Selim'in dışarıda kakasının gelmesi kabusumdur benim ve elbette İlter'in. Elim ayağıma dolanır umumi tuvaletlerde kaka yaptırmak zorunda kalmışsam. Selim de çok çekmiştir bizden bu yüzden. Gerildikçe geriliriz, o nereye, nasıl yapacağını bilmez, -aman dokunma, aman oturma, aman dur, aman tut, aman yapma- ile zorlukla yapar. Bir de yetmezmiş gibi İlter'le -sen götür, hayır sen götür kavgasına tutuşuruz. Bu yüzden dışarı çıkacağımız zamanlarda, defalarca sorarım Selim'e -kakan var?- diye. Genellikle hayır cevabını alsam da, kolay pes etmem; -yoksa da otur bekle- derim tuvalette, belki gelir ümidiyle. Geçenlerde tam da böyle oldu. Çıkmadan -kakan var mı & hayır- ritüeli gerçekleşti. İçim rahat etmeyerek çıktık dışarıya. Bir süre sonra ben kaka gerilimini attım üzerimden ve zihnimden. Bir şeyler yemek üzere oturduk bir yerlere.
Bir iki çatal alan Selim mızımaya başladı. Evveliyatından itibaren yeme konusunda ızdırap çektiren ve doğal olarak her türlü bahaneyle çileden çıkacağımı iyi bilen Selim, çekinerek; -biraz yemesem olur mu, dedi bana. Çoğunlukla yemekten kaçmak için kullanır bu taktiği, o yüzden delirdiğimi bilir, korkar sormaya dahi. Ben de keyifli anımdaymışım ki ve elbette tutarsız; sen bilirsin, dedim ve ilgimi kestim. Az sonra İlter'in -iyi misin- sorusuyla durumun vehametini farkettim. Selim sandalyeye kıvrılmış, sessizce -ah!-, -uf!- diyerek eliyle karnını bastırmakta. Soru yağmuruna tutulmuşken, İlter -kakan mı var?- diye sormayı akıl etti Allah'tan, biraz yuvarladıktan sonra -evet!- diye cevap verdi Selim de. Biz sen götür, ben götür kavgasına girdik bir de utanmadan çocuk orda öylece kıvranırken. Anladım ki İlter'e cevap yetiştiremeyeceğim ve yüreğim onunkiyle kapışamayacak kadar zayıf, durumu kabullendim. Apar topar götürdüm Selim'i tuvalete. Bir paket antibakteriyel ıslak mendilin yarısını harcadım ve kalanını da orada bıraktım pislendi diye.
Ortalık süt liman kesilince, İlter'le ikimizi de içten içe kemiren, işkillendiğimiz soruyu sorduk. Yani -neden kakasını bizden sakladığını. Verdiği cevap hem bizim için aslında çok aşikar hem de çok manidardı. "Hani siz bana evden çıkmadan sormuştunuz ya, kakan var mı diye, ben de yok demiştim ya, şimdi gelince de söyleyemedim o yüzden!". İkimizde çok utandık yaptığımızdan ve bu çocuğu bu sorumluluk altına sokmuş olmaktan. Defalarca anlattık arkasından. "Biz senin annen ve babanız, sen de çocuksun, çok küçük bir çocuk, biz ne durumda olursa olsun, senin ihtiyaçlarını gidermeye mecburuz!!! Çünkü sen bizim evladımızsın, biz sana bakmaya mecburuz!!! Sen kendi ihtiyaçlarını gideremeyecek kadar küçüksün. Tuvalet konusunda biz çok hatalıyız, bazen evden hemen çıkınca tuvaletim var dediğinde söylendiğimiz oldu, ki bu da hataydı, öyle de olabilir, ama ne zaman, ne durumda olursak olalım, sana bir çözüm bulmak zorundayız. Annelik ve babalık budur! Çünkü sen bize verilmiş bir emanetsin, sana en iyi şekilde bakmaya mecburuz!!!" Üstüne bastıra bastıra benzer cümleleri tekrarladım boyuna, farkına varsın, hakkını arasın diye. -Yapmalısınız, mecbursunuz !-desin istedim bundan sonra. Yetişkinler gibi başının çaresine bakmaya çalışmasın istedim bu yaştan. Dilerim der, yoksa çok sızlar içim daha.
Tekrarlarımın çoğu bizim içindi aslında. İlter de ben de silkelenelim, farkına varalım eşşekliğimizin diye.
*Fotoğrafta Selim dinozor olmuş gene.. Bu aralar başka türlü pozlamak ne mümkün!
Bir iki çatal alan Selim mızımaya başladı. Evveliyatından itibaren yeme konusunda ızdırap çektiren ve doğal olarak her türlü bahaneyle çileden çıkacağımı iyi bilen Selim, çekinerek; -biraz yemesem olur mu, dedi bana. Çoğunlukla yemekten kaçmak için kullanır bu taktiği, o yüzden delirdiğimi bilir, korkar sormaya dahi. Ben de keyifli anımdaymışım ki ve elbette tutarsız; sen bilirsin, dedim ve ilgimi kestim. Az sonra İlter'in -iyi misin- sorusuyla durumun vehametini farkettim. Selim sandalyeye kıvrılmış, sessizce -ah!-, -uf!- diyerek eliyle karnını bastırmakta. Soru yağmuruna tutulmuşken, İlter -kakan mı var?- diye sormayı akıl etti Allah'tan, biraz yuvarladıktan sonra -evet!- diye cevap verdi Selim de. Biz sen götür, ben götür kavgasına girdik bir de utanmadan çocuk orda öylece kıvranırken. Anladım ki İlter'e cevap yetiştiremeyeceğim ve yüreğim onunkiyle kapışamayacak kadar zayıf, durumu kabullendim. Apar topar götürdüm Selim'i tuvalete. Bir paket antibakteriyel ıslak mendilin yarısını harcadım ve kalanını da orada bıraktım pislendi diye.
Ortalık süt liman kesilince, İlter'le ikimizi de içten içe kemiren, işkillendiğimiz soruyu sorduk. Yani -neden kakasını bizden sakladığını. Verdiği cevap hem bizim için aslında çok aşikar hem de çok manidardı. "Hani siz bana evden çıkmadan sormuştunuz ya, kakan var mı diye, ben de yok demiştim ya, şimdi gelince de söyleyemedim o yüzden!". İkimizde çok utandık yaptığımızdan ve bu çocuğu bu sorumluluk altına sokmuş olmaktan. Defalarca anlattık arkasından. "Biz senin annen ve babanız, sen de çocuksun, çok küçük bir çocuk, biz ne durumda olursa olsun, senin ihtiyaçlarını gidermeye mecburuz!!! Çünkü sen bizim evladımızsın, biz sana bakmaya mecburuz!!! Sen kendi ihtiyaçlarını gideremeyecek kadar küçüksün. Tuvalet konusunda biz çok hatalıyız, bazen evden hemen çıkınca tuvaletim var dediğinde söylendiğimiz oldu, ki bu da hataydı, öyle de olabilir, ama ne zaman, ne durumda olursak olalım, sana bir çözüm bulmak zorundayız. Annelik ve babalık budur! Çünkü sen bize verilmiş bir emanetsin, sana en iyi şekilde bakmaya mecburuz!!!" Üstüne bastıra bastıra benzer cümleleri tekrarladım boyuna, farkına varsın, hakkını arasın diye. -Yapmalısınız, mecbursunuz !-desin istedim bundan sonra. Yetişkinler gibi başının çaresine bakmaya çalışmasın istedim bu yaştan. Dilerim der, yoksa çok sızlar içim daha.
Tekrarlarımın çoğu bizim içindi aslında. İlter de ben de silkelenelim, farkına varalım eşşekliğimizin diye.
*Fotoğrafta Selim dinozor olmuş gene.. Bu aralar başka türlü pozlamak ne mümkün!
31 yorum:
okudum...
dua ile kalın
ben de çok titizlenirim bu konuda ama evde ne kadar yaptırmaya çalışsak da dışarıda mutlaka gelir gene de meret. Hatta 4 bölümlük tefrikamda da bu konu sağlam bir yer edinmiştir kendisine. Antibakteriyel jelleri düzineyle alıyorum resmen
Çocukların çocuk olduğunu unutuyoruz bazen.Canım ya nasılda kendince baskı altında kalmış.Yazdıkların bir kulağımdan girdi ve kaldı orada, malum kısa bir zaman sonra aynı şeyler bizim de başımıza gelicek :)
Sevgiler, öpüyorum küçük dinozoru :)
ya insan bazen karşısındakinin çocuk olduğunu unutuveriyor.sık sık dediğin gibi hatırlatmak lazım kendimize...
ah canım ya kıyamam
bu çocuklardan daha çok öğrenecek şeyimiz var bizim çok
dogru demişsin ,bende okudum
Selim benim küçüklüğüme o kadar benziyor ki...İki kız kardeşiz hep ben ablama ablalık ettim.Yaşının çocuğu değil çok olgun lafını o kadar çok duydum ki. Çocukluk hakkımı kullandığımda 'senden bunu hiç beklemezdik çok şaşırttın bizi'lafının altında yıllar yılı ezildim.Ablam yapacaksınız mecbursunuz o zaman bizi doğurmayacaktınız lafını çok rahat söylerken, ihtiyacım olan şeyi ya ailemde bu ay para yoksa diye ötelerdim taa ki annem farkedene kadar.O yüzden Selimi ben çok sevdim.
ah bu benimde kabusum
ama niye kakan geldi kabusu değil
hijyenik bir tuvalet bulamamamaktan :(
Off aynı biz. Benim de kabusumdur umumi tuvalet. Hatta Özgür'e çaktırmadan oğlanların kafasına bile soktum "Okulda çişinizi yapabilirsiniz ama kaka evde yapılacak." Neyse ki aliştilar sabah evden çıkmadan yapıp öyle gidiyorlar okula.:P Bir de kız çocuğum olsaydı ne yapardım bilmiyorum.
kaldır artık parmağını please yaramdan
ahh biz de neler çektik hep tuvalete ben götürürdüm saf saf, yeni uyandım (10 sene sonra )
Bizde oglumda yasariz bu durumu. (malum kizima guven olmadigindan disari her cikisimizda onda diaper vardir mutlaka. Hicde bos cikmaz o bez!) Senin deyiminle "yuregim esimin yuregiyle savasamayacak kadar zayif" oldugundan bu gorev bana duser! Ama artik bu durumlar icin arabada lagzimlik tasiyorum. cokda ise yariyor:) malum disaridaki wc.lere goturmek kabus!
Cok guzel anlatmissin:)
sevgiler
Ben disardaki W.C'leri kirli bulmuyorum. Yani restoran ve Mall W.C'lerini duzenli temizliyorlar. Hamileykende hic umursamadim. Sadece islak mendille bir kere silerdim.
Bizde gecen gun Vahap ile bu tuvalet olayini konustuk, ben Cihan erkek oldugu icin babasi goturmeli dedim :) Vahap'ta Zelal'i ( komsumuzun kizi) hep babasi tuvalete goturuyor, dedi. Bananee :)
Bu arada bende Cihan'in odasini dinazor yapiskanlari ve perdesiyle dekore ediyorum :) Bi ara fotograflarini koyacagim.
Deli anne aynı sıkıntılar hepimizda sanırım.Emin okulda bile yapmaz kakasını.Ama bazen öyle uzun yolculuklara çıkıyoruz ki mecburen dışarda yapmak zorunda kalıyor.Eşime de güvenemediğim için kendim götürmeyi yeğliyorum. Hijyen ve sinir had safhada oluyor orası başka:))Çocuğun tüm kıyafetini değişiyorum arabaya gelince:))
ya ne tatlı bu çocuk tekrar tekrar maşallah :))
bu çiş,kaka işleri de çok zor, bizim de başımıza gelecek, şimdi rahat rahat geziyoruz ama..
Sevgil Deli anne bloguna ancak bakma fırsatı buldum bayıldım.bundan sonra takipçinim.sevgilerimle.
aaa o pantolonun aynısından cem'de de var :)
tuvalet konusunda ben de aynıyım. gerçekten nefret ediyorum cem'in ya da birimizin dışarda tuvalete gitmek zorunda kalmasından. ben de neden evde yapmadın vs. diye sorularla bunaltıyorum çocuğu.
ben artık aştım bu durumları sayılır,gerçi çok pis yerlerle karşılaşmadım olursa naparım bilememde avm lerinki bir nebze temiz ,tuvaletin heryerine kağıt falan seriyorum eve dönünce oğlumu banyoya sokuyorum hemen.aslında rahat olmalıyız çünkü takıntı olursa benim gibi çatlama durumlarına düşebilir insan:) ben hala evim haricinde bir yerde yapamıyorum hatta çoğu kez ağrılardan kıvrandığım oldu.ama oğlum bana çekmemiş çok şükür okulda falan kendi yapıp temizliyormuş!!!
bazen bezli günleri çok özlüyorum...
Onlaruyurken: sizler de dua ile kalın:)
Neselihaller: bakteriyel malzemden ellerim pek bakımsız görünür zaten.. çabuk da etkilenir zaten..
Emine: Ah arkadaşım, bezi bırakmak iyi de bu bakımlardan pek bi zor işte.. ben bir ara Selim geç bıraktığı için memnun oluyordum bayağı.. hoş ben kaçıyordum belki de bırakma fasıllarından..
Bir annenin paylaşımları: ben de kafama dan! dan! dan! diye vura vura hatrlatmak istiyorum böyle farkettiğimde.
Gençbiranne.. öyle sahiden de
Dikişdersi:)
Ayla'cım: daha çok üzülüyorum böyle şeyler duyduğumda.. sorumluluk sahibi olmak güzel bir meziyet ama 4 yaşında bu denli sorumluluk hissetmesi incitiyor bir yerlerimi.. kendime kızıyorum boyuna, bu çocuğa ne çok haksızlık ediyorsun, altın gibi çocuk kıymetini bilmiyorsun gibilerinden..
Bahar'ım: dışarda hijyenik tuvalet nasıl ola ki:) sallapati temizlik yapılıyor en temiz yerde bile..
Selen: ayh, ben de diyorum hep erkek çocuk bu bakımdan kolay, kız anneleri ne yapıyor acep diye.. dağına göre kar meselesi belki de.
Neval'im:ah canım ya.. bu erkekler var ya sesini çıkarmasan hiç ellerini atıp da bir bardak su bile vermiyorlar inan ki.. canım, canım:)
Our twins of NY: lazımlık iyi oluyor da.. hele o açılır kapanırlar, yedek poşetliler.. amma vrlakin Selim bey titizdir, ona apamam ay sıkıştım, ay oturamadım ile deli eder insanı.. boşa gitti o heves.. bir de arabada kalıyor.. avm bir yere girdiğinde gene umumi tuvalatler gene dert:)
Taze Annem: ahaha siz şimiden sen götür ben götür derdine düşmeyin, daha düşünmeyip tadını çıakrın bezin:) bekliyorum fotoları da... oğluma buralarda adamakıllı bir dinozor bile bulamıyoruz valla, sırf bu sebepten bir amerika seyahati düşünüyorum...
Aygül:Çocuklar sanki kötü birşeyyapıyorlarmış gibi süklüm püklüm oluyorlar ya, çok üzülüyorum o zaman işte.. halbuki en doğal şey, en doğal ihtiyaçç .. titizlenmesek keşke bu kadar..
Ayda'nın annesi: tadını çıakrın derim bezli zamanların.. bi Türk kadınları çıldırabiliriz bu tuvalet meselesinden zira ve çıldırtabiliriz maazallah:)
Nazmiye: hoşgeldin Nazmiye.. sevgiler sana da.
Yasemin: ahaha Selim'in beli kalın mıdır nedir, en iyi öyle genişinden lastikliler oluyor.. buldum mu affetmiyorum:) ayy, yazık bu çocuklara.. ben bir deli kendimi sanırdım ama burdaki her anne farklı değilmiş benden:)
bir de pişti yapıp biraraya geitrelim bizim çocukları iyisi mi:)
Ganfi: ben de banyoya sokuyorum gelince.. ay değdi mi değmed ile uğraşılacak gibi değilmiş.. ah bir de kendileri temizleyecek değil mi.. o zaman nasıl rahat edecek içimiz kimbilir..
İsoon: öyle canımvalla.. kızlarla daha zor sanki değil mi?
sevgiler herkese
asagida verdigim linkteki yazimda odanin bir iki resmi var, simdi degisim asamasinda, perdeler tam anlamiyl bitmedi ama fikir olaraktan. bENDE amerikadan siparis verdim.Gelmesi 2 haftayi buldu.
http://gulkk.blogspot.com/2010/11/sleeping-time.html
Bu haller bizde de var.Yo,sadece tuvalet meselesini demiyorum.O da var da,yani her konuda çocuk gibi değil olgun bir insan gibi davransın beklentisi var.Açıkça böyle demiyoruz tabii ama kendimde de babasında da derinden derine bu hali görüyorum.Mesela dışarda tuvaleti gelmesin,üstünü değiştirirken kıpırdanmadan düzgün dursun,yemek seçmesin,hiç bir zaman huysuz huysuz sesler çıkarmasın,...Yahu çocuk bu sonuçta,daha 5 yaşında 50 yaşındaki insan tavırları da beklenmez ki(kendime kuruyorum bu cümleleri) diyorum,kararlar alıyorum ama öyle tahammülsüzüm ki ilk darbede yerle bir oluyorum,karar marar kalmıyor.Çok uzattım biliyorum ama çok şikayetçiyim kendimden,dayanamadım n'apiim.Bıraksan sayfalar dolusu yazabilirim bu konuda :(
özlem
özlem
İşte bir kabus daha. biz daha yeni yeni geçiyoruz bezsiz günlere. Bazen çok güzel tutuyor. bazen de geldiğini söylüyor. bazense evde bile salıyor :) hakikaten bezin kıymetini bilmiyormuşuz :D
EVET BU CIS OLAYI HEP SORUN
YA bu yazıları okuyunca ben daha hiç bişey yaşamamışım diyorum .Ben oğlum olacağımı söylediğimde görümcen bana ilk olrak ''aaa ne güzel dışarda kakası geldmi wc babası götürür demişti.bende ne alaka aklına ilk gelen bu mu diye düşünmüştüm.Neymiş bu işler tecrübeyle sabitmiş(kendinin bir kızı vardı ve haliyle wc ye hep kendi götürüyordu):)
Taze .annem: baktım ve iç geçirdim, dinozor aşkına yani:)
Özlem'im: off, offfffff! ben de kızıyorum kendime daha ağzımdan lafçıkarken.. ne bekliyorsun diyorum, dışarda yemek yerken taş gibi dursun, hiç itiraz etmesin mümkün mü? hayır yapmasa bu kez onu takarız.. velhasıl yedik bitirdik kendimizi.. eskiler ne rahatmış arkadaşım ya, berbat davranırlarmış çoğunlukla ve vicdan azabı nedir bilmezlermiş.. çocuktur anlamaz deyip geçerlermiş..
Küçük Mucizem: bezi bıraksın diye can atarken bezsiz de dışarlarda sıkıntı artıyor bu kez..
Işıl: çiş neyse de kaka tam rezalet:)
Sezobigo: ahaha görümcen çok çekmiş belli kaka meselesinden.. hele kız olunca ve kendi götürünce..
sevgiler.
5 aylık kızımı emzirme ve bakım odalarına sokmak zorunda kalınca bile rahatsız olurken büyüyünce o pis tuvaltlere nasıl sokacağım yaa :(
Neko: ay hiç demeyin.. öyle bir şey ki gide gele yalama da olmuyor insan titizlik sözkonusu olunca.. hafif bir esneklik geliyor o kadar:)
Oğlusu bezi yeni bırakmış bir anne olarak şimdi dışarıda nasıl yaparız telaşı yaşıyorum. Çiş için bir kenarda bolca biriken nutella kavanozlarını kestirdim gözüme:D daha küçük kucağa alındığı için kakayıda kucağımda tutup yaptırırm diye düşünüyorum!
Daha büyüyüncede Allah kerim! ne diyelim..
Yorum Gönder