9 Eylül 2010 Perşembe

BilimSelim - Aşk

Selim bir süredir AŞK kelimesine takılmış durumda. Okuldan yahut arkadaşlarından duyduğunu sandığım bu kelimeyi sarf ederken  "Ben bu kelimeyi söylemeye utanıyorum.", "Anne ben bir kelime var onu söylemekten çekiniyorum, ayıp bir kelime" gibi cümleler kuruyor. Üstelik bu cümleleri söylerken yüzünde tanımlayamadığım yarı muzır bir ifade beliriyor. Her ne kadar bu kelime ayıp bir kelime değil, desem de aynı şekilde cümleler kurmaya devam etti bir süre. Ben de biraz kendince kurcalasın, bilgilerini derlesin toplasın  diye kendi haline bıraktım.  

Aradan bir süre geçti. Selim'le yanyana idik. Keyifle oyun hamurları ile oynuyordu. Yanına oturup havadan sudan konuşmaya başladım onunla. Derken bir şekilde konuştuğum cümlenin içine -aşk- kelimesini yerleştirdim özellikle. Kelimeyi duyunca derhal doğruldu ve gene  o muzır
ifade belirdi yüzünde. Gülümseyerek "A, aşk mı, o kelime ayıp" dedi hemen. Ben de konunun açılmış olmasına sevinerek başladım anlatmaya. "Aşk çok güzel bir kelimedir, şevkle, istekle, heyecanla birini sevmek demektir." dedim. Hem de hareketli bir sevgidir bu, devamlı gelişir. Her zamanki gibi istifini bozmadan elindekilerle oynamaya devam ediyordu. Dışardan bakıldığında dinlemiyormuş izlenimi veriyordu.  Oysa kelimeleri ezberlercesine dinler aslında başını kaldırmazken. Onun bu halini bildiğimden devam ettim. "En büyük aşk Allah'a olan aşktır. Mesela sana baktığımda Allah'a aşık oluyorum tekrar ve tekrar dedim.  Seni bu kadar güzel, akıllı, sapasağlam yarattığı ve bizlere hediye ettiği  için, deyip öptüm yanaklarından. Hem de ne  hediye, mis kokulu, dünyanın en güzel hediyesi... Şimdi sana bakarken Allah'ın kusursuzluğunu görmem ve  O'na aşık olmamam mümkün mü?" diye devam ettim. Başını kaldırıp şaşkınlıkla baktı bana. Mesela bir bakalım etrafımıza, gökyüzü ne güzel değil mi? O sırada kaldırdı kafasını gökyüzüne baktı, evet dedi gülümseyerek. Peki hiç kafamıza düşmüyor değil mi? Güldü, evet düşmüyor. Çünkü Allah büyük bir sistem kurmuş ve devamlı onları orada bizim için sabit tutuyor dedim.  Ağaçlar ne güzel, rüzgar bak ne tatlı esiyor, yapraklar o esintiyle ne tatlı bir melodi çıkarıyor. Allah herşeyi ne güzel bir sanatla  yaratmış. Günlerdir sıcaktan kavruluyorduk, bak bugün rüzgar nasıl serinletti ortalığı, çünkü herşeyi Allah bizim için yapıyor. Bak hiç farkettin mi, insanların hiçbiri birbirinin aynı değil, dedim. Sen hiç birbirinin tıpa tıp aynı olan insan ya da hayvan ya da bitki gördün mü, diye ekledim. Hayır, dedi. İşte bu yüzden en çok ve en evvela Allah'a aşık olmalı insan. Sen bakma insanların aşk dediklerinde sadece bir kız bir erkek arasındaki aşktan bahsettiklerine. Doğrusu Allah'a olan aşktır evvela. Herşeyi yaradanı bırakıp sadece yarattığı bir şeye aşık olmak ayıptır aslında. Sen hiç derviş kelimesini duydun mu, dedim arkasından. Hayır, deyince devam ettim. Derviş Allah'a aşıktır, bu aşk için herşeyden vazgeçer. Evinden, sevdiklerinden, rahat hayatından... bir iki parça eşyasını alır devamlı gezer. Allah'ı düşünür, baktığı herşeyde yalnızca O'nu görür. Uzun uzun yollar gider, kentler geçer, bu sırada düşünür durur. Doğaya bakar, Allah'ı anar, insanlara bakar Allah'ı anar.. Aşk'ı arar. 

İçinde bilmediği kelimeler geçen bu uzun konuşmadan ve ilgisiz gibi görünen tavırlarına rağmen ben anlayabileceği kadarını alacağını biliyordum. Selim'i tanıyordum çünkü. Derken elindeki hamurları bıraktı, gözlerimin ta içine bakarak sarıldı boynuma ; "Bütün bunları hiç bilmiyordum, bana bu bilgileri verdiğin için çok teşekkür ederim Anne."

4 yorum:

Unknown dedi ki...

Ben de bana bunları hatırlattıın için çok teşekkür ederim Müminecim. Bu arada blogun hayırlı olsun.Çok keyifli bir blog olmuş. Artık ben de takipçin olacaım.sevgiler...
Berrin Keleş

Deli Anne dedi ki...

Est. Berrin'cim.. Teşekür ederim güzel sözlerin için de. Beklerim efenim, buyrun :)

resimli günlük dedi ki...

Hangisinin daha güzel olduğuna karar veremedim,senin anlattıkların mı,Selim'in saf,pırıl pırıl tepkileri mi?İlahi,ağlattın beni sabah sabah..
özlem

Deli Anne dedi ki...

Özlem'cim konu öyle güzel ki, insanın anlatıkça anlayası geliyor:)
Hele ki derin bir bilgi sahibi olsam hiç susmazdım heralde Selim bayılana kadar ehhe.. öperim