14 Mart 2013 Perşembe

Başlasın Öğrenme Devrimi 3: Korkulan Sanat



Selim okula ilk başladığında öğretmenleri harika resimler yaptığını anlatmış ve ve ilk övgülerini de bu yönde yapmıştı. Okulda neler olduğuna dair notlar aldıkları günlüğüne ise neredeyse her gün -good art- notunu düşüyorlardı. Bu süre zarfında iki sömestr geçti ve iki adet karne aldı Selim. Notlar 4 yıldız şeklinde veriliyordu ve Selim’inkiler genellikle vasattı. Büyük kısmını anlıyordum, zira Selim İngilizce bilmiyordu. Yanısıra ben notlarla değil Selim’in en evvela kendini iyi hissetmesiyle ilgileniyordum. Bu yüzden başta bu kısma  takılmamıştık ama ne zamanki ayrımcılık konusu iyice ayyuka çıktı işte o zaman notlar da yeniden gözümün önüne dönmeye başladı.
-Art- konusu elimizde kanıt olan tek şey olduğundan buradan da yola çıkarak -ayrımcılık- konusunu yerel idareye taşıdık. Öğretmenin verdiği ilk cevap: notu 3 yıldıza çıkarabiliriz. Bu bir rezaletti, yani konu üst mercilere gittiğinde fikir değiştirmesi. Demek ki dedim; verdiği tüm notlar şaibeli, göreceli ve hakkaniyetsizdi. Neyse, bu zaten beklediğim birşeydi! Asıl rezaletse bundan sonra geldi.
Bir sonraki görüşmede mantıklı açıklama (!) yoluna giden müdürün söyledikleri: “Okulda çizmeleri için bir konu belirleniyor, ama Selim konunun dışına çıkıyor ve kendi istediğini çizmek istiyor. Çocuklara belli renkte çizmeleri söyleniyor ama Selim başka renkler de kullanmak istiyor. Baştan renkler çocuklara dağıtılıyor, birine mavi, birine yeşil gibi, Selim seçimde geç kalıyor, sonra da elindeki renkten vazgeçip arkadaşlarının elindeki kalemleri de istiyor. “
Benim burada nutkum tutuldu. Neden mi, söyleyeyim; Birincisi burada not çizime değil davranışa verilmiş, bu çok aşikar. İkincisi ve en kötüsü; şablona uy, kalıba gir, kurala uy, emri uygula! En önemli şeyler bunlar, aman ha sakın unutma! İyi öğrenci olmak istiyorsan; ne emrediliyorsa onu kayıtsız şartsız, itirazsız hayırsız uygula. Robot ol adeta! diyen kokuşmuş Ortaçağ zihniyetinin bunca açık dile getirilmesiydi. Benim midem bulandı bu eğitim zihniyetinden!
Hafta sonu Waldorf eğitimi veren okulu görmeye gittik. Detaylarını uzun uzun yazmak istiyorum. Ama şunu söylemeliyim burada. Aile günüymüş o gün ve pek çok veliyle konuşma imkanı bulduk. Biri şunu dedi; kızım anaokuldayken öğretmeni şundan şikayet etti: kızınızın tek yaptığı sadece resim çizmek, başka hiçbir becerisi yok! Büyük kusur değil mi? Ve çok ayıp! Çünkü hala böyle düşünüyoruz her ne kadar modern çağ, modern ebeveynlik, modern eğitim desek de zihinlerdeki kokuşmuşluk değişmiyor, istediği kadar gelişmiş ülke olsa da. O anne kızını o okuldan derhal almış ve Waldorf okuluna yazdırmış, kızım şimdi çok mutlu, ben de mutluyum, diyor.
Şimdi soruyorum, kaçımız çocuğunun sanatçı olmasına, ya da şöyle diyeyim sanatla uğraşmasına razı?
Düşünüyorum, düşünüyorum ve izlediğimden beri düşünüyorum. Dünkü yazıda bahsettiğim film: Taare Zameen Par, beni düşüncelere sevk ettiği için gün geçtikçe daha çok seviyorum ve içimden sürekli şunu diyorum; GÖZÜNÜ SEVDİĞİM SANAT!
.
Vincent_Van_Gogh_0013
.
Bazen hayata kaptırır insan, rutininin dışına çıkamaz, yaşadığı debdebede yuvarlanır ve başka türlü düşünme fırsatını bulamaz. Bulanıklaşır, işte o zaman kendi dünyasının dışına çıkma fırsatını sanatla yakalar. Sanat ona karşıdan bakmayı, bilip de farkında olmadıklarını, bazen ucundan farkında olduğu, minicik bir c-e ile yakaladığı ama hayatın debdebesi içinde derhal gözden kaçırdığı çok mühim detayları yakalamayı, ama öyle ucundan değil, basbayağı elle tutulur gözle görülür netlikte ve bazen sertlikte, yakalamayı sağlar. Sanat kendine karşıdan bakmaya vesiledir ve kesinlikle iyidir.
Evet, sanat iyidir! Bir insana bile iyi yönde etki eden, iyi değişime yüzünü çevirten birşey neyse o iyidir! Bilim iyidir, akademi iyidir, ama sanat da en az onlar kadar iyidir ve gereklidir!
Öyleyse niye korkulur gözünü sevdiğim Sanattan! Ve niye korkulur herbiri büyük sanatkar olan çocukların sanatçı kalma arzusundan? Neden diretmeleri bastırılır, dirençleri kırılır, önlerine ket vurulur ve neden gerçeğe dönmeleri için alelacele kalıba sokmaya, şablona uymaya, uymazsa dışarı atılmaya çalışılır? Sevmedim ben bu işi!

Hiç yorum yok: