14 Ekim 2010 Perşembe

Zincirlenmiş Hayvan

Şafak sökmeden güne başlıyoruz bir süredir. Güne erken başlamak iyi ancak dünyaya sisler ardından bakarken, birbiri ardına sıralanan istekler bombardımanına tutulmak çok yorucu. "Anne çiş, anne kahvaltı, hatta anne çikolata ve dondurma, anne televizyon, anne su, anne kaka!" gibi Selim'in isteklenmelerine Kerim'in devamlı vızıltıları eşlik etmekte. Bir gün, iki gün idare edebiliyorum da üçüncü günde infilak noktasına geliyorum illa ki. Üstelik alabildiğine bir keyifsizlik var üstümde, nedenini bilmediğim. Ne bir şey yapmak istiyorum, ne de hiçbir şey yapmadan durmak.
Her iki hal de son derece can sıkıcı. Belki kendi halime bıraksalar bir süre yastığa gömerim kafamı, ardından alealede bir şeyler geçirip üstüme, atarım kendimi dışarılara. İçimdeki bu pis enerji tükenene dek yürürüm de yürürüm. Oysa şimdi, bendeki en egemen ve en etkin davranış biçimi olan bağımsızlığım, zincirlenmiş vahşi bir hayvan gibi kilitli kalmak durumunda. İçerden kudurmuş hırıltılarını duyuyorum, dışarı çıkmaya can atıyor biliyorum ama -Dur!- demek zorundayım ona. Lakin evde bana bağımlı iki sabi mevcut artık. Oysa ziyadesiyle sinir bozukluğu yapan bu pis enerjinin, bu cerahatın akıtılması gerek bir an önce. Alıp başımı yastığa gömemem, yollara da vuramam kendimi. Bu sırada o pis enerji giderek büyür, büyür, büyür dev bir tömöre dönüşür ve büyük bir patlamayla infilak eder.

Bugün sık sık bu patlamayla mücadele ettim. Kah içimde patlattım, kah küçük parçalara bölüp dışarı akıttım, kah pasif bir patlamayla dışarı vurdum; ağladım sessizce.

Normal bir günde çocuklarımla birarada olduğum için sayısız şükürler ederken, böylesi günlerde kaçacak yer ararım.  Günlük rutinim dayanılmaz gelir bana. Nerdeyse her gün otomatikleşmiş olarak yaptığım nice eylem böylesi günlerde üstüme yığılı kalmış devasa bir kaya gibi ağır gelir. Ah, derim içimden, biri gelse de bir yarım saatliğine baksa çocuklara. Bilirim o yarım saat bile toparlanmaya yeter, yeter ki yalnız kalayım.

Bakarım olacak gibi değil, banyoya kapatırım kendimi. Kapatırım dediysem gerçekten kapatamam, zira Selim tırmalar kapıyı kapatırsam bilirim. Bugün de biraz sakinleşebilmek ve yalnız kalmak için banyoya girdim. Kerim'i de pusetinde banyoya aldım. Selim içerde oyun oynarken ben de bangır bangır Red Hot Chili Peppers dinledim. Aslında Dream theater dinlemek istedim ama çocukları korkutmak istemedim. Zira böylesi zamanlarda nedense sert müzik dinlemek isterim. Müziği açtım, kendim de bağıra çağıra eşlik etmeye başladım. Giderek sakinleşiyordum. Derken Selim İlter'in gitarını alıp geldi, kuruldu banyo kapısının eşiğine. Vurdukça vurdu tellere. RHCP ile gitarın bozuk sesi birleşince önce "Ya Sabır!" çektim içimden, derken seslere Kerim'in ağlaması ve Selim'in konuşmaları da eklenince kaybediverdim kendimi. "Yeteeeeeeeer!" diye aniden parlayarak kovaladım Selim'i.

Sonra bir deneme daha yaptım. Odaya geldim. Selim'i de odasına oynaması için gönderdim. Gene müzik açtım. Bu kez Emre Aydın dinlemeye başladım. Ben müziği açar açmaz kasıtlı mı kasıtsız mı bilmem, ki bana o sırada kasıtlı geliyordu, Selim melodikasına sarıldı. Birbirinden bozuk nağmeler eşlik ediyordu Emre Aydın'a. Berbat bir andı. Önce gene "Ya Sabır!" çekerek iyi düşünmeye çalıştım. "Bak, müziğe eşlik etmeye çalışıyor." diyerek yatıştırmaya çalıştım kendimi. Ancak ben yatışmak isterken o pis enerji giderek yükseliyordu gene. Ve bir patlama dalgası daha geldi.

Patlamanın ardından nispeten duruluyordum. Bu sırada Selim'le uygun bir konuşma yapmaya çalışıyorum her defasında. "Güne sevimsiz başlayınca böyle oluyor,  kahvaltıda mızmızlanman ve hoşnutsuzluğun rahatsız edici, özellikle bugün. Sinirlerim bozuldu bir kere, yatışmak istiyorum ama, olmuyor." dedim. O da bana şu yanıtı verdi; "Anne, bence sen uykusuz kalmışsın, ondan huysuzsun. Şimdi yatağına git, (kendisi de iyice gerinip) böyle gerinip rahatla ve uykuya dal. Uyanınca sinirinin bozukluğu geçer!"

20 yorum:

NİLÜFERCE.... dedi ki...

:)))gülemeden edemedim,benim üç çocukla beraber+ eşim hergün bana bunu söymekten bıkmadılar:))söyleyene kadar bi rahat bırakın ama demii..

New York'tan dedi ki...

Inanirmisin o kadar yazdim error verdi :) kisaca diyecegim ara sira hepimize oluyor coculari birine versek buradakilerin deyimiyle me time yapsak :) buyugun kac yasinda bilmiyorum ama okula gondersen yarim gun, faydasi olur .Dinlenirsin tecrubeyle sabit :)

Aslısın dedi ki...

Haksızsa haksızsın de çocuğa :)
Ayrıca, içindeki müzik aşkı dur durak dinlemiyor belli yavrunun :))

Adsız dedi ki...

neden deli anne dendiğini şimdi anladım :)

Adsız dedi ki...

benim bir oğlum var.ama ben de çok yaşıyorum bu anları nedense. annelik sendromu diyorum kendime . yatıştırmaya çalıştıkça o enerji çoğalıyor. ben de muse dinleyerek rahatlıyorum. ama bazen oğlumu korkutmasına izin vererek burzum da dinlediğim oluyor:)) yeterki dünyada olduğumu bileyim:) yoksa sanki hayat hep o rutinlerle akıyormuş gibi geliyo.. sanki her gün anne evde koşturuyor. ve hep aynı yöne.. kısır döngü gibi. her gün aynı şeyler..

simple present tense dedi ki...

beter böcek haklı valla ben okurken delirdim sen ? elbette DELİ ANNE :)

annelili dedi ki...

Anlıyorum seni, rahatlamak için benim gibi kafandaki bir şekile ihtiyaç hissedenlerdensin belki de. Akşamları yarım saat salonda yanlız kalsam bu kadar hırçın olmam derdim. Ama salonda yanlız kalmayı başaramazdım.
Senin iki çocukla kaçabileceğin bir yerde yok.

Deli Anne dedi ki...

waterlily; :)

New York'tan; "me time" ha? pek hoşuma gitti. Şu Amerikalılar da herşeye bir ad düşünmüş hayret doğrusu. Selim'e ayarlarsam tam gün göndereceğim de taşınma işlerinden dolayı beklemedeyiz.

Aslı; haklı valla çocuk ne diim ki? ezik büzük oluyorum o böyle konuşurken.

Deli Anne dedi ki...

Syrakusa; aşkolsun:) Deli miyim ben? ehehe.. kendime deli diince sorun yok, başkası diince -ımgh!- oldum şimdi:)

:); Burzum mu? Muse da kalmak daha hayırlı olur çocuklar varken :) "yeter ki dünyada olduğumu bileyim" dii mi ..

simple present tense; bu günün özeti daha... detayları yazsam destan olur:)

Sevgiler

Deli Anne dedi ki...

annelilim; çok değil yahu, bir parça yalnızlık istediğimiz. Burda kocalara çok iş düşüyor da, benimki hep dışarlarda bu ara..

Sevgiler

Adsız dedi ki...

:) hayır deli değilsin elbette ama rutin bir hayat deliliğin sınırlarına yaklaştırıyor insanı değilmi :) hepimiz deliyiz merak etme :))

NzN dedi ki...

aahaha her annenin içinde bir deli anne saklı sanırım. böyle bir tempoda bu patlamalar normal olsa gerek. ben geliiim anacım sana 1-2 saat boğuşurum veletlerle sen de patlat patlar rahatlarsın :))

Deli Anne dedi ki...

Syrakusa; oh oh rahatladım;)

NzN: ne iyi olur. zaten istedikleri boğuşmak hep :)

anne kaleminden dedi ki...

selim in durum tespiti ve çözümü çok yerinde, şöyle bıraksalar da yarım saat dinlenebilsen, bomba gibi dönersin sahalara :)))

Deli Anne dedi ki...

Anne kaleminden; senin tespit ve yorumun da çok yerinde:)

karmaşıksarmaşık dedi ki...

ah ben o Selimi yerim..önce cildirtip, sonra nasil da sogukkanli akil veriyor sana..Ben de müzikle sakinlesirim , sakinlestiririm...Cocuklar üstüme üstüme geliyorsa , acarim müzigi salonda ,hep beraber dans ederiz...benim sarkim fiks ama...Youtube `den Ajda pekkanin yorumuyla "Dert bende Derman sende"..Hayatimin en moktan dakikalarinda bile, ne zaman dinlesem bu sarkiyi ,derdi tasayi yok eder bende...gerci 3.tekrardan sonra canlari sıkılıyor cocuklarin ama araya bir "Barbie Girl" caliyorum ,tekrar ziplamaya basliyorlar...
Bu arada 3 gün ugrayamadim, 3 yeni yazi buldum karsimda...Bu ne enerji ,bu ne hiz...Ne ictiysen aynisindan ben de istiyorum...

Deli Anne dedi ki...

Karmaşığım nerelerdesin yahu.. spora başladın, yerinde duramıyorsun heralde:)

Arkadaşım rica ederim dikkatli bakınız, bir gün yazmamışlığım var, hatta bu gece de yazamam sanırım.. öperim

Adsız dedi ki...

Geçikmeli okuyorum bu yazıyı.güne kötü başlayan günler banada gelir ne yapsan hakketten atamazsın o günkü hırçınlıgını.yazdığınız hallerin her hali banada uğrar arada.Ablam böyle hallerimde bana derki geçecek bu günler az kaldı bende derimki sanki hiç aklıma gelmiyormuş gibi ohh geçecek dimi?

Deli Anne dedi ki...

İnşaallah geçecek de, çocuklar da büyümüş olacak, o zaman da niye geçti diyeceğiz büyük ihtimalle.. hayat tam bir çelişki yumağı sahiden de.. sevgiler.

Unknown dedi ki...

Deli anne'mi unlu eden yaziyi merak ettim :) Ne yaziymis ama, Selim'in son noktasi superdi :) Anne olmak zor, cok emek istiyor ve en uzucusude cocuklar buyudugunde bunlarin hepsini unutacaklar. Giciklar