28 Ocak 2011 Cuma

Mutlu Bir Çocukluk Geçirdim, Diyebilmek!

Bir kaç yıl önce gazetenin birinde, hiç bilmediğim birine ait bir röportaja rastladım. Başlıktı ilgimi çeken: MUTLU BİR ÇOCUKLUK GEÇİRDİM! Durakaldım öylece. Muhtemeldir ki, içinde bu cümle geçmese, üstünde bile durmayacaktım bu yazının. Benim için çok önem arz eden bu  cümle hatrına röportajı baştan sona dek dikkatlice okudum ve heyecanla  mutlu bir çocukluk geçirdim, diyebilmenin ipuçlarını aradım. Tatmin edici bir sonuca ulaşamadım ama o günden bu yana hep düşündüm, nedir bu cümleyi sarfetmenin sırrı diye.

Kalabalık bir ailede büyüdüm. Ablalarım ve ağbilerim ile. Evin en küçüğüydüm, en sevileni ve de. Dahası kalabalık ve herkesin birbiriyle ahbap olduğu bir mahallede büyüdüm. Bir evde dolma pişirilse (dolmanın özel olması hasebiyle) yandaki tüm komşulara dağıtıllırdı. Koku hakkı, kul hakkının sayıldığı yani. Bir yerde düğün de  olsa,  cenaze de olsa tümden gidilirdi. Kışlık erzakları topluca yapan, yardıma ihtiyacı olana şeksiz şüphesiz  koşturan komşuların  halihazırda olduğu, yalnız yaşamanın da, yaşlanmanın sözkonusu olmadığı, çocukların bir kuru ekmek üstüne sürülen salçayla öğün geçirdikleri ve büyük beklentileri olmadığı,  okul için asla baskı görmedikleri, sokağın tadını çıkardıkları bir yerdi vesselam.

Mahallede pek çok arkadaşım vardı, hatta okulda en yakın  arkadaşım kiracımız bile olmuştu. Hatta ve hatta ortak bir avlumuz vardı onlarla, sokağa çıkmaya bile hacet yoktu. En yakın arkadaşım yanıbaşımdaydı. Okulda öğretmenimin, evde ailemin gözbebeği idim. Çok güzel, aynı zamanda çok da zeki bir çocuktum. Sadece oldukça utangaç ve biraz soğuktum. Bu tabloya bakınca mutlu bir çocukluk geçirmiş olmam gerekir değil mi? Maalesef değil! Mutlu bir çocukluk geçirmedim ben. Oldukça travmatik bir çocukluktu geçirdiğim. Bu sebeple; -mutlu bir çocukluk geçirdim, diyebilme konusunda ehil değilim. Ve çocuklarım olduğundan beri hep bu yönde düşündüm, bazen birilerine sordum, bazen araştırdım. Neticeye ulaşamadım velhasıl. 

Çocuklarımı yetiştirirken baz aldığım tek şey onların mutluluğudur aslında. Her ne kadar büyük oranda sapsam da bu düşüncemden, tersi yönde hareket etsem de çoğunlukla, benim için asli olan budur! Belki de hedefim çok büyük. Sapıtmalarım da, kendimi yerden yere vurmalarım da, anneliğimin şu anki halimi bir türlü kabullenemeyişim de, devamlı kendimle kavga edişim de bundan, kim bilir? Belki bu sebeple yetersiz ve eksik görüyorum da kendimi, hepten geriliyor ve tersi istikamette yol alıyorum. Belki bu yüzden tezatlar içinde boğuluyor, kısır döngüden çıkamıyorum. Sanırım mutlu bir çocukluk geçirdim, diyebilmek benim için büyük bir ütopya olduğundan bu cümleyi sarf etmeyi büyük şartlanmalara bağlamışım. Ve her ne yaparsam yapayım tatmin olamamışım, nafile yere daha daha daha-lara ulaşmaya çabalamışım. Yetemeyince de bocalamış ve saçmalamışım bolca. 

Hiç bağırmayan, sonsuz müşfik (annem tam da böyleydi) ama aynı zamanda çok ilgili, bol faaliyetli, hem de maharetli bir anne olmalıydım. Evet olsam harika olurdu, ama değilim. Bilakis müşfikken bir anda buz kesen bir tabiatım var, haliyle tutarsızım. Hem çocuklarıma, hem de özgürlüğüme çok düşkünüm bu da bir başka tezatım. Ama buyum, ben buyum!!! En evvela kendime bunu kabul ettirmem lazım. Kim bilir çocuklar kabullendi durumu da, kabullenmeyen bir ben kalmışım. Gözlemlediğim kadarıyla Selim benimle yaşamaya alışmış hatta zaaflarımı farketmiş, çareler üretmişe benziyor nitekim.

Hedef küçültmem gerek. Yahut mutluluğu gereğinden ziyade abartmamam gerek. Belki mutlu bir çocukluk geçirdim diyebilmenin sırrı; küçük ayrıntılardadır. Belki bir sıcak gülüş, yürekten bir sarılma, bir oyuncakla  çoğalan sevincine ortak olma, akşamları huzurla kitap okuma, zorlama ve riya olmadan onunla oyuna oturma, seve seve onunla vakit geçirme, bir dilim kek ve bir bardak sütle sürpriz yapma, ya da evde sinema keyfi yaparken patlamış mısırla karşısına çıkma kısacası çocukluk deyince aklına yer edecek sıcak bir an yaratmadır mutluluk. Belki kuralları dayatmadan ziyade hislerine dokunmaktır mutluluk. Çocukluğunu yaşatmaktır belki de. Ya da çocukluğunu iyi anımsatacak bir ritüel oluşturmaktır. Çocuklar süreklilik arz eden şeyleri sever çünkü. Selim 5 olmak üzere bir kaç gün sonra. Belki de kişiliği şekillendirenin 5 yaş öncesi olduğunu söyleyenler yanılmıştır, belki asli olan bundan sonrasıdır ve ben geç kalmamışımdır. Hem şuuraltını bilmem ama şuurüstü 5 yaş sonrasını hatırlamaz mıydı? O halde yeisi bir kenara komalı ve ümitvar olmalı.

Minik ama somut adımlar atmalı dediğim anda aklıma ilkin şu geldi*: Madem koku hafızası en kuvvetli. Madem çocuklar sever ritüeli. O halde vakit kaybetmemeli ve derhal işe girişmeli. Bir pazar günü mesela mis gibi kokan bir kek yapmayı aile geleneği haline getirmeli. Yahut muffin. Yahut suffle. Güzel kokan, can alıcı ne varsa. Evde olacağımız her pazar, fırından yayılan enfes çikolata ve vanilya kokusu tüm evi dolaşmalı, ahalinin burnuna huzuru getirmeli. Ve çocuklar büyüdüklerinde o kokuyu her duyumsadıklarında geriye gitmeli, giderken de iyi hissetmeli ve -mutlu bir çocukluk geçirdim-demeli.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu sebeple: başarılı bir kek, sufle yahut muffin tarifi arıyorum. Bilen varsa rica ediyorum beni bilgilendiriniz. Tüm beceriksizliğime rağmen yılmadan çabalamak ve muvaffakiyete ulaşmak istiyorum.
    Bir de mutlu bir çocukluk geçirdim diyenlerin el kaldırmasını ve isterlerse şayet bunun sırrını anlatmalarını rica ediyorum. Çok merak ediyorum zira. Ve bu yorumlardan yola çıkarak bir takım tez çalışması yapmak istiyorum.
      -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
      Krep Kokusu ve Funda'dan esinlenerek. Ve enfes yemekler yapan Gülom'un ışıklı evinin mis gibi koktuğunu hayal ederek. Ve Şeyma'mın huzur dolu sofralarından huzura giden küçük bir yol açmayı umarak..

      121 yorum:

      AycA dedi ki...

      bu fotoğraftakilerin hepsi senin üretiminmi ? wow! :))
      Ben de seviyorum evin içinin beraber yapılan bir kek kokusuyla kaplanmasını.. ben klasik kek yapıp muffin kaplarına koyuyorum :) ilgi çekici bir tarif olmadı sanırım :)

      Filiz dedi ki...

      Muminecim, okudum okudukça kafam karıştı bak ne güzel anlatmışsın yaşadığın ortamı, dışardan hiç sorun yokmuş gibi görünüyor, bende seninki gibi sıcak bir çevrede büyüdüm, zaten bizim dönemimizde genelde çevre hep böyleydi sonradan değişti, ama ben mutluydum ya, herşey yoktu elimin altında, kutu kutu oyuncaklarım yoktu, bir tane plastik bebeğim vardı, annem çoraplardan top yapardı, biz onlarla saatlerce oynardık, şimdiki çoçukların herşey ellerinin altında herşey var fazla fazla alıyoruz herşeyi ve doyumsuz oluyorlar, kolay mutlu edemiyoruz, konuyu biraz dağıttım galiba, ama ben mutlu bir çoçukluk geçirdim, sonuçta ailem anımdaydı, hastalık elem görmedim, daha ne olsun ki :))

      Deli Anne dedi ki...

      Ahaha yok be Ayça'm.. bende bu marifet olsa böyle kapınıza dayanır mıyım tarif de tarif diye:)

      Filiz dedi ki...

      muffin tarifi için youtube baksana ber ara çok araştırmıştım, tek öğrendğim bol tereyağı ile yapıyorlar gerisi bildiğin kek tarifi :)

      mine dedi ki...

      bence çok mutlu bir çocukluk geçirmişsin ama sürekli işleyen bir akıl bunu da sorgulayıp durunca mutlu kelimesini yoruyor mutsuzlaştırıyor mu ne : )

      Ayla dedi ki...

      Geçmişe çok ama çok özlem duyduğum şu dönemde şunu söylebilirim ki ben çok mutlu bir çocukluk geçirdim, geçmişe ait bir travmam ya da çok kötü bir anım yok benim.Şu oldu bundan dolayı mutluydumdan diyemem ,mutluluk nasıl tarif edilebilir ki.

      Birazda çevresel şartların dışında çocukla da ilgili bir durum. Çocukluğumdan beri sorunsuz bir insandım, az şeylerle yetinmeyi bilirdim, en ufak şeylerle mutlulugu yakalayabilirdim(keşke şimdide öyle olabilsem neyse)Babam o zamanlar çok kazanmazdı ama paramızın bereketi vardı annem o parayı yettirir isteklerimizi yapardı bizi çocuk tiyatrolarına, sinemaya götürür modern tabiri ile bizimle kaliteli zaman geçirirdi:) Memurdu babam başka işte çalışamazdı yasaktı ama fındık alır annem onu kavurur akşam hep birlikte oturup fındıkları cırtlı posetlere koyar babam maçlarda satardı ya da ne bılım annem mısır patlatır onları posetlerdık ama öyle çok kahkaha atardık ki(sinema-tiyatro parası için) bunları yaparken işte mutluluk ailemizin bir araya geldiği hep bilikte mücadele ettiğimiz anlardı.

      kırmızı bandana dedi ki...

      cafe fernando'nu tarifleri bence çok başarılı...
      Sevgiler

      OzGe dedi ki...

      Elma Tepesi Keki

      Islak-Hafif ve çook güzel kokulu kek :))

      1. kisim
      2 bardak seker (cok tatli sevmiyorsaniz azaltin)
      1/2 bardak sivi yag
      2 yumurta
      4 bardak, ufak kup halinde dogranmis mayhos elma

      2. kisim
      2 bardak un
      1 fiske tuz
      2 tatli kasigi tarcin
      1 tatli kasigi muskat
      2 tatli kasigi karbonat

      Firini 175C (350F) ayarlayin, isitin. Birinci kismi bir kapta, ikinci
      kismi bir baska kapta karistirin. Birlestirip iyice karistirin.
      Yaglanmis, 22x33cm (9x13inch) boyutunda firin tepsisine dokun, Onceden
      isitilmis firinda yaklasik 1 saat pisirin

      neslihan dedi ki...

      Deli annecik,
      ben Selim'i "mutlu bir çocukluk geçirdim" demek için fazla zeki ve duyarlı buluyorum malesef:( Şu kek uygulamana bayıldım.
      Ben de hep evimden öğleden sonraları kek kokuları yayılsa diye hayal ederim. Pazarları diye hedef küçültmek daha mantıklı galiba:) Gelelim tarife ben de dün aldım bu pazar deneyeyim. Sağlık iddiası yok ama leziz.tarçın sevenlere birebir.
      4 yumurta
      1,5 su bardağı şeker
      2 su bardağı un
      1 s u bardağı yağ
      1 su bardağı çekilmiş ceviz
      1 tatlı kaşığı tarçın
      1 havuç rendelenmiş
      1 paket kabartma tozu & vanilya
      Klasik önce sıvıları, sonra kuruları karıştır. 180°C de pişir.
      Sevgiler

      Buse dedi ki...

      Çok beğendim düşüncelerini, nitekim seni seviyorum Mümineciğim.

      EV GÜNLÜĞÜ dedi ki...

      soruları sorup cecaplarıda vermişin aslında yaşadığın travmaları bilemem tabi ama bunları çocuklarım yaşamasın derken durum içinden çıklımaz hal alır mutlu bir çocukluk geçirmek aslında o an hisedilen hislerle bağlantılı o anlarda mutlu olabildiysen mutlu bir çocukluk geçirmiş olabilirsin adı üstünde çocuk ağna bakar gelecek geçmiş gibi kavramlar çok önemli değildir ewet çok doğru söylemişsin çocuklar ritüğellerden çok hoşlanır bizim evde bayramlarda ayrı yemek yapılır yeni yılda ayrı doğumgünlerinde ayrı mutlaka aynı şeyler pişer menü değişmez bu bayram oğlum dediki bayram geldi yaşasın nohutlu pilav kavurma salata ve baklava işte bayram!! o anki heyacanı ve mutluluğu anlatılmazdı hafta sonuda yumurtalı patatesli omletimiz var cumartesileri çocuklar bunun gibi şeylerle çok mutlu oluyorlar ...

      BALLI LOKMAM dedi ki...

      o röportajı yapan senide dinlese aynı başlığı atardı belki ama burda önemli olan bakış açısı ve beklentiler bence.
      Beni burada dikkatimi çeken çocukların için çabalaman. Demek ki o kokuları duymamışsın ki aklına ilk çocuklarına bunları yapmak gelmiş. Belki sadece bu kokular olsaydı (anne ilgisi) sende mutlu bir çocukluk geçirdim diyebilecektin...

      ezgilimelodi dedi ki...

      Mutlu bir çocukluk geçirdim...
      Annem öğretmendi.Bakıcıya beni teslim edemedikleri için uzun bir süre annemin eteklerinden tutarak okula gittim.Sosyal çevrem çok genişti,yaşadığım en büyük sorun annemin öğrencilerini benden daha çok sevdiğini düşünmemdi...Bu yüzden mutlu ve kıskanç bir kız haline dönüşüverdim.Okulda yapmadığım yaramazlık kalmadı,kendi başıma okumayı öğrendim,küçük yaşta okula gidiverdim:)
      Her istediğimi almadı ailem,"hayır"demeyi çok iyi beceriyorlardı.Biraz ağladım fakat kendi çabamla bir şeyleri başarabilmenin mutluluğunu fazlasıyla yaşadım...
      Uzun vadeli hedeflerin mutluluk yaratamayacağını,basamağı teker teker çıkmam gerektiğini öğrendim...
      Öğretmenime "babam aşçı"dedim.Çünkü öğretmen hallerinden çok bize mutfakta yemek yapma telaşında olduğunu görüyordum...
      Küçüklüğün karakterime kattığı olumlu olumsuz onlarca şeyi var...
      Şimdi ben de öğretmenim.Onlar gibi bir aile kurabilir miyim bilemiyorum...
      Tarife gelince de "portakal ağacı"sitesinde bonibonlu muffinler vardı.Yaparken çok keyif almıştım:)
      Çok yazdım sanırım:))
      Sevgiyle kal...

      Sen Gelince dedi ki...

      Sevgili Deli Anne
      Delisin sen gerçekten... Bi kere çok güzel yazmışsın. Sadece içerikten, düşüncelerini ifadenden söz etmiyorum. Düzgün bir Türkçe ile yazılmış yazılar beni acayip cezbediyor:) İkincisi okurken şaşırmayı seviyorum. Ve son olarak müthiş bir finaldi. Öyle bir tarifim yok. Sana yazılanlardan kopya çekerim belki. Ama mutlu bir çocukluk geçirdim ben. Tam da senin gibi bir ortamda ve sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Ama bunlar yeterli mi bilmiyorum. Bildiğim çocukluğuma dair kötü olarak hatırladığım hiç bir anım yok... Umarım kızım da benim kadar şanslı olur:)

      bilge ve annesi dedi ki...

      Deli Hatun' um, ben mutlu bir çocukluk geçirdim diyenlerdenim. Sıkıntılar, özlemler olmadı mı, oldu elbette ama olsun güzeldi çocuklupum diyorum. Kızıma da güzellikler yapmak için elimden geleni yapıyorum. Bizimde evde kek/pasta ve balık günlerimiz var.Takıyoruz mutfak önlüklerimizi, dalıyoruz mutfağa.Eminim Selimin' de hoşuna gider, bırak karıştırsın keki arada tadına baksın. Heyecanla fırının önünde oturup pişmesini beklesin.Öpüyorum kocaman

      anne kaleminden dedi ki...

      ben mutlu bir çocuktum ama aynı zamanda kesinlikle saf bir çocuktum :)) huzurla zeka da biraz ters orantılı galiba... selim ve kerim in eminim çocukluklarına dair hoş anıları olacak. bir de neden selim e kayıp 5 yaş olarak bakıyosun ki o 5 yaşın tüm donanımına hem duygusal hem bilişsel olarak sahip hatta daha fazlasına...

      Umut dedi ki...

      Mutlu bir çocukluk geçirmenin sırrı kek kokusundan mı geçiyor bilemedim ben. Sen mutlu muydun diye sorarsan evet mutlu bir çocuktum ben de. 3 kardeşin en küçüğü, en sevileni... Anne babanın en pişmiş zamanında doğanı... Çok oyuncağım yoktu, olsun da istemezdim mahallem vardı mis gibi, arkadaşlarım vardı, gıcık olduğum kızlar ve erkekler vardı. Bisikletim vardı. Evimizde bazen kavga gürültü vardı. Ama mutlu bir çocuktum. Pazar günleri kek kokusu olmazdı belki ama beraberce yapılan kahvaltılar vardı. Babamın beni yılda bir kere götürdüğü lunapark vardı. Annemin götürdüğü tiyatrolar vardı, ablamların götürdüğü sergiler vardı. Ödev yapılmadı diye azarlamalar, bir erkek arkadaş edindim diye paylamalar, daha daha büyüdüğüm zaman evden kovulmalar vardı ama mutluydum. Bakış açısı işte. Ben çok güzel bir çocukluk geçirdim. Doğal olmak en iyisi diye düşünüyorum. Olduğun gibi olmak...

      zuzuların annesi dedi ki...

      Canım benim;Mutluluk,mutlu olmak için özel olarak uğraşmadığında hissedilen duygudur:)Lütfen ama lütfen rahat bırak biraz kendini,
      yazıyorsun,kafana takıyorsun,daha iyi bir anne olmak ,daha iyisini sunmak için çabalıyorsun,tamam kabul bunlar kötü özellikler değil ve bunları hiç düşünmeden nice çocuk büyüten bir sürü anne?de var!ama? Şimdi;Ben seni biliriiim,sen beni bilirsiiiin ama en önemlisi sen en iyi kendini bilirsin.Sen iyi bir annesin ve çocuklarında mutlu inan bana!
      Ben kek tarifi yerine tatlı arkadaşıma kendini tarif ettim:)

      Sen önce o güzel ruhunu bir şımart bir kabart kekleri sonra yaparsın:)Seni seviyorum ve kendine böylesine haksızlık etmene dayanamıyorum,herkesin hayatında iniş çıkışlı dönemler olur,
      herkes geçer bu yollardan unutma olur mu canım?
      (Ps:Ben böyle yazıyorum diye gücenmiyorsun değil mi bana?Fazla mı uzatıyorum mevzuyu diye endişeleniyorum bazen?..Malum klavyenin tonlaması yok,yanlış anlama sakın beni)

      ulay dedi ki...

      Ben de çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Annemin yaramazlık yaptığımızda denk gelen yerlerimize iki üç tane patlatması, babamla annemin biz küçükken boşanması falan aslında mutsuz da olabilirdik. Annem babam bizle hiç oyun falan oynamadı. Büyükler büyüktü işte bize göre, oyun çocuklarla oynanırdı. Bir tek annem her hafta sonu alır bizi buz patenine oradan da oyun parkına götürürdü. Saatlerce oturup bizi beklerdi. Onun dışında da sürekli sokakta oynayarak büyüdük. Oyuncak alınması için genelde iyi bir karne falan gerekirdi. Her istediğimiz hemen olmazdı. Ama bi şeyi çok fazla istiyorsak annem biraz unutmamızı bekler, sonra da alıp sürpriz yapardı. Çok güzel hatırlıyorum ben o zamanları. Ama aynı şartlar her çocuğu farklı farklı etkiler sanırım. Bilmiyorum ki sırrı nedir. O kekleri görünce fenaladım ama, irademi çelikleştirmem lazım oof of :)

      OiP dedi ki...

      her Pazar muffin yapıyorum çocuklara. garantili bir tarifim var vereyim:))

      2 yumurta (oda sıcaklığında)
      2 fincan yoğurt
      2 fincan sıvı yağ (ayçiçek vs.)
      6 fincan un
      4 fincan tozşeker
      1'er paket kabartma tozu ve vanilin

      kurularla sıvıları en son elde karıştırarak birleştirirsen,
      başta yumurta ve şekeri 2 dakika yüksek devirde çırpıp köpük köpük yaparsan
      şahane kabarıyorlar.

      Bu tarifi çeşitlendirmek için,

      - elde ufalanmış bol fındık ya da ceviz, zencefil+tarçın (1'er çay kaş)
      - kurutulmuş yaban mersini ya da kuru üzüm (sıcak suda bekletip)
      - bir orta rendelenmiş havuç+ceviz+tarçı+zencefil+limon kabuğu rendesi
      katarak türlü türlü tatlar yakalayabilirsin.
      bu tariften 12 tane çıkıyor ve 150 derece önceden ısıtılmış fırında 25 dakkada pişiyor :))

      annelili dedi ki...

      Anlattıkların yaşadıklarımla neredeyse aynı. Ben düşünüyorum mutlu bir çocukluk geçirdim mi diye?
      Zihin ayırtetmeye başladığı andan itibaren hayır!
      sormaya, sorgulamaya başladığım andan itibaren hayır!
      Kendime "neden bende arkadaşlarım gibi kabullenmiyorum da sorguluyorum yaşadığım ortamı" demişliğim çok.
      Ama öncesi, ehil olmadan öncesi keyifliydi benim için...

      PINAR dedi ki...

      Butun yorumlari okumadim belki yazilmistir; portakalagaci.com diyorum her turlu leziz tarif icin. Bu site resmen beni mutfaga isindirdi.

      Cocukluklarimiz cok benzer. Ideal gorunen bir tablonun icinde korkunc travmalar. Bu arada bu her haftasonu evi kek kokusuyla doldurma (ama tarcinli olacak-buyuyunce ev deyince burnuna tarcin kokusu gelecek kuzunun) fikri benimdi bir kere:P Butun cocuklar mutlu olsun:)

      ÖZLEMCE dedi ki...

      deli anne düşüncelere boğdun beni.sorunsuz bir çocukluğum oldu.mutlu muydum inan ki bende bilmiyorum.babamın maaşı yetmezdi.3 işte çalışırdı.taksicilik,pazarcılık ve belediyede işçi olarak çalışırdı.ben hep babamı kafası önüne düşmüş kara kara düşünürken hatırlıyorum.evet bizi iyi okutmak içindi bunlar.ya sonra ne oldu babam genç yaşta öldü.kanserdi doktorlar stressten dediler.babamın hayali köyde evi olmasıydı.okul bittikten sonra istediği evi ben ,kardeşim,annem ve babanın emekliği ile bitirdik.tam ev bitmişti babam hastalandı.anneme şu armut ağacının altında oturmak hep hayalimdi dedi.olmadı:((

      aslı dedi ki...

      Merhaba Deli Anne,
      Bende aynı sebepten yemek yapıyorum. Aynı sebepten dolayı blogum var. Küçükken ananemin tatlarını hatırlıyorum ve oğluma böyle bir miras kalacak. Ömrü boyunca yanında olacak bir koku belleği. Sevginin, paylaşmanın ve evin kokusu vanilya da, taze pişmiş ette ve ekmekte olacak. Yani benim hayalim bu. Ne pişirirsen pişir, vanilya ve limonda en has aroma, Dr. Oetker'in sıvı aromalarında. MArketlerde satılıyor. Birde gurme vanilini süpper. Ben sütlaç için özellikle onu alıyorum. İlgiyle bloğunu okuyorum.

      NEKO dedi ki...

      O zaman ben her Pazar kızımla beraber sizdeyim.
      Ehu ehu ^^

      Deniz dedi ki...

      Bazen onları mutlu etmek için fazla kasıyoruz, sadece biz olduğumuz için, bizim yanımızda olduklarında bile mutlu oluyorlar aslında

      birdy dedi ki...

      Sevgili Deli annem, yazdıklarını da yorumları da okudum. Şartlat değil olayı tamamlayan. Ben mahalle çocugu olamadım oysa yaş itibariyle yakalamam lazımdı. 34 yaşındayım çünkü. Apartmanımız çok büyüktü ama ana cadde üzeriydi. Çocuk yoktu olsa da ses çıkaramazdı, hepsi elçi vs idi. Ağır abileer anlayacağın. Babam da bürokrat, evde olmaz çok, annem memleketi kurtarır. Ananem olurdu önceleri. İlkokul başlayınca yalnız kalmaya, önlüğümü kendim giymeye çalışmaya başladım. Annemin hazırlayıp bıraktığı yemekleri yiyip hazırlanıp okula giderdim. İlk kez okulda arkadaşım oldu ama çok da sevildim. Kırmızı kurdele vardır hatırlarsanız, sınıfta ilk ben aldım ama annemler 2 ay sonra farkettiler. Abim de vardı ama ergenlik falan ilgilenmezdi pek:)) Ama ben MUTLU BİR ÇOCUKLUK YAŞADIM. Çünkü annem de babam da şartların böyle gerektirdiğini ama sevgilerinde bir eksiklik olmadığını hep anlattılar. Erken büyüdüm ama senin bahsettiğin o koku var ya o koku hep vardı işte. Annem gece uyumadan bize yemekler pasta börekler yapar, sabah biz uyanmadan memleket mevzuularına koşardı. Ama uyanınca ev misss gibi olurdu. Çocuklarında seni çok çok takdir ediyorlar ve edecekler, ben sana çoookk güveniyorum.

      birdy dedi ki...

      aa tarifi unuttum annem yapardı,eskiden vişneler kavanozda olurdu:))oldukça basit pratik tarif, muffin kalıbında da pişirebilirsin.
      Vişneli Kahveli kek:

      3 yumurta,1,5 su bardağı şeker,1 bardak sıvıyağ,200 gr margarin,3,5 bardak un,kabaratma tozu,2 kaşık portakal kabuğu rendesi,2 kaşık nescafeyi iyice çırp.kalıba dök. 1 bardak vişneyi göm ve fırına at. 185 derecede 35-40dk pişir.

      Deli Anne dedi ki...

      Filizim: Ne mutlu sana o halde canım.. ya benim derdim çocukluğumu deşmek değil, bu işi mümkün olduğunca çözebilmek ve uygulayabilmek:)

      Bir de herhangi bir tarife bakmak istemiyorum, denenmiş, bilinen birinci elden tarif arıyorum.. Öyle mutfağı seven, deneme yanılma yapacak bir kapasitem de yok ayrıca.. hazırcıyım ehhe

      Mine'cim: o kısmını çok deşmeyeyim ama çok şükür diyeyim:) Filiz'e de
      dediğim gibi kendi çocukluğumun analizini yapma peşinde değilim aslında ben diyemiyorum diyenelr varsa bana anlatsın ki çocuklarım için bir derleme yapayım derdindeyim:)

      Ayla'm: Ne mutlu sana... İnsan çocukluğunu anımsadığında güzel anılar canlanıyorsa gözünde, berbat anılar doldurmuyorsa zihnini ve karartmıyorsa önünü mutluydum diyebilir. Çünkü zihin geçmişe ait iyi şeyleri hatırlamayı sever.. ön zihin, bellek diyelim. geri planda da kritik, can alıcı, negatif anılar yoksa tabi. Ama ne zaman ki geri planda baskın olumsuzluklar olur, ön olan da kararır ve mutluluk kavramından uzaklaşılır gibi geliyor bana.. Ne bileyim ben böyle hissediyorm işte:)

      Yoksa bizim mahallemiz de biz de gayet garİstanbul'daki ağbimin bana getirdiği 2 bebek ve yan komşumuzun verdiği bir fincan takımından ibaret sanıyor ve çok da özel hissediyordum. Ama bir gölge bu olayları gölgeliyorsa güzel anlar kayboluyor.

      Kırmızı bandana: biraz bakındım aslında. ama abidik gubidik birşeyden ziyade kolay bulunur bir tarif aradığım.. teşelkkürler .

      Deli Anne dedi ki...

      Özge: ne iyisin canım ya, üşenmemiş yazmışsın.. çok teşekkür ederim:)

      Neslihan: Dün Selim'e sordum mutluyum dedi :) Şimdi ayırdına varmayabilir, ilerde demesi önemli zaten.. teşekkür ederim tarif için.. bunu da listeye eklemeli:)

      Buse'm: Karşılıklı hislerimiz canım, ne mutlu değil mi:)

      Ev Günlüğüm: Ne güzel noktalara temas etmişsin ve haklısın bayramda diğer özel günlerin tümünde bu birgelenek haline getirilmeli.. hem sadece mutluluk için de değil geri dönüşüm için de... ahah çok adiyim.. burdan kendime yol çıkardım şöyle ki.. yarın bi gün bayram olunca annelerine gelsinler diye özlemle:)

      Ballı lokmam: Ya annem ilgisizdi derken bizimki gibi değildi demek istiyorum. Yoksa bakım, yemek herşeyimizle bizzat ilgilenirdi. Hani biz bilmiş anneler gibi otursun dinlesin gibi ilgisi yoktu.. O zamana ve o mekana göre idi işler.. O zaman çevremdeki tüm anneler böyleydi nerdeyse. Benim bahsettiğim başka da konudan uzaklaşmamak için uzatmamıştım.

      asmabahce dedi ki...

      Şimdi arkadaşlar tarif yazmışlar ben de bari bir mutlu eden püf noktası yazayım: Kakaolu muffin yaparken içine benmari usulü çikolata eriterek ekliyorz ve bir muz doğruyoruz çikolatayı 200 gr a kadar ekleyebilirisiniz. pişmiş çikolata gibi oluyor, eminim çocuklar baılıy. ama ben bu yazının en çok da ."..yalnız yaşamanın da, yaşlanmanın sözkonusu olmadığı, çocukların bir kuru ekmek üstüne sürülen salçayla öğün geçirdikleri..." bölümüne bayıldım. sevgiler...

      saricizmeli dedi ki...

      camların arkasındaki huzur postumda da demiştim ya, annemin keki gibisi yok ve bundan her pazar evi kekle kokutmam diye.

      ayrıca melekler kokuyla beslenir inanışından da gelirmiş, helva kovurma geleneğimiz.

      önemli iş koku.

      şu tarif muhteşem

      3 yumurta 7 çorba kaşığı şekerle çırp (aslı 8 idi ama bana o çok şekerli geliyor) 8 çorba kaşığı un ekle 1 çay bardağı sıvı yağ (ben artık eklemiyorum, yapınca ben de yutuyoru mçünkü) 1 çay bardağı süt 1 kabartma tozu. Anası bu.

      Yavrusuna gelince:


      Ceviz olur,
      Fındık üzüm olur,
      Tahin olur,
      Kuru üzüm olur,
      Hindistancevizi olur,
      Liomon ya da portakal kabuğu olur.

      Canın ne isterse o olur pek de güzel olur.

      Adsız dedi ki...

      Bizim hatamız ne biliyormusun, onları çok mtlu etmeye çalışıyoruz, hayat mutsuzlukları göğüsleyebilmek değil midir oysa ki...arada mutsuzluk da yaşasınlar,ailelerinin mükemmel olmadığını da bilsinler. Ben mutlu bir çocukluk mu yaşadım? evet sanırım yani bilmiyorum, mutlulukdan kasıt nedir ki, büyük bir trajed yaşamamış olmak mı? her istediğinin yapılıyor olması mı? Göreceli bence...

      defne naz dedi ki...

      Yoksa biz seninle komşu falanmıydık:)
      Evet Deli Annem sen mükemmelliyetçi birisin Bu yüzden sürekli iç hesaplaşmaları yaşıyorsun zaten.Ama bu çok güzel insan böyle olunca sürekli kendini yeniler ve hiç bir zaman körelmez. Ben Defne ile hergün oyun oynamak için bir iki saatimi ayırmıyorum. Yani bunu illa saat 3ten 5e kadar beraber birşeyler yapacağız diye belirlemiyorum. İşte yarım saat kitap okuyorum, on dakika beraber çamaşır asıyoruz, yarım saat beraber tv seyrediyoruz, şarkı söylüyoruz, resim yapıyoruz. Bu zamanı bölerek sadece onun istediği şeyleri değil benim istediğim şeyleri de yaparak kullanıyorum.
      Onun için ise mutlaka haftada bir ıslak kek yaparım. Çok seviyor. Genelde uyurken yapar ona süpriz yaparım. Hafta sonları o istediği için tv karşısında yere sofra serer ve kahvaltı yaparım,haftada bir mutlaka mısır patlatır ve ailce tv seyrederiz bunlar Defne sadece Defne için yaptığım şeyler.
      Kek tarifi istersen yollayabilirim gerçekten övünmek gibi olmasın ama ıslak kekimin üzerine başka kek yemedim.Komşularda bayılıyor.

      Deli Anne dedi ki...

      Ezgili Melodim: Çok teşekkürler hem bunca paylaşım hem de tarif önerisi için.. Ne diyeyim sağolunuz, varolunuz:) Sevgiler benden de.

      Sen Gelince: Çocukluğuma dair kötü bir anım yok demişsin ya işte o sınırı merak ediyorum çok... mesela ben Selim'e car car bağırıyorum, bazen elimdekini yanına fırlatıyorum, haksız yere kızdığım oluyor, bazen sıkıntıdan patlasa da ilgilenemiyorum.. nedir kötü anı, nerde başlar nerde biter.. nereye kadar bir çocuk hatırlamaz kötü anıyı.. bunları merak etmekteyim.. Teşekkür ederim farklı bir noktaya geldim sayende:)

      Bilge ve Annesi: Çok ilginç bir şey oldu azn önce. Ben bu Selim'den korkmaya başladım. ve belki de boşuna deşiniyorum bunca.. çözmüş gibi hayatı. dün balık yedik ve bugün oyun ablasına diyor ki; biliyor musun bizim ailecek yaptığımız balık günlerimiz var, mesela hamsi yiyoruz ama dün çinekop yedik. yani balık günü diye birşeyimiz yok ama sanki seni ben değil de o okumuş gibi.. hayret ettim.. Hep derim bebekliğinden beri Selim Matrixi çoktaan çözmüş.

      Deli Anne dedi ki...

      Nihan'ım: Aslında haklısın Nihan'ım ya, bu yazıdan sonra öyle konuşmalar geçti ki aramızda hayret ettim.. Yazarım bir ara.. ben boşuna harap ediyorum kendimi, etmek istemesem de, tamamdır üstüme gitmeyeceğim desem de bir şey dürtüyor beni.. bence (!!!dan dank dank kafama vura vura söylemek istiyorum) Selim işi çözmüş ben boş yere kendimi yiyorum:)

      Umut: Çok teşekkür ederim.. Böyle özel ve güzel paylaşımlar çok mutlu etti beni, sen çok mutlu ettin beni.. Yorumlarınızı okurken aynı o röportajdaki gibi dikkatli tarıyorum her kelimeyi.. İnşaallah çözmeye yaklaşırım en azından bu meseleyi. Çok faydası dokundu bana senin yorumunun ve benzer yorumların.. sevgiler:)

      Banu'm: Ben seni bilirim, sen de beni:) öperim

      Fragolam: Senin yorumun hele çok faydalı oldu bana. O kötü hatıra iyi çocukluk sınırını bulabilme ihtimalimi arttırıyor sanki.. Yaklaşıyorum, hissediyorum. Gerçi gene kendimi kudurturum ya ben:)

      Çok teşekkür ederima rkadaşım, yürekten.. bu samimi yorumun için.. Ve evet sen bakma o fotolara, ben hiç bakmayım gayri:)

      esra dedi ki...

      deli annecim, sana mail attım ilköğretimde okul seçimi, n'apmalı, uzak durulması gereken yerler vs hususunda, fakat bir süredir attığım mesajlar spam olarak algılanıyormuş ne hikmetse, alamadıysan bildirirsin burdan. sevgiler çok.

      Deli Anne dedi ki...

      Oip'im: çok teşekkür ederim, uzun uzun yazmışsın bir de üşenmeyip.. Senin bardakta suflemsi bir tarifin vardı o da var aklımda.. kolaydı da sanırım..

      Annelilim: Bizim hayatlarımızın sonrası da benziyor sanki, senin bir postundan çıkardığım şeydi bu.. Öperim canım.

      PPınar: Portakal agacını ziyaret etmemiştim bu niyetle.. bir gözden geçirmeli

      Deneyimlediklerimiz, vardığımız nokta da aynı anlaşılan :) sevgiler.

      Özlemcem: Ah be canım ya, çok fena burkuldum ben:( Armut ağacının altında oturma isteği beni çok derinden etkiled.. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun babanın..

      ulay dedi ki...

      Aman kudurt be kendini deli annem, azıcık bağırmayla delirmeyle bişi olmaz kuzulara bence, çocuklar o kadar da kristal vazo hesabı hassas değiller sanki gibi geliyor bana :) O sınırı da bulacağından eminim, zira benim kendi deli annem bile hiç uğraşmadan bunu becerdiyse, sen o kadar düşünüp bu konuyu ciddiye alırken kesin başaracaksın bunu bence. Öperim :)

      Deli Anne dedi ki...

      Aslı: merhaba, haklısın ya sırf kek değil et, ekmek de koksun.. ama ben aciz olduğum için mutfak işlerinden basitten ve zevkliden başlangıç yapmam daha iyi.. açılırsam diğerlerine de geçerim:) Bir ekmek pişirme makinası fikri var aklımda mutfağı düzgün bir yere geçersek şayet. Dediğin sıvı aromaları da görmüştüm pek çekiciydi.. aha bahanem de oldu ne ala.. oh la la:)

      teşekkür ederim.. sevgiler.

      Nekom: Buyrun efenim, ne demek:)

      Deniz:çok haklısın arkadaşım ya, oluruna bırakmalı ama pööfff bırakmalı, bırakmalı..

      Birdy: Çok teşekkür ederim hem bu çok özel tarif için hem samimi yorumun için.. ne diyeyim sağolunuz varolunuz siz de:)

      Deli Anne dedi ki...

      Asmabahçe: püf noktasına bayıldım, tam benlik.. çok teşekkürler..

      Sarı çizmelim: Melekler kokuyla beslenir ha, ne güzelmiş, ilk defa duydum bu sözü ve çook hoşuma gitti.

      Çok teşekkür ederim bu değerli söz ve güzel tarif için.

      Bir annenin paylaşımları: sanırım büyük bir trajedi yoksa iyi anılar baskın çıkıyor gündelik sevimsiz anılar karşısında..

      Defne Nazım: isterim kek tarifini, ablamın da var bi ıslak keki ama seninkini de merak ettim.. yazdıkların da çok hoşuma gitti.. normal, keyifle yapılan işler.. Ama sanırım bir fark da kız çocuk-erkek çocuk.. erkek çocuğu kudurmadan yapamıyor..

      Esra'm mail attım ama senin mailin gelmedi..

      Fragolam: olmaz de mi:) inşaallah..

      Eymen'im dedi ki...

      Düşüncelerine katılıyorum Deli Anne. Özellikle de ailecek birşeyler yapmak ve süreklilik çok önemli. Ben de çocukluğumdaki haftasonu kahvaltılarımızı hiç unutamam. Annemin sabahın köründe kalkıp bize gözleme, su böreği yapmasını özellikle de. Hâlâ, tüm aile bir arada olduğumuzda aynı haftasonu kahvaltıları devam eder. Umarım biz de çocuklarımıza güzel hatırlayabilecekleri anılar biriktirebiliriz. Bunun için uğraşıyoruz hepimiz elbetteki. İnşallah büyüdüklerinde bizi sevgiyle, saygıyla hatırlasınlar. Sevgiler...

      firdevs dedi ki...

      mutlu bir cocukluk gecirmedim ... bu sebepten bunun hakkinda tuyo veremeyecegim .. ama bana kalirsa yurekten gelen bir samimiyet ve anne sevgisi birlesince her cocuk mutlu olur :)

      ama kek hakkinda sana bir kaynak verebilirim :) devletsah'in blogunda kek yapmanin puf noktalari var . hepsine uydugun takdirde mutlaka cok guzel sonuclar alacaksin ;)

      kolay gelsin :)

      Tuğra'nın Annesi Emine dedi ki...

      O dönemlerde yaşamış, insanlığın, komşuluğun, paylaşmanın en önemli değer olduğu dönemi görmek bile mutluluk veriyor insana.Keşke geri gelse o günler.
      Kek konusuna gelince. Bir başlasan eminim neler çıkaracaksın ortaya.
      Birde fotoğrafla yaptıklarını, paylaş bizimle olurmu :)

      elif-kayra dedi ki...

      kim mutlu bir çocukluk geçirdim derse yalan söyler..tabiki mutluluklarımızda olmuştur üzüntülerimiz gibi.
      mesela ben ayva reçelinin kokusunu dedğil ismini duysam çocukluğum gelir hemen aklıma, pazar sabahlarındaki kızarmış ekmek üzerine sürülen ayva reçeli :))
      bu arada deli anne bizim blogumuzada beklerim seni :))

      Selcen dedi ki...

      Deli Annemm gene döktürmüşsün ya feyz alıyorum senden haberin ola :)))
      şu pazar ritüeli de süper olur cidden yaa ben de yapcemmm bu fikrin karşılığında sana bir tarif armağan ediyorum :P (becerikli biri değilim ama bu muffinler cidden çok güzel oluyor) tarif portakalağacı.comdan

      http://www.portakalagaci.com/oburcuk/2004/02/uzumlu_kek.html

      nezleli karga dedi ki...

      Nasıl güzel bir yazı olmuş bu! Eminim herkesin söyleyecek bir iki lafı vardır bu konuda...
      Dağılmış bir ailenin çocuğu olarak çocukluğum sıkıntısız değildi. Annem hep mutlu olmasa da hep yakındı bize ve biz birlikte mutlu olmaya çabaladık. Hayatım boyunca bu bilgiye -küçük mutluluklar yaratma bilgisine- sahip olmak da en az mutlu olmak kadar kıymetli oldu benim için.

      Tabii yemekler küçük mutlulukların önemli bir parçası. Cuma akşamları TV karşısında yapılan, özenerek hazırlanmış uzun kahvaltılar geliyor aklıma.

      Liya Azelya dedi ki...

      Şöyle bir düşündüm de çocukluğumda mutlumuydum değilmiydim karar veremedim
      Bence değişken birkavram mutlu da olmuşuzdur mutsuzda
      senin mutlu olduklarınla ben mutlu değilimdir benimkilerle sen o yüzden çok kafayı takmamak lazım gibi.
      Daha sonrada bugünlerimizi düşünüp mutlumuyduk değilmiydik diye karar vermeye çalışacağız
      Amann çok karmaşık şeyler bunlar :)

      MAVİANNE dedi ki...

      Çocukluğum mutluydu ama ben bunu şimdi fark ediyorum :))))
      o zaman mutlu muydum?
      bilemiyorum,
      1. 4 yaşımdayken eve bana sormadan ansızın gelen kardeşimi kıskandım
      2. İlkokuldan ve öğretmenimden nefret ettim
      3. çekingen ve sessiz bir çocuktum
      4. Dışa dönük istediğini söyleyen bir çocuk olmak istiyordum

      farkına varamadıklarım
      5. ailemin el üstünde tutulan çocuğuydum
      6. her zaman sevildim


      güzel bir konu
      sevgiler

      keyf_i sibel dedi ki...

      deli annem, canım annem...mutlu olduğumuz anları hatırlarız ki o anlar mutlu birçocukluık geçirdiğimize ait bulgulardır.ama bir an gelir ki can kırıklarımızı hatırlarız... ve inan bana herkesin can kırığı vardır.ta içerlerde...ama önemli olan o kırıkları yaşarken bizim yanımızda olan, yaramızı saran,herşeye rağmen yavrummm diye bağrına basan bir ana -baba gerek iyi bir çocukluk için.en azından bana göre böyle...
      benim derdim,neden-niye diye sormadan yadırgayan,kıyaslayan, sürekli eleştiren ve geçmişi sürekli önüne getiren anne olmamak.eğer böyle olsaydı ben iyi bir çocukluk geçirirdim:(((
      tarçının ve kakaonun olduğu her keke varım,yanındada kayfe anında sendeyim ona göre...

      sarkaç dedi ki...

      Ben mutlu bir çocukluk geçirdiğimi çocuklarım olunca anladım. Onlara annemin babamın bana verdiklerini veremediğimi görünce farkına vardım. Böyle düşünmüyorsan eğer çocukların çok şanslı demektir. Sana verilerden daha çoğunu veriyorsun demek ki çocuklarına. Bir de şunu düşünmeni isterim; sen bir insansın, kesinlikle robot değilsin. Duygu değişimleri de yaşayacaksın, mutsuzluklar, sinirlilikler, sevgi taşkınlıkları da. Çocuklar da bunu böyle öğrenmeliler. Hep kuştüyleri arasında olmayacaklar ki. Çevreleri her zaman gerçek insanlarla dolu olacak ve onlar böyle ortamlarda ne yapmaları gerektiğini öğrenmiş olarak açılacaklar bu dünyaya.
      Kimbilir ne küçük adımlar attın, çocuklarının ileride mutlulukla anacakları. En büyük küçük adımın sanırım kendini bu kadar sorgulamaman olacak. O zaman doğal seyriyle dediğin gibi kısır döngüye düşmeden ilerlediğini göreceksin eminim. Çok ahkam kesmiş gibi göründüysem özür dilerim. İyi bir anne olmadığımı sık sık düşünsem de, bir yandan bu düşüncenin beni daha da yıprattığının ve ezdiğinin bilincindeyim malesef.

      Adsız dedi ki...

      öncelikle hemen annemin kekini veriyorum şimdi söylüyor:)

      3 yumurta
      1 bardak toz şeker
      1.5 bardak süt
      1 bardaktan az sıvı yağ
      kabartma tozu bir tane
      Boza kıvamında un.

      Yumurta ve şekeri çırpıyorsunuz.Süt,yağ,kabartma tozunu,unu ilave edip karıştırıyorsunuz.Un boza kıvamına gelince önceden yağlanmış kek kalıbına dökülecek.Biraz artırılacak.Ayrılan karışıma bir kaşık kakao koyulup diğer karışımın üzerine gezdirilecek.Biz 250 dereceli fırında pişiriyoruz.Bu kadar.:)

      Annem de bu arada bana ne çabuk unuttun hani yapmıştın önceden dedi:) Ben de mutfağa ısınmaya çalışıyorum:) Afiyet olsun.Eminim harika kekler,pastalar yapacaksınız.Selim ile Kerim çoook şanslılar maşallah.Her şey gönlünüzce olsun.Yazını da büyük bir keyifle okudum.sevgilerimle.

      Adsız dedi ki...

      Bu arada annemin de çook selam ve sevgileri var.Bloğunuza da bayıldı:) umarım tarifimi sever Mümine hanım dedi.

      sarkaç dedi ki...

      Bu kadar ahkam kesip bir de kek tarifi vermezsem olmaz değil mi, geri döndüm onun için. Çocukluğumdan aklımda kalan bir kek bu. Sobanın üstünde altı küllü kek tencerelerinde pişen. Tek özelliği yumurtayı ben çırpardım, unu abim dökerdi. Annem de döktüklerimizi toplardı. Başka hiç bir özelliği yok. Ama inan hala o lezzette bir kek bulanilmiş değilim.

      Unknown dedi ki...

      Deli annem, canim annem,ay ben koku ciksin diye hep havalandiriyordum :)Inanmayacaksin ama ben dun ruyamda cihanla beraber mutfakta krep yaptigimizi gordum.
      Neyse konuya donelim, ben cok kotu bir cocukluk yasadim, yani bana gore ama aksine evde kokular hic eksilmezdi. Annem mutfaktan hic cikmazdi, kekler, pogacalar, borekler, cok hamaratliydi ama bir okadar da kotuydu cunku kavga gurultu ve patirdi hic eksilmezdi bizim evden. Yani ben cocukluk diyince kokular aklima bile gelmez, hep anne ve babamin nasil kavga ettikleri sonra sinirli bir annenin cocuklarina bagirdigi aklimda kaldi. Onlarin bosanmasi iyi oldu yani. Demek istedigim benim icin mutlu bir cocukluk aile icindeki huzur ama sende oyle bir huzur icinde buyumussun. Demekki kisiden kisiye gore bu kavramda degisiyor.
      Tesekkur ederim beni hatirladigin icin :) Benimde cok merak ettigim bir konu acaba vahap disardan eve gelince evin icindeki kokular hosuna gidiyor mu, hic sormadim, o da hic soylemedi.

      funda dedi ki...

      benim öyle kötü bi hafızam var ki çocukjluğum mutlumuydu mutsuzmuydu hi hatırlamıyorum. mutsuzsaydı bu işi bişi tabi..ama emre için mutlu bir çocukluk bırakmak istiyorum. ritüellerin çok önemli olduğuna inananlardanım ben de mesela neşeliysek aynı ayakla yolda yürümeyi çok severiz sanırım bunu unutmıycak..pazar keklerinin kokusu da önemli aaa bak şimdi hatırladım sobanın üstünde ekmek kızartırdı annem küçükken hala özlerim o kokuyu..kokular önemli demekki evet evet

      Ozgeee dedi ki...

      Guzel annem sana yorum yazmak da cok mesakkatli. Zira masallah takip edenin bol bol olunca, ben de %90 iphonedan baglaninca sayfada asagi inmek dakikalar aliyor. O keki yaparken Selim de sana yardim edip, bir de seviyorsa kabin dilini yalasa? Cocuklugumdan cok sevdigim anlardir bu beraber kek kurabiye yapimi:)

      Başka Anne dedi ki...

      hatıralarım 6-7 yaşından itibaren var. ve çocukluğum mutlu değildi. aslında mutluluk denen şeyin iki yüzü var. anne yüzü çocuk yüzü. anneme sorsan çocukluğumu mutlu geçireyim diye ellerinden geleni yapmışlardır ve başarmışlardır. ama işte mutluluğun çocuk yüzü yetişkinlerinkinden farklı. annenin sana anlık sinirlenmesi ya da çoklukla hep mutlu edecek şeyleri alması değil de aynı yaşta olduğunuz kuzeninle kapışmalarınızda seni savunacağına hep "tamam kızım sen bırak o oynasın boş ver", "tamam kızım bırak onun dediği olsun." diyerek kuzenin annesiyle yaşadığı gerilimdeki ezik gelin rolünü çocuklar arasında da bana yansıtması senin mutsuz çocukluğunu belirleyebiliyor. sen kendin de demişsin, anlattığın görünen mutlu tablonun aksine sen travmatik yaşamışsın. bilimselim'im de senin sinirlenmelerine, çıkışlarına rağmen mutlu hatırlayabilir, önem noktası farklı olabilir. kaç çocuk "benim annem bilge" der ki?? bilimselim'imin 5 yılının kayıp olması lafını da hakaret sayarım. selim çok ince çok eşi bulunmaz bir çocuk. günlerdir eşimden arkadaşlarıma bir çok kişiye onu anlatıyorum ben. hayranıyım.
      son söze gelirsem deli anne'm sen kendini ne kadar kasarsan kas çocuklarının mutlu ya da mutsuz anacağını belirlemen çok zor. tam şahane kısmı çözmüşsün. koku hafızası, ailesel rutinler... genelde mutsuz bile olsa insan çocukken bu tür ayrıntıları hep gülümseyerek hatırlar.

      dilek dedi ki...

      Demişsin ya "hedef küçültmem gerek" işin sırrı burda bence. hayatın banaverdikleriyle mutlu oluyorum/çalışıyorum:) Elimde olmayanlar için, yapamadıklarım için, yetemediklerim için, sahip olamadıkları/olamayacaklarım için kendimi tüketmekten 16 ay önce vazgeçtim. Mutlu çocukluğa gelince. evet mutlu bir çocukluk geçirdim sanırım. Herşey güllük gülistanlık değildi evet ama mutluydum. Huzurluydum.
      Ay ne uzun yorum oldu ama....benim çocukluğumun kokusu ise havuçlu kek sanırım. ne zaman yapsam çocukluğuma ışınlanıyorum. Bu sebeple çok sık yapıyorum:)hemencecik şurayada tarif ekliym:)
      2 yumurta
      1 subardağı şeker
      1 çay bardağı süt
      yarım çaybardağı sıvı yağ
      2 havucun rendesi(şöyle orta boy olsalar olur:))
      1 su bardağı kadar azıcak! dövülmüş ceviz
      1 dolu çay kaşığı tarçın
      vanilya,kabartma tozu,un
      yumurta ve şekeri çırpıyoruz geri kalan herşeyi karıştırıp önceden ısıtılmış 160 (turbo fırın) derece fırında pişiriyoruz. un miktarını normal kek kıvamından biraz daha koyu olacak şekilde koyuyoruz ki havuçlar pişerken suyunu bıraktığında kekimizin içi hamur kalmasın:) sabredip hepsini okuduysan afiyet olsuuunnn:) sevgilerrr:)

      Aysun dedi ki...

      Cok guzel yaziyorsun deli anne. Uzundur sessiz kosemde yazilarini okurken, bir cok kere senin yazdiklarinda kendimi gordum. Ah dusunceler, dusunceler..ve mukemmelliyetcilik..Bu mutluluk olayina cok takilip hedef buyutmemek gerekli diye dusunuyorum, cunku surekli hayatimizda mutlu veya mutsuz hissettigimiz donemler oluyor. Yeter ki cok onemli izler birakacak travmatik olaylar yasanmasin. Kek tarifi vereyim isterken yoruma takilmayim fazla. Bu siradan, bildigimiz ama beni hic yaniltmayan bir kek.
      Malzemeler
      1,5 bardak seker
      3 yumurta
      1 bardak sut
      1 bardak sivi yag
      3 bardak un
      1 paket vanilya
      1 paket kabartma tozu
      Yapilisi
      Seker ve yumurtayi uzun sure, guzelce cirpiyoruz. Diger malzemeleri ekleyip cok fazla cirpmiyoruz, guzelce karissin yeter. Onceden isiltimiz firinda 175 °C'de pisiriyoruz. Istege icine kuru meyve, ceviz, veya bir kismi kakaolu yapilabilir.

      Unknown dedi ki...

      sanırım herkesin bir mutsuzluk anı vardır çocukluğuna dair Deli annem :)) kekler muffinler içinde www.sinbelinkahvesi.blogspot.com ve www.pelinchef.com adreslerine bir bak istersen sevgiler canım güzel hafta sonları :))

      Janset dedi ki...

      Benden sana bir adet (garantili) havuclu kek tarifi, mutluluk versin diye ;))

      4 yumurta
      300 gr un
      1 paket kabartma tozu
      250 gr yag
      250 gr beyaz seker
      1 paket vanilin
      3 orta boy rendelenmis havuc
      yarim tatli kasigi karbonat
      cok az tuz (bicak ucu kadar)
      1.5 tatli kasigi tarcin
      100 gr ceviz (blender'da kiyilacak)
      biraz elma suyu (200 ml'lik en ufak paketin yarisi kadar)

      Ustune surulecek krema icin:
      60 gr yag
      250 gr Krem peynir (Ulker'in pastalar icin labne peyniri 500 gr'lik satiliyor )
      250 gr pudra sekeri
      1 tatli kasigi vanilin

      Yapilisi:
      Kek kalibini bolca yagla, Kek icin once yumurta-yag-seker-vanilin'i iyice karistir mixer'le, sonra un ve kabartma tozunu karistir ve ekle karisima, sonra sirayla tuz, karbonat, havuc, tarcin ve cevizi ve en son elma suyunu ekle, iyice karistir ve kaliba dok...

      175 derecede yaklasik 30-40 dakika pisir...(ben onceden isitmiyorum firini, disi cok cabuk pisip ici pismiyor diye...bir de son 10 dakika yani kek iyice kabarinca 160 dereceye indiriyorum, eger kekin kabarikligi inmesin istiyorsan pistikten sonra firini kapatip 10 dak. sonra cikar keki)

      Krema icin tum malzemeleri karistir iyice ve kek sogudugu zaman ustune ve yanlarina sur ve buzdolabina koy.

      Deli Anne dedi ki...

      Eymen'im: sen yazınca hatırladım ki annem de sabah kalkar gözleme yapardı hem de ne koşullarda.. üzüldüm bak şimdi.. amin diyorum dileklerine de.. sevgiler.

      Firdevs: ben şöyle tamamladım bu dediğini; samimiyet+sevgi varsa ve ciddi bir travma yoksa çocuğun mutluydum demesi kolay.. ha bir de çocuk arıza değilse maazallah..

      Emine'm: gözüm çok yükseklede, fot. makinası da aldırdım kocaya.. diyorum benden de bir Pepela, Fernando çıakr mı :)

      Elif-kayra: yo, ben öyle düşünmüyorum.. ayrıca çok da ümitsiz bir yaklaşım.. o zaman çocuklarımız için hiç çabalamayalım, nasılsa mutluydum demeyecekler.. bence mutluydum diyen mutludur, mutsuzdum diyen de öyle..

      evet, vişne reçeli kokusu da bana hatırlatır evimi, hatırladım sayende:)

      Selcen: blog blog geziyorum boşuna mı derleyip toplayıp fikir sahibioluyorum işte.. sonra da yazıyorum bakınız hepimzie iyi geliyor:) teşekkür ederim tarif için.. ilgileneceğim kendisiyle:)

      Nezleli Karga: Bu deneyimelriniz, yaşadıklarınızı samimiyetle paylaşmanız benim için çok kıymetli.. ve çok teşekkür ederim..

      Liya: :)

      Mavianne:sevgiler size de ve teşekkürler güzel yorumunuz ve farkındalığınız için:)

      gülgün dedi ki...

      anlık mutlulukları var çocukların, istedikleri olmadığında mutsuzluk sınırından atlayıveriyorlar. oysa mutsuz hallerinden çıkarımlara varacak denli ince telli anneliğimiz...

      düşünüyorum seni okurken...

      sevgimle

      Deli Anne dedi ki...

      Keyf-i sibel: ohh tam bana göre.. eskiden kahve sigara keyfinin şimdilerde kahve ve kek alıyor zira:)

      Sarkaç: çok değerli yazdıkların, tam yarama basman nedeniyle bilhassa etkilendim. teşekkürler.
      kek tarifin de muhteşemdi :)


      Kamikaze: ahaha öyle keyiflendim ki bu tarife ve annenin selamına.. çok sever Mümine hanım, hiç endişesi olmasın.. hürmetler efenim annenize:) sevgiler

      Gülom: ı-ıh öyle deli gibi havalandırma evi, erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer sözüne kesinlikle eminim.. Hele ki İlter'in.. ama gel gör ki evlendiği kadın mutfaktan gıdım zevk almayan biri. Bir arkadaşım vardı; yağda soğan kavursam kocamın salyaları akar derdi.. o sevimsiz kokuya bile mest oluyorlarsa (ki ilter de heyecanlanır bu kokuyla) senin yaptıklarına bayılıyordur Vahap.. O da Cihan da çok şanslı hep söylüyorum. Ve bunca olumsuzluğa rağmen çok pozitif, çok sevecensin, seviyorum seni:)

      Funda: evet evet o yürüyüş bile iyi fikir.. sen kısa kısa yazıyorsun ya, pek kıymetli benim için:)

      Özgeem: a be canım, niçün hiç olmazsa laptoptan bakmıyorsun.. yazık gözlerine de:) bugün bir giriş yaptım; Dr. oetker'in çikolata şelalesini yaptım Selim yanımdayken, ve maalesef yalamayı sevmiyor :)

      fem dedi ki...

      bir suru tarif gelmis zaten ,zannediyorum birinden birini denersin ama sunu soyleyim tarif degil sensin cocugun icin muhim olan yoksa cocuk bu gurme digil muhim olan annesinin ona sabah sabah kalkip sicacik mis kokulu bi kek yada corek ya da borek yapmasidir sevgilerimle aaa bu arada yazi hakikaten super di...
      baharat hanim

      Deli Anne dedi ki...

      Deryazem: canım arkadaşım,kendine dair kısımları çok samimi, çok içli yazmışsın.. burkuldu içim. Teşekkür ederim. hepsi için. ayrıca bana dair kısımlar için de çok teşekkür ederim. Moral verdin, iyi hissettirdin. sevgiler kocaman..

      Dilek: çok teşekkürler arkadaşım.. şu yoğun tempoda uzun uzun yazmışsın.. okuması zevkli meraklanma sen:) sevgiler.

      Aysun:"surekli hayatimizda mutlu veya mutsuz hissettigimiz donemler oluyor. Yeter ki cok onemli izler birakacak travmatik olaylar yasanmasin." demişsin ya, giderek ben de bu kanaate varıyorum.. bir de sakinleyebilsem zihnimi, berraklaştırabilsem düşüncelerimi sonuca varacağım da uykusuzluk çok yoruyor, bulandırıyor beni.. ve çok teşekkür ederim. güzel sözlerin ve tarif için:)

      Deli Anne dedi ki...

      Burcum: teşekkürler arkadaşım:)

      Janset: çok teşekkür ederim canım arkadaşım.. çok makbule geçti.. birinci elden tarife paha bçilemez:)

      Gülgün:ne güzel demişsin, ince tell, diye anneliğimize.. teşekkür ederim:)

      Baharat hanım: haklısın biraz emek, bir güzel koku hepi topu bu:)

      sevgiler ve çok teşekkürler herkese canı gönülden

      Peri dedi ki...

      Benim de hayalim hep şöyle; çocuklarım(henüz bir tane var ama olsun) okuldan eve gelince kek, börek ya da poğaça kokusu ile mutlu oluyorlar,kapıda kollarıma atılıyorlar, ben onları kokluyorum onlar kekleri, börekleri :) hem işim olsun hem böyle bir düzenim, gerçekten uzak, sadece hayal mi? inşallah yapabilirim

      architect dedi ki...

      Çocukluğunu çok derinden etkileyecek olaylar yoksa genelde herkesin çocukluğu mutludur heralde..aslolan elimizdekiyle mutlu olmasın bilmek sanırm,mutluluk içimizde diye sıradan bir laf vardır ya bence çok doğru..küçük şeylerde mutluluk..ama zeka ve çok düşünmek mutluluğun pek iyi anlaşamadıkları,bu da bizlerin (genelde kadınların) eksisi sanırım :)
      öpüyorum güzel annem,mutlu olun,mutlu kalın,sevgiyle..

      Unknown dedi ki...

      delim ben yazıyı okudum komşuluk durumların da aahh dedim içim cız ettim çok özlediğimi farkettim ama genelde şu andaki halime hep şükrederm çünkü mutsuz bir çocukluktu benimki.babaanneyele yşanan bir ev ve annem ile babaanme ve devamında babamın da dahil olduğu kavgalar. ve hep annnemin ezildiği ezik çocukluk günleri.o günlerden aklıma kalanlar evde kavga başlar ve ben kapı arkasına girer kulaklarınmı iki elimle tıkar öylece bitmesini beklerdim.(ben böyle yaptığı bundan 10 sene önce farkettim nedense üzerinde hiç düşünmek istemiyordum)tabi annem hakkını bulamadığı kavganın acısı bizde cıkarırdı(anneme kızmıyorum şu anda ama hiç geri dönmek istemediğim günlerin kahramanlarıydı onlar)şimdi annemle konuşunca çok üzülüyor ben isteyerk yapmadımki diyor.billiyorum ve inanıyorum ama bu o günleri kötü hatırlaamamı engellemiyor.kek konusunda ise ben annemin o yokluk günlerinde ki tek eğlencelik yediğimizdi kekle gülümsme yayılıyor yüzüme gerçi şimdi annem unuttum diyor ve yapmıyor. hep annemede söylüyorum pratik ama torunlarının seveceği şeyler öğren seni öyle hatırlasınlar diyorum(şu anda en büyüğü 5 olan 3 torunu var)ben daha oğlum doğmadan ona tatlı -kek yapacağım günleri hayal ederdim.çok şükür ki ben çok severek yapıyorm oda severek yiyo.bloğa koymuştum bir kaç tanesini hatta biraz büyüsün onunla mutfağa girmeyi planlıyrum.tamammm bitiriyorum uzun oldu
      (konu canımı biraz sıktı ve yazarken acele ettim oyüzden anlaşılmaz olbilir affola)

      Unknown dedi ki...

      Vanilya dedinya sanki ciğerlerime mis gibi vanilya doldu...Süper ötesi bence...Vanilyalı anne kokusu...Kulağa hoş geldi galiba...
      Eğlenceli bir anne olmak fikri güzel bence.." annem eğlenceliydi " diye hatırlandığında anlık tutarsızlıklar ve gelgitler hatırlanmaz gibi...Mutlu çocuktum bende.Okudukça çocukluğuma yol aldım...Babam çok şakacı bir adamdı ve hep gülerdi.O kadar çok gülerdi ki bazen gamzelerinin gülerken oluştuğunu düşünürdüm.Ben çocuğum ya babamın neye güldüğüne bakmazdım yada anlamaya çalışmazdım.sadece eşlik etmek için gülerdim...Kek deyince de aklıma misafir gelir , annem sayesinde.Tatlı ağzına vurmayan annem , keki sadec misafirlerin sevdiğini düşündüğünden sadece misafir geleceği zaman yapardı..Ben de hep eve misafir davet ederdim.Annem kek yapsın diye..
      Bana ne güzel bir yolculuk yaptırdın arkadaşım...Keyiflendim vallahi...Aslında herşey boş o sevgi yok mu sevgi...Onu çocuk hissetti mi işte mutlu çocukluk yaşıyor.Yada bizim zamanımızda öyleydi..
      Ayakların kurutulmuştur umarım sallama aktivitesinden...Şu çocuklar iyileşirse bizde mutlu annelik geçireceğiz galiba , keyifli haftasonu ve mis kokulu pazarlar diliyorum şimdiden...kolay gelsin arkadaşım :)))

      Unknown dedi ki...

      Aman deli annem valla ya vahap numara yapiyor ya da hic onemsemiyor cunku hic oyle dedigin gibi biri degil :(( Hatta surekli elestiriyor, yok tuzu eksik, yok yagi fazla ben de tabi sinir olurum. Ilter madem oyle sen daha sanslisin. Yani ben gecen yila kadar corba terbiyesi ne demek bilmiyordum :)) yANI anla durumu :) Tabi iki cocukla zor olur ama netceenn

      Yelish dedi ki...

      anam hatunlar tarifleri dokturmus,copy paste olayina girecegim birazdan:)

      Ben bilgisayar oyunlari ve wii'den uzak tutarak mutlu olmasini saglayacagima inaniyorum.Gecen gun Raz'in bir ark evine gittik,evin bodrum kati cocuklara yapilmis,sahane ,mutfak/banyo/tren masalari vs.Kocaman da bir tv,evin 5yasindaki oglu bes karis suratla,hirsla wii oynuyor,nasil mutsuz,nasil suratsiz..:(

      Cocukluk yasatmanin olculeri degisiyor.Daha ne kadar sure kahkahalarla saklambac oynariz evde bilemiyorum...hic bitmese

      Esin dedi ki...

      Deli anne ,hiç güzel bir çocukluk geçirmedim açıkçası.Babam denizciydi 6 ayda bir gelirdi eve ,annemse tek başına 4 çocuk yetişmenin zorluğu ile son derece agresif.
      Eeee bir de buna dönemin çocuk yetiştirme konusundaki yetersizliğini ve bilgisizliğini ekleyince geride pek de muhteşem olmayan çocukluk kalıyor.
      Ne zaman babam emekli oldu ki bu benim 17 yaşıma tekabül ediyor hayat bizim için aşırı koruyucu anneyle ,yeterince geniş bir babanın dengesinde güzel bir hale döndü.
      Zamanın son derece sakinleştirdiği annem şimdi oğluma bakıyor sağolsun.
      En büyük zenginliğimin 4 kardeş olmamız olduğunu söyleyebilirim.
      her zaman oyun oynayacak,eğlenecek,destek olacak, kavga edecek ve gezmeye gidecek bir kardeşim oldu hala da öyle.
      Tarif mevzusuna gelince,bir sürü tarifin olmuş ama ben sana cafe fernandonun fındıklı kurabiye tarifini öneririm gerçekten muheteşem bir lezzet...

      kpsszede dedi ki...

      Her istediğimin yapıldığı,gülüm balım bir çocukluk değildi benimki de.gülüm balım diyen bir annem vardı,sımsıkı sarılırdı,mis gibi kokardı.o kokuya öyle aşıktım ki,evlendikten sonra bile annem bize geldikçe ona sarılıp o kokuyu içime çekerek uyumak isterdim.yani ben şimdi mutlu bir çocukluk geçirdim diyebiliyorum,gereken herşeyi yapamasa da elinden gelen herşeyi yapan,cennet kokulu bir melek vardı yanımda.demekki ben mutluluğu sadece anneme bağlamışım.bunu farkedince ister istemez stres yapıyorum,benim bızdıklar da mutluluğu benim kokumda ararlarsa diye.ben annem kdr güçlü ve özverili olamıyorum.ama dediğin gibi hafızaya yerleşen birkaç dakikalık bir anı genel fikri değiştirip,mutluydum dedirtebiliyor...anlatabildim mi bilmiyorum,kafam karıştı bunları düşününce.

      Nil dedi ki...

      Deli anne bu postun sayesinde ben de her hafta sonu evimden mis kokuların yayılması için elimden geleni yapacağım. Hatırlattığın için tşk.

      Burcu dedi ki...

      Ne güzel yazmışsın yarabbim, nasıl yapıyorsun bunu?? Finale bağlantı ise muhteşemdi.. Özeleştirilerin objektifliği, insanların durup da kendilerine dışarıdan bakmalarını sağlayan ipuçları.. Sen de tutarsız bir anneysen vay benim ve diğerlerinin haline... :)

      annesiningülü dedi ki...

      ne çok çok mutlu ne çok mutsuz bir çocukluk geçirdim, ortada... ama her koku beni çocukluğuma götürür. çilek reçeli mesela. pazar günü evde kek kokusu ki hiç sevmem aslında keki :) ama kokusuna bayılırım.
      ben nasıl kek yaparım diye merak edersen http://annesiningulu.blogspot.com/2010/06/cupcake-biz-boyle-yapyoruz.html
      bir bak :)

      Gulcin dedi ki...

      Deli Anne,

      Muhtemelen tahmin ediyordun bu posta yorum yazacagimi :) Hatta iste ben sana ayri bir post yazayim bu konuda :)

      Evet ben mutlu bir cocukluk gecirdim. Cunku annem vardi, babam vardi, abim vardi, halalarim, dayilarim, kuzenlerim yani guzel bir ailem vardi. Arkadaslarim, ip atladigimiz, sek sek oynadigimiz bir sokagimiz vardi. ben hic iyi ip atlayamazdim mesela, iyi kosamazdim bildigin beceriksizdim aslinda ama olsun oyuna dahil olma sansim vardi :)

      bana sorarsan insan akli cok cok kotu seyler olmadikca nahos anilari geri plana itiyor. Benim de mutlaka hergunu guzel gecmedi cocuklugumun ama hatirladiklarim guzel olanlar. Aynen Selimin hatirlayacaklarinin da beraber yaptiginiz labirent, ettiginiz sohbetler, birlikte gittiginiz filmler olacagi gibi. Annem ilgili bir anneydi ayni senin gibi. Ama her zaman benimle ilgilenemiyordu elbet. Abim vardi, babam vardi, anneannem vardi en onemlisi annemin kendisi vardi. Her anne gibi onun icin de kendisine ait gereksinimler en sonda geldi. Simdi bana sorsan keske onlara da oncelik verseydi. ama cocukluk biraz bencillik belki onun kendisi icin birseyler yapmasina izin vermeyenlerden biri de bendim. Annemin benimle ilgilenemedigi zamanlarin sebebini bilirdim. Bazen calismasi bazen abimle ilgilenmesi bazen baska seyler yapmasi lazimdi. Inan bana anlardim belki kapris yapardim ama anlardim. hatta yoruluyor diye uzulurdum. O yuzden bunlari aklina takma desem. Selim de anliyor hatta yillar gectikce daha iyi anlayacak Kerim de ona eslik edecek desem faydasi olur mu acaba?

      Bu kekler de guzel bir ani olacaktir onlara eminim ben de babamin unlara bulanip yaptigi ekmeklere yag surup yedigimiz anlari hala hatirlarim mesela.

      Demissin ya sen de evet belki aklina yer edecek sicak bir ani yaratmadir cocuklukta mutluluk. Ama bence ayni zamanda sevildigini hissettirmektir illa yaptiklarinla degil belki sadece yaninda olarak. Burada okuduklarimdan bana oyle geliyor ki Selim de mutlu bir cocuktum diyecek hatta ne sansli yaptiklarinizi bir de okuyabilecek.

      Posta gerek kalmadi baya uzun oldu:) istersen sen bunu yayinlama :)

      Opuyorum Deli Anne! Bugun kekleri yapiyorsan kolay gelsin sana:)

      Birtanem MERVE dedi ki...

      Merhaba Mumine!
      yazılarını okudum ve yorumlarının bir kısmınıda.Benim çocukluğum mutlu geçmedi ve nedeninide tam bilmiyorum bu sebepden diye net bir yanıtım yok.hiç güzel bir bebeğim olmadı ve evcilik oynarken oynayabileceğim bir kaç kapkacağım.Annemin beni şapır şupur öptüğünü hiç hatırlamam hatırladıklarım annemin herşeye kızması ona şuan kızmıyorum eskiden herşey bu kadar kolay değildi 4çocuk,makinalar yok,misafir çok(yatılı çok sık olurdu),kendimize ait bir odamız bile yoktu.televizyon kapanmadan yatamazdık.pazar sabahları sobanın üzerinde ekmek kızartır yerdik 4kardeş kapışırdık.kardeşlerimle oynadığımı pek bilmem.düşünüyorumda annemin üzerinde ne kadar yük varmış gençliği bizi büyütmekle geçmiş hiç bir özgürlüğü yokmuş.şimdi rahatsızlıkları çıkıyor.
      sokaklarda çok oynardım akşama kadar eve sokamazlardı en mutlu olduğum dönemler onlardı sanırım.sanırım çocuklukta mutlu olmak sadece ve sadece sevgi ve oyun.sevginin ve oyunun olduğu heryerde çocuk mutludur ama birisi eksikse puzzle tamamlanmaz.
      Kısacası ben mutsuz bir çocukluk geçirdim.
      Öyle bir konu seçmişsinki insan bastıkça daha derine iniyor tebrikler...

      Tuğra'nın Annesi Emine dedi ki...

      Çıkar çıkar hemde ne alası çıkar ;)
      Umutluyum ben ;)) Öperim...

      bozbek dedi ki...

      Ben mutlu bir çocukluk geçirdim. Azım ama özüm vardı, gerektiğinde kızan ama çoğunlukla seven, her daim benimle meşgul olmayan, ilgiyi de sevgiyi de cezayı da yeterince ve gereğince veren ebeveeynlerim vardı. Faaliyet manyağı yapmadılar beni hiçbir zaman, her istediğim olmadı bazı isteklerim hiç olmadı ama mutluydum ben. O kurs senin , bu kurs benim gezdirmediler, en ufacık çocuk kaprislerimde psikoloğa götürmediler, bana kendimi hep özel hissettirdiler ama benim gibi bütün çocukların özel olduğunu da öğrettiler. Ben çocuktum, annem annem di arkadaşım değil, babam babamdı, abim abimdi. Ben çocuktum ve mutluydum.

      neval dedi ki...

      çok isterdim böyle başlık atmayı .ya da çocuklarımızın öyle söylemesini.
      maalesef anne babamın şikayetçi olduğumuz davranışlarını tekrarlamaya meyilliyiz

      Merve dedi ki...

      kokular geçmişe ve olaylara dönmenin en etkili yolu gerçekten..yazıyı okuyunca; çocukluğuma gittim ve burnuma babamın soyup ,gaz sobamızın üzerine koyduğu portakal kabuklarının kokusu geldi.. evet biz seksenkerin çocukları bazı yönlerden şanssızdık..annelerimizin otomatik makineleri olmadı..hazır yemek alternatifleri de yoktu ki yemek yapmadan, düşünmeden bir gün de olsa dilenebilsinler.. ama yine de tüm o kısıtlı vaktine yorgunluğuna rağmen benimle evcilik oynardı canım annem.. babam eğitimciydi, erken evde olurdu, hep beraber oturulan sofralarımız vardı..belki bugünlerdeki kadar bolluk içinde değildik ama bayramdan bayrama alınan ayakkabılar dünyalara bedeldi bizim için..o günlerdeki aza kanaatimizin hazzını çocuklarımızın da yaşayabilmesini dilerdim..

      uğurlu gelecek dedi ki...

      hepsi çok nefis görünüyor.. senin çocukların kesin diyecek zaten mutlu bir çocukluk geçirdim diye.. ama her hafta aynı koku olayı çok iyi fikir hemen hayata geçirilmeli..

      Giz dedi ki...

      Deli Anne, ben mutlu bir çocukluk geçirdim diyebiliyorum ancak benim durumum biraz farklı. Tek yumurta ikizi bir kardeşe sahip olarak küçükken hep mutluyduk, hiç sıkılmadım ve hep kedi yavruları gibi birbirimize sokularak mutlu olduk, eğlendik, üzüldük, ağladık..

      Ayrıca yazının sonunda bahsettiğin ayrıntılarda mutluluğu aramaya da sonuna kadar katılıyorum. Mutluluk anlarda ve ayrıntılarda anımsanabiliyor yoksa çocukluk dönemi boyunca her an salt mutlu olunamaz. Ben annemin kek yapışını hatırladıkça çok mutlu olurum mesela, kardeşimle hamurundan parmak parmak çalardık :))
      Pazar günü için yapabileceğin çok pratik %100 başarı garantili ve çocukların bayılacağını düşündüğüm bir tarif:
      http://gizliteras.blogspot.com/2010/10/ctkrldm.html

      Denersen beğenmen dileğiyle :))

      mmm dedi ki...

      Çocukluğum mutlu geçti. Aynen yazdıklarının hepsi bendede mevcuttu. Mutsuzluktan ,üç kağattan ,hak yemekten, bencillikten, görgüsüzlükten, yalandan izole büyüttü annem beni. ONA ÇOK KIZIYORUM. Bu yaşımda hala bumnlarla mücadele etmek ve etrafımda olup bitenleri şaşırarak izlemek zorunda kalıyorum.

      mmm dedi ki...

      He bide benim sitedeki havuçlu cevizli klasik keki yap işte tarçın kokusu sarsın evi.Fazla kasma. Çocukluğumun günlerindeki kek kokusu hiç çıkmıyor aklımdan. Bildiğin klasik kek. Çocuklar basit şeylerden hoşlanıyor.Boşa kasma canım benim.

      Unknown dedi ki...

      Ahh ahh çocukluğum,
      ben parmak kaldırıyorum canım,ama işin sırrını düşündüm bulamadım,her daim gülerdik biz herkesler birilerinin taklidini yapıp kahkahalara boğulurduk,hala da öyleyiz kızkardeşlerimle(ATA ve dünyası Öznur ) :))))
      Kek demişken ;vitamin deposu HAVUÇLU KEKİMİ tavsiye edrim canım sana dah yiyip veya deneyip de bayılmayana rastlamadım :D

      Unknown dedi ki...

      yazınız çok güzel olmuş :) ben daha çocuğum 13 yaşındayım ve bu yazınız beni mutlu bir çocukluk geçirmeliyim düşüncesine sürükledi :) ilerde psikiyatrist olmak istediğimden bu psikoloji konuları çok dikkatimi çekiyor. doğru bulduklarımı kendimde uygulamaya çalışıyorum. çok büyük konuşmak gibi olmasın ama benimde bazı fikirlerim var. mesela küçük şeylerden mutlu olmak. ben bunu şu şekilde uyguluyorum; hocanın anlattığı derste konuy kavradığımda, iyi test çözebildiğimde, rahatça uyuyabilidğimde, apaydınlık bir sabah uyanıp annemle kahvaltı edebildiğimde. belki de ergenlik döneminde duygu karışıklığından oluyordur bilmem ama son zamanlarda fazla stres ve sinirlilik olunca bende bu küçük şeylerden mutlu olmak düşüncesi silinmeye başlandı :( . kendimi toplayıp tekrar o düşünceye sahip olmalıyım. benimde aslında bir çocukluğu anımsatan sevdiğim bir kaç koku var :) anneannemin ben küçükken kullandığı ve halada kullanmaya devam ettiği deterjan kokusu ve yanmış odun kokusu... çok hoşuma gider. bi anda 6 yaşıma geri dönmüş gibi hissederim. bence güzel bir çocukluk geçirdim demenin yolu küçük ayrıntılar. o zamanı hatırlatıcak küçük ama kalıcı ayrıntılar.. aynen sizin dediğiniz gibi mesela her pazar kek yapmak gibi. çocuğun hayatına yerleşmiş ve ona özel gelen şeyler onun "iyi bir çocukluk geçirdim" demesine neden olabilir. tabi bu benim düşüncem :)

      ve inanılmaz bir şekilde sizi okulumdaki sekreter onur ablaya benzetiyorum kendisini çok severimde :))

      pembemavi dedi ki...

      Çocukluk Allah'tan çocuklukta kaldı. Ben evlendikten sonra yeniden doğdum desem yeridir.
      Birbirini seven ama çok baskın karakter olan annem ve babam sık tartışır küserdi. Bu küslükleri de gayet uzun sürerdi. Barışınca onlar, ben çocuk halimle bayram ederdim.
      Annem düzen severdi, temizlik severdi. Misafirimiz fazla olmazdı. Gelen rahat hissetmezdi ki kendini...
      Hatırladığım güzel günler kar yağınca babamla yürüyüş yaptığımız günler ve annemin bebeklerime yeni elbiseler diktiği günlerdi.
      Ama onları hiç suçlamadım. KENDİLERİNCE beni çok seviyorlardı. Hala da aynı şekilde kendilerince çok seviyorlar.
      Ben evliliğimde "küsülmeyecek" kuralıyla evlendim. Çocuklarımı da "temizlik ve düzen onlardan daha önemli değil" kuralıyla büyütmeye çalışıyorum. %100 başarılı olma iddiam yok ama kendim büyürken yaşadıklarımı onlara yaşatmamaya, yaşamadıklarımı da yaşatmaya çalışıyorum.
      Ben de çocuklarımı KENDİMCE seviyorum.
      Çocuk büyütmenin genel geçer doğrusu yok bence. Herkes kendi içgüdüleriyle, kendi çocuklarını yetiştirmeli. Dışarıdan gelen YIKICI eleştirilere de kulaklarını kapamalı.
      Hepimize bol huzurlu günler diliyorum.

      nihalasli dedi ki...

      Muffin icin http://mutfakmasali.blogspot.com/2010/11/recelli-muffin.html
      bu siteye kesinlikle bakmalisin surekli bunu yapiyorum ve her seferinde yumusacik kocaman kabaran:) muffinlerim oluyor.


      Olculerin karsiligi icin
      http://www.meleklermekani.com/yemek-tarifleri/61640-su-bardagi-verilen-olculerin-lt-yada-gr-cinsinden-karsiligi.html bu siteyi kullaniyorum.

      Recelli istersen nutellali harika muffinler cikiyor.Afiyet olsun

      -Bu arada deliannecim sen KOC burcu musun?
      (anladigimdan degil de sen soyle bi) :)

      deren dedi ki...

      deli annem;
      insan bir çocuk yetiştirirken kendi çocuklugundan da geçiyor aynı zamanda..."farkında" oldugum andan itibaren mutsuz bir çocukluğum oldu diyorum.ne zamana denk düşüyor "farkındalığım" anne oldugum zamana...

      neyse ben şarkıya takıldım gidiyorum
      alalalalla layf is vandırfulll:)))

      Adsız dedi ki...

      BİR ÇOCUĞU ETMEK İÇİN SEVGİ ve HUZURLU BİR ORTAM YETER BENCE.
      SEVGİ VARSA ZATEN SEN O ÇOCUĞU İLGİLYE DİNLERSİN, OYUNLARINA EŞLİK EDERSİN ve KENDİNİ GÜVENDE HİSSETTİRİRSİN. BU DA BİR ÇOCUĞU MUTLU ETMEYE YETER. NAÇİZANE FİKRİM BUDUR DELİ ANNE....

      nihalasli dedi ki...

      Deliannem sen koclara ne yaptin ya:)Herkes cocugum Koc olsun der,sana istemeden gelmis:)
      Bu arada bende KOC um esinin gayet iyi niyetli ve gicik olmadigini dusunuyorum.O napiyorsa sizin icin yapiyor lutfen kiymet bilelim haha:))SEvgiler

      fatoş dedi ki...

      öyle çok tarif gelmiş ki bir taneye daha lüzum yok bence. sadece küçük bir püf noktası var benim bildiğim, yaptıklarının mükemmel olmasını garantileyen.içine kalbimizden sevgiler atarak, dudaklarımızdan öpücükler yollayarak karıştırıyoruz kekleri hep. illaki o minik eller bir kez olsun değiyor çırpma teline. selim'le yap ne yapıyorsan, garanti ederim mükemmel olacak. sevgiler...

      büşra dedi ki...

      İmkansızlıklar içinde mutlu bir çocukluk geçirdim diyebilirim.Sadece annemin sayesinde! Çocukken neler neler olmuş hayatımızda, annem ne buhranlar geçirmiş yeni yeni öğreniyorum ve o zaman bize bunları yansıtmayan anneme hayranlık duyuyorum.
      Keke gelince, Ömerin doğumundan beri elmalı keke taktım kafayı.Hemen her hafta pişiyor.Her gün olsa yerim yani.Kuzen çok güzel yapıyor, onunki gibi tutturamadım gitti.

      defne naz dedi ki...

      Deli Annem kek tarifini gönderiyorum.
      Malzemeler:
      3 yumurta- 1 su bardağı sıvı yağ- 1 su bardağı şeker- 2 su bardağında biraz fazla süt- 1pkt vanilya- 1 pkt kabartma tozu- kakao- un ve isteğe göre bitter çikolata veya damla çikolata.
      Yapılışı:
      Yumarta ve şekeri bayazlaşana kadar çırpıyorum. İçine kakaoyu koyuyorum( ben hiç ölçüp koymadım rengi koyu kahve olan kadar kakaoyu koyuyorum.) sonra süt ve vanilyayı koyup çırpıyorum. Karışımdan bir buçuk su bardağı kadar ayırıyorum. Sonra un, kabartma tozu ve çikolatayı ekliyorum bitter çikolatalı daha güzel oluyor. Margarinla tabağımı yağlıyorum.Ben genelde borcamda yapıyorum kek kalıbından kek çıkaramamak gibi bir adetim var. 15-20 dk sonra pişmiş oluyor.Çıkarır çıkarmaz ayırdığım karışımı döküyorum. Umarım beğenirsiniz yapılışı 10-15 dk falan sürüyor.
      Afiyet olsun.

      Berceste dedi ki...

      Sen bu soruyu bana bir kere daha sormustun :) Evet cok mutlu bir cocukluk gecirdim ben. Isin sirri, herkesin kendi rolunu bilmesinde ve evde yapacak bir isi olmasinda sanirim :) En yapacak isi olmayan bile bir is yaratirdi bizim evde. Bozbek'in aciklamalari bize en uyanlardan. Birara dusunup yazmak lazim bunlari :)

      Peki merak ettigim, sen niye mutlu olmadin? Seni uzen, mutlu etmeyen ne idi?

      Muffinleri sen dene, en begendigini senden alacagim ben :P Bir de benim minik havuclu kek taklidi yapan elmalilar hic fena degiller, yalniz onlar kek, muffin degil, muffin kalibinda taklit yapiyorlar iste :P

      Berceste dedi ki...

      Yok Deli Annem, ne yorgunlugu? Hastaliktan sonra uyku duzeni ve ayari kacti Bocugun. Iskenceye donusuyor hepimiz icin. Uyumiiiciiiim, anne git, hayiii hayiii geeeme, sakin geemee, 'parmak tehdit seklinde burnuma sokularak ustelik' sakin geeeemeee, seklinde bir kacis var uyku zamani. Aglamalar, yerde uyumalar... Anneanne kiyamayip bir iki kucagina alip uyuttu. Bu sefer kadincagiz uyuyakalsa bile, onun oda kapisini asagi indirerek kak anane ben yanina geeemek istiooom diye bagirmalar. Duzene giremedik gitti. Bir nefes alabilsem, dusunup yazi da yazabilecegim. Bu konuda sana hayranim :) En zor sartlarda bile yazabilme basarina!Ben okusam da yazamiyorum :(

      Deli Anne dedi ki...

      Peri: O dediğini ben de uygulamak istiyorum.. okul sonrası bir keyif saatleri olsun istiyorum.. tatlı bir anı gene.. inşaallah diyelim:)

      Haticem:çok doğru ve yerinde tespitlerde bulunmuşsun güzel yürekli arkadaşım.. sizler de aynı şeklde mutl olun, mutlu kalın .. sevgiler benden de..

      Sezom: gayet anlaşılır olmuş canım arkadaşım.. ve o kapıa rkasındaki çocuk sanki ben oldum bir an okurken.. bir an da hatırlatılınca üzülen anne oldum sanki.. şükürler olsun ki geçmiş gitmiş.. işte izler kalıyor geriye ne yazık ki.. bize de onalrdan ders çıkarmak belki de.. öperim canım.

      İlknurum: Ben de senin çocukluğunu okurken mutlu oldum aynı şekilde... ve gıpta da ettim.. tüyolar da aldım çocuklarımızla ilgili de... teşekür ederim:)

      Gülom::) sonradan anlaşıldı ki Vahap da gayet memnunmuş halinden, değil mi?

      Deli Anne dedi ki...

      Yelizim: sen anlatınca o evi ben çocuklar mutlu diyeceksin sandım ama çok çok vermekle mutluluk ters orantılı sanki.. bir tek sevgiyi vermekle doğru orantılı...

      dediğin gibi o saklambaçlar ne keyifli ki ben kıymet bilmiyorum:(
      Hüzünlendim şimdi...

      Esin: Baba olmayınca anneler illa ki gergin oluyor sanırım.. bu sebeple şu uzun gitmeler makul değil belli ki.. dediğin tarife göz atacağım arkadaşım.. teşekkür ederim.

      Peri masalım:"hafızaya yerleşen birkaç dakikalık bir anı genel fikri değiştirip,mutluydum dedirtebiliyor" bu bana yetti arkadaşım:) sevgiler

      Küçük Mucizem: haydi hepimize kolay gelsin o halde arkadaşım.. tariflerimizi de paylaşalım:)

      Burcu: çok teşekkür ederim bunca güzel söz, bunca güzel yorum için.. mahçup oldum açıkcası.. benim çenem düşüyor bu konuda ama sanmayın ki bir gıdım gelişme gösterebiliyorum çocuklara davranışım konusunda.. kendimi yiyip bitirmekle meşgulum anca.. sevgiler.

      Baharım: eveeeet reçel kokusu.. bir kaç sene önce bir deneme yaptım ve o koku aldı götürdü beni çocukluğuma.. kek tarifine de bilahare bakacağım canım..s sen maharetlisindir zaten bilirim.. öperim çok çok

      Deli Anne dedi ki...

      Gülçinim can Gülçinim evet biliyordum ve senin mutlu bir çocukluk geçirmiş olduğunu da biliyordum. bu belli oluyor biliyor musun.. seve seve okudum kendi postların gbi yorumunu da ve dört gözle yazmanı da bekliyordum.. kendinden yaz.. her satırı didik didik ederim emin ol:)

      Birtanem Merve: off herşeye kızması demişsin fena oldum ben.. kızıyorum ben de çok.. ve işlere gömülünce bilhassa.. anne mutsuz ve gerginse çocuklar da öyle oluyor aynen.. kurtarmalı kendimizi bu halden..

      Emine: şükür ümitvarız:)

      Bozbek: Sıradan ama doğal, samimi ve sıcak bir ebeveyn olmuşlar besbelli.. kilit nokta burası belki..

      Nevalim: bu dediğin de çok acıklı geldi şimdi:(

      Merve: güzel anılar çağrıştırmış sizde portakal kabuğunun kokusu ve çocukluğunuz.. ne mutlu size:)

      Uğurlu gelecek: keşke deseler ve keşke ben de dedrtecek marifete sahip olsam..

      Deli Anne dedi ki...

      Giz: ay ne güzel anlatmışsın kısa ama öyle öz ki.. teşekkür ederim tarif için.. nlardan da bir liste yapacağım deneye deneye..

      Mmm: çocklar basitlikten hoşlanıyor sahiden de.. biz çok giriftleştiriyoruz durumu bu bilmiş anne tavırları ile ne yazık ki..

      Özgür:amanınnnn siz Önur ile kardeşsiniz demek.. ne mutlu size.. vallahi belli mutlu geçirmiş olduğunuz çocukluğunuzu.. maşallah diyelim ve darısı bizim çocuklarımızın başına ..

      Zennn: yahu ne mutlu sizin anne ve babanıza.. ve tebrikler onlara.. bu yaşta bu duyarlılık, bu akılcı ve gönülden yaklaşımın müthiş karışımı. tebrik ederim çok çok hem de.. çok da teşekkür ederim benimle paylaştığın için bu güzel düşünce ve yorumlarını...

      sektereri de çok merak ettim doğrusu.. selamlar size de, annenize de, sekterinize de:)

      Pembe mavi: yorumun beni çok düşündürdü.. baskın iki karakter.. benle eşim:( ona da okudum yorumunuzu.. neyse ki bizde küsme eylemi yok.. ben de sevmem küsmeyi, küsmeleri.. hava direkt negatif hava dolar.. pöff biz bile deli oluruz ya zavallı çocuklar napsın.. güzel şeyler çıkarmışsınız çocukluğunuzdan ne mutlu size.. ya hiç farkında olmasaydınız.. bu açıdan bakınca nerdeyse iyi ki yaşamışım diyor insan.. çocuklarına yaşatmamak ve farkında olmak adına yani..

      çok teşekkür ederim yorumuna da.. sevgiler kocaman.

      Deli Anne dedi ki...

      Nihalim Aslım: teşekkür ederim tarifler için.. koçlara birşey demedim, çok akıllı çok iyi yürekliler, çalışkanlar, azimliler, hırslı değil ama, lakin zorlar be ya:)

      Deren: ohh tadını çıkar arkadaşım:)

      Lupinin annesi: sen işin kolayına kaçmışsın yalnız, tarif yok:) o minik ama etkisi büyük etkiyi de unutmayacağım..

      Büşra: Ne mübarek annen varmış.. eli öpülesi.. maşallah.

      Defne nazım: canım benim.. alıyorum tarifi ve öpüyorum seni

      Bercestem: yaz, yaz da okuyayım iyice.. kendimi yazmayacağım arkadaşım ya, geçmiş gitmiş nasılsa.. deşinmeyelim... öperim

      HERKESE UZUN UZADIYA YORUMLARI, FİKİRLERİ, TARİFLERİ İÇİN ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.. NE KADAR MAKBULE GEÇTİ TAHMİN EDEMEZSİNİZ.. SEVGİLER KOCAMAN HERKESE

      Zeynep Özmen Ünlü dedi ki...

      Deli annecim süpersin. çok net net anlatıyorsun herşeyi. Yazılarına bayılıyorum. Benim hissedipte, düşünemediklerimi yazıyorsun. KEndimi buluyorum, kelimelerinin arasında. Hem cocuğuma düşkünüm, hem de özgürlüğüme. biz burada bocalıyoruz. Özgürlüğümüze düşkün olmasak daha rahat olucaktı herşey. Koku ise, tüm anıları saklı tutan tekşey bana göre.

      Deli Anne dedi ki...

      Zenep'cim: sanırım birbirimize çok benziyoruz da ondan bu yakınlık hissi:) hem özgürlük hem düşkünlük söylemi bile benzerliğimizi anlatmaya yetti bana.. Sevgiler:)

      Maymun iştahlı dedi ki...

      Mutulu çocukluk için ne yapmak gerek onu bilemiyorum. Zira ben geçmişe dönüp baktığımda net birşey söyleyemiyorum çocukluğuma dair. Sanırım nerden baktığıma bağlı olarak bazan mutlu bazan mutsuz çocuk oluyorum. Ancak çocuklarla mutfakta geçirilen zamanın onları mutlu ettiği bir gerçek.Biz ya bildiğin klasik kek yapıyoruz yada Zencefil Adam kurabiyeleri. Zencefil Adam çocukların çok hoşuna gidiyor. Özellikle pişirdikten sonra süsleme kısmına bayılıyorlar, tadı fena olmuyor hani.

      Deli Anne dedi ki...

      Zencefilli Kurabiye ha, denemelii.. teşekkürler yorum ve fikir için:)

      Marjo on makeup frenzy dedi ki...

      Sitenizi tesadüfen buldum, ne kadar içtensiniz, bayıldım yazılarınıza :) Koku konusunda kesinlikle hak veriyorum, ben de annem ve babam çalıştığı için çok küçüklükten beri evde tek kalırmışım, biraz da Selim gibi sanırım, annemler yapacaklarımı anlatır, öğle yemeğimi ve meyvemi masanın üzerine bırakırmış, ben kendi kendime yetermişim.. Şimdi bile nasıl cesaret ettiklerini anlamıyorum, 5-6 yaşında çocuk, ya başıma bir şey gelseydi :) Herneyse, annem sağlıksız diye kek, kızartma, börek vb yiyecekleri kesinlikle yapmazdı ama ayda yılda bir çok canı istediğinde bir elmalı kek yapardı ki bugün bile kokusunu alsam mutluluk kaplar içimi :)

      pr dedi ki...

      Çocukluğum fakir geçmiş..(direkt fakir edebiyatıyla başladım:)) babamın siyaseten kaçaklığı, hapisliği, sonrasında memurluk hakkını kaybetmesi, maddi durumumuzun kötü oluşu, annemin 3 çocukla bu sıkıntıları göğüslemek zorunda kalması,babamın çalışmadığı dönemde kazak dokuyarak para kazanması..sonra babamın arıcılık yapmaya başlamasıyla yazları okula gitmediğimiz 3 ayımızı annemle babamın köyleri arasında ama etrafında hiç evin olmadığı ayda yılda bir birilerinin uğrayıp uçtuğu bir alana kurduğumuz kulübede geçirmemiz..elektrik yoktu gaz lambasıyla oturur akşamları radyodan arkası yarın dinlerdik..yere 1 metre derinliğinde kazdığımız çukuru buzdolabı olarak kullanırdık:)divanın üzerine annem iki yatak serer annem babam ve 2 kardeşim hepimiz yan yana yatardık..sabahları kim uyanırsa uyanmamış gibi numara yapardıki diğerlerini dinleyebilsin çaktırmadan:)gece köpeğimiz havlasa “ayı geldi galiba” derdik..kendi yaptığımız çeşmemizin başında annem bizi yıkarken rüzgar içimize işlerdi..ama biz etraftan topladığımız kekik adaçayı vs. bilumum bitkileri kazanda kaynayan suya atardıkki saçımız parlak olsunabim ve erkek kardeşimle birlikte benim saçımı da kazıdıkları olmuştur, 3 oğlan çocuğu gibi gezmişizdir:)her istediğimiz zaten alınamamıştır..evet sıkıntılı..evet zor..ama hiç bi zaman mutsuz bi çocukluk geçirdim diye düşünmedim ben..şimdi de genel olarak huzurlu bi yapım vardır..ama abime sorsanız tersini söyler muhtemelen..şimdi de melankolik bi havası vardır..içine kapanıktır..sonuç olarak, etki eden tek koşul bu olmamakla birlikte, çocuğun karakteri de oldukça etkili galiba..
      Yani fazla kurcalama deli anne boşver:)sen rahat olursan çocukların da rahat olacaktır..

      Hakan Deniz Erkut dedi ki...

      merhaba deli anne,
      yazınızı okudugum andan itibaren bu konuyu kafamda kurup duruyorum.. gelen cevaplara söyle bir göz attım genelde mutlu çocukluk geçirmiş birçok blogger daha az "mutsuz" ve bir iki de "hatırlamayan" var...
      Bu bana hemen bir baska soruyu sorgulattı hımm acaba çocukken mutsuz olmanızın sebebi somut nedenler miydi yoksa soyut nedenler mi? ve diğer bir soru "şimdi, tam şu an mutluyum diyebiliyor musunuz?" açıkçası anne babanın yaşatacagı mutsuzluk illa ki önemli ama insanın kendi içinde yaşadığı yaşam yolculuğunda ancak bir kavsak, burdan gidebilirsin ya da bu çukura düşebilir yıllarca bu çukurda debelenir veya ayagını yere hızlıca vurup yuzeye çıkabilirsin işareti olabileceğine inanıyorum...
      Küçük şeylerden mutlu olmayı bilen bir insansan şayet " küçük şeylerden hep mutlu olabilirsin" kekin vanilya kokusu seni mesut ediyorsa bir ömür o kokuyu burnunda solursun..
      kendi adıma mutlu gibi anımsadıgım çocukluğumda çok mutsuz bir dönemim oldu asla öyle aile,anne babayla felan ilgili degildi. Direkt, çocuğun çocuğa yaptığı kötülüklerden (ezmek, çemkirmek, dışlamak gibi)şimdi basit gibi gelebilir ama çocukluğumun küçük dünyasında cidden çok üzücü ve yaralayıcıydı;bir süre sonra; kendimi kabul ettirme, ezilmek büzülmek yerine oradan gitmenin o küçük yaşımda o insanları hayatımdan çıkarmanın en doğru seçim olacağını fark ettim ve o günden sonra da beni mutsuz eden hiçbir şeyi hayatımda tutmadım bu bir iş'te olabildi, bir sevgili de ve gerçek bir arkadaşlığın kıymeti kalbimde hep en ön sırada kaldı dünya bir yana onlar bir yana cinsinden..
      yani mutlu olabilmek biraz da genlerle bize kodlanmış olabilir mi? çocukken bir seçim yapiyoruz ve bu seçim yaşam boyu bizi takip ediyor olabilir mi? çevremizdekiler ne yaparsa yapsın biz melankolik bir şekilde mutsuz olmayı seçiyor olabilir miyiz? bence çocuklarımızı mutlu etmeye çalışmak kadar onlara kendi kendilerini "nasıl" mutlu hissedeceklerini bulmanın anahtarını vermeye çalışsak daha doğru olmaz mı?

      Berceste dedi ki...

      Sordun, yazdik, yoksun!

      Deli Anne dedi ki...

      Anne büyürken: ah işte olavilsek rahat, zaten sorun kalmaz ama.. durmuyor boyuna deşiyor bu Deli anne :)

      Hakan Deniz: Merhaba, ne güzel ve ne de farklı bir bakış açısı getirmişsiniz olaya.. Muhakkak genlerle gelen şeyler vardır. Ve muhakkak melankolik yapıda bir insan mutsuzluğa yakındır. Ama ben kısmen şu kanıya vardım: ailede cidi bir travma yaşamamışsa çocuk ve elbette marazi değilse, sahiden ruhsal bir problemi yoksa geriye baktığında mutluydum diyebilme ihtimali daha çoktur. Uzun uzun yazmayı düşünüyorum bir kez daha zaten.. toparlayabilirsme kafayı..

      sevgiler.

      Bercestem:)

      ...hayal... dedi ki...

      Ne kadar güzel bir yazı diyecektim ki alttaki 115 yorumu gördüm :)sadece bana değil 115 kişiye daha çok sıcak gelmiş.Sanırım mutlu bir çocukluk geçirdim çünkü annem bana hep özel olduğumu hissetirdi kendimi bildim bileli (2-3 yaş)dertleşiriz biz.Ve en mutlu olduğum anlarda anneme yardımım dokunduğunu hissetiğim anlardı. ben mutfak balkonunda evcilik oynardım (malum sebze ve meyvelerde orada) annem de yemek yaparken benden patates soğan vs. isterdi her seferinde kaç tane derdim önce sonra da büyük mü,orta mı ,küçük mü?ve gelen cevaba göre özenle seçerdim :)komik ama böyle durum.mutluluk kişiden kişiye değişiyor ve küçük ayrıntılarda gizli

      Deli Anne dedi ki...

      Hayal: mutlu br çocuklukmuş seninki de demek ki.. ve sıcak bir anı bu izi kuvvetlendirmiş.. benim de aradığım bu sıcak bir an kalsın yadigar çocukların belleğinde.. ve ciddi bir travmadan korusun Allah! gerisi kolay.. sevgiler.

      ...hayal... dedi ki...

      Yaşım da buna bağı olarak hayat tecrübemde sizinkinin yanında bir hayli az :( daha başındayım üniversitenin de hayat yolunun da ama bildiğim bir şey varsa o da çocukların hislerinin çok kuvvetli olduğu ve önemli olanın çocuklarınızın; sizin onları ne kadar çok sevdiğinizi hissetmeleri diğer her şey hikaye ve bunu en iyi şekilde hissetiklerinden hiç şüphem yok(baya bir bilgi sahibi oldum hakkınızda)ama tabi ki hoş anılar lezzetli çörekler mutluluğu pekiştirir :)eşinizle ve çocuklarınızla birlikte tramvalardan uzak, mis gibi kokan, sıcacık bir hayat diliyorum :) yazılarınızda kendimden çok şey buldum bir an geleceğimi görür gibi oldum ve bütün bunları yazma ihtiyacı duydum bende kendine acımasızca yüklenenler familiasının çok çabuk sinirlenenler grubundanım hmm bir de bu kadar yorum ve üye arasında bana cevap vermeniz çok mutlu etti beni :)evet bende böyle olmalıyım dedim.Son olarak ytü mü itü mü?

      Deli Anne dedi ki...

      Hayal: ben teşekkür ederim asıl, sıcak anılarınızı benimle paylaştığınız ve samimi yorumlarınız için.. Ümitvar yazılarınız için de elbette.. İtü benim okulum bir de.. sevgiler.

      hakuna matata dedi ki...

      Mutlu bir çocukluk dönemi yaşayanlardanım ben de..İmkanlar şimdi çocuklardaki gibi olmasa bile en ufak şeyden mutlu olup sevinen bir çocuktum.Mutlu olabilecek birşey(çikolata,oyuncak vss) yoksa şayet gözlerimi kapar işaret parmaklarımı şakaklarıma koyar uzanıp hayal kurardım saatlerce.Hayallerle mutlu olurdum.O da olmazsa tüm odamı halı üstüne silkeler baştan düzenlerdim.Bu beni geçen yıla kadar çok çok çok mutlu ederdi.Ama hayatta öyle girdaplara giriyor ki insan bu çabadan eser kalmıyor.Şimdilerde benim de tüm evi ortaya döküp, eşyaları toplarken zihnimi de toplayıp yola devam edecek gücü yeniden yakalamaya ihyiacım var..Mutluluğun püf noktasını istersen şunu söyleyebilirim

      'mutlu olmayı çok ama çok istemek
      bu isteme gücünü kaybetmeyecek güce sahip olmayı gerektirecek taşsız bir yol ve hayal kurmak'..

      hakuna matata dedi ki...

      buarada ben de Koç um .Belki sır burdadır.. Koçların başına buyruk kişiliği mutlu olma veya olmamayı özgürce seçmesinde önemli rol oynarken,bu kendi kendine karar vermişlik akan hayata karşı sıkıca tutunmayı sağlayıp, tutunurken 'ban başardım' dedirten ego tatminiyle gelen mutluluktur belki yukarıda bahsettiğim melankolik mutluluk yaratma çabaları..Karışık bir cümle oldu ama anlayacağını umuyorum :)