17 Eylül 2010 Cuma

Bakugan Kaçınılmaz Olunca...

Bugün küçük kırılmalar dışında evimize sonsuz bir dinginlik ve huzur hakimdi. Dün Selim'in bir günlüğüne okula gitmesi ve buna binaen oluşan ayrılık her iki tarafı da yumuşatmış ve kadir kıymet bilme hali oluşmuştu belli ki. Üstelik İlter de şehir dışındaydı, onun gidişinin herkes için getirdiği yoksunluk ve yetimlik hissi de işin cabasıydı.  Evde adeta kelebekler uçuşuyordu.
Nezaketten kırılıyorduk üstelik. Teşekkürler, ricalar, sevgi sözcükleri havada uçuşuyordu. Kerim bile dingindi. Günlerdir süren şiddetli karın ağrıları azalmışa benziyordu. Selim'in süregiden alerjik astımının şiddetini arttırmasının da payı vardı Selim'in sakinliğinde elbette. Hareketli değildi bu yüzden. Günlerdir kısır döngüye giren Selim'in sapıtıklığı ve benim sertliğimle nerdeyse kafa göz kırdığımız, yüksek sesten, bağırış çağırıştan geçilmeyen ev bizimki değildi sanki. 

Hiç planlamadığım bir şekilde Selim'le vakit geçirirken buldum kendimi. Öyle uyumlu idi ki Selim ve öylesine nazik, daha o oynayalım, demeye başlamadan oyun oynamaya koyuldum ben onunla. Bir de baktım ki elinde Bakugan'ları geliyor bana doğru. Binbir rica ve minnetle aldığımız ama içimin bir türlü ısınmadığı bu oyuncakları görünce karşı çıkmak istediysem de günün anlam ve önemine binaen boyun eğdim isteklerine Selim'in.Gene de elime tutuşturduğu Bakugan'ı -Bakugan, savaş!- diyerek atmaya büyük direnç gösteriyordum ve aklım karışıyordu. -Bakugan, barış!-desem de olmuyordu. Başka bir çözüm bulmalıydım bu kirli oyuna.

Öncelikle -Bakugan, savaş!- repliğini çıkardım çaktırmadan oyun literatürümüzden. Selim'in kol saatine vurur gibi yaptığı ve -yetenek etkin!- diyerek fırlattığı Bakugan fırlatma aşamasına geldik sonra. İlk başlarda anlamadığım bu türden cümleleri yaşayarak öğreniyordum. Yetenek etkin, diyerek elimizdeki Bakugan'ın karşımızdakini mağlup etmeye yönelik yeteneğini devreye sokuyorduk sanırım. Örneğin Selim, -yetenek etkin- tekme gücüüüüüüü- diyerek Bakugan'ını fırlatınca ben de onu mağlup edecek bir başka yetenek yahut güç bulmalıydım. Bu hemen bir fikir verdi bana.

Oyun oynamak çok değerli olunca Selim için, benim isteklerime daha açık oluyor haliyle. Oyun arkadaşını küstürüp, kaçırmamak adına. Ben de utanarak söylemeliyim ki, bunu kullanıyorum bazen. Şiddeti işin içinden çekip çıkaracak yöntemler bulurken yapıyorum en çok bunu, yani masumane sayılır yaptığım. Şimdi de gene bu yola koyulmuştum. 

-Hmmm, aklıma bir fikir geldi, dedim hemen. Biraz oyunu bırakacağım endişesiyle, biraz da merakla bana baktı hemen Selim. 

-Bence beden gücümüzü değil de akıl gücümüzü kullanalım, biribirimizi yenerken, dedim. Anlatmaya devam ettim. 

-Mesela tekme gücü, yumruk gücü, kol gücü olmasın yetenek güçlerimiz..ne olabilir düşünelim, derken atıldı Selim.

-Beyin fırtınası yapalım! Bir kaç gündür bu deyimi kullanmayı arzuladığını biliyorum, nihayet yerli yerine oturtmuştu. 

-Hah, aferin, tam da öyle yapalım, dedim. Mesela şimdi ben atıyorum. Sen beni yenecek yeteneği bul bakalım.
diyerek elimdeki Bakugan'ı fırlattım;

-Yetenek etkin! ateş gücüüüüüüü... hadi şimdi sen benim ateş gücümü yenecek bir yetenek bul kendine dedim. Çizgi filmlerden aşina olduğunu sandığım bu türden bir girişle alıştırma yaptırıyordum.

-Yetenek etkin! su gücüüüüüüüüüüüü diyerek atıldı hemen Selim. 

-Hayır, olamaz, benim yeteneğimi yok edecek gücü nerden de bildin hemen, vay canınaaa, deyip tebrik ettim. Takdir edilmek pek hoşuna gitti her zamanki gibi. Şimdi ben atacağım ilk, dedi.

-Yetenek etkin! buz gücüüüüüü...

-Buz gücü mü? Imm, hemen bir şeyler bulmam lazım.. hah, buldum... Yetenek etkin! Ateş gücüüüüüü.... Biraz bozuldu Selim tabi, gücünü yok etmeme. Şevklendirmek için atıldım hemen.

-Bakalım bu gücüme bir şey bulabilecek misin, hiç sanmıyoruummm... işte geliyor... yetenek etkin!!! görünmezlik gücüüüüüü... Bir yandan da bu çocuk buna ne bulacak, daha ben bulamadım derken atıldı Selim.

-Yetenek etkin! Sivri göz gücüüüü (Yani keskin göz demek istiyor)

-Vay canına, gene mi buldun, aghhhhhhhh mahvoldum, görünüyorum diyerek attım Bakugan'ınımı yere. Sonra da tebrik ettim bol bol, beden gücünü değil de akıl gücünü kullandığı için.

Sıra ona geçmişti, atıldı biraz düşündükten sonra;
-Yetenek etkin! Acı bal gücüüüüü... haha, saçmaladı diye düşündüm içimden. 

-Acı bal gücü de neymiş, söyle bakalım, bana ne yapabilir ki bu? diye sordum.

-Bal senin her yerine yapışacak, içine girip, içindeki parçalarına yapışacak ve seni bozacak , deyince laf olsun diye söylemediğini anlayıp utandım içimdeki monologdan. 

-........yetenek etkin! Tazyikli su gücüüüü.. diye uydurma bir cevap verdim en son... 

Artık ne yetenek, ne de onu etkisiz kılacak karşı yetenek bulabiliyordum. Sıkılmıştım ki atıldı Selim gözleri parlayarak. 

-Buldum anneeee... benim Bakugan'ımda herşeyi etkisiz yapan bir tuş var burada bak, şu parlak olan! diyerek nokta koydu bulunabilecek her yeteneğe. 

-Tebrik ederim, ne güzel çözümler buldun, bayıldım doğrusu. Aferin oğluma.. tabi biz dinozor değiliz ki koca bedenimiz, bezelye kadar aklımız olsun... Kocaman aklımız varken, üstelik senin gibi güzelce kullanabiliyorken ne gerek var dövüşmeye, vuruşmaya diyerek son dersi de vermek istedim. İstedim istemesine de içindeki şiddeti engelleyebildim mi, sanmıyorum.

2 yorum:

anne kaleminden dedi ki...

valla bakugan ve terimleri çok yabancı bana ama yine de keyifle gülümseyerek okudum bu yazıyı. çok yaratıcısınız ana oğul :)

Deli Anne dedi ki...

Eren söyle bir 4-5 yaşında olsa idi ne yazık ki çok tanıdık gelecekti bu terimler:) Yeni yaşı hayırlı olsun bu arada Erenciğin.. Sevgiler.