9 Şubat 2011 Çarşamba

Anne Ahtapot Olmak Çok Zor!

Dün -Bir Harmanım Bu Akşam- dedikten sonra geceyi bitirmeyi umarak uyumaya hazırlandım. Elim yüreğimde, her an birinden biri uyanır endişesiyle, gayet ürkek ve pek titrek halimle yatağa giderken Kerim vızıldadı ilk önce. Onu uyutmaya çalışırken Selim bağırmaya başladı tüm kuvvetiyle. Bir anda romantik, asortik, klasik süt liman akşamım tarumar oldu. Ay, ne oluyor, diyemeden koşturmaya başladım evin içinde. Selim'in bağırış çağırışları ve inlemeleri ile inkarla birlikte gizli bir endişe başgösterdi bende. Gene mi hastalık! diye. Ve neden hep İlter yokken olurdu böyle? Önce -bir şey yok, çiştir- dedim, tuvalete gitmeye zorladım, yatağa giren Selim üç saniye sonra gene bağırmaya ve inlemeye başladı. Endişem daha da arttı ama kendime çaktırmadım. Korkmuştur, dedim. Tekrar gittim. Anne açım ben, dedi. Aç mı, daha yatarken epeyce birşey yedin ya, a  oğul, dedim, galiba çok susadım dedi. Oh, dedim susamış, bir şeyciği yok. Koşarak suyunu getirdim. Uykuya daldı. Kısa bir süre sonra gene bağırdı. Üstünü başını açtım, ferahlarsa rahatlar ümidiyle. Ve uykuya daldı. Bu sırada saatler 03:30'u gösteriyordu. Sessizce yatağa uzandım. Kerim'i de yanıma aldım. Bir daha kalkamam diye.  Dualar okuyarak uykuya daldım.

Sabah 7 civarında çocuklar tümden uyanıktı. Selim yatağa gelmiş tepişmeye bile başlamıştı. Kah zıplıyor, kah kendini yağa gümleterek bırakıyor, kah zaten mızmız olan Kerim'i ağlatıyor, ben de bu vaziyette sefil bir uykuya razı, kıvranıyordum. Selim'i en nihayetinde kovunca yataktan ortalık sakinleşti lakin bu kez de,  kırıldı direncim ve kalktım. 

Beklenenin aksine oldukça dinç ve sevinçliydim. Çocuklara keyifle kahvaltı hazırladım. Bir süredir yemesine elle müdahaleyi kestiğim Selim'i kendi haline bıraktım. Ortalığı üstün körü topladım. Kerim'i uyuttum. Hava çok güzeldi, güneşli berrak bir gün idi. Pencereleri ardına kadar açtım, taze sabah havasını içime çektim, kuşlar cıvıldıyordu, sanki ilkbahardı. Çifte kavrulmuş Türk Kahvemi yaptım ve keyifle bilgisayarın başına oturdum. Günün en sevdiğim saatlerini kutsamak istiyordum. Bir iki dakika sonra Kerim ağladı, bozulmadım. Getirip yanıma seyrüsefere devam ettim internet aleminde. Kerim vızıldamaya devam etti, nitekim uykusunu alamamıştı. Ancak bir daha uyumaya da yanaşmadı.

Öğle yemeği vakti geldi. Selim'e de, Kerim'e de tavuklu sebze çorbası koydum. Selim'e ayrıca pilav, köfte ve portakal suyu. Kerim huysuzlanmadan yedi. Selim'le 'Yemek Paktı' imzaladık gene. 8 kaşık çorba dedim, 3 kaşık olsun dedi ben 6 dedim, O 4 dedi, ben 5 dedim, O tamam dedi. Anlaştık. Pilavla köfteyi yiyemem dedi, tamam akşama yersin dedim. Uzatmadım, uzatmadı. İçimde bir keyif vardı, yemeğini az yemişti, aman ne gamdı! Aldırmadım. Günboyu pencere açıktı. Mis gibi hava tüm eve doldu. Üstelik ev temizdi. -Waltz of the Butterfly*- çalıyordu. Benim için dillere destan bir mutluluktu. Çocuklar yerde keyifle oynuyordu. Selim gözbebeğimdi lakin Kerim gün be gün hem daha güzelleşmekte hem de şekerleşmekteydi. Tadından yenmez, yeme de yanında yatmalık, bir lokum idi. Dedim kendime Allah verdikçe  gelen bebeğe evet mi demeliydi? İnsanoğlu böylesi bir güzellikten nasıl vazgeçerdi? Hem ben deli miydim ki, çocuklardan şikayet etmekteydim? Hem şikayet ettiğim şeyler neydi ki? Ah, dedim bir bebeğim daha olsa evet, derdim. Coştukça coştum. Selim'e dondurma bile koydum. Selim de coştu. Bugün benim zaferim, bugün en güzel günüm, çünkü dondurma yiyorum, diye çığlıklar attı. İkindi vakti geldi. Hava daha da güzelleşti. Akşama doğru  kuşlar biten güne serenad yaptı. Keyifliydim.

Akşam çökünce Dr. Jekyll & Mr. Hide dönüşümüne büründüm.  Tüm afiyetim kaçtı. Huzursuzlandım. Yemek faslı geldi. Ben ahtapot misali idim. Bir yandan Kerim'i yedirmeye uğraşıyor, bir yandan Selim'e yemesi için dil döküyor, bir yandan kafasını seri bir şekilde sağa ve sola çevirerek kaşığı ıskalamama sebep olan Kerim'i oyalayacak oyuncakları sallıyor, bir yandan televizyonda oyalayıcı bir şeyler arıyor, olmadı bir yandan Selim'e de kaşığı uzatıyordum. Neden bilmem bazı günler iyi idare ederim ve ses çıkarmadan bu çirkin ritüeli bitiririm. Ama Dr. Jekyll halimle hiç de tahammüllü değildim. Çıldırıverdim. Selim derhal şikayeti kesti ama Kerim'e işlemedi çığlık. Selim'in yemeğini bitirmesi  için türlü tehditler savurmaya odaklanmışken Kerim bir süredir rotasını çizdiği tabağa ulaşmanın zaferini yaşadı ve büyük bir sıçramayla  mama dolu kaşığı uçurdu. Halı, oyuncaklar, onun üstü, benim üstüm öbek öbek mama oldu Çarçabuk deliriveren ben böylesi durumlarda beklenenin aksine tuhafça sırıtmaya ve bu durumla baş etmenin yollarını ararken de suskunlaşmaya başlarım. Gene öyle oldu, Selim korkuyla -benim bir ilgim yok- dedi. Dokunsam ağlayacak gibiydi, sarılıp sorun olmadığını söyledim. Ve işi komediye döktüm. Gülmekten karnına ağrılar girene dek güldü. Zannımca o korkuyu gülmeyle dışarı attı, ya da ben ona yorup iyi hissetmek istedim sadece. Gülmenin bir faydası oldu Kerim korktu ve elindeki kaşığı daha fazla savurmadan müdahale ettim. Ortalık temizlendi.

Lakin ben dinginleşemedim. -Hazırla, uyut- faslında tekrar çıldırıverdim. Şimdi hatırlayamadığım bir nedenle hem de. Öyle önemsizmiş demek ki. Kerim'i uyuttum. Selim'e kendi işlerini halletmesini buyurdum. Uyurken yanına gittim, zorlama bir sevimlilik takındım, inandırıcı değildim ama gayretli idim.  Kitap okudum ona. Hem bana, hem ona iyi geldi. Sakinleştim. Sakinleşti.

Deli anneliğin gel-gitinin, yaman çelişkisinin, tutarsızlığının ve zorluğunun alabildiğine hakim olduğu sıradan bir gün geçirdik/ geçirdim. Gece böyle bitti.Velhasıl-ı kelam: -Yavru ahtapot olmak çok zor- idi lakin anne ahtapot olmak çok daha zor  idi.



*Waltz of the butterfly & Waltz No2

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dün bahsettiğim huzursuzluğun kaynağını yazamadım. Meyletmedi gönlüm bugünden sonra.

63 yorum:

huysuz dedi ki...

:) çok doğru!

BALLI LOKMAM dedi ki...

offf deli anne offf hemde ne zor anne ahtapotluk:)) Ben bir aralar Nehir nasıl olsa tekrar uyanacak diye uyuyamaz olmuştum, resmen psikolojim bozulmuştu, delirmiştim kısacası:)))

yerdenuzak dedi ki...

Haklısın anne ahtapot olmak çok zor, çok hele de çift ayak babaların yanında...

annesiningülü dedi ki...

böyle olmak zorundamıyız :(

Oglak Kizlari dedi ki...

O zaman bende bir ahtapotum. Amma çok güzel yazmışsın olan biteni, eline sağlık.

Sevgiler
Ahtapot anne 2 Çiğdem

larcencielblog dedi ki...

Evet... gerçekten zormuş :)

thalassapolis dedi ki...

zor gerçekten :) sevgiler

Nil dedi ki...

Bir çocuk daha olursa 8 kollu ahtapot olmak yeter mi dersin deli annem:)

Anne ve Bebisi dedi ki...

Kerim'e yemek yedirme isini Selim'e versen? Saka yapmiyorum vallahi :) Bi aksam tut de ki; sen yedirmek ister misin kardesine? Bakalim ne diyecek Selim? Ve bakalim ne yapacak Kerim? Belki Selim'in biz buyuklerin duzlesmis mantigindan daha farkli bir yaklasimi ve yaratici fikirleri olabilir. Kerim de abisinin elinden afiyetle yemek yemeyi bekliyor olabilir :)))

yeliz dedi ki...

evet anne ahtapotum ben çok zor çooookkk

OZLEM ANNE dedi ki...

ben olsam; ilterin olmadigi gunlerde ogle yemeginden sonra, kendimi ve cocuklari bu guzel havada disari atardim ... uskudarda deniz kiyisinda bir kac boy volta atardim, sonra bir alisveris merkezine dalar , hafta arasi rahat rahat selimin kosturmasinada izin verip, oyuncak ve kitap dukkanlarina dalardim ... o guzelmis bu guzelmis deyip aksam yemeginden oncede eve donmezdim :) benim afacanlara bole gunlerde iyi geliyor.. ikiside yoruluyor, yemeklerini yiyip mutlu uyuyolar tavsiye ederim :)

Adsız dedi ki...

evet evde olunca daha zor inan :)

Ayla dedi ki...

İki çocukla hem de eşin yokken çok güzel idare ediyorsun deli annem.Allah kolaylık ve sabır versin sana

Cici Dükkan dedi ki...

Ben de diyorum bu anneler nasıl yetişiyor çocuklar,ev,eş,iş,gezme,alışveriş,vs,vs,
meğer 8 kollu ahtapotmuş, şimdi çözdüm meseleyi:))

İkiz Annesi dedi ki...

Annelik eşittir ahtapotluk bu ikisi birbiri ile uyum içinde olmayı öğreniyor mecburen.Bir ahtapotta ben hem de kaç kolum var artık ben bile sayamaz haldeyim:)

Ebru dedi ki...

Eşim o kadar sık gitse idare edemezdim cidden iyi bile idare ediyorsun.

Umut dedi ki...

Heh, ben de bazen mutfakta kendimi şöyle hayal ederim: Eller bulaşık yıkar, bir yandan yemek karıştırır, diğer yandan bebeleri besler, ayaklar buzdolabından malzeme çıkarır, camı açar, su verir vs. vs. Bazen çok kollu olsam fena olmaz derdim. Demekki ahtapotluk var bir yerlerimizde bizim :)

özlemnitta dedi ki...

Yoğun bir gün yaşamışsın gerçekten.Yoğun ve yorucu.Ama sana artık çok doğal geliyordur bu olaylar.İki çocuk olunca alışmışsındır artık..

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

Deli Annem
yazını okumak için tekrar geleceğim de
sevimli bir konuyla mimledim seni
bilmem igilenir misin :)

Unknown dedi ki...

En yorucusu yemek yedirme faslı galiba...Allah yardımcın olsun arkadaşım ,iştahlarının açıldığı günleride görürsün inşallah...Kolaylıklar dilerim sana ,öpüyorum...

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

Yaaa bende kendimi ahtapota benzetiyorum hep,ne olucak bu bizim halimiz?

Filiz Morkoç dedi ki...

"Dedim kendime Allah verdikçe gelen bebeğe evet mi demeliydi? İnsanoğlu böylesi bir güzellikten nasıl vazgeçerdi? Hem ben deli miydim ki, çocuklardan şikayet etmekteydim? Hem şikayet ettiğim şeyler neydi ki? Ah, dedim bir bebeğim daha olsa evet, derdim. Coştukça coştum." demişsin ya deli annecim, ya ben de manyaklaştım bu ara, tamamen aynı şeyleri düşünüyorum ya..

Efe ve Eren dedi ki...

hepimiz birer anne ahtapotuz:))

anne kaleminden dedi ki...

valla bu gündelik mutluluklar, anlık çıldırışlar, bebişlerin tatlılığı, bir üçüncü neden olmasın (bilimadamları kolike çare bulursa) durumları, günü son kurtarış atakları falan, çığlıkların büyüğü pıstırması küçükte işe yaramaması bilmiyorum çok tanıdık geldi bana :) bence iki çocuklu herkes hemen hemen aynı hisleri yaşıyordur gün içinde :))
not: o havada bir dışarı çıkma çılgınlığı bekliyordum senden. ama önümüz bahar yakında deli anne iki çocukla dışarıda diye postlarını görürüz :)))))))))

fatoş dedi ki...

ah canım benim, yine pek bir yorulmuşsun. allah yardımcın olsun :)

keyf_i sibel dedi ki...

babamız bi kez gitti iş gezisine...15 gün ayrıydık.ve ben koskoca , uykusuz, mızmız, yorgun mu yorgun, çogu zaman şuursuzlaşan,bu 15 günü bir daha hatırlamak bile istemiyorum. o yüzden dostum sana allah sabırlar versin.

e. t. dedi ki...

hıh al işte !
bizde de babamız ne zaman seyahate gitse o zaman hasta oluyordu yavru. gerçekten sinir bozucu oluyor başındaki içinde uzaktaki içinde.
sen delirdiğini filan söylesende bazen seni okurken 2. için cesaretlendiğimi hissediyorum.
Bunda bi gariplik mi var?
:D
birde bu isimle sana hitapda çok zorlanıyorum, sen bana başka bir isim versen kardeş ?

Gulcin dedi ki...

Kerim'in akli hep bu mama tabagini devirmekte Deli Anne :) Daha once de yapmisti boyle hatirliyorum sanki. Bu yavrucak cok pratik olacak bence. Hic oyle her kasigi birer birer defetmekle ugrasmak istemiyor. deviriyor mama tabagini sen sag ben selamet :) Sorunu kokunden cozuyor :)

Saka bir yana kolay gelsin! Anneler hep ayni anda onlarca seyi yapiyor ama inan bana iyi yapiyorsunuz hepsini de.

Sakin ve guneli bir gun olsun
Sevgiler

our twins of N.Y./SEYHAN dedi ki...

Anne ahtapot olmak cok zor sonuna kadar katiliyorum bircok anne gibi...
yalniz Mumine'm demissin ki: "Dedim kendime Allah verdikçe gelen bebeğe evet mi demeliydi?" Ben yazinin bu kismini okurken "yeni bir bebis mi geliyor acep?" diye dusundum:))
ps. nasil? seni biraz olsun gulumsetebildim mi?:)

defne naz dedi ki...

Ayyy yemek faslı bizimkinin aynısı tek fark bizde tek çocuk var. Artık ben çığlık atıyorum ama Defne ısrarla ağzındakileri çıkarmaya ve yememeye devam ediyor. Üstüne birde "anne bana niye kızdın kızma bana" diyor.
Ahtopot annem seni bir yengem var ona çok benzetiyorum. Onunda iki oğlu var birini adı da Selim. Kadının varlığı bile beni mutlu etmeye yetiyor çok sevdiğim bir insan.Seni tanıdıkça ona çok benzetiyorum ya... Ben ona çatlak yengem diyorum. Çünkü bir anda gülmekten biz çatlarken bir yandan da ağlar her işe koşar herşeyi de becerir.
Kısaca seni ona benzetiyorum. Yoksa sen o musun? (tamam iğrenç bir espiriydi) :))))

Deli Anne dedi ki...

Huysuz:)

Ballı lokmam: ev işleri gibi değil mi, yapsam nasılsa gene çıkacak diye:)

Yerdenuzak: ahaha çift ayak babaların yanında zor hem de pek rahatsız edici:)

Çağla: :) ohooh ne güzel hisdaşımla sarılmak...

Baharım: bize göre evet, ama babalara göre hayır:)

neval dedi ki...

müzikler dayanak noktan ya da ogünkü ruh halinimi şekillendiriyor ya da tam tersimi ?
böyle yorucu günlere nasıl dayandık yarebbim ?

Deli Anne dedi ki...

Oğlak kızları: Hoşgeldin anne ahtapot.. gen sen de katıl Çağla ile aramıza, olalım 24 kol:)

Başak:)

Thassapolis:sevgiler benden de:)

Küçük Mucizem: 8 koldan bir 8 kol daha çıkar bizden ama akıl eksilir tahminim :)

Anne ve bebişi: Denemeli ama evi de terketmeli.. Kerim'in el, ayakjla itme huyu var.. bugün öğlen henüz temizlenen bembeyaz koltukları leş etti savurarak.. ama bid deneyeyim istedim gene:)

Yeliz:nasıl çıkıyoruz ortaya bak:)

Deli Anne dedi ki...

Özlem annem: istedim çok istedim hem de plan dahi yaptım ama sonradan hatırladım ki bir kargo var beklediğim, çıkamadım.. Yoksa tam gezmelikti hava.. Bir de biraz gezilesi olsa etraf zorlardım akşam da olsa şartları ama düşününce mekanı pes ediyorum.

Bir A. P: dışarda daha kolay olabiliyor sakinlerken.. en azında ilk etapta..

Aylam: Amin cümlemize.. ama ben birşeyd eğilim esasında daha neler var değil mi:) Zaten böyle düşüne düşüne bişey olmaz yapar insan diyorum, sırtlanıyorum da sırtlanıyorum.. belki de ben bu adarım demem gerek.

Tuğra'nın Annesi Emine dedi ki...

Okudukca kendim yasiyormus gibi oldum, ne zor iki cocukla birden ugrasmak. Allah kolaylik versin sana. Ikinci cocuktan sirf bu yuzden korkuyorum, isterim ama cook uzak suan bana. Hepimiz birer ahtapotuz aslinda, bir tek cocuk bakmakla bitmiyorki is. Camasir yika, utu yap, temizlik, yemek, cocuk derken neye yetisecegimizi sasiriyoz. Kadin olmak zor zenaat sekerim :)

Sevdiye dedi ki...

bu bloglar iyiki var!Ben hayatımdaki "un kurabiyesi"nin biyolojik annesi değilim,bir yıldır beraberiz O ikibuçuk yaşında ve ben hiç bilmediğim anneliği öğreniyorum,yanlış yapmaktan da çok korkuyorum.Yakın çevremin tavsiyeleri dışında bloglardaki paylaşımların çok yardımı oluyor bana,"hımm diyorum onlarda yaşıyormuş böyle şeyler" biraz rahatlıyorum açıkçası,sanırım bende ahtapot olma yolunda ilerliyorum:)...

annelili dedi ki...

Çözdüm ben senin sırrını, hayata dair olağan, sıradan şeyleri bile o kadar güzel bir uslüpla anlatabiliyorsun ki; insan müptela oluyor...

fem dedi ki...

zor is zor! bazen sinirden de guluyor insan cok da iyi oluyor yaa:)

Giz dedi ki...

Anne ahtapot olmak gerçekten çok zormuş gözüm korktu :(( ama bir yandan da bir bebeğim daha olsa evet derdim denecek kadar çok seviliyorlar..Ne yamak çelişkidir bui bir tane mi, iki tane mi yoksa ne kadar olursa o kadar iyi mi? Annem başta sadece abimi istemiş arkasından ben ve kardeşim doğunca başta zorlanmış ama hep bizi büyütürken iyi ki 3 tanesiniz deyip durdu hem de bir erkek arkadasından ikiz bebekler düşün canım.

Bu arada deli anne mimlendin :*

Sitare dedi ki...

/10 kaşık
*hayır 5
/hayır 10 dedim
*7 olsa
/hayır
*7 olsun nolur
/8
*tamam anne 8 olsun öfff
/çabuk ye şunu çıldırtma benii
*tamam yaa tamam yine delirmiş gibi bağıracaksan yemem
/bağırtma o zaman
*ben bağırtmıyorum anne sen hastasın o yüzden sürekli bağırmak istiyorsun
/gürhan sus artık bitir şu çorbanı 15 dakikadır 1 kaşık bile içmedin yolmıyım saçını bak elimden kimse alamaz
*yol zaten öldür de kurtulayım.bıktım yemek yemekten.ölürsem cennete giderim zaten.orda yemek memekte yok.ohh kurtulurum işte.
/??????!!!!!!
YORUMSUZ

Unknown dedi ki...

Parca cok guzel, Cihan'in hemen ilgisini cekti. Birden uysallasti. Helal diyorum deli annem, bende Ebru'ya katiliyorum, Vahap o kadar disari ciksa tek cocukla bile fittirirdim ben. Son bir aydir hic uyumuyor Cihan, ona ragmen sinirli bir kadin oldum ciktim. Seni tebrik ediyorum. Sen 4 cocugu bile goturursun.

dilek dedi ki...

Bak söylemedi deme, Selim'de Kerim'de böyle gel-git'li bireyler olacak. Sonra sizin evin halini düşünemiyorum:)))))

Adsız dedi ki...

aahh ahhh, basima gelecekleri okuyorum burada :))

Burcu dedi ki...

Seni okuyunca insanın ahtapot olası geliyo wallahi :)

Unknown dedi ki...

yok sana yorum ,terapist ha!
:)
tamam tamam içini rahatlatacak bir şey mi lazım
git şu saatler melek olan(uyudukları için,en güzel çocuk uyuyan çocuk misali:))iki canını,cananını öp.nasılsa uyanmazalar.hehe nasıl ama için rahat ettimi
saçma biliyom ama şimdi gecenin bu saati 5 saatlik uykuyla anca bunlar çıkıyor
kusura bakma artık

balböcükleri dedi ki...

canları sağolsun demekten başka bişey diyemiyorum.

Adsız dedi ki...

ALLAH HEPİMİZİN YARDIMCISI OLSUN.HASTA OLMAYALAMDA AHTAPOT OLALIM:)

New York'tan dedi ki...

Benim de sIk kullandigim kelimelerden biri ahtapot gibi kollarim olsa her ise yetissem :)
Bende kirginlik vardi bugun hic adetim olmamasina ragmn oglen uyumusum esim evdeydi, Ahrar tum oyuncaklari iceri getirmis, her yer karisik 1 saat icinde :) Mirzahan'in okuldan alinmasi lazim, cocuklarin yiyecegi yemek yok, bunun uzerine esim de erken cikacakmis evden dedim ya ne olur gitmesen erken ,hangisini yapayim zaten elim kolum kalkmiyor, gitmeyim dedi ama biliyorum cok istiyor iyi git dedim cocuklara pizza ismarladik, Mirzahan'i kardesim aldi, bende evde yattim koltukta cocularla iki tane film izledim uzun zamandir boyle tembellik yapmamistim :)

Deli Anne dedi ki...

Ay-ser: gerekrse sekizi de aşabiliyorlar.. bir de iman gücü ile deli gücü birleşiyor.. bol adrenalin insana neler yaptırmıyor ki:)

İkiz Annem: Senin ahtapot olduğuna ne şüphe canım arkadaşım:)

Ebru: düşe kalka, ite kaka be Ebrum:)

Umut: Neredeyse benzer hallere giriyorum ben bazen.. ahaha yazsam tam komedi olur hatta yazamam onu çizmem gerek:)

Deli Anne dedi ki...

Sihirli Günce: Geliyor valla, hatta öyle çok şeyi atlıyorum ki.. tek tek yazsam daha trajikomik olacak ama her gün de yazılmaz ki:)

Aynur: Geldim, gördüm, gittim küçük halam:) teşekkür ederim..

İlknur'um: O fasıl çok zor sahiden de.. bir de artık zorluğu geçtim tiksinti uyandırıyor bende.. Sana da kolaylıklar arkadaşım.. öperim ben de

İçimden geldiği gibi: böyle böyle alışacağız herhalde arkadaşım.. arada isyan ve memnuniyet karışımıyla:)

Deli Anne dedi ki...

Filiz: ben de manyaklaştım arkadaşım .. tam zamanıymış gibi şu sıra düşünüyorum hem de.. deli diye boşuna demedim kendime:)

Efe ve Eren: :)

Nihan'ım: çok güzel anlatmışsın gene arkadaşım.. benimkilere güzel bir özet olmuş.. çıkamadım dışarı, öyle zor geliyor ki her aşama.. üst baş saç.. alt üst.. bağırış... bir deneme yapmalıyım ama yazık çocuklara da..

Lupinin annesi: Amin canım.. cümlemizin:)

Keyfi Sibel: Zor değil m? hele bu zamanda.. yalnız ve binalarda.. Amin.. cümlemize

Deli Anne dedi ki...

E.t: Yok aslında bir gariplik tabi bana göre.. nitekim bizi yıldırıyorsun diyenler var ve zülüyorum o zaman.. sorumluluk almış gibi hissediyorum.

Mümine de sen:)

Gülçinim: ah canım arkadaşım.. sen dünkünü görseydin bir de.. eli, ayağı, kafası herşeyle kaşığı iteliyor işine gelmedi mi.. dün bembeyaz henüz silinen koltuklara, ne akla hizmet aldığım bilinmez lik lik halıya, üstüme, üstüne uçurdu ki gene kaşıkları.. ağlamak istedim olmadı bağırdım:(

Öperim canım, sevgiler sana da:)

Seyhanım: ahaha gülümsettin hem ne gülümsettin.. yol yapıyorum belki de Seyhan'ım..nabız yokluyorum :)

Defne Nazım: ahaha şaşkın..

Nevalim: Genelde dayanak noktam.. geçti değil mi senin için..:)

Deli Anne dedi ki...

Eminem: Aşşağı yukarı aynı be Eminem, ha tek çocuk ha iki çocuk.. hamallık biraz daha fazla.. korktma gözünü, sen zaten yaşıyorsun:)

Sedo kız: Ne mutlu size ve ne de mutlu o un kurabiyesine.. :)

Annelilim: :)

Fem: evet bazen snirdne gülmek gerçeğe dömüşüyor iyi oluyor:)

Giz: teşekkür ederim mimiçin öncelikle.. geldim, gördüm, gitim, cevapladım bile:)

Sitarem: pöf!çok tiksinç bir hal değil mi?

Dilek: a, deme öyle..ne biliyoruz öyle olcaklarını.. güzel olur inşaallah.. hem bazen çocuklar tam tersine de dönüşebiliyorlar ebeveynin nefret ettiği davranışlarından.. Güzel düşünelim güze olsun hem değil mi:)

Deli Anne dedi ki...

Deydam: yoo, belki de gelmez a canım.. Hiç öyle düşünme.. ne benle sen aynıyız ne de çocuklarımız.. :) güzel olur inşaallah herşey!

Burcu:)

Sezom: Canım terapistim benim.. senin yorumun bir başka geliyor artık bana.:) öperim ne kusuru..

Serpil: Canları sağolsun ki ne sağolsun... Sağolsunlar, varolsunlar, sağlıklı, ahlaklı olsunlar inşaallah!

Çocukça yaşamak: Amin amin!

Şeyma'm:Sana da yazdım ya, belki Rabbim yeter ya kulum, az biraz dinlen dedi sana:)

sevgiler herkese

e. t. dedi ki...

hah şöyle "münine"
çok da güzel oldu :)
sen yazmadan seyhan yazmış ya ordan öğrenip öyle diyecektim zaten :)
sahibi gibi güzel bi isimmiş.
inşallah öyleyizdir ;)

fatoş dedi ki...

deli anne, bana mail adresin lazım, sana göndermek istediğim birkaç şey var :)

Deli Anne dedi ki...

E.t: teşekkür ederim :)

Güzel Lupinin güzel annesi: çok teşekkür ederim, çooooooooook

muhabbetsofrasi dedi ki...

yaşasın bekarlık mı desem ne yapsam şimdi bilemedim :)


Allah yardımcınız olsun :))

Deli Anne dedi ki...

:) yaşarken tadını çıkarmalı ve farkına varmalı belki de.. anneliğin de, bekarlığın da..


Sevgiler:)

ONLARUYURKEN dedi ki...

üzgünüm yazıyı ancak okuyabildim.
ama ne güzel anlatmışsın ...
üstüne söyleyecek sözüm yok

Deli Anne dedi ki...

Onlar uyurken: sen bana yorum niyetine bir nokta koysan da olur.. ben okudum gidiyorum-u çok seviyorum.. her türlü seviyorum burda olmanı..

didem dedi ki...

Cocuk bakmak dunyanin en zor isi. Kimse inkar edemez. Buyuk bir sabir lazim. Ya sabir:))

Deli Anne dedi ki...

Çok güzel ama çok zor değil mi ya Didem'im.. yaşayan bilir:)