12 Eylül 2010 Pazar

Ben Yaparım Anne!

Geçen gün Kerim'in demir ilacını veriyordum. Korkulu rüyamdır bu ilaç adeta. Hele beyaz koltuklara döküldüğünü düşünmek bile irkilmeme sebep oluyor. Kerim de hiç sevmedi ilacı üstelik. Titreye titreye geliyorum her defasında yanına ilaçla. Zar zor, ittire kaktıra içirdim nihayetinde. Tam vazifemi yerine getirmenin iç huzuru ile olduğum yerden kalkıyordum ki kolum bir cisme çarptı. Dönüp baktığımda bir de ne göreyim, şurubun kapağını kapatmadan kilime koymuşum ve şişeden bordo sıvısı lıkır lıkır akmakta. Aman yarabbi, o nasıl bir şok anıdır. Şişeye elimi attığım an ile şişeyi gözlemlediğim an ne uzun bir süreydi. Reelde 2 saniye olan bu süre benim pozisyonumda 10 dakika kadar sürdü. Elimi atana kadar geçen o kısa sürede şişenin yarısı boşaldı ve kilim bordoya bulandı. O an "Ay olamaz, hayır olamaz, olamaz." diye bağırarak şişeye hamle yapan ben ne denli
endişelendiğimi Selim'in koşarak yanıma gelmesinden anladım. Zavallı kuzum, beni bu denli şaşkın ve endişeli görünce sakinleştirme ihtiyacı hissetti hemen. Şoktan çıkına dek devamlı tekrarladığı cümle yankılandı durdu beynimde : "Ben yaparım anne, ben yaparım anne, ben yaparım anne, sen otur , hatta yat, ben yaparım anne, sen yat ben herşeyi yaparım, sadece yemek hazır olunca kalk derim sana." 

Çocuklar için peygamber ahlaklı derler ya, doğrudur. Kin gütmezler, sonsuz affedicidirler, merhametlidirler. O gün Selim'e epey berbat davranmıştım. Boyuna başımdan savıyor, isteklerini binbir zorlukla yerine getiriyor, yaptıklarına tahammülsüzlük gösteriyor ve kızıp duruyordum. Onun yerinde ben olsam kin güderdim hatta belki oh olsun, derdim ama o ne yaptı herşeyi bir kenara bırakıp koştu geldi yardıma. Hem de ne yardım. İçimin tellerini sızım sızım sızlatıyor bu durum, hatta o telleri şiddetle koparıyor diyebilirim. İlk şokun etkisini attığım, kilimi koşa koşa yıkamaya sevk ettiğim, yerleri temizlediğim ve haliyle sakinleştiğim andan itibaren kulağıma çalınan "Ben yaparım anne!" sesleri mana kazandı, somutlaştı ve Selim'in yüksek duyarlılığını keşfettim o anda. Elimde mutfağa götürmek üzere tuttuğum ilaç tepsisini koyup sarıldım ona. Sen çok güzel ahlaklı bir çocuksun, çok hem de. dedim.. "Evet, ve sen bana boşuna kızıyorsun." diyerek içimi dağlarcasına sözler sarf etti gene. "Kızdığım zaman bana bu olayları ve güzel davranışlarını hatırlat, hatırlat ki utanıp kızmaktan vazgeçeyim." dedim. Utanmadan bu işin sorumluluğunu bile zavallı çocuğun sırtına yükledim bir de. 

Hele düşünüyorum da; şişeyi ben değil de Selim kazara dökmüş olsaydı ne olurdu kimbilir, ben ona öyle merhametli davranır mıydım, yoksa delirir miydim gene? Muhtemelen delirirdim.

Selim, canım bilimsel Selim... Gene akşam oldu, gene yatağında uyuyorsun herşeyden habersiz. Üstelik astımın azmış, günlerdir kalçanda bir tutulmadan bahsediyorsun ve sekiyorsun ara ara, doktor ve hastane korkusundan ağrımıyor diyorsun. Dün teyzende kaldın, bugün akşam eve döndün, döndükten sonra gene işle boğuştum, vakit ayıramadım sana... Hikayeni bile işim bitince geleceğim ve okuyacağım dedim, ancak ben geldiğimde sen uyumuştun... Ahh, anneliğimin bitmek bilmez vicdan azabı... gene geldin oturdun kalbimin orta yerine.. hiç kalkmıyorsun.. Ve ah kalbime hükmedemeyen kendim.. madem öyle silkin!! Biliyorum sözler veriyorsun kendine, yarın başka bir güne uyanacağım, yaşadıklarımdan çok dersler çıkardım diyorsun. Ancak ertesi gün bir iki samimiyetsiz tahammülden sonra gene aynı deli anne oluyorsun.

12 yorum:

Neslihan Toker dedi ki...

Ne kadar dürüstçe eleştiriyorsun, analiz ediyorsun
Darısı her anneye
Selim'in ise maşallahı var, büyüdüğünde kardeşine çok iyi ağabeylik edecek, şanslısınız...
Sevgiler

Deli Anne dedi ki...

:) analiz etmesem de aman canım, desem daha mı iyi olurdu ne? hiç olmazsa bu kadar yiyip bitirmezdim kendimi.. Sorgulaya sorgulaya hayatın tadı kalmadı nerdeyse...

Sevgiler size de:)

anne kaleminden dedi ki...

bunlar çok değerli satırlar, her blogda bulunmaz... okurken ağlayacaktım. hepimiz yapıyoruz çünkü... işte insanız ya robot değiliz ya ondan oluyor bunlar... çok seviyorum yazılarınızı, ellerinize sağlık...

Deli Anne dedi ki...

Anne kaleminden sizinle yakın hisler içindeyiz sanırım :) buraya yazmakla ne iyi etmişim, sanırdım ki bir anormal davranan benim, diğer tüm anneler makul, sonsuz hoşgörülü... birilerinin de benim gibi hissediyor olması durumumu iyileştirmiyor ama yalnız olmadığımı da hissettiriyor en azından. Sevgiler :)

pinar dedi ki...

yazdiklarin icimi acitti cunku bende bi deli anne adayiyim sanirim:)bukadar hosgoru laylaylom bloglarin yaninda iyi geldi iyiki bulmusun beni. hosgeldin bize:)ee bende hosbuldum o zaman okumaya devam:)

Deli Anne dedi ki...

Hoşbuldum Pınar, Sen de hoşgeldin :)

Adsız dedi ki...

Süpersin !:D

Deli Anne dedi ki...

Süper deli ;)

julyasia dedi ki...

gece gece ağlatacaktın beni. ne kadar güzel ne kadar içten yazmışsın.
sanma ki yanlızsın. eminim birçoğumuz böyleyiz. çocuklarımız için çekinmeden canımızı versek de bazen gün geliyor kendi bencilliğimize kapılıyoruz.

Deli Anne dedi ki...

Güzel demişsin Aslı, onlar için canımızı versek de gün geliyor bencilliğimize kaptırıyoruz diye. Ben ya fazlaca kaptırıyorum bencilliğe ya da bunu kabullenemiyorum. ne bilim arızayım galiba:) Sevgiler.

Eowyn dedi ki...

Gözpınarlarımı durduramıyorum.
Arıyayım demişsin ama bilakis bence Selim senin gibi bi annesi olduğu için çok şanslı..
Sevgiler

Sanattryemek dedi ki...

Yazilarinizi okudukca,kendimden de ve etrafimdaki annelerden de birseyler buluyorum.Sizi cok takdir ediyorum analiz yapiyorsunuz...Belki de cogumuzun yapmadigi bir sey bu...