihaller dedi ki...

ayyy.ne güzel olurdu yaa...benim de hayalim Seferihisar'a yerleşip slow city'de hayat ağır akarken telaşsız yaşamak....ama neredeeeee...

firdevs dedi ki...

keske hepimiz boyle bir koyde yasasak ...

Kiraz Çekirdeği dedi ki...

Çok güzeldi, şiir gibi, masal gibi okudum yazınızı ama aslında gerçekti yazdıklarınız... Bizler küçükken köyde büyümedik ama aşağı yukarı bu şekildeydi hayatımız, akşam ezanına kadar oynadığımız için ne obezite, ne iştahsızlık kalırdı, komşular doğal güvenlik olurdu. Hayal diyerek hayıflanma yerine böyle yapmalı, teşvik etmeliyiz. Site içindeyse oradaki çocukları dışarda oynamaya birlikte top vs. oynamaya teşvik etmeliyiz, annneler tanışmalı, kaynaşmalı... Yani üzüldüm ama üzülmek yerine yine de bu köy kadar olmasa da insani şartlarda çocuğumuzu, ilişkilerimizi bozmadan bir arada tutmalıyız. Köy yok diye yapılacak bir şey yok da değil ya...:) Sevgilerim size uçuşa uçuşa geliyor Deli anne'cim...

guguk kuşu dedi ki...

ilk resim grinç filminin başlangıç karesi gibi whovill köyü yani. ne diyeyim orayı bulursan bana mutlaka haber ver olur mu

Janset dedi ki...

Kizim buyudugunde "Mutlu bir cocukluk gecirdim!" dese dunyalar benim olur herhalde...bahsettigin gibi bir koyde yasamiyor olsak da bunu dedirtmek icin elimden geleni yapiyor olacagim. "Ben cok mutluyum" desin yeter, gerisi bos...

İkiz Annesi dedi ki...

Ahh keşke Deli Annem keşke.Sen anlatıken Rahmetli Babaannemin köyü geçti gözlerimin önünden aynen dediğin gibi herkes mutlu ve huzurlu.Ama bizler sıkıştık işte hayatın keşmekeşinin içine:(

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

çizgi filmler geldi aklıma Heidi vardı ya hani
of of bu hayallere daldıran yazıyı okuduktan sonra gel de yaşa şehrin göbeğinde bitmeyen koşuşturmaca eşliğinde
iyi olmadı bu yazıyı okumam hiç iyi olmadı

kucuktirtil dedi ki...

ahhh ne guzel yazmissiniz, keske boyle bir yerde yasayabilsek, Buyuk sehirlerin karmasasindan uzak, sessiz, sakin,sevgi dolu bir hayat...

Aygül dedi ki...

Delişim yazının hepsi güzel ama en çok 'Bir evde yeni bir bebek olduğunda ...' kısmına bayıldım halimden dolayı:)))

seyabb dedi ki...

Ahhh ahhh ne güzel yazmışsın.Gönülden katılıyorum.Bizim gelenek göreneklerimizde yenidoğana koşmak,tanımıyor olsakta cenazeye sahiplenmek,yardım etmek,gidilen evin kusurunu araştırmamak var ama ne derece uyguluyoruz tartışılır.İnşallah yeni nesil bu köyleri kurarlar canım.İnsanların birbirini yemekten, ellerine birşey geçmediğinin farkına vararak.

deren dedi ki...

ah deli ah...
sol elimi yanagımın altına alıp,hayal ederek okudum.imrendim walla bu köye..
olsun napalım,hayali bile güzel..
kalemine sağlık;
en güzeli de: "Annelerin ne temizlik, ne yalnızlık, ne tek başına her işe yetişme zorluğuyla uğraşmadığı için kaygısız olduğunu..."
(daha yeni bitirdim temizliği gel gör ev ne halde!!!)

sebnem oguz dedi ki...

sorgulayan her anne yüreginin dili olmuşsun deli anne ... cok begendim yazını .... bu arada bloguma hosgeldin .)

Nihal M. dedi ki...

kadınlar işe gidiyorlar mı gitmiyorlar mı anlamadım ben deli annem :)))
acı kahve içtiler sabah tarlaya gittiler :)))

sonrada geldiler iki büklüm hemde erkeklerden daha çok çalışmış halde hemde yemek yapılacak çamaşır bulaşık çoluk çombalak :)))

tamam ütopyanın sefasını sürelim tarlayada laylay loma gitmiş olalım :)))
yorumda geçen Kiraz çekirdeğinin site köy hayalinin İzmirde yapıldığını gördüm gözlemledim ve çokda hoşuma gitti...
Döktürmüşsün...
Güzel yazıyorsun...
Bence hep yaz sen...

Gün ışığı dedi ki...

Sizede mutlu yillar..Ne güzel anlatmissiniz ... Böyle bir yer varmidir acaba? Yeryüzünde olsun hayali bile güzel.. sevgiler...

ahsen58 dedi ki...

canım ya benim köyüme çok benziyor anlattıkların ama gidemiyoruz bile ah ah böyle bir köy varmı acaba çok merak ettim çok güzel yazdıkların

ulay dedi ki...

aaah ahhhh keşke

Unknown dedi ki...

Düşündüm,düşündüm de derinden bir ''ahhh'' çektim..
Keşkeler sıraladım ardından..
Hayal etmek çok güzel,hayali bile insanın içini ısıtıyor..
Olabilir mi acaba?
Olur belki aslında..
Keşke olabilse..
Yüreğine,düşüncene sağlık canım..
Düşünmek bile güzeldi ..:)
sevgilerimle..

sünter dedi ki...

Vardi öyle köyler öyle hayatlar hemde cok cok eskilerde de degil 35 yil kadar öcesi...:))
Cocukluguma gittim bir an.
Sansliyim o günleri yasadigim icin:)

Esradan dedi ki...

YÜREĞİNİZE SAĞLIK
En anlamlı yemin söz vermektir, En büyük intikam affetmektir, En adi söz hiç sevmedim demek; Ve en güzel cevap gülüp geçmektir.
Victor Hugo

defne naz dedi ki...

Ah Deli Annem ben senin anlattığın gibi bir ortamda büyüdüm. Bizimki köy değildi. Apartmandı. Hepimiz akraba ya da memleketliydik. Aynı yaşlarda 15 çocuk.Bütün gün salya sümük sokaklarda oynar, akşamları bile birbirimize giderdik. Ne servis kaygımız ne okul kaygımız vardı. Hep beraber sıcak demez soğuk demez okula yürüyerek giderdik. Annelerimiz bir gün sende bir gün bende... Bizim barbi bebeklerimiz ya da lüks oyuncaklarımızda yoktu. Ama sokakta çamur çoktu. Plastik bir bebeğe ne elbisler dikerdik. Sokakta ne piknikler yapardık. Hiç yalnız değildik. Şimdi kızıma bakıyorum ne kadar yalnız. Hiç arkadaşı yok. Ancak kreşe giderse olacak. Ne kadar acı değil mi?Keşke hiç ouncağı olmasa da arkadaşı olsaydı. Kısaca geçmişe götürüdn beni Sağol arkadaşım.

Unknown dedi ki...

Canım nice senelere,umarım hayallerimiz bir gün gerçek olur !!!

Adsız dedi ki...

Ne güzel bir söz, değil mi? Ben de hep hatırlatıyorum kendime. Özellikle de tek başıma olmak zor geldiği zamanlarda.

Selcen dedi ki...

ya aslında istesen yapılmıcak şey diil hani sat evi barkı (olanlar için) işi gücü de bırak git yerleş bi köye çocuklar toprağa bulansın tarlanda bitkini yetiştir falan da dedikodu konusund yapcak bişey yok sanırım bu dünyada :)) nereye gitsen karşılaşırsın heralde.

nomeyma dedi ki...

Sevgili Müm,
Selim'den sonra Kerim. Sütlaç'ı bana ver Gerisi ALLAH KERİM.
Bak sana bir şey önereceğim.
Bubam gillerin Cevzi diye bir köyüsü var...dı. Namı diğer cimricik köyü aynı zamanda :) sana orada bir yer tahsis edebilirim. Lakin çicuhlarının (Çocuklarının) akibeti ve senin arzuladığın duruma gelmesi eklinde tezahür etmeyebilir. Orda bir köy var uzakta.................lal lal la la....

Deli Anne dedi ki...

Öncelikle bu uzuuun yazıyı tastamam okuyanlar el kaldırsın, alınlarından öpeceğim:)

Akasya Ağacı: tam olarak böyle bir köy varsa, benim, senin dinlemem gitmek isterim:)

Anne Cafem: :)

Ebrum: Ben de, ben de çoook isterdim.. tüm ailenin, hatta toplumun refahı, huzuru ve akıl sağlığı için ve en önemlisi prototip çocuklar yetişmesinden ziyade mutlu çocuklar yetişsin isterdim.

Ev günlüğü: ne mutlu size, ne mutlu:)

Gülom: daha neler vardı aklımda ortaya çıkan da yazsam desten gibi olacaktı.. çok şeye farkındalığım arttı aslında ama nafile.. pek de yapacak bir şey yok.

Yaruzem: keşke diye diye geçireceğiz ömrü.. zaman da öyle bir zaman ki bir ileri iki geri aslında...

Özlemim: off bir de ıhlamur ağaçları olsun.. amanın ıhlamur, bergamot kokularını da eklemeliydi bu köye.. en iyi bir köy hikayesi yazayım ben.. bu yazılar çok kısa ve vasat kalıyor:) portakal ve nar ağaçları ufkumu daha da açtı

Şeymam: offf -koşma oğlum, yapma oğlum, alt koşmu oğlum, üst komşu oğlum, koltuk oğlum, yatak oğlum-derdi yok düşünsene:)

annelili dedi ki...

Bir kısmı benim çocukluğuma dair ama anlattığın kadar güzel değildi çocukluğum. Sokakta oynayıp, musluktan su içtim. Komşu kızları ile hep birlikte oynardık. Kimsenin ekonomik durumu diğerinden iyi değildi. Bilmezdik hasetlik nedir? Yoklukta eşittik vesselam...
Çok güzel yazmışsın yine öperim Delim...

Ayça dedi ki...

sen de benim ütopyamsın :) hem her gün yaz, hem akıllıca yaz, hem de yazanları oku yorum yaz :))
her gün okuduğum ama malesef yorum bırakamadığım mutlu dakikalarımsın..

GÜMÜLCiNE dedi ki...

Beni cocukluguma götürdünüz desem....
Ben böyle bir hayati yasadim,her anini öyle net hatirliyorumki.
Köyümü ziyaret ettigimde ise,modernize
hayatin oralara kadar sizdigini gördüm,malesef eskilerden fazla birsey kalmamis....
Hayalleriniz gercek olsun

sevilay dedi ki...

Deli annecim aslında yazdıkların insan olmanın gerekleri,o köyde hepimizin hakettiği gerçek yaşam şeklimiz ama ne yazık ki;boza boza bu hale gelmişiz.O yüzden sadece ütopya diyebiliyoruz.Ama aramızda hala şanslı olanlar var inş kıymetini bilirler...sevgiler sana...

Deli Anne dedi ki...

İçimizdeki karnaval: ege kasabaları her ailenin hayalini süsleyen cinsten:) Allah hepimizin gönlüne göre versin tabii hayırlısı ile.. senin de gönlüne sağlık.

Açalya: önce yoksaydım ve yoksaymadım arkasından:)

Ayşe: olsa da gitsek.. hani nerdeler:)

Zeynep:işte yukarda da dedim ya modernite.. bir ileri iki geri.. verdikleri ve ziyadesiyle götürdükleri..

Deli Anne dedi ki...

Özgür: yıllar önce izlediğim bir film vardı, adını unuttuğum.. senin yazdığın filmin adına benzeiyor.. baktım heyecanla o mu diye, ama değil.. değil de yaklaşmışım sanki.. senin bahsettiğin gibi 3 neslin hikayesi ve gene güzel bir çiftlike vinde geçiyor.. sanki ismi de buna benzer hatta o mu diye tekrar bakındım şimdi. ı-ıh değil.. Ama beri yandan Antonia da izlenmeliymiş onu da gördüm.. teşekkürler:)

Tülay: yazsam o hayalleri burdan köye yol olur denir ya hani, olsa da gitsek keşke anneler köyüne:) sevgiler.

İkizlerimbenim: aha anneler köyüne ilk adım :) sevgiler.

Gülçinim: Seferihisar da çok makbul bir yer ama sanırım fazla dillendirildi, korkarım suyu çıakrılır şimdi:)

Firdevs:)

Kirazım:Ne güzel demişsin, doğrusu bu.. orda bir köy var uzakta deyip iç geçireceğimize ve şehri kolayca terketmeyeceğimize göre biraz çabayla benzer bir hal oluşturabiliriz belki.. Aldım aldı sevgini, kelebek misaliydiler.. ben de yolluyorum şimdi yakala bakalım:)

Gugukkuşu: O filmi de bilmiyorum.. bir bulsam o köyü feryat figan yazacağım:)

Deli Anne dedi ki...

Janset: Benim de idealim bu ama pek yaklaşamıyorum oraya sanırım...

İkiz annesi:biz de başka türlü rahatız ama yaban hayatı daha iyi görünüyor şimdi de gözümüze...

Aynur:Heidi benim hayalim hep.. köy, dağ, Alpler, İsviçre, yeşil kırlar, huzur hep ondan kalmadır bana.. çok severdim küçükken şimdi de hatta. Şehirdeki yalnızlık aslında derdin çoğu. ve herşeyin son sürat yaşanması, dediğin gibi hep koşturmaca ama koştuğumuz yere vardığımızda da durmak yok yola devam:)

küçüktırtıl:keşke, keşke:) ve de tabi büyük şehirlerden sonra küçük yerlere sığabilsek de keşke..

Aygül: Evet, senin halinle yakinen ilgili:)

Kardeşim: İnşaallah! ama işte biraz da yaşayarak görbilselerdi belki daha mümkün olabilird ilerde böyle köyler kurmak istemeleri.. gene de kim bilir!

Deren: e kaygısız olmaz mıyım arkadaşım böyle olsa hayat? titizlenmesek, kusursuzluk derdine düşmesek, eşyalarımıza bu denli özenmesek, kirlense de önemsemesek...

architect dedi ki...

bana yazacak bişey kalmamış ama yine de yazayım 2 satır :) Öncelikle her zamanki gibi harika bir yazı,eline-yüreğine sağlık deli annem..benim de ütopyam bu,bunları düşünür dertlenirim İstanbulda ama Kiraz çekirdeğinin dediği gibi bulunduğumuz ortam güzelleştirmeli hiç olmazsa,daha çok iletişim kurup,hayata daha çok karışıp,çocukları da karıştrmalı,AVM ler hem maddi hem manevi sömürüyor insanı zira,yemin edicem en sonunda gitmemeye :( bu arada bugünkü gazetede gördün mü bilmem,Ayşe Kulin'in 4 oğlundan ikisinin de ismi ''Kerim ve Selim'' E artk senden de kitap bekleriz bu durumda :) sevgiler..

Deli Anne dedi ki...

Şebnem: :)

Nihalim: ah arkadaşım şu çok irdeleyen, realizme uydurmaya uğraşan akılcı yanını susturuver azcık:) mundar ettin ütopyamı.. adı ütopya ya:) bizimki öyle bildiğin bir köy değildiyoruz ya.. çalışmıyor kadınlar.. hem dedim ya sabah erkenden kalkma dertleri de yok.. kadınlar kaygusuz olduklarından erkeklerini rahat bırakıyorlar, erkekler de çok çalışma arzuları ile yeterince azanıyorlar varsayalım he mi canım:)

öperim arkadaşım.

Gün ışığı:hayali olarak kalıyor zaten maalesef:)

Ahsen: benziyormuş ya senin köyüne.. ama benimki dedim ya ütopya.. yoksa insanı hırslarımız, çekemediklerimiz vs ile illa ki ütopya bu köy:)

Fragola:)

Zeliham: senin de yüreğine, eline, diline sağlık .. sevgiler benden de:)

Sünter: şanslısınız valla.. ne mutlu size..

Esra Kasım::)

Defne Naz:Ah be canım, benim bir hayalim de odur işte.. bir bina olsun, akrabalar ve eş dostla dolu olsun.. ne güzel ne mutlu sana.. ama dediğin gibi ne acı bir çocuğun mahalle arkadaşının olmaması.. sıradan bir arkadaşlık kavramı ile tanışması için okula yahut kreşe gitmeyi beklemesi.. pöf!

Özgür: Mutlu seneler sana da.. inşaallah ve hayırlısıyla.

Berceste dedi ki...

El kaldirdim, soru mu soracaksin? Odul mu vereceksin :P Okullarda bu tarz yetisiyor ya minikler :(

Tipi tipina ayni olmasa da, benzer ozelliklerde bir yerde hemi de sehrin gobeginde boyle bir yerde buyudum ben. Acayip mutlu gecti cocuklugum. Ama artik burasi bile ayni degil :( Disaridan gelenler bozdular! Iceriden gelenler parayi gorunce degistiler! Esimin koyune bakiyorum. Orasi bile boyle degil artik. Zaman, para, hirs tum bunlari alip gidiyor. Hayal kurdugu yere gittigini zannedenler bile ne yazik ki, geri donmek zorunda kaliyor. Bknz Sinek Sekiz'in yasadiklari :(((( Dolayisi ile hayaller guzeldir ve belki bir gun topluca birseyleri degistirmek elimizdedir. Kim bilir?

Deli Anne dedi ki...

BlogcuAnne: beni çok fena deşti o söz.. içim kaynıyor bu sebepten.. zaten kafamda dönen bir takım şeyler var.. basitliğe, sadeliğe, genişliğe dair.. bu da iyi bir eklenti oldu.. tekrar teşekkürler..

Belki de kendimizi rahat bırakmalı artık.. yetemeyince çılırmamak konusunda.. belki de elimden gelen bir yarı kalmışlık anca deyip tatmin olmalı ve kesmeliyiz mükemmel olarak çocuğa yetişme çabamızı/çabamı..

Selcen: Kısen yapılabilir ama insanı kısımlar ütopya:)

Nomeyma: ahahha.. en iyi sen bilirsin köyleri, dağları..

Annelilim: ne güzel büyük oranda yaşamışsın.. ama güzel değildi de demişsin.. işte ütopya bu da.. güzel olacak illa :)

Ayça: Çok fazla bunlar bana.. mahçup oldum.. ama inanın ortada bana ait bir marifet yok. ortada birşey varsa şayet ancak Hak'tan.. çok teşekkürler güzel sözlerinize..

Gümülcine: siz son şanslı neslsiniz o zaman.. son mohikan:)

Sevilay: sevgiler benden de:)

Architect: Aha! Arkadaşım hemen başlıyorum kitap yazmaya o halde.. artık evrenden işareti de verdin :) ilginç ama Selim ve Kerim olması, ayrıca helal kadına 4 çocuk, 4'ü erkek ve kadın yazabiliyor.. ohohoho!

Deli Anne dedi ki...

Bercestem: alnından öpeceğim, gel şöyle :)

nerde büyüdün merak ettim doğrusu.. ve ne mutlu sana.. ne güzeldir şunu diyebilmek -acayip mutlu geçti çocukluğum- hep de merak ederim çocuk neyi yaşarsa bu cümleyi sarf eder? köy tamam da aile nasıl olmalı ki çocuk mutlu bir çocukluk geçirdim diyebilmeli.. bu konuyu deşmek için bekletiyorum taslaklarım da.

Dilerim değiştrebiliriz.. Hem annelerin gücü çok şeye kadir değil midir?

sevgiler.

Berceste dedi ki...

Deli anne, senin su sablonun beni deli ediyor onu da soyleyeyim :P Belki hayir degil bu soyledigim susmam lazim ama :P Yuklenmesi uzun suruyor, renkler bir atip bir geliyor. Cok rahat izlenemiyor bende, bilmem baska sikayetci olan var mi?

Neysem, nerede kalmistik? Bak odul verdin :P Sevdim, her cocugun sevdigi gibi :)
Evren'in bu(http://yavrusu.blogspot.com/2010/12/yenilikci-yonetici.html) yazisina yorumuma bir bak. Konu farkli ama yasadiklarim orada bir parca var. Cocuk bence ilgiyi yasarsa mutlu olur. Yapmak istediklerine ulasmasi icin yol gosterilirse. Bebegime elbise istiyorsam, kucukken babaannem diker ya da orerdi mesela. Sonra nasil dikecegimi, orecegimi ogrenip, Barbie kreasyonlari olusturdum ve bu benim once kimya muhendisligini, sonra secmeli ders olarak tekstili ve is hayatinda gene tekstili secmeme sebep oldu kanimca :) Taaa o yaslardan secimim beni mutlu etmis yani :) Her eve benimki gibi bir babaanne lazim sonra. Annemin islerden ayiramadigi zamani bana ayirabilen. Hikayeler anlatan, beni yonlendiren ama kendi diktesi ile degil, benim sevdiklerimi bulup cikartarak. Beraber kitap almaya giderdik mesela. Benim secmem icin saatlerini harcardi yerine gore, ben secerdim ama once o okurdu. Sonra ben!(simdilerde anliyorum ki, icinde zararli birsey var mi diye bakarmis bana caktirmadan. Oysa ben o okumayi sevdigi icin sanirdim!) Cok arkadasim vardi. Benimle yasit. Sokakta buyuklerimden birisi sezlongu ile kenarda oturup, gozucu ile bize bakarken, biz baktigini bile farketmeden ozgurce oynardik. O donem kimselerin arabasi yoktu. Bizim araba yerine gore evcilik mekani olurdu, kapilari acilip, yerine gore saklanbac karesi. Oyle saglamdi ki! Mahalledeki tum cocuklar saygi ile anarlar hala onu! Daha boyle binlerce sey. Belki benim de yazmam gerek, boyle buralari isgal etmek yerine :)

Aaa bir de yasami basitlestirmek adina. Evren'i ziyaret et. http://basitbiryasam.blogspot.com

Deli Anne dedi ki...

Bercestem.. bilmem bu işe yarar mı.. yoksa tümden mi ağır çalışıyor şablon.. ilk kez senden duydum çünkü.. susmadın ayrıca otur! :)

yaz, yaz n'olur! çok bilmek istiyorum bunu.. mutlu çocukluk ne koşulda söylenir.. yaz!

Hımm.. senin yazıları okudum ama yarın salim kafayla bir kez daha okuyacağım.. kafam bulanıklaştı, görüşüm şaştı çünkü.. yönlendirme için teşekkür ederim.. iyi ki geldin, iyi ki yazdın..

öznur-ata dedi ki...

ahhhh ahhhh..dedirttin yine bana canım arkadaşım...var mı öyle bir yer..varsa biz niye böyle bir karmaşa kargaşada yaşıyoruz....eskiden hiç istemezdim sevmezdim öyle köy çiftlik doğa vs.ama şimdi o kadar çok istiyorum ki...öptüm sizi..ütopyalarımızın gerçekleşmesi dileğiyle..gerçi gerçekleşse ütopya olmaz ya neyse

fatoş dedi ki...

düşünemiyorum deli anne, düşünemiyoruuum :(

Sibelbek dedi ki...

Keşke öyle bir köy olsa. Şehrin keşmekeşliği, marka deliliği inan o köylere bile sıçramış vaziyette. sadece köyle bitse olabilir tabii ama olay biraz da devlette. her ne kadar herşeyi devletten beklememek gerekse de devletin önce temeli atması lazım bu hayallerin gerçekleşmesi için. ama ne yazık ki vakti zamanında köy-kent projesini baltalayacak kadar çıkarcıları destekleyecek kadar tembel ve cahil bir toplumuz biz! bu gidiş yanlış diyemeyecek, bir 68 kuşağı kadar olamayacak, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyecek kadar korkak! ufff! bak senin bir yazın yine öfkelendirdi beni... okuduktan sonra sil bari :(

NzN dedi ki...

üniversitedeyken ablamın asistanına asistan olarak polonezköy civarlarında bir köye- ama gerçek anlamda bir köy- gitmiştim fotoğraf çekimi için. orada yaşayan bir çiftin hayatı ve evi fotoğraflanacaktı. köyün de dışında bir araziye vakti zamanında 5-6 evlik bir site kurmuş bu insanlar. hatunun evinde bildiğin odun sobası yanıyor, adam kendine marangoz atölyesi kurmuş, posta kutuları yapıp satıyor. evlerini kendi elleri ile yapmışlar. aynı arazi içinde birbirine benzer evleri de gördüm ve hikayesini öğrendim hatundan:
büyük şehir yaşamından uzakta kalmak ve kendi hayallerindeki hayatı gerçekleştirebilmek için bir grup arkadaş böyle bir projeye girişmiş. arkadaşlar köyü kurmuşlar kendilerine. evini ziyarete gittiğimiz hatun ve eşi yaz-kış burada yaşamaya karar vermiş. diğer arkadaşlar ara ara geliyormuş...
bir anda onu hatırladım :)
şirinlerin evi gibi gelmişti o ev bana zamanında....
şimdi yazını okuyunca bir anda oralara gittim, özendim...

BUBUKUM dedi ki...

Sadece sizin değil,hepimizin farkındalığı arttı.İlk başta yazdıkların içimi ısıttı,mutlu oldum ziyadesiyle,bu dünyadan beni alıp ütopya köye götürdü beni;yazdıklarınızı okumayı bitirince ütopya köyünde olmadığımı fark ettim ve yazınızı okurken ki sevincin yerini birden hüzün kapladı.
Ve bu yazı beni benden aldıııı.Her zamanki çelişkilerimle beynimi sardı.
Modern dünya mı ;doğal dünya mı?
İki bilinmeyenli denklem
Çık çıkabilirsen içinden
Hele benim gibi matematik özürlüysen:))))))))))))))))

Fatma dedi ki...

Bilmem hatırlar mısın bu şarkıyı? Ordaaa bir köy var uzakta, o kööööy bizimmm köyümüüüüzdür, gitmesekte, kalmasakta o kööööy bizim köyümüüüüzdüüüür.La la la la. La la lal laaaa o köy bizim köyümüzdüüüüüür. Böyle köyler var muhakkak ama, biz oralarda yaşayabilir miyiz? Gerçekten bütün teknolojiden arınmış, sadeleştirilmiş bir hayatın içinde eski yaşantılarımızı unutup, konforu, kolaylıkları unutup böyle bir köyde yaşayabilir miyiz?
Ne bileyim yine de karnımızı doyurmak için tarlada çalışacağız, ekeceğiz, biçeceğiz, elde çamaşır bulaşık yıkayacağız, suyu kazanda kaynatıp yıkanacağız,kışlık erzakları hazırlayacağız, örüp biçeceğiz kıyafetlerimizi, döşeğimizi yorganımızı kendimiz yapacağız, tarla çapalanacak, tohumlar ekilecek, sulanacak. Köy yerinde iş bitmez ve en çok ta kadınlara iş düşer. Ama hayal işte, kadınların kendilerine zaman ayırabildiği bir köy olsun, hatta kadınların gittiği bir de köy kahvesi olsun ne dersin?

HALE ATMACA dedi ki...

öyle çok istediğim şey ki, öyle çok hayalim ki anlattığın. Bir balıkçı kasabası benim düşüm... sabah erkenden ağların çekildiği,iklimi 4 mevsim ılıman, denizi, toprağı bereketli...çocukların koşturarak gruplar halinde denize indiği, midye çıkardığı,şakalaştığı ...kayalardan atlama yarışları yaptığı bir yer...çok Akdeniz, çok temiz, çok rahat.Okuldu, sınavdı derdinden uzak...kendilerine yeten kasaba okulunda aynı eğitimi gördüğü am aasıl dertlerinin mutlu yaşamak olduğu bir yer.
Bak ben de hayallere gittim şimdi,işgak ettim burayı. : ) Bu hayali kurmak - daha doğrusu bunun hayal olduğunu bilmek - üzüyor beni. Ah Deli Anne ...KEŞKE.

Ozgeee dedi ki...

Ne mutlu çocuklar, ne keyifli karı-kocalar olur bu şekilde.
Deli Anne'cim istek alabiliyor musun köyün içeriğine? O zaman benden inciler:
Bir de bu kadınların istedikleri kadar üretebilecekleri (zanaat, resim, müzik, ne olursa) atelyeleri, imkanları olsun. Bir de senede bir kaç kere uzak memleketleri de gezebilsinler.:)

elif ada dedi ki...

Ah ben de istiyorum öyle bir yerde yaşamak, çocuğumu büyütmek, köpeklerimi yemyeşil çimenlere salmak. Tereyağının üstünde minik su damlaları olsun istiyorum. İnsanlar birbirlerine selam verip gülümsesin istiyorum. Sadece bunlar için tası tarağı toplamaya hazırım.

Nil dedi ki...

biz bir nebze şanslıyız sanırım. Annemler 2 sene önce küçük bir bahçe satın aldılar. içinde iki odası, kiremitten çatısı olan. minicik bahçede yok yok. hepsi Ece için diyorlar ama biz de nasipleniyoruz. Denize yürüyüş mesafesinde , suyu yeraltından gelen bir kulübemiz var. çok seviyorum ben orayı. şehir trafiğinden uzak, kuş sesleri eşliğinde uyanırsınız sabahları.
beklerim deli annem.

bilge ve annesi dedi ki...

Ah Deli Hatun bir bakıyorum kendime seni okurken derinden iç geçirirken buluyorum. ne güzel olurdu böyle bir yerde yaşamak, ne keyifli ah ah...

pembemavi dedi ki...

Yine güzel anlatmışsın, içimi çeke çeke okudum. Ben eski mahalle kültürleri yaşayan mahallelere bile razıyım aslında.
Öyle bir mahalle ki; çocukların komşu çocuklarıyla oynayabildiği, bir OH deyip dertleşmek için komşuya kahveye gidilebildiği, herkesin kendi evinden yemekler getirerek oluşturdukları ziyafet! sofrasında komşuların toplaşıp hep birlikte yemek yiyebildiği, camdan birşeyler silkelerken rastlanan karşı komşu ile camdan cama muhabbet edilebilen, sohbetlerin içerisinde "gördün mü bak .... neler yapmış?" gibi cümlelerin hiç geçmediği sıcacık dost sohbetlerin yapıldığı bir mahalle...
Varsa öyle bir yer, ben de orada yaşamak istiyorum...

Unknown dedi ki...

yok yok sen iki çocuklu bir anne olamazsın.anlamıyorum nereye baksam sen ,senn yorumun ve de böyle hayranlıkla okunan uzun yazılar(herhalde bunlar tik-tak deyince yazılmıyor)ya ben de hata var ama ner de bulamıyorum :( hiç bir şeye zamanım yok(arko fon da )ühüüüüüüüüüü ühüüüü
ütopya na gelince ;anneme -babama diyorum gidin şu memelekete yapın küçük iki odalı bir ev valla çok değil iki oda,biz de arkanızdan her yaz güçümüz,zamanımız yettiğince gelicez(onlarda istiyor ama bakalım bu sene inşallah olacak)ve en istediğim şeylerden biri oğlumun da benim gibi cayır da çimen(geze geze oooyyyyy ooooooyyyy)gezerek inek,koyun ,tavuk bilumum küçük -büyük hayvanlara dokunarak büyümesini istiyorum aaaaaahhhhh aaaaaahhhhh
nasılda damardan yakaladın bir bilsen:)

our twins of N.Y./SEYHAN dedi ki...

Masal tadindaydi okuduklarimin her kelimesi. Keske keske be deli annem...Oyle bir koyde, oyle bir mahallede, oyle bir apartmanda yasayabilseydik.

Okumadim. Yasadim resmen yazdiklarini. Yuregine saglik...
iyi ki varsin...
Sevgiler
Seyhan

balböcükleri dedi ki...

öyle bir ütopya bulursan benide çağır.içinde yüce onosta olsun.nihahhahaha.bu espiriyi anlamanı bekliyorum.se le na
selenaaaaa selenaaaaa.çaktınmı accık.

orece dedi ki...

bende aynı tezin savunucusuyum çocuk yetiştirmek için bir köy lazım. yıllardır mütevazi bir hayatın hayalini kuruyoruz ama kopamıyoruz şehir merkezinden ve tabi samimiyetsiz çocuklar yetiştiriyoruz mecburen göz göre göre. ben senin ütopyandaki köyde sadece hafta sonları bile yaşamaya ragzıyım şimdilik. çok güzel hayallere daldırdın beni çok teşekkürler. sadece düşünmesi bile güzel.

çeşnici Handan dedi ki...

Ah ah nerede o köy hemen herşeyi bırakıp, kaçıp gideyim oraya, orada çocukların özgürce büyümesini seyredeyim haydi hemen.

cem dedi ki...

ben de ''Allah Allah neredeymiş bu köy yahu'' söylenmeleriyle okuyordum yazıyı. tabi bir yandan da böyle bi köyde beni de mutlu edecek bi dolu başka şeyler de olabileceğini düşünerek. Meğer hayalmiş, tuhhh...

efeninannesi dedi ki...

iyi akşamlar arkadaşım mutlu haftalar

Nil dedi ki...

bir nebze şanslıyız dedim ama 2 yaşında da maalesef kreşle tanıştık deli annem. bu konuyu atladım. ama yaza doğru annemler bahçeye geçince haftada üç gün yollayacam sadece kızımı . köylü olmak benim ruhumda var. zaten temizlik yapmayı sevmem. az ev eşyası az temizlik demek. ohhh bize de yer var mı bu köyde ??

Deli Anne dedi ki...

Öznurum: eskiden ben de şehrin en orta yerinde, en kalabalık yerinde olmak isterdim. Ama çocuklar olunca nsıl da değişiyor öncelikler.

Lupinin annesi:ah canım:)

Sibel'im:Dur canım, sakinleş, soluklan bir... benimki ütopya köyü zaten hepi topu:)

NzN:ah içim yandı sen anlatınca.. yahu ne idealist insanlar var ve de en önemlisi ne de idealist dostları var ki hep beraber yapabilmişler, bir düşü gerçekleştirmişler adeta.. çok istedim aynını ben de..

Bubukum:ne yazık ki ütopya... ve ölene dek o çelişkiler gidip gelecek içimizde belli ki.. zira bir kez bu pis moderniteye bulaşınca kopmayı düşünmek de ayrı bir ütopya!

Fadiş: hatırlamam mı? o şarkı da çok geçti içimden de çok uzatmamak için yazmadım buraya. ayrıca fadişim bizim köyümüz öyle bildğin gibi değil erkekler çalışacak, onlara tek kalan o.. köy kahvesi fikri de harika!

Hale: senin hayalin de pek güzelmiş.. ben de okurken daldım gittim.. ve de nispeten uygulanabilir bu bakımdan umut verici:)

Özgeee: almaz mıyım canım? hem bu yorumlarla herkesin arzuladığına yakın bir köy oluşturabiliriz .. devamını beraber yazarız bu köyün..

Elif Ada: amanın o kçük detay beni mahvetti.. tereyağının üstündeki minik su damlası da ne.. ne güzeeeel

Deli Anne dedi ki...

Küçük Mucizem: ah içim gidiyor bak.. beklerim demişsin gelirim bak:)

Bilge ve annesi: :)

Pembemavi:realiteye çok daha yakın ve daha ulaşılabilir.. ben de kesinlikle razıyım!

Sezom:az uyuyorum, bebeği emzrirken ve sallarken genelde gezinyorum, onlar uyurken de yazıyorum.. hepi topu bu arkadaşım:) bir de kocanın desteği var şükür!

evet hiç olmazsa yılda 3 ay toprağa bulansınlar, tavukları yakalamaya uğraşsınlar.. valla o da yeter ki ne yeter! hiç olmazsa yazları gidecekler bir köyleri olsa.

Seyhan'ım: :) sevgiler benden de canım.

Serpil: valla çaktım ama sen Selena deyince demek orda geçiyor diyecek kadar çaktım:)

Ece: hafta sonu, yazları da yeter değil mi? gerçeğe yakın hem böylesi.

Handan::)

Gereksiz Adam: :)

Efenn annesi: mutlu haftalar sizlere de:)

Küçük Mucizem: azıcık aşım kaygısız başım! en sevdiğim ama en az uygulayabildiğim bir sözdür. Ah bir dank! etse kafamıza keşke!

Müstesna Müstear dedi ki...

öncelikle el kaldırayım, yazıyı okudum sonuna kadar.. :)hatta kızım da dinledi ve bana katıldı "aguu" diyerek.. biz kızımla gelmeye karar verdik o köye.. +1 çok şeydir..+2 şahane bi şey.. gidelim o köye.. en azından arada bir kendi içimizde..(bu son cümleyi kurmak beni mutsuzlaştırdı birden..sadece içimizde mi:(

velhasıl bize bi müteahhit lazım illa "yaptım olacak!"diyen..

sevgilerimle.

Deli Anne dedi ki...

B612'den: tebrikler:)

evet bence de bir müteahhit, şöyle atılgan, girişken ve en idealistinden.. sıfırdan bir köy gerek bize çünkü:) +2 de pek ala olur.. olmasa keşke içimizden:(

Sitare dedi ki...

düşünemiyorum,havsalam buna müsait değil.biz alışmışız keşmekeşliğine hayatımızın.zor olmadan başaramıyoruz hiçbir şeyi.alışmış kudurmuştan beterdir derler.o köy olsa bile yeryüzünde ayy biz ondan da sıkılırız.bu ne böyle hiç atraksiyon yok deriz.gitmelere sardırırız,kocayı manyağa çeviririz.bizi kasar anacım kasaaarr:)
bu arada yazı yine şahane olmuşş...

Deli Anne dedi ki...

Sitare'm mundar etme güzelim hayali, ütopyayı ayol! etmeyizz bişeycik, sadelik iyidir :)

ŞEKER dedi ki...

nasıl güzel bir yazı olmuş. emeğine sağlık, bayıldım

didem dedi ki...

Adresi ver yeter. Ben de geliyorum!

Deli Anne dedi ki...

Şeker: )

Didem: ah bi bulsam, neverland burası da olsa olsa:)