İlter Komando der bana. Fiziksel gücümü aşsın aşmasın her yükün altına girmem, kadınsı zerafetten gayet uzak biçimde kaba saba tüm işleri sırtlanmam ve üstüme gelen bir roket olsa dahi çekilmemem, istifimi bozmamam sebebiyle. Üstünden araba geçecek olsa aldırmıyorsun, diyor. Haklı da. Geçmişliği de var bir kaç kez. Sanırım bunda annemden gelen çilekeş genlerimin payı çok büyük. Nitekim ailenin tüm fertlerinde vardır 'Komando Ruhu' Evde bel fıtığı olmayan yoktur mesela, kaldı ki 2 kez ameliyatını olan çoktur. Önümüze gelen maddi yahut manevi yükü, ben bunu taşır mıyım, taşıyamaz mıyım diye düşünmeden sırtlanırız hemen. Bir de bu iflah olmaz genlerin üstüne sefil öğrenciliğimden gelen zayiatlar eklenince ortaya çıkan; şah iken şahbaz olan ben!
Anneliğim de bu hal üzredir. Komando ruhunun üzerine, olacakların ötesini berisini hesap etmeden, işin içine dört ayakla girme huyu eklenince çoğunlukla boyumu aşan durumlarda bulurum kendimi. Önce kırkbin kaplan gücündeymişcesine hayat çarkını döndürmeye uğraşırım cansiparane biçimde. Nefes nefeseyimdir, yorgunluktan ölebilirim belki ama sorgusunu yapmayı dahi akıl etmediğimden yaşam döngüsünü devam ettiririm tüm gayretimle. Çoğunlukla ağır aksak da olsa yürüyen çark tökezliyor bugünlerde. İşte şudur mesele;
Selim doğduğunda İlter'le daha hastanede kalmıştık yapayalnız. İlk gece birileri vardı ama ikinci gece başbaşaydık. Üstelik normal doğum diye gittiğim hastanede ameliyatlı kalakalmıştım. Apar topar hastaneye gitmek, onca ağrıya rağmen sezaryene mecbur kalmak, ilk bebek, tümden gelen şaşkınlık ve bönlük ile güdülmüş koyun gibi ne denirse yapıyordum. Hemşire ameliyattan bir kaç saat sonra ayağa kaldırmayı denediğinde hiç itirazsız kalktım, hem şaşkın hem de itaatkar idim alabildiğine. Hayretler içinde kaldılar; ağrı eşiğiniz ne kadar yüksekmiş dediler. E, bilmezler ki, ne de olsa ben bir komandoydum. Hiç -ah ağrım, vah canım- diyemedim, hep bir an önce kalkmaya uğraştım. 2. gece İlter hastane odasında uyudu ben hastanenin en cırtlak bebeğine baktım. Üstelik dedi ki -iyi ki ayağa kalktın!-
Moskova'ya gittik. Arkadaşımın biri -Vay canına, tek başına, yardımsız çocuk büyütüyorsun oralarda- deyince şaştım. Anormal olan bir şey mi yapıyordum da haberdar mı değildim diye, sorguladım. Sonra aldırmadım, kendimi yiğit bir kadın sandım. Oysa Selim de çok zorlanmıştım. Korkunç bir kolikle başlayan 2 yıl boyunca günler geceler boyunca uyumayan, yemesi kabus olan bir çocukla kalakalmıştım. Ve belki bir kaç çocuk büyütecek kadar yıpranmıştım. Aklı başında bir kadın benim durumum budur, tek çocukta kalmalıdır, derken ben ikinci çocuk da olmalıdır dedim. Gene sezaryen oldum. Gene derhal kalktım. Gene yardımsız ve gene komandoydum. Herşeye yetişirim, herşeye yeterim yanılgısındaydım gene. Hayat çarkını tüm gücümle döndürmeye uğraştım yüksek cehaletimle ama ne yazık ki bu kez sınıfta kaldım. Çok şeyin aksadığına, artık kırkbin kaplan gücünün de yetmediğine bana gerekenin yüzbinkaplan gücü olduğuna şahit oldum. Titizlenmelerimden eser kalmadı. Ev darmadağın. Selim'in okulu ayarlanmadı. Evden taşınmalı. Yapılacak tonlarca iş, alınacak onlarca eşya, bakılacak çocuklar ve en önemlisi kendim darmadağınım. Artık ne temizlikçi, ne yardımcı, ne okul, ne ev, ne eşya arayışına yok takatim. Zaten öncelik hangisinde onu bulmaktan bile acizim. Saldım çayıra mevlam kayıra modundayım. Dilerim Mevlam kayırır! Rabbim kimseye taşıyamayacağı yükten fazlasını vermez ya, budur inancım. Bundan dolayıdır ki bir ilahi gücün beni bu durumdan çıkarmasını beklemekteyim. Ümitvarım.
Velhasıl-ı kelam; zamane anneliği çok zor bir sanatmış. Hele ki yardımsız! Kapalı kutu gibi evlerimizde bir başına çırpınmak bir yere kadarmış. Olan yarı deli annelere ve ona bağlı çocuklara olmuş. Bugün öğrendim ki -Bir çocuk yetiştirmek için koca bir köye ihtiyaç varmış!-*
*Blogcu Anne'den. Bir Afrika atasözü imiş. Yazıyı ordan yola çıkarak kaleme aldım. Bunun üzerine çok yazasım var daha. Yarama parmak basıyor tam da.
Anneliğim de bu hal üzredir. Komando ruhunun üzerine, olacakların ötesini berisini hesap etmeden, işin içine dört ayakla girme huyu eklenince çoğunlukla boyumu aşan durumlarda bulurum kendimi. Önce kırkbin kaplan gücündeymişcesine hayat çarkını döndürmeye uğraşırım cansiparane biçimde. Nefes nefeseyimdir, yorgunluktan ölebilirim belki ama sorgusunu yapmayı dahi akıl etmediğimden yaşam döngüsünü devam ettiririm tüm gayretimle. Çoğunlukla ağır aksak da olsa yürüyen çark tökezliyor bugünlerde. İşte şudur mesele;
Selim doğduğunda İlter'le daha hastanede kalmıştık yapayalnız. İlk gece birileri vardı ama ikinci gece başbaşaydık. Üstelik normal doğum diye gittiğim hastanede ameliyatlı kalakalmıştım. Apar topar hastaneye gitmek, onca ağrıya rağmen sezaryene mecbur kalmak, ilk bebek, tümden gelen şaşkınlık ve bönlük ile güdülmüş koyun gibi ne denirse yapıyordum. Hemşire ameliyattan bir kaç saat sonra ayağa kaldırmayı denediğinde hiç itirazsız kalktım, hem şaşkın hem de itaatkar idim alabildiğine. Hayretler içinde kaldılar; ağrı eşiğiniz ne kadar yüksekmiş dediler. E, bilmezler ki, ne de olsa ben bir komandoydum. Hiç -ah ağrım, vah canım- diyemedim, hep bir an önce kalkmaya uğraştım. 2. gece İlter hastane odasında uyudu ben hastanenin en cırtlak bebeğine baktım. Üstelik dedi ki -iyi ki ayağa kalktın!-
Moskova'ya gittik. Arkadaşımın biri -Vay canına, tek başına, yardımsız çocuk büyütüyorsun oralarda- deyince şaştım. Anormal olan bir şey mi yapıyordum da haberdar mı değildim diye, sorguladım. Sonra aldırmadım, kendimi yiğit bir kadın sandım. Oysa Selim de çok zorlanmıştım. Korkunç bir kolikle başlayan 2 yıl boyunca günler geceler boyunca uyumayan, yemesi kabus olan bir çocukla kalakalmıştım. Ve belki bir kaç çocuk büyütecek kadar yıpranmıştım. Aklı başında bir kadın benim durumum budur, tek çocukta kalmalıdır, derken ben ikinci çocuk da olmalıdır dedim. Gene sezaryen oldum. Gene derhal kalktım. Gene yardımsız ve gene komandoydum. Herşeye yetişirim, herşeye yeterim yanılgısındaydım gene. Hayat çarkını tüm gücümle döndürmeye uğraştım yüksek cehaletimle ama ne yazık ki bu kez sınıfta kaldım. Çok şeyin aksadığına, artık kırkbin kaplan gücünün de yetmediğine bana gerekenin yüzbinkaplan gücü olduğuna şahit oldum. Titizlenmelerimden eser kalmadı. Ev darmadağın. Selim'in okulu ayarlanmadı. Evden taşınmalı. Yapılacak tonlarca iş, alınacak onlarca eşya, bakılacak çocuklar ve en önemlisi kendim darmadağınım. Artık ne temizlikçi, ne yardımcı, ne okul, ne ev, ne eşya arayışına yok takatim. Zaten öncelik hangisinde onu bulmaktan bile acizim. Saldım çayıra mevlam kayıra modundayım. Dilerim Mevlam kayırır! Rabbim kimseye taşıyamayacağı yükten fazlasını vermez ya, budur inancım. Bundan dolayıdır ki bir ilahi gücün beni bu durumdan çıkarmasını beklemekteyim. Ümitvarım.
Velhasıl-ı kelam; zamane anneliği çok zor bir sanatmış. Hele ki yardımsız! Kapalı kutu gibi evlerimizde bir başına çırpınmak bir yere kadarmış. Olan yarı deli annelere ve ona bağlı çocuklara olmuş. Bugün öğrendim ki -Bir çocuk yetiştirmek için koca bir köye ihtiyaç varmış!-*
*Blogcu Anne'den. Bir Afrika atasözü imiş. Yazıyı ordan yola çıkarak kaleme aldım. Bunun üzerine çok yazasım var daha. Yarama parmak basıyor tam da.
72 yorum:
heleki birde çalışıyorsan ve akşam eve geldiğinde tüm gün özlediğin yavrun seni bekliyorsa :)))
Deli Anne'cim yazıyı bitirirken yazdığın sözü bir kaç ay önce Harvey Karp'ın kitabında okuduğumda üzerimden koca bir fil kalkmış gibi hissetmiştim:)Oh be, bende bir anormallik yok! Şöyle devam ediyordu yaklaşık olarak: "Çekirdek aile insanlığın en büyük sosyal deneyidir. Bir erkek ve bir kadından tek bir çocuğu yetiştirmesini beklemek deliliktir." (Özge'nin meali bu, kelimesi kelimesine alıntı beklemeyiniz.)
Naçizane önerim, senin yerinde olsam önce eve şöyle düzgün bir yardımcı bulur, işlerinin/ yükünün bir kısmını, istersen sadece ev işlerini delege ederdim. Olduğu kadarıyla, mükemmel iş ve işçi aramak hata olur (Ben yaptım, oradan diyorum:))
Sonra silkinip 100 kaplan gücünde sahalara geri dön:)Hem de Anka kuşu gibi, küllerinden doğarak...Çok afilli bitirdim, di mi? :D
Yüzerken suya ilk atladığımız an dibe batıp sonra üste çıkıyoruz. Zaman zaman oluyor herkeste eminim üstesinden geleceğinden. Hep şuna inanıyorum sorunları böyle güzel sınıflandırıp tahlil edebilen herkes üstesinden gelebilecek güce de sahiptir ki zaten biliyosun komando annem:)
eğer bir gün 2.bebek düşünürsem en az 1 ay yatacağım. sezeryanla doğurup ilk haftada tüm evi temizledim yalnızdım ben de. ama mücadele etmeyi öğretiyor:) Aslında durum şu özetle polyanna kaçıyor içimize zalak şey.
Güçlü bir yapın olmasa , burada olmazdın. Hem annelik hem de yaratıcılık. Gözlerinden enerji fışkırıyor. Kendi ayakları üzerinde duran , hatta başkasının yerine de duracak bir hava var sizde. Bu şekilde hayat daha sağlam devam ediyor. Ben de ilk haftadan itibaren, evde yalnız kalmıştım. ve ilk çocuk, herşeyi yapabilirim, başedebilirim dedim . böyle olunca da biraz antipatik olunuyor ama, gerçek bu. biz güçlüyüz, 10 kaplan gücündeyiz :D
Aşağı yukarı aynıymışız seninle belki de o yüzden bu kadar çabuk kanım ısındı yazdıklarını okudukça.Ben de sezaryen yapıp yalnız kaldım hem de iki tanesiyle eve gelip yemek yaptım daha saatler olmuşken ,15 günlük lohusaydım ve cam siliyordum sırf mevlüt yapacağım diye..Bana bir şey olmaz dedim durdum hala da diyorum aslında Allah dağına göre kar verirmiş ya bizim dağ uçsuz bucaksız :))Bize bizden başkasından fayda yok Deli Annem o yüzdendir ki yıkılmadan ayakta duracağız çünkü bize ihtiyacı olan 2 değil 3 çocuğumuz var.Ben yapamıyorum düzgün birini bulamadım ama yapabiliyorsan en azından bir yardımcı al derim belki yükün biraz hafifler.
anneler mi komando yoksa bebeler mi iyi bir komutan.
ANNE KALK İLERİ MARŞ MARŞ. Emredersin oğlum.
Vallahi bende saldım şu ara, taşınılacak nereye nasıl ondan bile bi haberim :)))
Gücümüzü tükettiler, eskiden nasıl bakarlarmış onu zaten hiç anlamış değilim, heralde bizaden daha fazla salarak :))
Ben ki doğum yaptım 2 sene sonra 2. çocua geçiş yapıcam derdim ama 2 yaşına girdikten sonra günden güne bu fikrimden de vazgeçtim :))
Bir de yanlız bakmak, eve kapanmak zor gerçekten, hakkımızda hayırlısı diyelim toparlarız elbet :))
vallahi zor ama bu zamana kadar üstesinden gelmişsin bundan sonrası için de kendini yıpratmadan eğer mümkünse bir yardımcı alaraktan devam et komando haline yoksa zaman geçiyor sağlığını tekrar elde etme şanssın olmayabilir :)) sevgiler...
fazla tanıdık geldi. mekanlar farklı zamanlar birkaç ay sapmış ama olylar aynı. yalnız olmak zor ama alıştım. artık yalnız olmak daha güzel :)
yazini okunca aklima su fikra geldi:
Yeni asker olan Temel'e komutanı sormuş: - "Savaşta siperdesin, sağ taraftan düşman askeri geldiğini gördün. Peki ne yaparsın?" Temel heyecanla cevap verir: - "Hemen çevirir silahımı üzerlerine ateş açarım komutanım." Komutan tekrar sormuş. - "Peki, karşıdan geliyorsa?" - "Karşıya ateş açarım, komutanım." - "Arkadan geliyorsa?" arkami doner hemen ateş açarım ."peki,havadan saldiriyorsa?" deyince komutan, Temel dayanamamış: - "Komutanım, bu ordunun benden başka askeri yok mu?"
iste evdede herkes bizden herseye yetismemizi bekliyor..anneligin dayanilmaz agirligi:)oysa yardimci kol ordu sart!!!
Merhaba Deli Anne ben sana kısaca Amazon anne demek istiyorum , müsadenle.Enerjine ve savaşma gücüne bakılırsa Amazon kadınları gibi olduğunu düşündüm okudukça.Senin tabirinle deli cesaretine hayran oldum da diyebilirim hatta.Ama azcık dinlenmeye ihtiyacın var galiba , S.O.S. veriyorsun...Böyle anneleri okuduğumda elim kolum bağlı hissediyorum.Haykırışlara yardımcı olabilmek isterdim , keşke elimden birşey gelseydi ve sen de dinlenebilseydin.İnşallah güzel bir uyku ile yarına iyi başlarsın ve her zamankinden daha Amazon olursun...iyi geceler
Ayni yaslardaki iki cocukla seni cok iyi anliyorum ustune ustluk burda bende yapayalnizim... esyaya temizlige aldirma ... tasinmayi beklemek yanlis! bir an once gecicide olsa cevrende selimin gidebilecegi mumkunse anaokulu bulmaya calis, deilse kres usulu .. (cok ince eleyip sik dokuma lutfen) ..tum gun deil mesela 1den 5 e kadar .. yada sabah 9 dan 2 ye kadar falan ... haftada 3 gun ... bu en cok selim icin iyi olacaktir.. onun yasitlariyla birlikte olmaya ihtiyaci var.. seninde azicik kafa dinlemeye ve disari cikmaya ... egerki selim memnun kalmassa bunu zaten seninle paylasacaktir. Pinarin ne kadar okulda ve disarda mutlu oldugunu bildigim icin, bunu israrla oneriyorum, ve buna ne kadar ihtiyacin oldugunu bildigim icinde..
sevgili deli anne senin bu yaşadıklarını ben on dört yaşında yaşamaya başladım şimdi otuz iki yaşındayım hepsi geçer iyi anne ilgili anne yada fedakar anne diye bişeyyok sadece anne var ve bugerçekten çok zor bir iş dedimya on beş yaşında ilk çocuğumu kucağıma aldı sarılıklı doğdu hastane kan değişimi derken öldü sonra ikinci çocuk üç sene sonra üçüncü çocuk on sene evden dışarı çıkmadım sonra kocaman bir depresyon şimdi üçüncü çocuğu büyütüyorum öbür ikisinin yardımıyla lütfen kendini yıpratma mükemmeli arzulama olayları akışına bırak inan okula başlayana kadar sonrası öyle çabuk geçiyorki hoşçakal
çok iyi anladım seni.hçocuk da doğururum,musluk da tamir ederim,arabayı servise de götürürüm..herşeyi yaparım, mal mıyım? özgür olmaya alışmış kadınların özgürlük yanılsaması diyorum ben buna,kocalarımıza da bayram olsun.hayır, bunu bıraksan rahat davransan, ki ben bunu da denedim olmadı,komando annelerin büyüttüğü adamlarla evlendiğimiz için neden komando olmadığımız sorgulanıyor bu seferde yine suçlu oluyoruz...kısır döngü.nokta.
Deli anne inan bana yanlız değilsin. Zaman geçtikçe yaşadıklarımız, tek başımıza sırtlandıklarımız bizi yoruyor.Hızlı koşup hemen yoruşuyoruz sanırım. İlk çocukta ki gibi değilim mesela.Etraftakilerde benim her işitek başıma becerdiğimi söylerler ama ben bu sefer aynı gücü bulamıyorum kendimde.Eşimde bilir ki O olsada olmasada ben her işi hallederim.Hatta O'nun işlerini bile. Ama insan yoruluyor. Yaş ilerledikçe mi böyle oluyor bilmiyorum ama ben esi ben değilim. Hayatı, işleri, yükleri, sorumlulukları paylaşmak istiyor insan.Eşim çok yoğun bende tez canlıyım ve işler hep bende:)))Hatta bu ara takmış geri dön iş yerine diye:))Ara ara gidiyorum.Bebeğe oda ayarlıcakmış:)) Allah yardımcımız olsun.
Elif-kayra: ben çalışmadğım için yerine koyamadım:)
Özgee: evet, Blogcu Anne de uzun uzuzun alıntı yapmış.
Valla bu gidişle anka kuşu mu olacağım yoksa sümsük kuşu mu o tartışılır.
Ebru: inşaallah diyeyim, inşaallah o gücü hissederim.. ve şöyle Selim'in dediği gibi silkelenirim.. ki birşeyler yapmaya yetkinleşirim gene.
Zeynep: teşekkür ederim güzel sözlerin için.. morale ihtiyacı varken insanın pek de iyi geliyor kulaağa:) bu yüzden olumlu konuşmanın gücüne inanıyorum.. teşekkürler tekrar..
İkiz annesi: ben hiç aramadım öyle yardımcı felan, temizlikçiden bile ödüm kopuyor valla.. ara, anlaş, gelir, gelmez.. çok büyüyor gözümde bu işler.
Kuzey Tan: onlarkimi zaman iyi bir komutan, bugün oğlum aıça ben liderim dedi mesela:)
Mlke: beni de mahvetti bu karmaşa.. eskileri çözdüm ben ayrıca.. salıyorlarmış sokağa bahçeye konu komşuya.. imece usulü kotarmışlar işi vesselamm.. bir de derin düşünmek yok.. daa ne olsun..
Burcu: doğru sağlık gitti mi herşey yalan!
Erkİpek: artık yalnız olmak daha güzel ha::)
Her bebek bir melek: hiç güleceğim yokken güldürdün sağol:)
İçimizdeki krnaval: valla Amazon kelimesi de zihnimde dönüp duruyor kaç gündür hatta Selimle oynarken de ortaya çıktı.. o bile öğrendi:)
Birde okuyorsan, yapilacak sinavlar, odevler varsa, ve kimseye dert yanamiyorsan, diyecekleri sey durmak stemiyorsan " Ben sana demistim dimi, okul bitmeden cocuk yapma diye"...
Sonra evin hali moralini bozuyor tek tatil gunlerini temizlkle geciriyorsan, ve kocan ictigi kahve fincanini bile mutfaga goturmekten acizse, delirmemek elde degil...
Deli annem, sen bizim sozcumuzsun. Kim tutar seni...
Deli Anne biz çok güçlü bir yapıya sahibiz bu bir gerçek.Yaptığımız üstlendiğimiz sorumluluklar öyle herkesin harcı olamayacak türden.Belki kendimize haksızlık ediyor,çok yükleniyoruz ama bahis çocuklar olunca ceremesine gönüllü razı oluyoruz.
Yaa biz bi tanışma ayarlasak olmazmı?
Seninle dertleşecek öyle ortak meselelerimiz var ki...Merhem niyetine...
Sevgiler
basimiza ne geliyosa zaten bu ben yaparimlardan adamlari bi alistiriyoz utanmasalar altlarina yapacaklar ikinci dogumdan sonra bi deprosyona girmistim hastaneden geldim ki evi b..k goturuyo adamin umrunda deil...kac dikis var bilmiyom bi yandan temizlik yaptim bi yandan agladim icine s...dedim boyle hayatin ama cabuk atlattim allahtan off deli hep yarama barnak basiyon:(
4 duvar içinde bir başına olmayalım diye ben her gün dışarı çıkıyorum. bazen kapı önünde komşuları görüyoruz, onur'a sen çık, ben burda takılıcam diyorum, muhabbet edebildiğimden falan değil. sırf kız benden başka birilerinin de yüzünü görsün diye. komşular ona laf atıyorlar, seviyorlar vs. de çekirdek aile dışında birilerinin yüzünü görmüş oluyor bebek, yoksa dünyası bizden, hatta biz bile değil benden ibaret zavallımın.
köymüş, peh, anane, babane bile yok be, hadi onu da geçtim amca, dayı... ne gezer? yapayalnızız, ühüüüü :.(
Deli anne'cim ben Tr'deki arkadaslara sanslisiniz diyordum, yanlarinda aileleri bir yere gitseler cocuklari birakiyorlar, yardimcilari var falan :)
Biz burada kendi kendimize yetistiriyoruz cocuklari, doktora gitsek hep beraber topluca :), yanliz kalma gibi bir luksumuz yok en son ne zamandi hatirlamiyorum bile, hayat kolay mi degil her is sana bakiyor bir de esin evde az bulunuyorsa, sikayet ediyorum esime bazen cok bunaldigimda, baska ne gelir elden sikayet ettigimle kaliyor, unutuyorsun sonra yenisini yasayana kadar :)
Allah guc kuvvet versin insallah, komando gibi her zorluga gogus gerelim :)
ben kendi derdime çare bulamazken hemen senin dertlerinin çaresini söyleyeyim deli annecim ,acil eylem planı şu :
1-Hemen kendine mümkünse yatılı bir bakıcı buluyorsun,eli yüzü düzgün,temiz,güvenilir biri (eşe dosta haber salma,muhtara söyleme,çevredeki esnafa sorma,danışmanlık şirketleri yöntemlerini deneyebilirsin)
2-Bakıcıya biraz güvendikten sonra Selimi alıp okul araştrmaya başlamalısın,bu biraz sancılı bir süreç,gittiğin hiçbir okulu 4-4 lük içine sindiremeyeceksin ama gözünü kapatıp vereveksiniyakın olanı tercih et derim ben,hatta belediyenin kreşi de olabilir,seneye özle okul mu devlet okul mu diye karar verince ona göre bir ana-okuluna gönderebilirsin.
3-okula karar verdikten sonra ev araştırmasına girebilirsin,onu zaten emlakçılar halleder.
4-Spora gidip zayflamanın ve yeni kyafetler almanın zamanıdır.
5-Ya bir yardım kuruluşunda ya da part-time bir işte çalışmak da iyi gelir,yok ben çalışmıycam diyorsan bir hobi süper olur bence..
6-Yemek ve çocuk bakım hariç hiçbir işe el sürmeyeceksin..
Bence hem kendin,hem eşin hem de çocukların için bu planı uygulamalısın deli annecim.Biz iyiysek-mutluysak onlar da mutlu..
Allah büyük ama tekne küçük,önlemimizi almamız gerek..taşıyamayacağımız yükü vermez elbet ama hepsini birden yüklenip onun verdiği cana eziyet etmemizi de istemez heralde..
kal sağlıcakla :)
Ayakta alkisliyorum seni. Bir de soyle dusun ne kadar guclusun, herseyi kendin halledebiliyorsun, ve "aci yok" modundasin. Tabiki yipratici yorucu ve bezdirici.
Zor bir seyi basariyorsun. Yalniz olmanin iyi yani bence kendi kararlarini kendi verebiliyorsun, karisan gorusen yok, hem de cocugunu istedigin gibi terbiye ediyorsun. Tek kaptan sensin. Seni iyi anliyorum. Biz de ayni yollardan gectik cunku.
Allah gücüne güç katsın inşallah.
Annelik gerçekten zor iş...Hele de hakkıyla yapmaya çalışırsan iyice zor...
Ben de 2 çocuğumu yalnız büyütüyorum. Ailem yakında ama herkes kendi halinde.
Yaradılış olarak birşey talep etmeyi hep ağır buldum. Bekledim ki karşı taraf yardım teklif etsin. Bekleye bekleye bugünlere geldik...Hayırlısı...
Ben kendi adıma hayatı kendim zorlaştırdığımı da düşünüyorum zaman zaman. Çünkü gücüm yetmeyeceğini bile bile herşeye kalkışıyorum. Zorla da olsa gücümü yetiriyorum ama, bende hal kalmıyor vesselam.
Aman ev toplu olsun, aman kızın okulu ile yakından ilgili olayım, ufaklık da TV karşısında vakit geçirmesin eğitici birşeyler yapayım, sağlıklı yemek yesinler, vaktinde uyusunlar, tertemiz giyinsinler telaşlarında günler nasıl geçiyor, akşam nasıl oluyor farkına varamıyorum hiç.
Ama yaşananları paylaşmak ve yalnız olmadığını görmek biraz hafifletiyor yükü... Tabii bir de hiçbir sıkıntının sonsuz olmadığını bilmek. Hayat bir imtihan. Sıkıntılar karşısındaki duruşumuz önemli. Bu dünyaya sefa sürmeye gelmediğimiz belli. Farklı farklı olaylar yaşayacağız. Kimi zaman keyifli kimi zaman sıkıntılı günler geçireceğiz. Önemli olan her iki halin de geçici olduğunu ve sadece bir imtihan vesilesi olduğunu bilip ona göre davranmak.
Allah bizi isyan edenlerden eylemesin inşallah. Sevgiler
Deli anneciğim bu kadar çok sevilmenin sebebi bence yazılarında insan kendin birşeyler buluyor, öyle şeyleri kaleme alıyorsun ki yazı ne zaman başlıyor nezaman bitti anlamıyorsun bile.
Bende aynı lafı çok kullandım çok kere 3-5 çocuk doğursam ancak bu kadar yıpranırdım dedim.Tabii benim çok büyük bir şansım vardı annem yanımdaydı. Yoksa 24 saati devirip diğer güne geçtiğimiz halde uyumayan bir çocukla nasıl başederdim işe giderken(hala da çok uyumaz). Bizde de durum aynıdır herşeyi organize eden,herşeyin peşinde koşan bir ben var evde kendimce derim aman minnet edeceğime yaparım ben ,tenezzül etmem. Bu doğru bir şey mi tabiki değil, adamları tembelliğe alıştırıyoruz, bir şey olsa Erol sen yaparsın sen yaparsın diye sırtıma vurur askerlik arkadaşının sırtına vurur gibi. Bir noktada kayışları sıyırırsın vucut sinyallerini göndermeye başlar. Psikolojik olarak yıpranmışlığın var bir fiziksel uyarılar baş gösterir, herkesin gücü de bir yere kadar(Mesela benim şu an midem pert durumda ,fıtık başlangıcı var)Sana kolaylıklar diliyorum,dularım seninle.
(Ha bu arada erolda der senin ölümün normal yollardan olmayacak, nasıl yürüyorsun,nasıl karşıdan karşıya geçiyorsun, arabalara bile bir başkaldırışın,bir isyanın var,ezecekler ,göreceksin gününü der)
Deli Annecim dün ağır bir grip nedeni ile eve geldim,uyuyacağım guya.o ayrı bir fasıl neyse,yardımcı kadın gittikten sonra evde misafir kayınvalidem olduğu için kalktım yemekleri ısıttım sofraya koydum,yedik sonra Bebeği uyutmalı faslına hızlı bir geçiş yaptimki bende yatakta sızayım,neyse başaralı olamadım eşimden rica ettim,yanıt:sen annesin hasta olmaya hakkın yok(ama yinede uyuttu sevgili kocacigim) bende minnet doluyum,sabah kalktığımda ise ne göreyim mutfak da sofrada bıraktığım gibi ,vesselam birini yapsalar birini yapmiyolar. komandoluk annelerimizden genlerimizde geliyor bize, onlara ise hep prens lik öğretiliyor maalesef :( senin deyiminle "ayh hayat çok zor " :)))).sevgiler,
aynı senin gibi gittim hastaneye, ama ben bir gün sonra sezeryan olucaktım, ağrılarım başladı bütün doğum sancılarını çektim herşey tamamken bizim kız karnımda tuvalet ihtiyacını karşıladığı için acil sezeryana alındım, ameliyattan sonra 3. gün kalkıp bütün evi baştan aşağı yine temizledim, müminecim evet biz çok şeye katlanıyoruz ama ben annemi, ondan önce anneannemin çektiklerini düşünüyorumda çok şükür biz yine o kadar çekmiyoruz, ama bu arada birşey daha var üzmemek lazım kendimizi o kadar aferim sen bu kadar fedakarlık ediyorsun diyen varmı? ve sen fıtık olunca yarın öbürgün bu komondoluktan dolayı zor bir yaşlılık geçirince kimler olucak yanımızda, kim çekicek o ağrıları senin yerine, sen şimdi herkesin işini yapıyorsun ya, o zaman iyki komando olmuşum dicekmiyiz, yok ya hep verici olmamak lazım :) birazda alalım, arada hasta ol. ilgi gösterilsin, evin kaba işlerini sen yapma, selimi de artık bir kreşe yazdır hem sen kafa dinle hem de selim faydalansın.....
avrupa kadını değil, anadolu kadınısın .)
Şöyle bir silkelen:) Bismillah de. İlk öncelik evin temizlik işlerini vereceğin birini bulmak olsun. Sonrasıda SElim'in okulu. Diğerleri nasılsa zamanla olur. Daha dün yaşadım buna benzer bir duyguyu etrafımda bir sürü yakınım ve ilgili bir babaya rağmen. Allah yardımcımız olsun:).
Mümineciğim,bunca yılda öğrendiğim şudur ki,sen ne kadarını yüklenirsen çevrendekiler o kadarını sana yüklemekte hiç bir sakınca görmedikleri gibi o yükleri taşımayı senin vazifen addetmeye başlıyorlar zamanla.Bir minnet hissi,bir takdir,bir teşekkür sözü bile esirgenir oluyor zamanla.Garip olanıysa bin nazla elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyenlerin daha kıymetli olması.Öte yandan da can çıkar huy çıkmaz,gene karakterinde ne varsa onu yapar insan.Yani doğuştan bahtlı olmak gerekiyor galiba.
özlem
Dün akşam misafirim vardı. Kabuklu yer fıstığı ikram etmek gibi bir hataya düştüm ve evin halini tahmin edebiliyorsundur. Şu anda işteyim ve ev hala öylece beni bekliyor. Yakında belediyeden şikayet üstüne gelirlerse hiç şaşırmam evden gelen kokular üzerine. İlk evlenirken ki benden eser kalmadı. Haa bir de yakınmak gibi bir lüksüm olamaz çünkü bütün bunları ben istemişim. O yüzden umarım mevlam beni de kayırır.
Ama gerçekten bir yardımcıya ya da Selim i bir kreşe yollamaya ihtiyacın var.
blogcu annenin dünkü yazısını okuyunca aklıma sen geldin. dedim mutlaka ki okuyacak bunu :)architect in acil eylem planı kulağa hoş geliyor. seni ancak sen kurtarabilirsin.
bence bir anne iki çocuğa bakıp aynı zamanda evi çekip çevirebilir ama geceleri kesintisiz 7 saat uyku ve günde 2 saat serbest zamanı olması şartıyla...
yine ne güzel anlatmışsın deli yazar. evet biz herşeyi yapabiliriz, yapıyoruz da ama sınırları çok zorlamamak lazım(mış) ben de yeni öğrendim. herşeye yetmiyor yetemiyor insancıklar, koyver gitsin.
komandolar da insan :)
Sevgili deli hatun, ben de yalnız başıma kızımı büyütmenin zorluklarını, sırf bu yüzden iinciye cesaret edemediğimi söyleyip duruyorum. Yazdıklarında o kadar haklısın ki, şikayet etsek de hayata karşı duruşumuz böyle belki, bizi biz yapan şey bu kimbilir
hahahaaaa :)) aynı şeyleri farklı şekilde düşünüyorum desem :))
her sabah kalktığımda diyorumki bu evi bin şebnem olsa toparlayamaz, kadınmı alsam :)
işe gidiyorum; aklım oytunda ve evde üstüne Aralık ayı çok yoğunum..
eve geliyorum benim pestilim çıkmış ama ne hikmetse okulda enerji toplayan bir bücür benden ilgi bekliyor...
kitap okumak istiyorum, sinemaya gitmek istiyorum, hobilerime zaman ayırırken bişeyleri ihmal etmek istemiyorum vıdı vıdı vıdıııı :))
Sonuç: gel biz kendimizi dolly gibi kolonlayalım :))
Oh be, oh! Okudukça rahatlıyorum. Senin zorlanman beni mutlu ettiğinden değil. Yalnız olmadığımdan. Anlıyorsun işte.
Hayat ne kadar çok tezatla dolu degil mi? Bende fazla ilgi soru sorgu vah vah dan sıkıldığım için esime keske yurtdışında 3 basımıza olsak diyorum son zamanlarda... Sanırım isin sırrı gerektiği yerde gereği kadar destek alabilmek.
İsin en acı tarafı da, cevrene dertlenince söyle zorlanıyorum böyle zorlanıyorum diye ya üstüne biz sizden daha zorlarını atlattık diye fırça yersin ya da çok iyi anlıyorum denilip kenara çekildiğini görürsün milletin
Sanki kendi yaşadıklarını senin de yasaman Allah'ın emri. İçlerinden birinin de çıkıp haklisin dedikten sonra sana
gerekli destegi gösterdiğini duymadım görmedim ben daha
Merak etme Allah kimseye taşıyabileceğinden fazlasını yüklemez. Sen limitini doldurduysan O yetişecektir.
ohh bee yalnız değilim diyorum senin yazdıklarını okudukça..daa ben de çareler arıyorum..komando komandoooo :))
valla ne desem şaştım,diyeceğini demişsin bacım.avaz avaz bağırıyorsun a duyan ne etsin:(modern kölelik mi dersin,asla bitmeyen mesai mi dersin,ömür törpüsü mü dersin halimizin adı bu işte. blogcu anne,özgür anne,sen,ben ve daha kaçımız ve aslında hepimiz zorlaya zorlaya ite kaka büyütüyoruz yavrularımızı.çiçekli bir bahçe yok sunabldiğimiz.kendi daralmışlıklarımızla onları da darlandırıyoruz.yalnızız yapayalnızız.okumuş hatta fazla okumuş cahilleriz.bir tanesi yetmedi ikincilerle zorluyoruz yüreklerimizi ve şuurlarımızı.keşke eski zamanlarda cumbalı evlerde geniş ailelerde olsaydı bu çocuklar.gör bak hem biz hem onlar nasıl da mutlu olurduk.yıllar yılları kovaladıkça daha zorlaşacak daha daha .ardımızdan gelenlere şimdiden acıyorum.modernlikmiş,metropolitan hayatmış.pehh tüküreyim hepsinin içine:(
Deli annecim,ben böyle senin gibi bir komanda annenin çocuğuyum bu genlerle geçen birşey biz belki de yanlızca ben böyle herşeyi yüklenince ve başarınca mutlu oluyorum, oluyordum.Sevgilimde bana hep '' herşeyi ben yapacağım telaşındasın,cengaverlik yapma '' der, doğru da. Neyse ki canım annem beni çok frenliyor,çalıştığım için bakıcım var,yatılı değil maalesef, sırf benim rahat edemem titizliğimden, bir de yoldaki kızçe nedeniyle evde oda kalmamasından tabi!! ama hem çocuğa bakıyor hem de yemekleri yapıyor, ayrıca her hafta temizlikçimde geliyor.Evet maaşımın yarısını onlara veriyorum,içimde bazen acıyor ama inan pişmanlık duymuyorum düşününca ,evet yine bana kalan işler oluyor zaten olmasa da ben uydururum birşeyler ama tek başına çocuk da bakıcam, evimde çiçek gibi olacak,dışarıda da çalışıcam,bakımlı da kalıcam diye bir yerlerimi yırtmamış oluyorum.Evde olanı bilmem ama çalışan bir bayanın dış desteğe çok ama çok ihtiyacı var, yoksa kesin boylar Bakırköyü :)
Ben de komando gibi atlayanlardanım da...
...bu konulara ilgi duydugunu yazılarından hissettiğim için nacizane şunu söyleyeceğim.
genlerden gelenlere çok fazla sahip çıkmasan. Bel fıtığı vs.
Beyin beklenti yaratır ya, o açıdan;-)
Komandosun sen, sağlamsın, sana bişey olmaz! :)) diyerek olumlayalım
O komandoluk bendede var. Haftanın 6 günü sabah 9 akşam 7 masa başı çalışan ben. Pazar günü olunca sanki vucudum dinamikmiş gibi başlarım işe güce. Ardından 1 hafta boyunca geçmeyen kas ağrıları :D dikkatli olmak lazım aslında ama bu bizim ruhumuzda var sanırım.
Canim ne guzel anlatmissin...malasef bende hem calisiyor, hem yavruma bakiyorum ha birde buda yetmiyor kocaya yemek, utu...vs..vs...ama yinede ne yaptinki sanki oluyor...bir care bulursan banada seslen be bacim..optum..
annelik çok zor, eski kadınların canı yokmuydu 4-5 çocuk, kayınvalide, elti birarada ama sanki o zaman bu kadar dert yoktu. Çocuklar sabah uyanır, kahvaltılarını yapar akşama kadar sokağa salınırdı. Bu sürede kadında ev işini mi yapıcak, misafirini mi ağırlıycak ne yapacaksa yapardı.
şimdi öyle mi? Çocuklar hep evde, dışarı çıkmaları hep anne gözetiminde kadın hem çocuğun emrine amade olucak, hem ev işlerini yapıcak, he bunun yanında çalışıyosa işine gidip gelicek hakikaten bazen ne zaman, ne güç ne de hafıza yetiyor.Yanlız değilsin şekerim.Muck!
Ah Deli Annem sen beni mi anllatın yoksa. Okuyunca kendimi buldum sanki. Bende öyle senin gibi hiç yorulmayan hiç pili bitmeyen, herşeyin üstesinden gelen herkesçe güçlü kabul edilen minik bir dev bir kadındım. Taki bu Defne olana kadar. Aynı Selim gibi Kolik üstelik, huysuz ve mız mız. Artık 2 senedir ne çektiğimizi anlarsın.İstanbul'da tek başımızayız. Gece migren ataklarım tuttuğunda bile Defne'yi yanımızda taşıyoruz. Ama bende hala 2. çocuk taraftarıyım. Ben de deliyim galiba. Tek beklediğim bir gece de olsa sabaha kadar hiç kalkmadan uyumak:))Gerisini eminim hallediceğim. Sende Eminim bu geçici süreçten istediğin zaman ( istemek başarmanın yarısıdır)başarıyla çıkıp yine komando anneliğe devam edeceksin.Ki ben seni hiç yılmış olarak göremiyorum. Aksine karşımda dip diri, sürekli çabalayan, elinden geleni yapan bir kadın görüyorum. Çok uzattım galiba. Neyse hoşçakal..
Nedendir bilinmez, sen yazmasan bile senin öyle olduğunu biliyordum ben.......................
İnsanın yeter dediği zamanlar olur,tamam benden buraya kadar...işte tam o sırada yetişir ilahi güç ve işler teker teker yoluna girer.Hangisinin önce olacağına O karar verir,herşeyi yönettiği gibi.Derim ki yükünü gemiye bırakıp,sahibine emanet et kendini...Bakalım nereye götürecek seni...
Deli Anne, super bir yazi. Henuz anne degilim ama sizin gibi guclu annelerin deneyimlerini okudukca acaba bende boyle olurmuyum?? sorusuna insallah diyorum....
komando ruhlu anneye sevgilerimle....
sevgili güzel anne,
47 yorum bırakılmış. Bu demektir ki senin derdinle yoğrulmuş ya da bu sıkıntıyı yaşamamış bile olsa seni anlayacak bunca insan var. Ben de sana doğumdan sonraki 25. günde lohusa olduğumda bir arkadaşımla yaptığım telefon görüşmesini anlatayım;
a - merhaba... napıyosun? nasılgidiyor?
b - iyi ne olsun evdeyim mltifunction modundayım
a- nasıl yani?
b- bebeği emzir, uyut, yedir, yemek yap, ev işleri döngüsündeyim yani. elimden her iş gelir. kadın lazımsa gelirim
a- böyle olmaz. kimse sonra sana madalya takmaz. bir yardımcı tut.
b - daha çalışmaya başladım ki. en az 8-9 ay var. belki başlamadan bir süre önce.
a - ne ilgisi var ya? sen ev hanımı değilsin. bütün bu işlerden anlamazsın. ikincisi kendini boşuna yıpratıyorsun.
b - haklısın aslında da. neyse bakalım.
bu konuşmadan 1 hafta sonra yardımcımız başladı. ben de onunla birlikte 9 ay beraber oldum ve sonra çalışmaya başladım. nitekim diyeceğim o ki bazen biri veya birileri sizin önünüzü aydınlatıverir. umarım bu 40 kişiden biri sizin için bu görevi görür. Allah yar ve yardımcınız olsun.
münire ay pardon münine:)ne diyem ben şimdi deliiiiii:)gene döktürmüşün ben komandomuyum askermiyim ermiyim neyim bilmiyorum ama onlar beni yönetiyo bu kesin
Samimi, paylaşımcı, hoş sohbet tadında yorumlarınız ve desteğiniz için teşekkürler.. Dün gece çocuklardan ikisi de feryat figan ateşlendi. Mlke tam sana yazarken önce Selim ardından Kerim hiç durmamacasına ağlama krizine girdi. Hepinize tek tek sohbet eder gibi yazmayı çok severken bunu yapamıyorum. Ayrıca kulağım çekildi belki de nitekim komandoluktan sat komandoluğuna terfi ettim. üstelik ben de hastalığa yakalandım. Veşhasıl her an şükür demek gerek.
Sevgiler.
ay delişim öncelikle gelmiş olsun. Umarım çocuklar da sen de daha iyisinizdir.
Arkadaşım diğer annelere katılıyorum. Tez zamanda yarım günlüğüne de olsa bir kadın bulmaya çalış bence de..komandoluğun sonu yok...nasıl olsa kaldırabiliyorsun diye yüklendikçe yüklenirsin, sonunda bakmışsın paspas etmişsin kendini...sana da yazık...
geçmiş olsun :((
Hele ki yardımsız! Kapalı kutu gibi evlerimizde bir başına çırpınmak bir yere kadarmış. Olan yarı deli annelere ve ona bağlı çocuklara olmuş.
NASIL DOĞRU CÜMLELER,BİR YERDE SEN İSTEMESENDE İFLAS BAYRAĞINI ÇEKİYOR BEDENİN,AMA HAYATIMIZIN HER BÖLÜMÜN SONU ÇOCUKLARA SONUÇLANDIĞINDAN DİRİLİŞİNDE MUHTEŞEM OLACAK EMİNİM...
geçmiş olsun hemde hepiniz bir anda.aman dikkat
teşekkürler arkadaşlar.. şimdilik ev ahalisi sakin.. inşaallah dün gece dün gecede kalır.. bense hala sürünüyorum, uyumaya kıyamıyorum sonra uyumaya can atsam da uyuyamıyorum.. sevgiler.
Ayşen: inşaallah..
Çok geçmiş olsun , inşallah en kısa sürede iyileşirsiniz.Allah şifa versin...
öncelikle geçmiş olsun ve biran önce geçsin .Çünkü bilirim hasta olmak bile lüks bir durum.Neden dersen yatman gerek ,hizmet gelmesi demek ayağına vede bunları yapacak biri yada birileri velhasıl kelam sen iyisindir iyi :)kalk silkelen bak bişeyin yokmuş senin sana ihtiyaçın olan iki çocuğun varmış:)
şaka bir yana bende doğum dan hemen sonra TEK kalanlardanım ve bu nasıl bir durummuş hali çökmüştü o küçük varlık BÜYÜK gaz sancılarıyla.Ama şimdi ''anne anne anne ....(inan hiç durmadan devamlı aynı şeyi tekrar ederek)peşimde ya o günleri hatırlamıyorum bile.
sevgiler
aaa bu arada sana bir ödülüm var kabul edersen tabi ki :)
Yazılarına bayılıyorum deli anne...
yarama parmak basmissin diycem ama bu sefer uzulecek hassas deli annem.
Cok zor ! Hele ki hasta oldugun,kafani kaldiramadigin zamanlarda.Iste o zaman ne nok isimiz vae burda ! diyorum...
Ne guzel dile getirmisin ...
kaleminize ,gonlunuze saglik!
Sevgiler.
geçmiş olsun deli annecim :(
birbirinize iyi bakın ve çabuk iyileşin...
Evet katılıyorum. Bir çocuk büyütmek için bir köye ihtiyaç var bence de. Hiç abartı bir söz değil. BAkıyoruz, sabır gösteriyoruz, yedirip içiriyoruz, hastalıklarında başlarındayız, okulları, ödevleri (bizimki şimdiden başladı) arkadaşlıkları, öğretmeni... Hepsiyle diyalog içindeyiz. Süper anneleriz biz. Fiziksel olarak gücümüz kalmamaış olabilir evet. Ama biz hala birer komandoyuz. Tüm bu saytdıklarım- ve aklıma gelmeyen daha pek çok şey- bizim omuzlarımızda. Ve hala altından kalkabiliyorsak, aferin bize.
öncelikle geçmiş olsun deli anne.. ve bil ki o ancak reklam jinglelarında oluyormuş çocuk da yaparım kariyer de.. hele ikinci mi bay bay kariyer merhaba dört duvar.. sonra ne mi oluyor, komandoluk falan fayda etmiyor.. birinciyi yaşıyorum, devamını tecrübelerle hayal ediyorum.. sana çok kolay gele deli annecim..
nekahet dönemidir, geçer diye düşünmekteyim...
canım her şey yolundadır umarım:(
Teşekkür ederim ilginize.. Çocuklar çok daha iyi çok şükür.. ben sürünmekteyim ama paspas durumunda değilim, buna da bin şükür diyorum..
sevgiler herkese
yorumlardan şu anda hasta olduğunuzu okudum canım
hepinize geçmiş olsun ya :( hemde biran önce
uyu, dinlen 5 dk.'da olsa.
bende komando gibiydim. sezeryan sonrası eve gidip temizliğe girişen bir deliydim... hep böyle devam ettim. bu aralar ne olduya elimi eteğimi çektim herşeyden, bir rahatlık ki... iyi geldi cümlemize. şu deliye bir kulak ver. maksadım akıl vermek değil :) kendinin kıymetini bil canım
yoksa ben çok seviyorum senin paylaşımlarını :)
okudum...
allaha emanet ol kuzucuklarınla
Baharım canım sen de benden betersin gördüüm.. valla havadan mı sudan mı bana da birşeyler oldu.. Dün İlter'e dedim ki daha çekinmeyeceğim ben misafirden .. gelene dicem, yetmiyorum, yetemiyorum.. eve misafir gelmesin istiyorum artık sefillikten.. ödüm kopuyor birisi bu halimile bascak bizi diye.. bugün de birşeye söylendi ilter.. balkonda alışveriş poşetleri sanırım kalmış.. ben de dedim yetmiyorum, yetemiyorum.. diyor ki sen blogdan sonra değiştin, çekinmiyorsun.. farkına vardım yazdıkça dedim...
Onlaruyurken:) siz de Allah'a emanet olun.
Yorum Gönder