Önce
yaprakları toplamaya başladım birer ikişer, sonra kırılmış ince dalları,
derken büyüttüm işi; koca koca sopaları, kozalakları ve türlü
meyvelerini ağaçların. Bütün bunlarla ne yapacağımı bilmiyordum;
yaprakları ortalığa serpiştirdim, oraya buraya iliştirdim, dalları da
boyamayı hayal ettim. Bir sürü boya aldım ama taşınma, yorgunluk, bitmez
hastalıklar girince araya ekstra enerji isteyecek bir işe girişemedim.
Dalları bir vazoya koydum; baktım sonuç böyle bile harikaydı. Bir süre
ben onlara baktım, onlar bana… Epeyce uzun bir süre bakıştıktan sonra
doğal olarak fikirler düşmeye başladı aklıma. Belki sizin için çok cazip
olmayabilir ama beni müthiş derecede cezbetti yaptıklarım.
İşte ilk proje: Sonbahar Sandığı

Ağaç süsleme işi de tam bir polemik
konusu benim için. Ağaçları çok seviyorum. Onlarla kurduğum her türlü
yakınlıktan çok hoşnutum ancak bunu doğal geliştikleri zaman seviyorum.
İncık cıncık süslemeleri ve süsleri de seviyorum. Ancak ne olursa olsun;
ağaç süslersem kendimi pis bir özenti, süslemezsem de fazlaca hevesli
biri gibi hissediyorum. Ağaç süslemek demek; bana ait olmayan, içime
sinmemiş, çok yüzeyde duran, suni ve itici birşeyi yapıyor olmak demek.
Taklit ki hiç sevmediğim birşeydir, taklit olacak benimkisi ve neticesi
de büyük ihtimalle kendimden iğrenme ve kendim kendime itici gelme olur.
Ya hep, ya hiççiyimdir zaten, ucundan tutunma, ilişme, iğreti hissetme
halini kabullenemeyişim de bundan. Bu yüzden bu işin doğallıkla ve
geleneksellikle yapıldığı süslenmiş ağaçlı evleri seyretmek ve onlara
dair sıcacık hikayeler türetmek çok daha zevkli şu an benim için. Her
neyse sandığa döneyim.


Örgüden yapılmış, içime sıcaklık veren
ve sürekli çocukluğumu çağrıştıran türden kumaşlar; İskoçya’nın meşhur
ekosesi: -Tartan-dan, Tweed ‘den yapılmış, üzerleri güzel mesajlarla
dolu kalpler ve küreler doldurdum. Bir de bulduğum sırada kalbimin
yerinden söküleceğini sandığım; Dünya kürelerini ekledim.
Tahta sandığın iç kapağından
hoşlanmıyordum ve kapağı birşeylerle kaplamak istedim. O sırada aklıma
hep gözümün önünde durmasını arzu ettiğim magnetlerim geldi. En
sevdiklerimi yapıştırdım ve sonuca bayıldım. Ki ben çocukluğumdan beri
derlemeyi, toplamayı, kendime göre dağınık-düzenli karmalar, kolajlar
yapmayı çok severdim hala da çok severim. Dinlenirim adeta bu türden
işlerle uğraşınca.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder