Derler
 ki, her bir doğum yeniler kadını. Öyle ki yeni doğmuş gibi tazelenir 
beden. Oysa kendi adıma aksini düşünmüşümdür bu kuramın ben. Neden mi? 
Zira ben her iki doğumla ve hele ki iki çocuklu anneliğimin ikinci 
yılında çöktüm tam manasıyla. Kendi nazarımda 10-15 yaş birden yaşlandım
 bu süre zarfında. Yaşlılık alametlerim bilmem kaçıncı tura döndü, yüzüm
 alenen çöktü.
Kilolar deseniz, o konu tam bir arıza oldu benim hayatımda.
 Selim’e hamileliğimle başlayan kilolarım gitmedi, gidemedi bir daha. 
Ömrü hayatım boyunca zayıf biri olunca, içime sindiremedim bu kiloları 
asla ve kat’a. Ne verebildim tam manasıyla, ne de alışabildim böyle 
yaşamaya. Veremedim, zira Hipotiroid illeti mühürledi kiloları üstüme; 
bir versem iki alıyorum, iki versem başa dönüyorum vesaire. Alışamadım, 
zira kendimi bir türlü böyle kabullenemiyorum. Yazık ki estetik 
delisiyim, yazık ki bize buyur edilen kuramların; -illa ince olunacak!- 
zırvaların kölesiyim.
Sanırım 
bunca hızlı çöküntünün bir sebebi de, hızla kilo almak ve vermek oldu. 
Berbat diyetlerle iki, üç kez epeyce kilo verdim ama hızlıca da aldım. 
Misalen en son 50′lere yaklaşmıştım. Ama şimdi tartıya çıkmaya 
korkuyorum. Eşyalarımız gelmediği için tartılamıyorum ama olmayan 
giysilerimden epeyce kötü haberler alıyorum.
Birkaç gün
 önce İngiltere’nin sağlık sistemine kayıt yaptırdık. Bu vesileyle 
burada aile hekimliği gibi bir kurumla görüşmeye gittik. Doktor ilk 
görüşmede boy ve kilo ölçümü yapmak istedi. Eyvahlar olsun dedim, acı 
gerçek fazlasıyla sert çarpacak yüzüme, kaçarım da yok! Tartıya çıktım 
ve korku dolu anlar başladı. İbre habire çıkıyordu, amanın, bir türlü 
durmak bilmiyordu. (Burada yazar rakamı asla ve kat’a telaffuz 
etmeyecektir) İbre durdu bir yerden sonra ama benim zaten irice olan 
gözlerim, ibrenin durduğu rakama bakarken koskocaman oldu. İçimde büyük 
bir yanma, kalbimde ciddi bir sıkışma oldu. Bu noktadan sonra ne doktoru
 duydum, ne İ. yi ve ne de ipinden koparılmış havyan gibi koşturan 
veletleri. Derken doktor beni boy ölçümüne yönlendirdi. 
Bir kaç 
zaman önce boyum bir vesileyle ölçüldüğünde bildiğim rakamdan epeyce 
kısa çıkmıştım. İ. de benle -bitme- diye dalga geçmişti. Hatta onunla 
mücadele ederken epeyce de utanmıştım. Vay canına, yıllardır kendimi 
kandırıyormuşum, demiştim. O his bende kaldı. Bu yüzden doktor bir de 
oraya yönlendirince epeyce fenalaştım. Kısa ve tıknaz biri olma yolunda 
ilerlerken boy cetvelinin altında dikildim. Ancak o da ne, attığımı 
sandığım rakamın bile 3 cm. önüne geçmiştim. İnanamadım. Tartı fazla 
gösterebilirdi, buna kendimi rahatlıkla ikna edebilirdim, ama cetvel 
zaten yanlış ölçemezdi, değil mi? Demek ki neydi, uzamıştı boyum. Demek 
ki İskoç topraklarında İskoç kadınları gibi büyüyüp serpilmiştim. Demek 
ki, enine epeyce büyümüştüm ama katana yaşımda boyuna da büyümüştüm pek 
ala. Demek ki çirkinleşmiştim, demek ki ayı gibi şişmiştim tamam ama 
uzamıştım da, oh ne ala! tra la, la!
İ. ye döndüm: boyum uzamış ya, kilolar umrumda değil, dedim. (Yazar burada boyunu da mevzu bahis etmeyecektir)
İ. ise 
bildiğinden daha şişman ve 2 cm. daha kısa çıktı. Çok şey söylemek 
istedim ama vakti değildi… Sadece; ey güzel Allah’ım, merhametin de 
güzel, şaşmaz adaletin de dedim.
 

 
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder