22 Şubat 2012 Çarşamba

Pinperest



Ben bugünlerde;
-Rotamı şaşırdım. Yolumdan sık sık sapıyor, hatta sıklıkla yolumu kaybediyorum.
-’Hep diri kalmak güç, yolumda sabit olmak da, şaşmalar, kaymalar insan için!’ biliyorum ama gene de ‘Düşüş’ fikrinden ürperiyorum.
-Düşsem, yükselmeye yetecek enerjim var mı, yoksa da bulabilir miyim, bilmiyorum.
-İnancımı kaybediyorum ve endişeleniyorum.
-İçimde trilyon tane yazacak birikinti var, biliyorum, hissediyorum, ama bu kümelenmiş yığınların ötesine geçemiyorum. Oysa kafamın içinde muazzam bir şölen var, şöyle bir sakinleşip de derleyemiyorum ve onlara yazık etmekten korkuyorum.
Ben bugünlerde;
-Mahremimi özlüyorum.
-İnsanların beni ceplerinde varsaymalarına takılıyorum.
-Hep burada olmaktan ve aynı kalmaktan sıkılıyorum.
-Yazma keyfinin eziyete dönüşmesinden ve verdiği sıkıntıdan dolayı kendime kızıyorum.
Ben bugünlerde;
-Bağımsız yazmak, dilediğinde blogun kapısını kapatıp çıkmak özgürlüğümün olmasından mutluyum.
-İçimden, olmasınlar dediğim reklam işlerinin olmamasından mutluyum, zira bağlayıcılıklarını düşünürken dahi ürperiyordum, hala ürperiyorum.
Ben bugünlerde;
-Artık İngiltere’ye gitme vakti gelsin istiyorum. Arafta kalmış hanemizi ve haliyle halimizi çok yorucu buluyorum.
-Biraz gizlenmek, biraz saklanmak istiyorum.
Ben bugünlerde;
-Halvete girmek istiyorum. Beni ancak o paklar hissediyorum.
-Küçücük olup, kıvrılıp anne karnında gibi, ilmek ilmek ördüğüm kozama sarınmak istiyorum. Keşke bir de kelebek olup uçmak olsaydı sonunda. Belki de mümkün, bilmiyorum.
Ben bugünlerde;
-Pinterest‘te ‘Pinperest’ olup kayboluyorum. Ve dallanıp budaklanıyorum. Çok şeye aş eriyor, çok şeye karar veriyorum.
-Bu sırada hayatımın amacının sık sık değiştiğini farkediyorum. Biraz rahatlama, biraz korku hissediyorum. Zira tutkunu olduklarımın beyhude geldiğini farkediyorum. Ama bir yandan da beni geren tutkularımın esaretinden kurtulmanın rehavetini hissediyorum.
Ben bugünlerde;
-Hayaller kuruyorum. Kulağımı tersten gösteren hayaller.
Ben bugünlerde;
-Yeni şeyler öğreniyorum. Mesela küçük şeyleri sevdiğimi, kusursuzluktan hazzetmediğimi, yaşanmışlığın verdiği sıcaklık hissini, büyüklerden çekindiğimi, hasılı Ezilmiş ve Aşağılanmışlar’a olan muhabbetimi ve en önemlisi bunların nedenlerini öğreniyorum.


Ben bugünlerde;
-Seyahat, seyahat, seyahat istiyorum!
-Görmek, bilmek, farklı yüzler, farklı sözler, farklı ağaçlar, farklı dağlar, farklı sular, suya düşen farklı yansımalar, farklı nehirler, farklı şehirler tanımak, bakmak, şaşmak ve içimde aşkla dolup taşmak istiyorum.
-’Seyahat edin, sıhhat bulursunuz’ hadisini yakinen hissediyorum.
-’AŞK’la rehabilite edilmek istiyorum. Manen ve madden, terapim ve tedavim AŞK ile olsun istiyorum.
-Beni coşturan yeniliklerle, hayret, hayranlık ve seçilmişliğin coşkun şükrü ile AŞK’a yeniden yelken açmak istiyorum.
Ben bugünlerde;
-Susmak istiyorum.
-Çekilip gerisin geri kozama, geçip işin arka tarafına, kendime dair ne varsa, yalnızca kendime yazmak istiyorum. Yani kendimi yazmaktan alıkoyamayacaksam illa.
-Sadece dilsiz fotoğraflarla yoluma devam etmek istiyorum. Kendime kendimi anlatan. Hikayeleri bana kalsın istiyorum.
-Nereye kadar gider bilmiyorum ama bir süre böyle gitsin istiyorum.
Ben bugünlerde;
-Kimse de bana yazmak zorunda hissetmesin istiyorum. Kimse bana karşı zorunluluk hissetmesin istiyorum.
-Sadece candan yazacaklar yazsın istiyorum. Ben yazmadığımda, ben aramadığımda, ben sustuğumda, suskun ve cevapsız kaldığımda bana darılmayacaklar varsa, onlar kalsın istiyorum

Hiç yorum yok: