“Neden sonra farkına varıyorsun,
Etrafındaki korkunç ıssızlığın;
Yar olsun, dost olsun ne arıyorsun,
Adresi belli mi vefasızlığın…”
Etrafındaki korkunç ıssızlığın;
Yar olsun, dost olsun ne arıyorsun,
Adresi belli mi vefasızlığın…”
“İçimi titreten bir sestir her gün.
saat her çalışında tekrar eder:
“Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?”
saat her çalışında tekrar eder:
“Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?”
“Ah o kadrini bilmediğim günler,
Koklamadan attığım gül demeti,
Suyunu sebil ettiğim o çeşme,
Eserken yelken açmadığım rüzgâr
Gel gör ki, sular batıya meyleder,
Ağaçta bülbülün sesi değişti,
Gölgeler yerleşiyor pencereme;
Çağınız başlıyor ey hâtıralar.”
Koklamadan attığım gül demeti,
Suyunu sebil ettiğim o çeşme,
Eserken yelken açmadığım rüzgâr
Gel gör ki, sular batıya meyleder,
Ağaçta bülbülün sesi değişti,
Gölgeler yerleşiyor pencereme;
Çağınız başlıyor ey hâtıralar.”
“Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.”
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.”
“Desem ki sen benim için,
hava kadar lazım,
ekmek kadar mübarek,
su gibi aziz bir şeysin;
nimettensin, nimettensin!”
hava kadar lazım,
ekmek kadar mübarek,
su gibi aziz bir şeysin;
nimettensin, nimettensin!”
-Cahit Sıtkı Tarancı-
Birgün yolunuz Günaydoğu’ya düşerse,
mutlaka Diyarbakır’a gidin ve mutlaka Cahit Sıtkı Tarancı’nın
Diyarbakır’ın eski, daracık taş sokakları arasındaki taş evine… Bizi
modern evlerden iğrendirecek kadar asil olan, içinde kalmayı istetecek
kadar muhteşem olan o evi görün. Eskideki muhteşem mimariyi, inceliği,
zarafeti ve yaşanmışlığı… Kesinlikle hayranlık uyandırıcı ve ilham
verici.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder