11 Temmuz 2013 Perşembe

BilimSelim: Üşüdün mü, annene sarıl, sımsıcak ol!



-Anne, ben seni çok seviyorum. Sonsuz sayısı kadar.
Sessizlik…
-Anne, ben cennete gidince Allah’a soracağım; sonsuz sayısı nedir diye. Belki -pataradur-dır adı değil mi?
.
Birgün heyecanla fırlıyor banyodan:

.
-Türkiye’den Mina Deneyler kitabını gönderince ve patlayan deneyler yapınca, Denize girince, ola ki evdeki herkes uyumuş o uyuyamamışsa ve ben hadi istersen aşağı gel otur yanıma biraz, demişsem ve uykunun sıkıntısından kurtulup gelip de oturmuşsa yanıma, yetmedi bir de dondurma ikram etmişsem:
-Dünyada bazen ne güzel şeyler oluyor anne!
.
Delianne do not copy22
.
Yola çıkıyoruz birgün. Ancak benim dizlerim de korkunç bir sancı var. Yaşlılar gibi kıvranıyorum. Aynı zamanda da çok gıcığım. Çocuklar arkada sessiz. Derken Selim sesizliğini bozuyor:
-Allah’a dua ettim senin dizlerini iyileştirmesi ve keyifle gezmek için.
Ardından ikinci bir sessizlik ve gene bozuyor sessizliği Selim:
-Sonra da Allah’a dua diye birşeyi yarattığı için teşekkür ettim.
Ben de teşekkür ettim Allah’a. Varlığını bildirdiği ve bize yalnız olmadığımızı, yanımızda olduğunu hissettirdiği için. Çocuklarımın en ümitsiz ve sıkıcı anda duayla ümitlendirdiği ve yaşama  çok güçlü ve güven veren bir dayanak oluşturduğu için. Bir çocuk için ümit ne büyük dayanak! Ve dua ne büyük sığınak!
.
Bazen de fiziksel ya da ruhsal her türlü durumum için kendiliğinden dua eder Selim. Senin için dua ettim anne, adı da -kötüleştirme iyileştir- Bak şöyle:
-Allah’ım annemin iyi şeylerini daha iyi yap, kötü şeylerini de iyi yap, amin!
Amin!
.
Delianne do not copy1 (2)
.
Waldorf Steiner Okulu’na bir hafta kesintisiz gidebildi Selim. Bilenler bilir sonrasında yeni okul binasının yangın yönetmeliğine uygun olmadığı ve bina sahiplerinin de düzenlemeye aldırmadığı ortaya çıkınca okul süresiz tatile girdi. Veliler bu süre zarfında çeşitli arayışlara girdi. Kimi Home Schooling yaptı, kimi toplanıp eğitim aldırdı, kimi de sınıf öğretmeni ile bir yerlerde buluşup az ders, çok aktivite yaptı. Mesela havuza gittiler, parkta piknik yaptılar, seraya gittiler vesaire.
Selim’in Sarah Ann adında 1970′lerden fırlamış gibi çiçek kızı modunda bir öğretmeni vardı. Kızıl saçlı, uzun etekli, güleryüzlü. Selim’in hal ve hareketinden öğretmenini sevdiğini anlıyordum. Zira ondan bahsederken biraz da çapkınca bir gülümsemeyle ve kaçamak yanıtlar veriyordu. Birgün gene dışarda öğretmeni ile gün geçirmişti ben de sordum:
-Öğretmenin iyi biri galiba, seviyor musun onu?
-Evet ama şu bakımdan yani bize olan şefkatinden… Mesela bize parkta oynamaya başlamadan güneş kremi sürüyor, yüzüme krem sürdü benim…
Ama bunları söylerken başı önde, gözleri yere bakıyor ve alttan alttan gülüyordu.
Derken kaldırdı başını:
-Evet zaten öğretmenler anne gibi olmalı değil mi anne?
(Evet anne gibi olmalı öğretmenler, zaten tüm meram bu oğlum! Bunun için kıvranıyoruz bunca.)
.
Selim’in bana şarkısı:
-Üşüdün mü annene sarıl, sımsıcak ol!
Benim ona şarkım:
-Canın mı sıkıldı, Selim’le konuş mutlu ol!