23 Temmuz 2012 Pazartesi

Epeyce Büyümüşüm



Derler ki, her bir doğum yeniler kadını. Öyle ki yeni doğmuş gibi tazelenir beden. Oysa kendi adıma aksini düşünmüşümdür bu kuramın ben. Neden mi? Zira ben her iki doğumla ve hele ki iki çocuklu anneliğimin ikinci yılında çöktüm tam manasıyla. Kendi nazarımda 10-15 yaş birden yaşlandım bu süre zarfında. Yaşlılık alametlerim bilmem kaçıncı tura döndü, yüzüm alenen çöktü.
Kilolar deseniz, o konu tam bir arıza oldu benim hayatımda. Selim’e hamileliğimle başlayan kilolarım gitmedi, gidemedi bir daha. Ömrü hayatım boyunca zayıf biri olunca, içime sindiremedim bu kiloları asla ve kat’a. Ne verebildim tam manasıyla, ne de alışabildim böyle yaşamaya. Veremedim, zira Hipotiroid illeti mühürledi kiloları üstüme; bir versem iki alıyorum, iki versem başa dönüyorum vesaire. Alışamadım, zira kendimi bir türlü böyle kabullenemiyorum. Yazık ki estetik delisiyim, yazık ki bize buyur edilen kuramların; -illa ince olunacak!- zırvaların kölesiyim.
Sanırım bunca hızlı çöküntünün bir sebebi de, hızla kilo almak ve vermek oldu. Berbat diyetlerle iki, üç kez epeyce kilo verdim ama hızlıca da aldım. Misalen en son 50′lere yaklaşmıştım. Ama şimdi tartıya çıkmaya korkuyorum. Eşyalarımız gelmediği için tartılamıyorum ama olmayan giysilerimden epeyce kötü haberler alıyorum.

Birkaç gün önce İngiltere’nin sağlık sistemine kayıt yaptırdık. Bu vesileyle burada aile hekimliği gibi bir kurumla görüşmeye gittik. Doktor ilk görüşmede boy ve kilo ölçümü yapmak istedi. Eyvahlar olsun dedim, acı gerçek fazlasıyla sert çarpacak yüzüme, kaçarım da yok! Tartıya çıktım ve korku dolu anlar başladı. İbre habire çıkıyordu, amanın, bir türlü durmak bilmiyordu. (Burada yazar rakamı asla ve kat’a telaffuz etmeyecektir) İbre durdu bir yerden sonra ama benim zaten irice olan gözlerim, ibrenin durduğu rakama bakarken koskocaman oldu. İçimde büyük bir yanma, kalbimde ciddi bir sıkışma oldu. Bu noktadan sonra ne doktoru duydum, ne İ. yi ve ne de ipinden koparılmış havyan gibi koşturan veletleri. Derken doktor beni boy ölçümüne yönlendirdi.
Bir kaç zaman önce boyum bir vesileyle ölçüldüğünde bildiğim rakamdan epeyce kısa çıkmıştım. İ. de benle -bitme- diye dalga geçmişti. Hatta onunla mücadele ederken epeyce de utanmıştım. Vay canına, yıllardır kendimi kandırıyormuşum, demiştim. O his bende kaldı. Bu yüzden doktor bir de oraya yönlendirince epeyce fenalaştım. Kısa ve tıknaz biri olma yolunda ilerlerken boy cetvelinin altında dikildim. Ancak o da ne, attığımı sandığım rakamın bile 3 cm. önüne geçmiştim. İnanamadım. Tartı fazla gösterebilirdi, buna kendimi rahatlıkla ikna edebilirdim, ama cetvel zaten yanlış ölçemezdi, değil mi? Demek ki neydi, uzamıştı boyum. Demek ki İskoç topraklarında İskoç kadınları gibi büyüyüp serpilmiştim. Demek ki, enine epeyce büyümüştüm ama katana yaşımda boyuna da büyümüştüm pek ala. Demek ki çirkinleşmiştim, demek ki ayı gibi şişmiştim tamam ama uzamıştım da, oh ne ala! tra la, la!
İ. ye döndüm: boyum uzamış ya, kilolar umrumda değil, dedim. (Yazar burada boyunu da mevzu bahis etmeyecektir)
İ. ise bildiğinden daha şişman ve 2 cm. daha kısa çıktı. Çok şey söylemek istedim ama vakti değildi… Sadece; ey güzel Allah’ım, merhametin de güzel, şaşmaz adaletin de dedim.

Hiç yorum yok: