Selim
okula ilk başladığında öğretmenleri harika resimler yaptığını anlatmış
ve ve ilk övgülerini de bu yönde yapmıştı. Okulda neler olduğuna dair
notlar aldıkları günlüğüne ise neredeyse her gün -good art- notunu
düşüyorlardı. Bu süre zarfında iki sömestr geçti ve iki adet karne aldı
Selim. Notlar 4 yıldız şeklinde veriliyordu ve Selim’inkiler genellikle
vasattı. Büyük kısmını anlıyordum, zira Selim İngilizce bilmiyordu.
Yanısıra ben notlarla değil Selim’in en evvela kendini iyi hissetmesiyle
ilgileniyordum. Bu yüzden başta bu kısma takılmamıştık ama ne zamanki
ayrımcılık konusu iyice ayyuka çıktı işte o zaman notlar da yeniden
gözümün önüne dönmeye başladı.
-Art-
konusu elimizde kanıt olan tek şey olduğundan buradan da yola çıkarak
-ayrımcılık- konusunu yerel idareye taşıdık. Öğretmenin verdiği ilk
cevap: notu 3 yıldıza çıkarabiliriz. Bu bir rezaletti, yani konu üst
mercilere gittiğinde fikir değiştirmesi. Demek ki dedim; verdiği tüm
notlar şaibeli, göreceli ve hakkaniyetsizdi. Neyse, bu zaten beklediğim
birşeydi! Asıl rezaletse bundan sonra geldi.
Bir
sonraki görüşmede mantıklı açıklama (!) yoluna giden müdürün
söyledikleri: “Okulda çizmeleri için bir konu belirleniyor, ama Selim
konunun dışına çıkıyor ve kendi istediğini çizmek istiyor. Çocuklara
belli renkte çizmeleri söyleniyor ama Selim başka renkler de kullanmak
istiyor. Baştan renkler çocuklara dağıtılıyor, birine mavi, birine yeşil
gibi, Selim seçimde geç kalıyor, sonra da elindeki renkten vazgeçip
arkadaşlarının elindeki kalemleri de istiyor. “
Benim
burada nutkum tutuldu. Neden mi, söyleyeyim; Birincisi burada not çizime
değil davranışa verilmiş, bu çok aşikar. İkincisi ve en kötüsü; şablona
uy, kalıba gir, kurala uy, emri uygula! En önemli şeyler bunlar, aman
ha sakın unutma! İyi öğrenci olmak istiyorsan; ne emrediliyorsa onu
kayıtsız şartsız, itirazsız hayırsız uygula. Robot ol adeta! diyen
kokuşmuş Ortaçağ zihniyetinin bunca açık dile getirilmesiydi. Benim
midem bulandı bu eğitim zihniyetinden!
Hafta sonu
Waldorf eğitimi veren okulu görmeye gittik. Detaylarını uzun uzun
yazmak istiyorum. Ama şunu söylemeliyim burada. Aile günüymüş o gün ve
pek çok veliyle konuşma imkanı bulduk. Biri şunu dedi; kızım
anaokuldayken öğretmeni şundan şikayet etti: kızınızın tek yaptığı
sadece resim çizmek, başka hiçbir becerisi yok! Büyük kusur değil mi? Ve
çok ayıp! Çünkü hala böyle düşünüyoruz her ne kadar modern çağ, modern
ebeveynlik, modern eğitim desek de zihinlerdeki kokuşmuşluk değişmiyor,
istediği kadar gelişmiş ülke olsa da. O anne kızını o okuldan derhal
almış ve Waldorf okuluna yazdırmış, kızım şimdi çok mutlu, ben de
mutluyum, diyor.
Şimdi soruyorum, kaçımız çocuğunun sanatçı olmasına, ya da şöyle diyeyim sanatla uğraşmasına razı?
Düşünüyorum,
düşünüyorum ve izlediğimden beri düşünüyorum. Dünkü yazıda bahsettiğim
film: Taare Zameen Par, beni düşüncelere sevk ettiği için gün geçtikçe
daha çok seviyorum ve içimden sürekli şunu diyorum; GÖZÜNÜ SEVDİĞİM
SANAT!
.
.
Bazen
hayata kaptırır insan, rutininin dışına çıkamaz, yaşadığı debdebede
yuvarlanır ve başka türlü düşünme fırsatını bulamaz. Bulanıklaşır, işte o
zaman kendi dünyasının dışına çıkma fırsatını sanatla yakalar. Sanat
ona karşıdan bakmayı, bilip de farkında olmadıklarını, bazen ucundan
farkında olduğu, minicik bir c-e ile yakaladığı ama hayatın debdebesi
içinde derhal gözden kaçırdığı çok mühim detayları yakalamayı, ama öyle
ucundan değil, basbayağı elle tutulur gözle görülür netlikte ve bazen
sertlikte, yakalamayı sağlar. Sanat kendine karşıdan bakmaya vesiledir
ve kesinlikle iyidir.
Evet,
sanat iyidir! Bir insana bile iyi yönde etki eden, iyi değişime yüzünü
çevirten birşey neyse o iyidir! Bilim iyidir, akademi iyidir, ama sanat
da en az onlar kadar iyidir ve gereklidir!
Öyleyse
niye korkulur gözünü sevdiğim Sanattan! Ve niye korkulur herbiri büyük
sanatkar olan çocukların sanatçı kalma arzusundan? Neden diretmeleri
bastırılır, dirençleri kırılır, önlerine ket vurulur ve neden gerçeğe
dönmeleri için alelacele kalıba sokmaya, şablona uymaya, uymazsa dışarı
atılmaya çalışılır? Sevmedim ben bu işi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder