Şu dönemde Twitter’a bakmayan adeta Truman Show filmindeki gibi sınırları başkaları tarafından çizilmiş, senaryosu başkaları tarafından yazılmış, çok gerçekçi ama tastamam kurgu bir hayatı yaşıyor. Zira televizyonlarda kurmaca filmler dönüyor, kurmaca konuşmalar yapılıyor, bir yerde bir sıkıntı varsa en fazla belgeseller devreye giriyor.
Cehalet mutluluktur, diyen Matrix filmi gibi ya da. İnternetin dışı; Hayat çok güzel oh la la, hava güneşli, ah yağmur da geldi, herşey yolunda havası… Oysa gerçek başka! Zira haberdar değilseniz cehaletin mutlu kollarında yaşıyor olabilirsiniz, ama bir süreliğine…
Bu hararetli günlerde Twitter‘ı takip etmemek demek ülkenin gerçeğinin dışında, belki parlak bir dünyada yaşamak demek. Tamam Twitter’ın dili sert, havası ağır ve olumsuz ama hele ki böylesi günlerde; dur keyfim kaçmasın, aman olumsuzluk olmasın, diye olana bitene kulak tıkamak çok büyük bencillik gibi geliyor bana. Hatta bencillikten öte vebal hissediyorum ben burda. Öyle ben siyasetle ilgilenmiyorum, cakalarıyla sıyrılacak birşey de değil, zira ucu herkese dokunan veya şimdi değilse bile ilerde mutlaka dokunacak olan siyaset üstü birşey var ortalıkta. Hatta çok şey! Yaşam, özgürlük, demokrasi, gelecek, din, ahlak adı her neyse… Şimdi konuşmayacaksın da ne zaman konuşacaksın demezler mi insana?
Bazen bilmez susar insan, bazen doğru yanlış karışır emin olamaz, ama durum öyle de değil, herşey ayan beyan ortada! Bilerek kulak tıkayanı bilmem ama bilmek isteyen, düşünen insan buyursun Twitter’a. Her kesimden insanı ekleyip hesabına, dinlesin, görsün olan biteni. Kendisine dayatılan senaryo hayatı değil, yanlış bile olsa kendi oluştursun düşüncesini. Allah vergisi bilinci, vicdanı, kalbi, sorguyu, sorgulamayı çalıştırıp, geliştirsin düşünce sistemini. Dinlesin, esnetsin biraz zihnini. Diyelim ki hiçbir netice çıkmadı yahut vicdanımız dahi saptı, yarın Hakkın divanında, hiç olmazsa hakkı bulmak için gayret ettim Ya Rab, diyebilmeli insan. Bu veya benzeri yollarla…
Yanısıra gençliğin müthiş enerjisi ve esprili dili var Twitter’da. Şükür ki böyle. Bir an ağlayıp bir an gülmek mümkün dolayısıyla. Özellikle -caps-ler. Caps (komik montajlar) terimini de bu vesileyle öğrendim. Ve bugünlerde bol bol ülke gündemine dair capsler var. Ben en sevdiklerimi ve tweetleri buraya almak istedim. Biraz gülüp biraz düşünmek isteyenlere…
İşte O Adam olabilmek aslolan. Etrafında yer alan herkes gibi olabilmenin konforunu, kolaylığını yaşayabilecekken zor olanı; korkusuzca doğrusunun izinde olmayı seçen o adam olabilmek.
-
-
Selim Savaş Genç: ”Gerilim filmlerinden nefret ederim. Para verip bu filmlere gidenleri hiç anlayamazdım. Allah’ım bu filme bilerek girmedim ne olur bir çıkış”
-
-
-
‘Size özgürlükten önce ekmek lazım’ diyenlere Afrika’lının cevabı: ‘Konuşma özgürlüğüm olmazsa, ekmeğimi kimin çaldığını nasıl söyleyeceğim?’
-
-
Belki şurada yüzü kızarmayan birileri vardır. Biraz alizarin kırmızı alıp yüzlerine sürelim. Eveet, yine kızarmadı.
-
Fuat Avni efsanesini bilmeyen kaldı mı? Kim olduğu merak konusu. Biri Başbakan’ın ta kendisi diyor, birileri isimler veriyor, biri küskün Şehzade Burak diyor, ama en etkileyicisi Fuat Avni’yi fizik boyutta değil, metafizik boyutta arayın diyen tivitti:)
-
-
Belki şurada sürekli kendisini üzenin peşinden giden birileri vardır. Şuraya da biraz akıl fikir yapalım.
-
Vali Mutlu: Koşun La Gezi Parkı’na girmişler…
-
Hiç İlber Ortaylı olmadan olur mu:)
-
-
Belki şurada unutmak istediğimiz birisi vardır. Şuraya da onu hatırlatan bir sürü salak çizelim.
-
-
Tanrı bolluk içindekileri doyursun! – Halil Cibran
-
-
Çalmaktan daha büyük günah “çalmışsa çalmış ne var bunda” sözüdür! Zîra En büyük günah günahı küçük görmektir!
-
-
Ne garip değil mi? Sevdiğimiz insanın her yalanında bir doğru, sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız. Dostoyevski
-
Bu ne alaka derseniz, bizim Twitter’da kıyametler koparken, en baba tapeler havada uçuşurken İngiliz Twitter’ında dolaşan şeylerden biri.. Bambaşka dünyalar…
Bu da bir hayat gerçeği..
-
-
Ancak esasında biz her zaman doğruymuşuz gibi ve dahi doğru kalacağımızın garantisi verilmiş gibi, kibirle asıp kesmek yerine şöyle bitirmeli. Çünkü bana birşey olmaz, benim ayağım kaymaz gafletine düşmek en büyük gaflet. Bence bu bakımdan da bugünler çok çok ibret verici. Görülüyor ki insanın kayması an meselesi. Zira beşer şaşıyor. Maazallah alayla kınadığı da başına gelmeden ölmüyor.
GECE DUASI: Kınadığımızla sınanmaktan, sevdiklerimize aldanmaktan ve pervasızca kalp kırmaktan sana sığınıyoruz..
AMİN
-
Ne kadar kötü görünürse görünsün, perde ardındaki hakikatler güzeldir.
Ve Fuat Avni nasıl bir ümitvarlık serpiştiriyor en kara, en karamsar günlerde… En çok o yüzden sevdim ben kendisini. Hele o müthiş final cümlesi; tüm sesleri, gümbürtüyü, kalabalığı, umutsuzluğu, insan yozluğunu ve yozlaşmayı bir anda bıçak gibi kesen, herşeyi bertaraf eden o son cümle:
Allah Kadir-i Mutlak!
Doğru neyse o pür-i pak ortaya çıksın. Hak yerini bulsun. Haklı ziyan olmasın. Ve sahici anlamda, gerçekten, sözde değil özde; demokrasi olsun güzel ülkemde. Kimsenin kimseye üstünlük taslama gayretinde olmadığı, kimsenin kimseyi ezme ve yükselme gayretinin olmadığı bir ülke olsun. Benim temennim bu. Hayal mi, duasını edebildiğimize göre inşallah değildir!
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder