6 Eylül 2010 Pazartesi

Yaşayarak Öğrendiklerim - Kardeş Gelince

Selim'e kardeş geleceği zaman son dönemlerde endişelensem de ümitvardım genelde. Selim aklı başında bir çocuktur çünkü, muhakeme yeteneği güçlüdür. Olayları derinlemesine düşünür,  sebep-sonuç ilişkisini iyi kurar. Bu yüzden kardeşine bilerek zarar vermeyeceğini bekliyordum için için.

Bebek dünyaya geldiğinde öğretmeni Selim'i sınıfa girdiğinde alkışlattı kardeşi olduğu için. Bu, kardeşinden dolayı gururlanmasına ve ilk olumlu duyguyu hissetmesine vesile olacaktı.  Oldu da sanırım. Eve geldiğimiz ilk  15 gün cicim aylarıydı Selim için. Evde yeni bir can olması onu epey heyecanlandırmıştı, hatta ilk gün
"Anne kardeşim olduğu için çok mutluyum." deyip sevinçle sekiyordu evde.  Sonrasında Selim etraftayken açıkça hiç sevemedik bebeği. Arkalarda ve hep fısır fısır seviyor, sessiz öpücükler veriyorduk bebeğe. Selim okuldayken açıkça ve seslice sevebiliyorduk bebeği ancak.

15 günden sonra cicim ayları sona erdi.  Selim aksiliğe başlamıştı. Ne dersek diyelim tersini yapıyordu. Bebeğin kafası hassas demişsek özellikle kafaya çalışıyordu mesela. Kolunu bacağını sıkıştırıyor, türlü denemeler yapıyordu. Ben gene sakinliğimi koruyabiliyordum da İlter hemen panikliyor, bazen çıkışıyor bazen de kardeşini alıp uzaklaştırıyordu Selim'den. Bu da iyi sonuçlar vermiyordu; nitekim kardeşini kaçırmak hem ona karşı soğumasına, hem de ona diş bilemesine neden olur diye korkuyordum. Üstelik dışlandığını da düşünebilirdi ki beni en çok korkutan da buydu.

Bebek etraftayken Selim dikkat kesilirdi davranışlarımıza. Ona onu çok sevdiğimizi tekrarlayıp durduk bu dönemde. En çok da "Sen benim ilk göz ağrımsın, senin yerin çok ayrı." cümlesini kullandım ve her defasında bu konuşma çok memnun etti onu.  "Kardeşin çok küçük olduğu için ihtiyaçlarını gideremiyor, bu yüzden onunla daha çok ilgilenmek zorunda kalıyorum." demek de gerekti sık sık. Eve gelenlerin çoğu yakınlarımız olduğu için genelde şuurlulardı ve eve girince ilkin Selim'le ilgileniyorlardı. Şuursuz davrananlar oluyordu elbet. "Ayyy, çok tatlı." diyerek bebeğe dikkat kesilen ve  gözlerinin içine bakarak adeta "Ben de burdayım, beni de sevin." der gibi bakan Selim'i görmeyenlere "Ağbisi daha tatlı." diye uyarıp silkinmelerini sağladık.

Bu dönemde ona özel zaman ayırmaya dikkat ettim. Bebek uyurken ya da İlter bebekle ilgilenirken eskisi gibi elişi faaliyetleri yaptık beraber ya da çok sevdiği alıştırmaları. Eski alışkanlıkları ve eski düzeni elden geldiğince korumaya çalıştım ama imkansızdı tabi. Uykudan önce masal okumayı aksatmamaya çalışıyordum en azından, bu çok önemliydi onun için çünkü. Kardeş gelince düzenim bozuldu demesin istiyordum zira. Devamlı babasıyla dışarı çıkmaya bile içerlediğini düşünerek çok zor da olsa başbaşa dışarı çıkmaya  çalıştım. Onu en çok mutlu eden eylemlerden biriydi bu gördüğüm kadarıyla.

İçgüdüsel olarak edindiğim destur şu idi: öyle davranmalıydım ki kardeşiyle arasında sımsıcak bağlar kurmasına gidecek yolda iyi bir temel oluşturmalıydım. Aralarında ömür boyu sürmesini dilediğim sıcak bağları kurmanın yolu; bu zamanda atılan adımlarda saklıydı sanki. O yüzden çok dikkatli olmalıydım. Mesela olumsuz davranışlarında çılgın tepkiler vermedim, itiraf ediyorum bazen kardeşini harcıyor muyum diye düşündüğüm de oldu ancak edindiğim misyon adına çabucak kovuyordum bu düşünceyi zihnimden. Olumlu davranışlarına övgüler yağdırdım, Davranış Puanlama Sistemi'mizde ekstra puanlar kazanmasını sağladım vs.

"Kardeşimi öpebilir miyim Anne?" dediğinde  "o senin kardeşin, bizden izin almak zorunda değilsin." diyerek kardeşinin aynı zamanda onun da bir parçası olduğunu hissetsin istedim. Önceliğim; merhamet duygularını harekete geçirmek ve kardeşini sahiplenmesini sağlamaktı. Bu şekilde kardeşinde de ağbisine karşı güven duygusunu oluşturabilirdik belki. Örneğin; "Sen onun ağbisisin, sana güvenmesini sağlaman lazım... Onu korkutmamalı, aksine korumalısın. Mesela ben ağbim yanımdayken kendimi güvende hissediyorum, çünkü o bana zarar vermedi ve beni hep korudu." diyerek yüreklendirmeye çalıştım bu konuda.

Bir de Selim'le ilgilendiğim sırada bebek ağlıyorsa "ama kardeş şimdi ağbiyle ilgilenme zamanı, biraz beklemelisin" diyerek onunla ilgilenmeye devam ettiğimde önceliğin hala kendinde olduğunu, önemsendiğini hissettiğini ve bunun çok hoşuna gittiğini gördüm.

Bir de en iyi taktik şu oldu; kardeşinin ağzından konuşuyor gibi yaparak konuştum Selim ile. Kimi zaman "İyi geceler ağbi, seni çok seviyorum" deyip yanına yatırdım kardeşini. Öpeyim derken kardeşini ağlatana dek sıkmasına rağmen ve benim içim kan ağlamasına rağmen sert çıkışmadım hiç bu esnada. Bebeğe ciddi bir zarar vermemesine odaklandım daha çok. Hastalandığında "Ağbi, geçmiş olsun, senin için çok endişeleniyorum, inşallah yakında iyileşirsin." diyerek ve  kimi zaman da "Çok şanslıyım senin gibi bir ağbim olduğu için" diyerek heveslendirmek istedim ağbilik konusunda. Bazen de bebeği kucağıma alıp evin içinde koşturmaca oynadık beraber, çok keyif aldı böylece. Bebekle yalnız bırakmak zorunda olduğumda da "Selim, kardeşin sana emanet." diyerek sorumluluk hissetmesini ve bu sebepten de zarar vermemesini sağlamaya çalıştım. İşe yaramıştı "Tamam anne, kardeşimi koruyorum" diyerek önüne siper yapar olmuştu bedenini.

İlk 3 aydan sonra daha kolaylaştı işler. Kardeşini kabullenme dönemi başladı Selim'de. Ara sıra kendini kaybedip sertliğe başvursa da eskisinden çok daha iyi durumdayız şimdi.  Ne denli sağduyulu olsa da Selim de çocuk nasıl olsa. Şimdi kardeşinin ağladığını duysa içerden hışımla fırlar, eller yumruk yapılmış, kollar gergin ve surat darmadağın "kardeşime sen mi bir şey yaptın anneeeeeee, çok kızıyorum amaaaaa" diyerek titretir kendini. Bir zamanlar "Annecim seni çok seviyorum." diye şarkı yazan çocuk şimdilerde "Ailecim seni çok seviyorum." diye şarkılar söylüyor.

12 yorum:

anne kaleminden dedi ki...

çok sevdim burayı... artık sık sık gelirim... manifestonu, selim in adınının nereden geldiğini, itiraflarını birçok yeri gezdim :)
yazı ikinci bebeğini bekleyen herkese rehber olacak cinsten çok güzel detaylara yer vermişsin, ellerine sağlık :)

Deli Anne dedi ki...

İlginize ve samimi sözlerinize çok teşekkür ederim.. ben de bloguma beklerim sık sık:) Sevgiler..

Esin dedi ki...

Bu yazı tam benlik olmuş,çünkü ben atlatmak üzereyim,kıskançlık yüzüdnen ...

Deli Anne dedi ki...

Esin: zor ki ne zor, değil mi? ama sükunetle karşılayınca ve büyüğe kıymet verme yolunda adımlar atılınca atlatabiliyor insan.. ara ara nüksediyor ama o hararet olmuyor çok şükür.kolaylıklar sizlere..

Filiz Morkoç dedi ki...

Merhaba, ben Filiz, henüz keşfettim bloğunu ve çok ortak noktamız olduğunu gördüm.. Bizim evde de kardeş savaşları tüm hızıyla sürüyor ancak bir farkla.. benim büyük oğlum henüz 2,5 yaşında.. mantık pek işe yaramıyor yani...
sevgiler.

Deli Anne dedi ki...

Merhaba Filiz, Hoşgeldin. Seninkiler küçükmüş sahiden de, ama aslında büyük veya küçük olmaının, aradaki yaş farkının çok veya az olmasının hepsinin bir başka artısı eksisi oluyor benim anladığım. Kolaylıklar, sevgiler.

Mehtap dedi ki...

Günaydınlar,fırsat buldukça uğruyor ve geçmişe dönük yazılarınızı da okuyorum.Öyle güzel ve samimim yazıyorsunuz ki, bir anne olarak kendimizi buluyoruz yazılarınızda.sevgilerimle, sağlık ve esenlikler diliyorum.

Gulcin dedi ki...

Ben de burdayım, beni de sevin...

Kiyamam ben ama ona :) Deli Anne al sana bir itiraf ben evin kucuguydum. Sonucta kiz cocugu da olunca bicirik ilgi cekiyormusum. Tum aile etkilenmesin diye abime aynen sizin gibi davranmislar, sagolsunlar :) Ama bazen kendimi abime karsi cok suclu hissediyorum onun cocukluk yillarini caldim mi acaba diye.

e biz buyuduk, bir gun abime soyledim bunu "deli misin sen. Sensiz olur muydu" dedi. Dunyalar benim oldu. Kardes ne guzel sey. Iki cocuk buyutmek zor ama ileride onlar icin harika olacak inan.

Benim icin oper misin ikisini de...

Derya dedi ki...

Evet cok iyi bir yazi biranda bakis acimi degistirdi, biraz panikledim de. Cok okumam hazirlik yapmam lazim :(

Deli Anne dedi ki...

Gülçin'im: ben okudum bu yorumunu ama sonra kaynamış gitmiş arada:)

Öperim, öpmem mi hiç:)

Deli Anne dedi ki...

Yıldırım, bebek ve ben: bence çok okuyup bulandırmayın kendinizi, hele ki emin olmadığınız kitapları bana kalırsa asla açmayın! birkaç ana başlık ve inanın içinizdeki o kutsal annelik içgüdüsü ve empati herşeye kadir.. o kudret damarlamızıdaki asik anne kanında mevcuttur vesselam:) endişelenmeyin, geçici bir dönem yeterli ilgi ve empatiyle atlatıyor çocuk da anne de.. sevgiler bolca:)

Derya dedi ki...

Cok tatlisin tesekkür ederim, yazilarin ve sen müthissin, devam cok sey ögreniyorum, sonucta iki kat deneyim daha önemli.