Hani
bazı yerler vardır, içine girmekte iken daha büyüsü yakalar sizi. Hatta
öyle ki, belleğinizde saklı kalır o nadide büyü ve her hatırlayışta o
yer aynı demle sarmalar sizi. Ve her hatırlayışta kendine çağırır
hararetle sanki. İşte öyle bir yerdi Eski Foça, hatta daha da ötesi.
Güneşi bir
başkaydı; hem yakmayan ama hem de daha ışıltılı ve parlak sanki.
Kendine has bir maviydi ve sanki fazlasıyla yaldızlıydı denizi. Tepeye
kurulmuş beyaz taş evleri, mütevazi ama seçkin sahili, ferah sokakları
ve caddesi, bildik tatil beldelerinden daha sıcak ve çok daha samimi
hali, sakin, dingin ve huzurlu dokusu, mis gibi koyu ve kokusu, koy
boyunca uzanan neşeli balıkçı tekneleri ve onların verdiği sıcak his ile
Foça açık ve net bir yer edindi aklımda.
.İşte böylesine temiz, ferah, aydınlık ve sıcaktı Eski Foça sahili. İnsanın kolay kolay bırakıp gitmek istemeyeceği hatta saklanıp bir köşeciğe içine yerleşmek istediği yerlerdendi.
.
.Taş evler güzeldi ama sahildeki bu ev bambaşka güzeldi. Uzun uzun döndüm etrafında bu evin ve kendimi bu evde yaşayan biri gibi hayal ettim: Önü apaçık mavilik olan bu taşlı bahçede dolandığımı, bahçeyi sık sık yıkadığımı ve bu yıkamalarla yerleri cilalı gibi parlattığımı, bahçeyi kocaman saksılarda begonyalarla donattığımı, az ötemde berrak deniz kenarında çocuklarımın diğer çocuklarla oynadığını, sabahları açıp panjurları enfes taze deniz kokusunu soluduğumu, balkonuna çıkıp içeriye uzanan ağaçla konuştuğumu ve oradan günbatımlarını ve gündoğumlarını seyre daldığımı, akşamları üstümde bir şalla serin rüzgarda oturduğumu ve hatta çocuklarımı da bu serinlikte uyuttuğumu ve daha nice ayrıntıyı hayal ettim de ettim. Neden bilmem ben bu evi pek sevdim.
Kapıları, balkonları güzeldi. Abartılı değildi hiçbiri, şatafatlı da değillerdi, Eski Foça adına yaraşır biçimde temiz, sıcak ve samimilerdi..
.Foça’ya kanımın kaynamasının bir sebebi daha, Hippileri vardı buranın. Neden bilmem sayıları çoktu bu kişilerin. Renkli, ilginç ve güzellerdi. Üstelik tam giderken yolda otostop çekiyordu birileri önce anlamadım ama çok sonra farkettim ki, bütün o gülen, neşeli yüzler Hippilerdi.
Eski Foça’ya bakan tepelerde günbatımı enfesti. Şükürler olsun kaçırmadık ve tepelerde yakaladık bu büyük sanat eserini. Üstelik tek bu değil, gün batarken azar azar yanmaya başlayan evlerin ışıkları göz kırpar gibi selamladı bizi. Kuşların güneşe vedası ve selamlaması akşamı, akşamın çöken sükuneti nefisti, nefisti, nefisti!Foça’yla sonladı İzmir Günleri.
—————————————————————————————————————————————————————————-
Eski Foça’ya gitmemizi salık veren Fadiş’im tekrar teşekkür ederim:)
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder