25 Kasım 2010 Perşembe

MimLenmiş Hayat - Gariplikler Komedyası

Yeni yaşla gelen yeni bir yıl bereketli olacağa benziyor. Nitekim doğum günümün hemen ertesinde pek çok defa -mim-lendim. Bu seferki Hasretli Lezzetler ve Oytunla Hayat'tan gelen Gariplikler üstüne. Deli'de gariplikten öte ne var, diyebilirsiniz. Oysa durum öyle değil. Nitekim birden her hareketim bana gayet makul geldi. Hastalık inkarı da var besbelli. Adı konunca herşey normalmiş gibi gözüktü birden.  Neyse Deli Kezban'ı biraz deşmeli ve yüzleştirmeli deliliği ile. İzin verirse tabi.



Mimin tam konusu: Garip Huylarımızı ve Yapamadıklarımızı 7 maddede sıralamak.

  1. Eskiden körkütük tehlikeye atardım kendimi, oysa şimdi giderek her türlü fobiyi iliştiriveriyorum üzerime.  Olur olmaz tüm planktonların üzerine yapışıverdiği dev balinalar gibi hissettim kendimi bu cümleyi sarfederken. Nitekim Balina büyüklüğüne ulaşma yolunda hızla ilerliyorum. Kapalı yer korkusu, yükseklik korkusu, dar ve küçük yer korkusu, deprem korkusu, trafik korkusu vs.  ne varsa  hiç üşenmeden giydiriyorum bünyeme. Geçenlerde Selim'le 10D sinemaya gittik, Kar Macerası diye bir film, en masumane olanı seçtiğimi sanarken ve Selim deli gibi eğlenirken ben gerçek anlamda ölecek kadar kalbimin sıkıştığını hissettim ve bir an önce bitmesi için dualar ettim. Kaymak, hızlıca gitmek bir şey değil de dapdaracık, karanlık bir mağarada gitmek, gitmek, gitmek, hiç bitmemecesine gitmek, şu an yazarken bile, nefesimin kesilmesine sebep oluyor. Öyle derinden etkilenmiş ve soğukkanlılığımı kaybetmişim ki, İlter "E, gözlüğünü çıkarsaydın." dediğinde ancak, böyle bir ihtimalin farkına vardım, epey gecikerek. Dillendirerek şiddetini arttırmak ve yüz vermek istemiyorum kendisine ama Panik Atak alametlerine sahibim zannımca.
  2. Her türlü Çocuk Eğitimi, kendini geliştirme kitaplarından, -ben daha iyi bilirim!- ve -benim doğrum tektir ve eşsizdir, hem ben de harikayım!- yaklaşımıyla ve bilmişliğiyle, her an her televizyon kanalında görünen sözümona uzmanlardan, abartılan doğal hayattan, modern ebeveynlik zırvasından ve her türlü zırvayı kurala bağlamaktan, çocuklara denek muamelesi yapmaktan yahut onlara düşmanımızmış misali her an tetikte davranmaktan ve bunu öngören yaklaşımlardan, sistemlerden, yöntemlerden ve kurallardan tiksiniyorum. Gerçek anlamda midemi bulandırıyorlar. Keşke -Saldım çayıra, Mevlam kayıra- rahatlığında olabilseydik. Ama bu da mümkün gözükmüyor, zira bir yerlerden birşeyler zihnimize doldurulmuş olarak yaşıyoruz bir kere. Matrix'i yıkmak gerek tümüyle. Yarım yamalak olunca ortaya bir Deli, bir müşfik tutarsızlığı çıkıyor alabildiğine. 
  3. Moda olan, popüler olan her türlü şeyden derhal uzaklaşırım. Bu bir fikir de olabilir, bir akım da, giyim tarzı da, müzik de, film de ne olursa. Herkesin yaptığı şey bende tiksintiyi doğurur zira. Prototiplik çok itici geliyor bana. Öznelliğin kaybolduğu herşey ve her yer kaçındıklarımdır. Mesela bu yüzden  Bağdat Caddesi'ni sevmem, kimse alınmasın, sokakta gördüğüm herkes birbirinin aynına benzer.  Hani şimdi Patates Surat diye bir şey çıktı ya, Kuşum Aydın suratlı oldu herkes. Güzelim Nicole Kidman bile kurbanı oldu bu akımın. Güzelliğin korunması, sağlıklı yaşam, spor, plates, her an doktora gitme ve her türlü dermanı ondan bekleme, yemek sevdası ve tüm bunların aşırılığında aynı tiksintiyi duyar ve direkt karşı eyleme geçerim. Kadınlara önerilen kremler, gençliği geri getirme hayalleri uğruna ortaya atılan saçmalar ve bundan büyük pay alan fırsatçıları gördükçe, kendimi tamamen bırakasım geliyor. Bıraktım da! Sayılı malzeme kullanıyorum. Zaten istesem de çocuklardan fırsat bulmak ne mümkün!
  4. Kozmetik demişken, Fokların, köpekbalıklarının, yunusların, balinaların vs. daha çok kozmetikte kullanmak üzere öldürüldüklerini bilmek beni çok acıtıyor. Bu yüzden iki kere karşıyım kozmetiğe. Sırf biz tatmin olacağız diye (ki çoğu palavra dediklerinin) binlerce canlının canice öldürülmesi, üstelik de bunu dünyanın sözümona en medeni ülkelerinde yapılması ne acıdır. Bu tip olayları gözüm yaşlı ve boyuna söylenerek izliyorum. Nietzcsche bir arabacının atını kırbaçladığını seyrettiğinde, o an aklını kaybetmiş ya hani, çok iyi anlayabiliyorum, o çaresizlik ve yüksek acı insanı çıldırtabilir.
  5. Bence dünyamız bir matrix ise şayet; dünya insanları iki şeyle uyutuluyor; biri güzellik ve gençlik hayali, biri de yemek ve keyif. Güzel olma ve bunu koruma, sağlıklı yaşam ve bu uğurda ota dönüşme  peşinde koşanlara eğilip: Cem Yılmaz Misali  önce sessiz, derken avazım çıktığı kadar yüksek sesle "Hepimiz Ölcezzzz!" diye bağırmak geliyor içimden. Öyle ya da böyle 200 yaşına kadar yaşasak da öleceğiz yahu! Ne kadar korunabiliriz ve nereye kadar saklayabiliriz gençliği. Ne gençlik iksiri var ve ne de Ab-ı Hayat. O yüzden günde 5 kez yiyin, şundan yemezseniz kanser olursunuz, bunu yemezseniz ölürsünüz, bunu yerseniz de ölürsünüz gibi zırvalar, bunu sürün, şunu giymeyin, günde 45 dk. dan az spor yapmayın gibi her kafadan ayrı ayrı çıkan, ayrı zırvalar  elimizin tersiyle savrulası şeylerdir bence.  Mehmet Öz'de kanser şüphesi çıktı ya, aman koyverelim gitsin, ha? (Çok doluyum bu konularda, susmalıyım artık!)
  6. Yapamadığım bir şey varsa onu da ekleyeyim, mimin adabına uyarak; Aklıma takılan bir şey varsa yapmadan duramam. Ola ki yapamamışsam çıldırırım, bunalırım, bunaltırım. Nitekim benim tüm derdim budur aslında. Özgürlüğümün kısıtlanması deli eder beni. Yapmak istediklerimi yapamayınca, haliyle çocuklarla, içimde deli bir öfke birikir, tutmaya uğraştığım, ama tutmaya çabaladıkça beri yandan çoğaldığını, azdığını korkarak duyumsadığım ve birazdan taşkın bir sel gibi çıkacağından korktuğum. Ortaya çıktığında ise kendimden utandığım ama gene de önünde duramadığım tiksinç taşkına boyun eğdiğim rezil, çirkef bir haldir vesselam.
Gelgelim bu mimle selamladıklarıma: Kaçmak yok, o mim yoksa bu mim var; Ayşegül,  karşılıklı mimleşelim; Eymen'in annesi Annesinin Bebiki, Beyza'nın annesi ve Özlem Anne'den sonra takip ettiğim bir diğer aile üyesi, sayın Kaan ve Elvan'ın annesi Sibel, Hisdaşım Yaruze, Pek bi' benzeştiğimiz, Sessiz Teyyare'den Neval'im, Bir Annenin Paylaşımları, Güzel Liya Azelya,  Dupduru Duru ile Günlerimiz, Gül yüzlü Tuğra'nın annesi Emine,  Balküpü Kayra'lı Günler, Baldan tatlı Baldanadam; SAHNE SİZİN! Varın dökün garipliklerinizi.

*Deli Kezban, bu gece deşilmeye müsaade etmedi. İlla aksini yapacak ya. Kendini anlat dersen susar, çocukları anlatmak isterken kendine bakar.

28 yorum:

Unknown dedi ki...

Ya ne cok kendimi gordum bu iletide. Ama sen benimsemissin kendini, mesela ben daha 6 yil oncesine kadar en dehset oyuncaklara binerdim, simdi binenleri izleyemiyorum bile. En cok da her an olecegim diye korkuyorumj :) Ve kozmetik, kendimi oldum olasi hep cirkin hissettim, hic bakim yapan biri olmadim, ama yapanlarada ozenmedim diyemem. Surekli bakimli olan kadinlar var ya asla oyle olamam. Tek surdugum krem el ve yuz kremi, oda bu ulke cok kuru, her tarafim catliyor diye :)
Hala cocuk gibiyim. hic kadin gibi giyinemiyorum, hep esofman tarzi.
Gecenlerde yine evde ne kadar cirkin oldugumu kendi kendime soylenirken, biricik askim, dediki, ben senin bu cocuk tavrini sevdim. Oldugun gibisin, kendini baskasi gibi gostermeye calismiyorsun :) cookkkk sevindimm

fattosh dedi ki...

sizin burcunuz nedir ? yazdiklarinizin cogunda kendimi gordum sanki :)

anne kaleminden dedi ki...

2,3,4 ve 5. maddeleri ben yazmışım sandım...

fatoş dedi ki...

madde 2! çok sevdim, yıldızlı pekiyi :)
yahu deli anne, birini tanır gibi olursun da bir türlü çıkaramazsın ya. düşünüyorum, düşünüyorum, aklımı yiycem! ben seni bir yerlerden tanıyor muyum??? olmadı televizyona falan çıkmışlığın var mı? çok mu acayip oldu :p

Deli Anne dedi ki...

Taze Anne'cim: Birazcık bakım fena olmaz aslında uygulayabilse insan.. ben o tekdüze güzellik anlayışından ve moda olsun da istersen çamurdan olup hemen alırım da giyerim de gibi ezik anlayıştan çok sıkılıyorum... Esasında bunu yapanlara kızmıyorum, ne haddime de, ben bu zihniyti aşılayanlara kızıyorum.

Efenim eşiniz de sizi bayağı seviyor belli ki, pek güzel, pek ala:) tadını çıkar.. oh la-la

Fattosh: Şimdi şayet doğum günüm doğruysa 22 kasım: yay oluyor. Ama yaylara benziyorum.. hele bu özgürlük sevdam pek bi uygun düşüyor.

Anne Kaleminden: ne güzel valla, tek sanırdım kendimi , yalnız değilim:)

Lupinin Annesi: ahha teşekkürler.. Belki tanışıyoruzdur ben de bilemedim ki.. ahahah.. çıkmadım tv-ye filan da, kendi halimde evimde depişiyorum hep:)

gutguturuna dedi ki...

muhteşem bir paylaşım olmuş..evet yukarına yorum yapan arkadaşlar gibi bende bu yazıda kendimi buldum..ama seni bizden ayıran en önemli bunları toparlayıp muhteşem bir şekilde ifade edebilmen..bilmem hiç köşe yazarlığı filan düşündünüz mü ama kaleminiz gerçekten çok kuvvetli..bence kendinizi blokla sınırlamayın..sevgilerimle..elinize, kaleminize, yüreğinize sağlık..

SEVGİLİ HAYAT dedi ki...

bilmiyorum neden ama dile getirmediklerimin aksi bu sayfa siz tek kelimeyle harikasınız... Bana ilham olunus :D

Deli Anne dedi ki...

Gutguturuna: Koyun beni bir gazete köşesine hiç susmam artık:) teşekkür ederim ama gani oldum güzel sözlerinizle..

Sevgili Hayat: teşekkür ederim efenim, estagrlh.

Adsız dedi ki...

İlk mimim bu benim :) hemen yazıyorum yahu kaçırırmıyım :)

Deli Anne dedi ki...

A, bileydim ben de ilk mimimde seni mimlerdim.. pek yakında gelmişti nitekim :)

Janset Acar Akkoyun dedi ki...

Yine super bi yazi..o kadar super ki tam olarak katilmadigim noktakara bile katilasim geldi ;))

Hayal Arkadaşlarım dedi ki...

Beşinci maddede tıpkı senin gibi düşünüyorum :) Maalesef ki geçen zamana ve üzerimizdeki etkilerine çare yok. En iyisi dile yaşadığın bigi. Koyver gitsin durumu. Paylaşım için teşekkürler.

Deli Anne dedi ki...

Janset: Ahahha, keşke yazsaydın katılmadıklarını.. senin bakış açını merak ediyorum doğrusu.

Hayal arkadaşlarım: :)

Tuğra'nın Annesi Emine dedi ki...

Canım ya teşekkür ederim, şimdi okuyabildim postunu.
Yanıtlıycam inşş.. :)

Deli Anne dedi ki...

İstediğin zaman, istersen yanıtla Emine'cim.. hepimiz anneyiz, hepimiz meşguluz ziyadesiyle:)

neval dedi ki...

hangi bir garipliğimi sayayım ? kaç tane yedi eder bir bilsen

Deli Anne dedi ki...

Ben de öyle sanırdım ama neden bilmem adı gariplik olunca birden kendimi söyletemedim:)

fattosh dedi ki...

evet deli anne YAY olmaniz yuksek bi ihtimal ben de tam bir yayim yukselenim bile yay iyi bir burctur bence :p

Deli Anne dedi ki...

Muhtemeldir mirim, muhtemeldir:) sanırım benim neyim var, neyim yok yaydır..

Berna dedi ki...

1. madde hariç çoğuna katılıyorum :) Güzel yazmışsın deli anne!
En son Avustralya filminde Nicole Kidman'ı gördüm de acıdım kadına, suratlarını nasıl yapıyorlar öyle, yazık :(
Moda olandan kaçarcasına uzaklaşma huyu bende de var, herkes gider Mersin'e hesabı :P

Deli Anne dedi ki...

Oh oh, benim gibiler varmış hala ya.. Bir ben kaldım diye yaban hissediyordum kendimi valla:)

Sevgiler.

ayşegül dedi ki...

ayy bak heyecan yaptım şimdi ne yazcam ben,kendim kaşındım ama :)

herkes sana katılıyor o kadarda garip değilmişsin yav :)

Deli Anne dedi ki...

ahah.. bekliyoruz heyecanla efenim miminizi..

Dikkat et! herkes değil, çok az kimse katılıyor bana. hem ben içimi dökmedim buraya, o kadar da rüsvay etmeyim diye kendimi.. dışımdakileri döktüm buraya:)

cem dedi ki...

deli gibi kahve ve sigara içen biri olarak 5. madde çok hoşuma gitti ve hatta ben de gaza geldim, bi sigara yakabilirim hatta yakayım..:)

Deli Anne dedi ki...

Bekar olunca, deli gibi kahve de içmek mümkün, deli gibi sigara da. Pozitif düşünceyi,eş olarak alabilirsiniz de, vazgeçebilirsiniz de.. her şey mümkün.. yalnız içen var içemeyen var, buralarda çok zikretmeyiniz bu meretin ismini rica ederim. Hele ki o ikiliyi bilhassa mevzu bahis etmeyin. Nitekim onlarca anne iç geçirmekte, içmemek için üstün bir direnç göstermektedir:)

OZLEM ANNE dedi ki...

bu hafta gec kaldim ben herseye....fakat hafta sonu su mimlerinizi okumaya soz veriyorum once sonrasinda umarim yazabilmeyi tek satirlikta olsa.. sevgiler.

Deli Anne dedi ki...

Özlem Annem: rahatına bak.. sen de sıkıntılıymışsın bu hafta zaten.. dilerim sakinleşir ortalık da keyifle kurulursun pc başına.. sevgiler

yaruze... dedi ki...

7.ciyi unutmuşsun sevgili Deliciğim;)