Selim'in Alerjik Astım hastalığı tepe noktasına ulaşmış durumda. Hem onun süregiden hastalığı, hem de Kerim'in rutin kontrolleri sebebiyle sıklıkla doktora uğruyoruz. Sıra beklerken yahut Kerim muayenede iken Selim oyun odasında epeyce vakit geçirme fırsatı bulur. Bu sırada da oyuncaklardan ve yaşıtlarından ziyade annelerle muhabbete girer. Bir türlü düşürmeyi başaramadığımız yüksek ses tonuyla, çın çın öterek konuşur adeta. Annelerin çocukları hakkında yorumlar yapar, kendi hakkında bilgiler verir, hayat hakkında, hayvanlar alemi, bitkiler, uzay, tarih öncesi ne varsa... Hatta hızını alamayıp aile mevzularımıza uzanır konuşma. Ben de içerden yüreğim ağzımda dinlerim, ya mahremimizi de dökerse ortaya diye.
Geçen gün gene Kerim'in muayenesinde idik. Selim de oyun odasında anne ve babalarla hasbihal etmekte idi. Ve aklına düşen ne varsa paylaşmakta idi gene. Anneler kah şaşırıyor, kah eşlik ediyorlardı konuşmalarına. Biz de odadan seslerini duyuyoruz. Bir ara doktorumuz "Size bir teklifte bulunacağım." dedi. "Selim'i yarı zamanlı, sigortalı işe başlatmak istiyorum burda, zira bekleyen anneleri oyalıyor, kimse sıkılmıyor ve şikayetlenmiyor!" dedi. Böylece Selim hayatının ilk iş teklifini 4 yaşında almış oldu.
Kerim doğduğundan beri Selim'in park işiyle İlter ilgileniyor. Özellikle havalar iyiyken her akşam parka gidiyordu babası ile. Bir gün markette idik Selim'le. Derken tanımadığım bir kadının aşırı bir dikkatle bize baktığını gördüm. Birşeye benzesem güzelliğime bakıyor diyeceğim ama patates çuvalı gibi bir görüntüye takılmadığı kesindi. Acaba bir terslik mi vardı üzerimizde diye düşünerek kolaçan etmeye başladım kendimi ve Selim'i. Derken kadın yaklaştı bize doğru ve "Selim'in annesi siz misiniz?" dedi, evet, deyince, "Selim'le parkta karşılaşıyoruz hep, oğlumla arkadaşlar, doğrusu çok merak ediyordum böylesi bir çocuğun annesi kim diye?" dediğinde afalladım epey, bir şeyler zırvaladım anlamsız. Arkasından Selim'e dönerek "Selim beni hatırladın mı, hani oğlumla oynuyordunuz hep, Arda'yla..." diye hatırlatmaya uğraştı bir süre.
Normal bir anne böyle bir durumda gurur duyar biraz çocuğuyla, biraz da kendisiyle. Ancak sözkonusu olan budala ve yanısıra mazoşist bir anne ise bu olaylardan kendini acıtacak bir paye çıkarır üstün bir gayretle. Tıpkı benim gibi. Biri bana Selim'i övdüğünde direkt içimde dev bir parçalanma yaşarım. Selim'e yaptıklarım gözümün önüne gelir, burkulurum, ufalırım, küçücük kalırım hatta. İçimden yırtınırcasına Ah'lar yükselir. Susarım!
Selim'in sevdiği yaşıtlarına ve oyunda kabul ettiklerine hitabı -Dostum!- şeklindedir. Her an oyun halinde olan ve etraftakiler ister dahil olsun, ister olmasın, onun dahil olduğunu varsayıp oyuna kattığı hemen herkes Dostum'dur. Anne, baba, teyze, dayı, amca, kim varsa ortada. Dostum kalıbı da Buz Devri'nde en sevdiği karakter olan, karizmatik Diego'dan alındı ve hayatımıza uyarlandı Selim tarafından. Öyle ki etrafımızdakiler Dostum, diyerek başlar oldu konuşmaya. Hatta bu dalga yabancıları bile sardı. Doktorda sıra beklerken birden farkettim ki, dostum hitabı havalarda uçuşuyor. Üstelik bu dalga büyükleri sarmış daha çok. Hoşuma gitti. İlter'e dönüp "Selim ekol olmuş bre İlter" demeden edemedim.
Gene doktorda sıra beklediğimiz sıradaydı. Selim doktorun verdiği şekerlerden istiyordu ancak suni bir utangaçlık takınmıştı üstüne. (Sağolsun Caillou'dan edindi bu bilmediği duyguyu ve alıp kendi üstüne oturtmaya uğraşıyor ısrarla, pek matah bir duyguymuş gibi birinden utanmak.) Bu sırada sırtı etraftakilere dönük, kucağıma gömülmüş halde fısıldıyordu "Anne, ben şeker istiyorum." O sırada muayeneden çıkmakta olan bir anne, çocuklarını derleyip toplamakla meşgulken gözü bize takıldı. Derken Selim'i işaret ederek "Selim Aydın değil mi o arkası dönük olan, N'aber Selim, nasılsın görüşmeyeli?" diyerek hal hatır sormaya girişti. Ben anneyi tanımıyordum, anne de beni tanımıyordu ama anlaşılan Selim'le sıkı bir tanışıklıkları vardı.
Normal bir anne böyle bir durumda gurur duyar biraz çocuğuyla, biraz da kendisiyle. Ancak sözkonusu olan budala ve yanısıra mazoşist bir anne ise bu olaylardan kendini acıtacak bir paye çıkarır üstün bir gayretle. Tıpkı benim gibi. Biri bana Selim'i övdüğünde direkt içimde dev bir parçalanma yaşarım. Selim'e yaptıklarım gözümün önüne gelir, burkulurum, ufalırım, küçücük kalırım hatta. İçimden yırtınırcasına Ah'lar yükselir. Susarım!
18 yorum:
Yavv deli anne, sen kendine acı çektirmeyi seviyorsun herhal. Ne güzel şeyler yaşamış, ne güzel övgüler duymuşsun. Keyfini çıkarsana...
Annelilim boşuna mı diyorum delianne diye. Hem benim deliliğim sırf çocuklara karşı değil ki kendime karşı da deliyim :) rahat bırakmıyorum ne kendimi ne sevdiklerimi vesselam..
zihninin sıradışı çağrışımları var sana, övgüden çıkıp geldiğin yere bak :) relaks deli anne :))))
benim bi tatile ihtiyacım var di mi:) ama mümkünse hollywood yıldızları gibi yanımda bakıcılarım, yaşam koçum, yardımcılarım vs. de olsun ki tam tail olsun :)
Benim yetiştirmemle alakası hiç yok, çocuğumun olağanüstülüğü diyesin de geliyor mu?:))
bende sevgili elif gibi düşünüyorum cocuga verilmiş fevkaledelik,ugraşırsın olmayana ne demeli deli anne cocuklarım nazardan esirge yareb diye dua etmelisin.göze batmadan cok kokarım cünki,nazara cok inanırım.yaşamışlıgımda coktur.sevgiyle mutlu kal canım.üzme sen iyi bir annesin.sadece bunalıyorsun o kadar yoksa cok kıymetlisin.sevgiyle mutlu kal ..
Elif; zaten çocukta bir cevher varsa vardır, yoksa da yoktur.. ben ne yapsam çok bir şey değişmez demek epeyce sonra aklıma gelir:)
Selinkam; sen döndn mü, hoşgeldin o halde. Annen de iyidir inşaallah. Ben de nazara inanırım, Allah hepimizin evlatlarını korusun.
Maşallah selime maşallah
4 yaşında bu kadar popülerse 20 sine geldiğinde ne olacak merak ediyorum.Selim'e maşallah.
Senin de ne demek istediğini çok iyi anlıyorum,emin ol.
özlem
Bu arada dünkü "Lanet olası empati" yazını bugün okulda arkadaşlarıma anlattım.Esprilerle karşılık verdiler.Ya ben senin kadar etkili anlatamıyorum ya da onlar fazlasıyla eğlence havasındaydılar.Ama bence müthiş bir tesbitti,24 saattir hiç aklımdan çıkmadı.
özlem
Resimli günlük; anlaşılmak ne güzel şey. Ayrıca arkadaşların niye güldülür, bozuldum bak şimdi:) Valla bu kadar etkili olmasına şaşırdım, belki ben de yürekten çok etkilendiğim için sana da yansıdı. Bak zaten beni anlamışsın da.. bazen bakıyorum ne demek istediğim çok farklı yerlere çıkmış, başka manalar çıkmış ortaya..
Masallah Selime ne guzel sosyal bi cocuk ve birey olucak demektir hem ben inanmiyorum bi kerem sen o icinden dusundugun kadar kotu bi anne olamassin olsaydin inan bana cocuguna yansirdi onlar bizim aynalarimiz ne verirsek bize geri yansitiyorlar sen kendini o kadar guzel anlatiyorsunki Seliminde sosyal ve rahat bi cocuk olmasina ben hic sasirmadim sevgiler canim:)
her zaman derım sen mukemmel bır annesın.haaa selımın hakkını yememek lazım mutiş bir cevher var ama önemli olan o cevheri ortaya cıkarmasını saglamak degılmı sende bunu yeterınce guzel yapıyorsun zaten.opuyorum hepınızı cok..
Pınar, yerli yersiz parlamalarım, kızınca çığrından çıkmalarım, bağırış çağırışlarım olmasa kendimi nispeten iyi bir anne sayabilirdim ama bu saydıklarım iyi yaptıklarımı da silip süpürüyormuş gibi hissediyorum. Öfke kontrolü dersleri almam lazım :P
Sedefcim, sebi teesesi Selim'in. hoşgeldin. Biliyorum sen beni hep çok iyi bir anne olduğuma inandırmaya çalıştın ama ben de içimden hep şunu dedim, sen benim neler saçmaladığımı bir bilseydin gene de böyle düşünür müydün?
Öpüyorum ikinizi de..
Gorunen sen okuyan arastiran ve ilgili bir annesin;)
selim e masallah.
sevgiler
nihalaslı, okumak çok zor şimdilerde, ama okusam da çocuk eğitim üzerine değil asla, onlardan canavar görmüş gibi kaçıyorum ehhe:) Sevgiler. iyi seyahatler...
Gülümseyerek okudum yazdıklarını,çünkü benim kızım da aynen Selim gibi...
Tanıdık tanımadık herkese anlatır da anlatır..
Ben de özel hayata artı bir de ayrıntıya girmeden olay toparlayacağım diye ne yapacağımı şaşırırım !(şu an kendisi 11 oldu ama hep böyleydi)
ehhee.. hadi seninki kız, onlar bıcır bıcır konuşmayı pek sever, bizimkisi erkek üstelik.
sevgiler.
Yorum Gönder