13 Ağustos 2010 Cuma

Ah Bu Geceler

Akşam oldu mu, yattı mı Selim benim için günün muhakemesi başlar. Ve kıvrandıran, kuvvetli bir vicdan azabı. Hep böyle midir, her anne böyle mi hisseder, bilmiyorum. Berbat hissediyorum geceleri. Gündüz yaptığım ne varsa hayretle anımsıyorum ve utanıyorum kendimden.

Gündüz Selim'e nasıl bu denli hoyrat davrandığıma şaşıyor, kendime sözler veriyorum; bundan böyle onunla daha çok ilgileneceğime, ona daha çok vakit ayıracağıma, daha hoşgörülü, daha esnek, daha anlayışlı olacağıma dair. Lakin ertesi gün oldu mu daha sabahtan itibaren sanki gece bu sözleri veren, bu karın ağrılarını çeken ben değilmişim gibi hoyratlığa başlarım.



Mesela bugünü ele alalım. Bugün bebeğin oyuncaklarından birini dolaba yapıştırıp duruyordu Selim. İlkinde ortaya çıkan sesten korkup yerimden sıçradım, içten içe sinirlenmeme rağmen tuttum kendimi, birşey demedim. İkincisinde "atma kafamıza iniyor" dedim, elbette aldırış etmedi Selim. Üçüncü de "atma artııııık!" derken havada idi eli. Bu durumda geri çekilmemeyi görev sayan Selim, elbette atmamazlık edemezdi ve attı da nitekim. Derken peluş, hafif sandığım o oyuncak şiddetli bir darbeyle tam da gözüme isabet etti. Ben kendi tepkimden korktum doğrusu, Selim hepten korktu. Hiii, deyip eliyle ağzını kapadı. İçimden devamlı kendimi yatıştırmasam daha berbat davranabilirdim. Neyse ki "Git odana!!!" dedim sadece. Tabii, gitmekle bitmedi iş. Devamlı söylendim, söylendikçe sesim bir alçalıp bir yükseliyordu. Tam duruldum derken, "Anne, cezam bitti mi?" , "Anne, odamdan çıkabilir miyim?" diye başlayan cümlelere yeniden şahlanıyordu söylenmelerim. Sonra abartılı tepkimden dolayı üzülerek yanına gittim, sakince anlattım derdimi, öpüp kokladım onu. Ama çok değil 3-5 dakika sonra başka bir şeyden gene aynı duruma geldik defalarca. Hatta bir ara hızımı alamadım, 4 aylık oğluma bile çıkıştım, "sen de devamlı ağlıyorsun, neden?" diye. Zavallı gülüyordu ben ona bunları söylediğimde. Şimdi sakinken anımsıyorum gülüşünü.

İşte mesele de tam bu; ŞİMDİ... Şimdi ortalık sakin, çocukların ikisi de uyudu, ben sakinleştim. Şimdi davulun sesi uzaktan hoş gelir, misaliyim. Şimdi ne vardı bunca kızcak, bunca tersleyecek, çocuğu kıracak diye kızıyorum kendime. Şimdi Hii, deyip ağzını korkuyla kapadığı sahneyi hatırlayıp kahroluyorum. Hödüklüğüme şimdi kızıyorum. Ah uyansa da öpsem, sarılsam diyorum. Telafi etmeye çalışsam. Otursam saatlerce istediği gibi oyunlar oynasam. Sıkıntıdan peşime takıldığında kızmasam. Beni çekiştirip "Anne gel sarılıp, çizgi film izleyelim" dediğinde işim var demesem. Zamanı da, kendimi de, Selim'i de, ilişkimizi, de böyle hoyrat harcamasam.

İlter gideli bir hafta oldu. Çocukcağız 1 haftadır evden çıkmadı. Öyle anneanneli, dedeli, babaanneli bir aile de değiliz. Gelen giden de yok. Her gün en az 2 saatini geçirdiği parka gidemiyor, babasını özlüyor, oyun arkadaşlarını özlüyor, kardeşi geldiğinden beri benden yeterli ilgiyi görmüyor ve daha neler kimbilir. Ve ben de kalkmış ne delilikler yapıyorum. Bazen kendimi kör cahilin teki gibi görüyorum, hatta bazen değil çoğunlukla.

İşin acı tarafı şu an bunca üzüldüğüm, kahrolduğum şey yarın büyük oranda tekrarlanabilir. Bazen kendimi kadınını döven şiddet manyakları gibi hissediyorum. Onlar da olay anında kendilerini kaybedip, olay sonrasında pişman olup, af dilerler, sonra aynı şeyi tekrar tekrar yaşarlar kendilerini durduramayıp. Ben de yap-pişman ol-yap -pişman ol çemberinde yuvarlanıp duruyorum.

Bir arkadaşımın dediği gibi; insan kötü şeyleri unutmuyor da iyi şeyleri kolaylıkla unutuyor. Ben rezil davranışlarımı unutmakta zorlanıyorum ama tek dileğim; oğlumun belleğinde kötü anıların yerine iyi anıların kalması.


2 yorum:

Unknown dedi ki...

Sanırım hepimiz yaşıyoruz aynı gel-gitleri..Bazen ben de çok kızıyorum kendime,gereksiz sayılabilecek onca şeye vakit ayırırken,çocuğum sözkonusu olduğu zaman,bu vakit kısıtlı oluyor nedense..Sözler veriyorum kendime çoğu kez ama,yine aynı yerden devam ediyo herşey..Ben bunu küçük yaşta anne olmaya bağlıyorum ama,bilemiyorum ki..umarım çocuklarımız iyi şeyleri hatırlarlar hep..:)

Deli Anne dedi ki...

Geç yaşta anne olunca da bir şey değişmiyor :)