29 Nisan 2014 Salı

Gitti Büyülü Gerçekliğim!


bitti diye üzülme , yaşandı diye sevin marquez by delianne
cheryy blossom tree by delianne
Büyülü Gerçekçilik deniyormuş onun akımına… Aslında ben bir şeylere adlar takılmasına hem aldırmayan, hem de bundan hoşlanmayan bir insanım. Elde olanı illa ki kategorileştirme merakının, insanın eline aldığını kalıba dökme hastalığının bir emaresi sayarım adlandırmayı da. Bile isteye öğrenmekten kaçarım yaftalanmış olan herşeyden kaçtığım gibi. Ama bu isim öyle güzel anlatıyor ki onu; büyülü gerçekçilik, çok sevdim bu etiketi…
Mexico Garcia Marquez
Onun varlığının ve eserlerinin verdiği lezzeti tarif edemediğim gibi, yokluğunun verdiği hüznü, içimdeki derin boşluğu da tarif edemem. O benim için biraz Dostoyevski, biraz Kafka (tıpkı onun en çok sevdiği isimler gibi), biraz Bob Dylan, biraz Barış Manço ve Cem Karaca, biraz Van Gogh, biraz da Tornatore aslında. Biraz Vazgeçilmezim olan ne varsa var onda kısaca.
Hani çok sevdiğiniz biriyle, hem de kıymetli ve özel biriyle aynı zaman diliminde yaşamanın verdiği eşsiz bir haz, doyumsuz bir lezzet vardır. Hani hiç görmeseniz de, hatta göremeyeceğinizi bilseniz de orada olması size iyi gelir, bazen güven bile verir. Bazen gizli bir gurur dahi duyulur onunla aynı zamanda yaşıyor olmaktan.  İşte Marquez’de öyle büyülü bir şeyler vardı.
Keşke onunkiler gibi büyülü sözlerim olsaydı da onu ve yazdıklarının harikuladeliğini anlatmayı başarsaydım. Yok, zaten benim sözlerimin bir önemi de yok…
Marquez
“Yaşanan her şeyin bir sebebi var.” dedi ve gitti…
Ah Marquez!

Hiç yorum yok: