9 Ekim 2010 Cumartesi

Emziren Anne Embesilliği

Emziren anneler aptallaşır derler. Malum dünya dertleriyle dertlenmesin, anne ve bebek çemberinin dışına çıkılmasın, mutlu ve mesut günler geçirsinler diye. Haliyle o kıymetli anne sütüne de bir zeval gelmesin diye. Ben ilk kısmı ziyadesiyle yaşadım ve yaşıyorum hala. Yani aptallaşma kısmını. Ancak ikinci kısma geçemedim. Belki de evde gözünüzün içine bakan bir başka çocuk varken anne-bebek çemberinin dışına çıkmamak, dünyaya gözünüzü kulağınızı kapamak mümkün olmadığından. Belki de ilk çocuklar için geçerlidir bu teori.


Uykusuz geçen gecelerin, iki çocuk arasında koşuşturmanın, aman büyüğü ilgisiz kalmasın, aman küçüğüne bir zarar vermesin, aman küçüğü de ihmal edilmiş olmasın, aman sütüm azalmasın, aman kompostom, aman yumurtam, sütüm, etim, aman ananas suyum, aman temizliğim, aman yemeğim, aman kocam da dışlanmış hissetmesin diye dertlenirken, bir de tüm bunların üstüne emzirmenin embesilliği eklenince düşünün annede kopan vaveylayı.

Bazen çok ürkütüyorum kendi kendimi. Çünkü bir çok eylemi otomatikleşmiş olarak yapıyorum ve malzemede yahut mekanda en ufak bir oynama ya da değişiklik tepetaklak etmeye yetiyor beni ve rutinimi. Evde bir tuzluğun yeri değişse örneğin bu büyük bir dalgaya dönüşüp ters yüz edebiliyor ortalığı. Kuantumdaki kelebek etkisi misali. Dünyanın bir yerinde bir kelebeğin ufak bir kanat çırpışı, dünyanın bambaşka bir yerinde büyük bir olaya dönüşebilmesi gibi. 

Kerim'in Cold-Mix adında; asla ağızdan verilmeyen ve tene bile değdirilmeden sadece giysiye sürülen ve burnu açmaya yarayan bir ilacı var. D vitamini ile aynı yerde duruyorlar. Çok kere D vitamini yerine Cold-Mix'i Kerim'e vermek üzereyken yakaladım kendimi ve dehşete düştüm korkumdan. Üstelik ayrı ayrı yerlere koymayı da uzun süre düşünemedim nerdeyse. Türk kahvesi yaparken suyu cezve yerine kahve kutusuna koymaktan da son anda kurtuldum çok kez. Çamaşır makinasını çalıştırmaya hazır hale getirip en son düğmeye basacağım an çıkan başka bir işle çamaşırları ertesi güne dek o vaziyette bıraktığım da çok oldu. Bir şey almak için odanın birine girdiğimde bir başka şeye dalarak serseri mayın gibi odanın içinde dört döndüğüm de olmuştur, olur ısrarla. Dışarı çıkarken çocukların üstünü başını derleyip toplamaktan, çanta hazırlamaktan, çocukları zaptetmekten, zar zor giyinmekten per perişan olarak kapıdan çıkarım hep. Dağılmış ancak muzaffer bir komutan edasıyla. Ancak yedek giysiler, biberonlar, bebek bezleri, oyuncaklar vs. derken unuttuğum tek şey vardır: kendi cep telefonum. Bir de çekine çekine söylerim İlter'e unuttuğumu. O da her zamanki gibi söylene söylene gider gerisin geri eve. Bu dönemde en tehlikelisi benim için eşyaların yerini değiştirmektir. Zira  o eşya lazım olduğunda rastlantısal olarak bulmuşsam ne ala, yoksa hak getire! Alıp da bir yere yerleştirdiğim ve bir daha bulamadığım eşyaları ikinci kez almak zorunda kaldığım çok oldu.

Birileriyle konuşurken özellikle fikir üretmek durumundaysam aptallığım tamamen ayyuka çıkıyor şimdilerde.  Halimi bildiğimden sürünün peşine takılmayı seçiyorum bu aralar. Birilerini uzun süre aktif olarak dinleyemiyorum. Kafam da, görüşüm de bulanık çok.  Hep sisler ardından bakıyorum sanki dünyaya. Elim de çok titrek bir süredir. Neye elimi atsam boşluğu tutar oldum nerdeyse. Kerim'in doğumundan beri mutfaktaki cam eşyalar seri bir sirkülasyon içindeler. Bardaklar hep tek tük kaldı. Eskiden cam kırılmasından ödü patlayan ben şimdilerde doğal karşılar oldum bu durumu. En son bu gece 2 bardak birden kırdım. Ve bir süre bakakaldıktan sonra kahvemi pişirmeye devam ettim istifimi bozmadan. Mutfağı toparladım. En son süpürgeyi açıp  Ederleziii, Ederleziii diye çığırarak temizledim ortalığı gayet sakin.

11 yorum:

Aslısın dedi ki...

Sadece yorgun beynin ve stresten ne yapacağını şaşırmış. Bu kalıcı değil, nasılsa geçecek. Bence kendine çok yüklenme, müsaade et azıcık.

Erkİpek dedi ki...

ne kadar tanıdık haller bunlar :) beynimin diğer yarısını geri istiyorum...

Adsız dedi ki...

bende bir kac kez fırından sıcak tepsilerle sıcak ilişkim oldu ellerimde izleri kaldı,bazende caydanlıkta caysız cay demlemişligim var canım,yada tabakların yere atladıgını gördüm artık beynimin beni terk etmek istedigini hissettigim günler cok oluyor,gercekten dinlenmeye ihtiyacın var senin.böyle güvenecegin birinin ben hep eşi tercih ederim.bakacak sende yatıp dinleneceksin.ama galiba seninde eş yanında degil.ben bazen bu günler bitince eşi ne yapayım diyorum eşe,şimdi lazımsın.ama işte kader örmüş aglarını ne yapalım bunada şükür.selimede vucut direncini arttıracak bir şeyler denesen yardımcı şeyler bitkisel,benimkine üzüm cekirdegi,tavsiye etmişti attar,böyle damlalar filan,tamamen dogal,bir ablamız kullanmıştı,tamamen gecmemiş ama spreyi filan bırakmış,cok rahatladım dedi,sende öyle şeyler denesen.tıpın yanında.

Deli Anne dedi ki...

Aslı: Teşekkür ederim sabır, metanet dilekelrin için:)

Erkİpek; ne güzel özetlemişsin. kısaca beynimizin diğer yarısını geri istiyoruz.

Selinkam o abladan bana da reçete alsan valla. Ben bıktım bu ilaçlardan. bugün doktor tuhaf bir cihaz verdi Selim'in alerjisi için. Çocuk abartmıyorum 10 dk. kuru kuru öksürmekten perişan oluyor. Biz de eli kolu bağlı seyrediyoruz.

Öpüyorum canım çok.

karmaşıksarmaşık dedi ki...

ay canim embesilim..süper yazmisin...Lohusalik döneminde, hormonlar ,2 cocugun yarattigi kafa karisikligi ,sevgili kocanin asiri destegi(!) nedeniyle olabilir böyle durumlar...Takma kafana...

bu arada buikaya- müziklere bayildim..Sen deli oldugun kadar, entellektüel de bir kardesimizsin anlasilan...Ne olur paylas böyle müzikleri yine bizimle...bak haftaya evlilik yildönümümüz geliyor..Bu Buika baci da bize eslik edecek ,garanti...daha hediye bile almadim :(

Deli Anne dedi ki...

Ah karmaşığım ah, bugünlerde kocanın aşırı desteğinden(!) ne yapacağımı bilmez haldeyim. 15 gündür dışarda olan kocacık geldi, p.tesi gene gidiyor ve ilgiye boğuyor(!) bizi. Geldi geleli uyuyor, ben gene 7/24 mesaideyim velhasıl:)

Buika benim de içimi yakıyor. Bulabilirsen sözlerine bak, onlar daha çok can yakıyor. Her biri mutheşem bir tutkuyla yazılmış. Belki de anlıyorsundur o zaman ne ala. Siz de paylaşın. Ben bir süre sonra arayışa geçiyorum, değişik ne var diye.

Bir de arkadaşım tebrik ederim. Evlilik yıldönümünü hatırlıyorsun. Bizim çocukların dünyaya gelmesi İlter'e çok yaradı. Hiç hatırlamaz oldum artık böle şeeleri. Eskiden de çok takmazdım ama şimdi hepten unuttum.

Öpüyorum, tebrik ediyorum şimdiden.

Unknown dedi ki...

Ayy Ederlezi cok seviyorum. Keske cihana Goran ismini koysaydim diye dusundum ama cok sinir oldugum bir kadin koymus cocuguna. Vahap'i tavlamaya calistigim donemlerde onun dinliyorum dedigi herkesi ezberlemistim :) Etkileyici olmak babinda :)

Bende emziriyorum, diyorlarki emziren anne cocuguyla butunlesir falan filan da ben biran once 6 ay gecsinde memeyi biraksin diyorum.
O unutkanlik var ya cok sinir bisey. Ben kackez kahvalti malzemelerini yatak odasina cikardim ( yatak odasi ust katta :)
Camasirlari kac kez kurutmaya atacagim diye islak islak makinenin icinde biraktim :)
Dalginlik kotu birsey

Deli Anne dedi ki...

Ahahha.. emzirme de önemli be ya.. kıyamıyorum ben erken kesmeye.. bir kere dirençli oluyorlar, gelişkin oluyorlar, tamam biz dağılıyoruz ama onlar mutlu oluyorlar.. mesela çok mutsuzken, bir kazaya uğradığında bile emzirdiğinde unutuyorlar acılarını bile.. o bakımdan bizim için de kurtarıcı olabiliyor..

Unknown dedi ki...

Deli annem sende binbir sekle girsen memeyi agzina vermek icin, Mesela sag gogsu saga yatik almiyor. Ac olsada almiyor, resmen maskaraya donuyoruz. Kulagina uuuuuuuu diye bagiriyoruz, sonra oohhhmmmmm yapiyoruzz. Aliyor. Baen almadigi olunca bu sefer ters ceviriyoruz. Yani su anda emzirmek isgence gibi geliyor. Ilerleyen zamanlarda belki dedigin olur.

Deli Anne dedi ki...

ah canım, sen de çok haklısın ya! zor ki ne zor olmuş emzirme işi.. 6.aydan sonra istemezse yapacak bişey yok görünüyor.. Sevgiler ve kolaylıklar

iki dirhem bi çekirdek dedi ki...

ay çok tırstım walla :(( senin senaryonda ben oynadım bi an. aman Allahım